115 entry daha
  • --- icinde her turlu spoiler bok pusur bulunabilir! ---

    son 15 gundur yatip kalkip her bos animda bu dizinin bolumlerini izliyorum. birbiri ardina kosuyor bolumler... her bolum yeni bir heyecan, yeni yuzler yani yeni hikayeler, yeni olaylar, yeni acilar, daha aci daha aci aci aci aci!
    bilmiyorum belki sorun bende, belki de degil benim gibi bu lanet olasica diziden etkilenen baskalarida vardir. allahin belasi dizide beni, kisa donemli sonradan kabusa donen mutluluklar haric, mutlu eden bir tane sey olmamasi tum yasam enerjimi icimden soktu aldi. hayata bakisimdaki tum optimist yonlerimi kaybettigimi hissettim her bolumde. yine de icimde 6. sezonun son bolumunu izleyene kadar bir iyilik olacak diye umut vardi. bu dizinin yaptigi en iyi seylerden birisi once umutlandirmak arkasindan umudunuzla birlikte sizi cehennemin 7. katina gommek!

    tamamiyle alakasiz yerlere atlayacagim, basi kici belli olmayan bir yazi olacak bu.

    daha az evvel 6. sezonun son bolumu bitti. hayatta en cok deger verdigim kisiye verdigim soze aldirmadan 4 bolum arka arkaya izledim ve uyumam gerektigi halde uyumadim. yarin nasil uyanacagim bilmiyorum, yarin yalan mi soyleyecegim bilmiyorum. icimden ne lanet kelimeleri geciyor. sovmeli miyim, yoksa sevmeli miyim? yarin yalan soylemeyecegim muhtemelen. belki de soyleyecegim. o ana degin bilmeyecegim muhtemelen.

    dizi ilk basladiginda oyle kotu bir portre vardi ki benimle birlikte bu diziyi izlemeye baslayanlarin yuregi, midesi, beyni dayanmadi. biraktilar izlemeyi. keske o birakanlardan birisi de ben olsaydim diyorum simdi.
    ortalarina dogru kendime diyordum ki bunlarin cogu oluyor, gormekten bir sey olmaz. hayir, olur.
    bu diziyi izlerken senelerdir aglamayan ben agladim, halen saglikli dusunemesem de biliyorum ki bir sure sonra "neden agladim lan ben manyak miyim" diyecegim kendi kendime. belki de gulup gelecegim. hic belli olmaz belki zihnimde gomecegim bu diziyi, nasil yapacaksam...

    oyle karakterler var ki bu dizide. hangisini sayayim bilmiyorum. oyle cesit, oyle igrenc, oyle saf kotu, oylesine gereksiz. dizinin en igrenc yanida bu iste. boyle insanlar var, lanet olsun biliyorum etrafta boyle kisiler var. belki bir hapishane dolusu yoklar ama milyarlarca insanin icinde orada cizilen portlerden bir suru var. belki daha beterleri bile var. oz'dan daha igrenc yerler de olabilir, o kadarini bilmiyorum.

    oyle lanet okuyorum ki niye izledin sonuna kadar diyeceksiniz muhtemelen. basta belirttim aslinda motivasyonlardan birisini. optimizm, sonunda olabilecek iyilikleri bir tane olsun iyiligi gorebilmek. bunun disinda insanin her turlu bastirilmis hissini oksayan bir yapisi var dizinin. bir pislik sizi kapmasa bir digerinde kapiliyorsunuz. en nihayetinde seviyorsunuz, belki oz'u degil ama bir seyleri seviyorsunuz. eroin gibi, hap gibi, alkol gibi. bagimlilik yaratiyor. daha daha fazla! vucut doymak bilmiyor, arzuluyorsunuz. bir dizi olmasina ragmen oyle igrenclikler goruyorsunuz ki o igrencligi ortaya cikanlarin en berbat sekillerde gebermesini diliyorsunuz. sonra geberip gitmelerinin hicbir seye cagre olmadigini dusunup, aci ceksinler, oluyormus gibi hissedip her seferinde olumden donsunler diyorsunuz. iste boyle bir seye donustum ben tum sezonlar boyu. kendimle kesinlikle gurur duymuyorum.

    dizide tutunabilecek, siginilmak istenen karakterler var. ozel olarak ayarlanmis karakterler. rahibe pete marie, kareem said ve cogu zaman rahip ray mukada.
    digerleri zerre umrunuzda olmuyor, bir bolum olmelerini istersen diger bolum olmesinler diyorsunuz ama yukarida saydigim karakterlerin hicbirisini asla lanetlemiyorsunuz. lanetlemiyorsunuz ama oyle bir cizilmis ki bu karakterler. ornegin kareem said, siddetten uzak durmaya calisan, hatalariyla yasayan iblisleriyle cebellesen ama en nihayetinde dogruyu bulmayi arzulayan bir insan. insan evet, kotuluguyle iyiligiyle bir insan. gayet iyi giderken her sey boka sariyor. kendi iblisleriyle artik basa cikamadigi yerler ortaya cikiyor. icten ice kareem said bile basa cikamiyorsa ben nasil cikayim diyorsunuz. depresyona en hizli ve direkt sekliyle daliyorsunuz. oyle sert oluyor ki dalisiniz, yere carptiginizda bir parcaniz eksiliyor her seferinde. asla bir onceki gibi olamayacaksiniz artik. daha mi iyi oldugunuzu zannediyorsunuz? hassiktir oradan!

    tum karakterlerde var bu. diyorum ya bir bolum onunla ozdeslesiyoruz, arkasindan olmesi icin dua ediyoruz. bir de insani gosterilmek istenen pur-i pak gibi gosterilen karakterler var. bunlar yukarida saydiklarimdan farkli. genel olarak bu karakterler hikayenin destekleyici noktalari, asla tam merkeze oturmuyorlar. bob (robert) rebadow, busmalis agemmennon hatta augustus hill.

    bu dizide ele alinip da tiksinilmeyen bir konu var midir diye dusunuyorum kendi kendime. onur? o sundan soz edebilene madalya takarim en buyugunden. ask??? ask kadar lanetlenen bir sey yok dizide. oyle lanetleniyor oyle tiksinc bir sey oldugu dile getiriliyor ki. ask yuzunden yapilan pislikler, heba olup giden canlar. daha bir cok sey sayabilirim. karsiliksiz sevgi, arkadaslik, dostluk, es, aile. tum insani duygular, kavramlar, konseptler. hepsini lanetliyor lanet oz!

    durup dusunuyorum, en nihayetinde bir insan bir seyi tamamiyle asla sevemez. evet, evet. peki ama ben oz'un neyini seviyorum? gerceklik mi? gerceklik istedigimi nereden cikarttiniz ki? gercekligin en dibinde yasamadigimi kim biliyor? belki kacmak istiyordum? cehennemin dibini gormek isteyebilecegimi kim soyledi? en nihayetinde bu diziyi ben izledim. benim kendi icimde cozmem gerekiyor, belki de cozmemem. dusunmeye mi itti beni oz? suc islememeye mi? hic zannetmiyorum. oyle olsa yarin yalan soyleyip soylememeyi dusunmezdim bile. rahibe'nin dedigi gibi "insanlar genelde once kararlarini verirler sonra iclerini rahatlacak bir destek ararlar, bulsunlar ya da bulamasinlar sonucunda karar verdikleri seyi bir sekilde yaparlar".

    bu nereye goturuyor bizi? insana mi? nedir bu insan denen boklu yaratik? doganin kanunlari? tanri'nin kanunlari? insanin kanunlari? kanun?
    oz en guzel neyi basariyor? sorular sordurtuyor. niye, nasil, neden ulan neden? bir cevabi var mi?
    oz bir ilizyon mu? performansin arkasini gordugumuzde tum sihir dagiliyor mu? gerceklik mi oluyor? alakasi yok. oz'un bunu herhangi birisine buldurma gibi bir cabasi da yok. hani gercek niyetine dair en ufak bir fikrim olmasa dusunebilirdim ki oz cevaplari vermiyor cunku insandan insana degisebilir. herkes kendi icinde bulsun dogrulari ve yanlislari. degil anacim! degil! oz'un yanitlari yok. sadece sorulari var.

    neler ogrendim oz'u izleyip? insanin ne kadar kirilgan oldugunu mu? boynunun kirilmasi icin cok fazla kuvvet gerekmedigini mi? eger birgun hapishaneye girersem dis fircasindan kendimi koruyabilecek????? bir bicak yapabilecegim fikrini mi? oz bana ne katti? kendime soru sorabilme yetisi mi? hassiktir ordan!

    bazi seyler nedensiz olabilir. insanin dusunce bicimine gore kendine motivasyonlar ve nedenler bulabildigini biliyorum. bazen bu motivasyonlar ve nedenler, vurdumduymazliga ve nedensizlige gidebiliyor. bu da bir nevi motivasyon aslinda bunu da biliyorum. oz oyle bir sey mi? aslinda bize anlatmak istedigi hic mi bir sey yok? hapishane hayati kotuduru mu anlatiyor? palavra!

    kendimi kandirip ne kadar guzel bir diziydi lan oz diyebilirim, bu kolay yol. hayir bence kesinlikle oz guzel bir dizi veya her ne haltsa o bakimdan guzel degil. kotu mu? evet. kime gore kotu neye gore kotu? bana gore.
    bunca seyi niye yaziyorum? yazmazsam kafamin icinde dolanacaklarini biliyorum. belki hicbir zaman hic kimseye anlatamayacagim bu bogulma hissinden dolayi anlatiyorum belki de bu sayede bir yandan bogulur gibi hissederken bosaliyorum ve tanrinin semenlerimi yuttugunu hissediyorum. masturbasyon? i-ih. o kadar basit degil.

    ne lanet diziymissin sen oz? seni yaratanlar ne lanet kisilermis boyle! seni yaratanlari yaratan da lanet mi?

    ben bu diziyi izlerken henuz daha 4. sezon bile bitmeden diger sezonlari kaydetmistim. simdi bir yanimda duruyorlar. kirarsam en azindan bir daha benim cevremdekiler bunu bir bos anlarinda izleyemeyecek. peki kafasini kuma gomen devekusundan ne farkim olacak? birisi oz'u izlemek istediginde durdurmali miyim onu? kendisini yiyip bitirecegini bile bile oz'u mu vermeyelim yoksa?

    belki, acaba, keske demekten ne kadar nefret etsem de belki de boyle olmasi gerekiyordu. niye?

    belki hicbir zaman yanitlara kavusamayacagim, belki bu yazi bittigi anda bir daha bu sorulara yanit aramayi bile denemeyecegim. kim bilir? sen biliyor musun? tanri biliyor mu? tanriyi biliyor musun?

    oz evreninde kendimi bir yere koydugumde bulundugum yerin omar white olduguna karar verdim. en sonunda aydinlandim ama aydinlandigimi hissettigim anda da oldum.

    en basinda kafamdaki tek dusunce tamamiyle bitmis tukenmis hissedene kadar yazmakti. halen tukenmedim ama hissetmiyorum su an icin bir sey. ne nefret, ne sevinc, ne keder, ne huzun. hicbir sey. hiclik...

    tobias beecher: alkolu sevdim, eroini sevdim. onlari terk etmek zorunda kaldim cunku beni zehirliyorlardi. olum. sen olumsun. birak yasayayim.
    chris keller: yapamam.
    tobias beecher: orospu cocugu!
    chris keller: toby, seni seviyorum.

    (bkz: hoach)
968 entry daha
hesabın var mı? giriş yap