9 entry daha
  • 1846'da “notes of a journey from cornhill to grand cairo” (cornhill'den kahire'ye bir yolculuğun notları) adıyla yayımladığı kitapta, istanbul'dan hayranlıkla söz eder:

    “istanbul'a ünlü girişi görmek için sabah kalkınca, kentin ve güneşin yerinde, parlak beyaz bir sis gördük. kenti de güneşi de gizleyen bu sis, ancak gemi haliç'e doğru ilerlerken dağıldı... bir tiyatroda, tül perdeler birer birer açılmış, yüce bir peri sahnesi ortaya çıkmıştı sanki... bundan daha pırıltılı ve görkemli bir şey hayâl etmek olası değildir. kentle bahçelerin, kubbelerle gemi direklerinin, tepelerle suların şahane bir bileşimi ve bunların üstünde dünyanın en sağlıklı meltemi, en ışıltılı ve neşeli gökyüzü.”

    thackeray'nin istanbul izlenimleri arasında, gerçekten ilginç sayılabilecek bir tek gözlem vardır ancak. thackeray, çökmek üzere olan bir imparatorlukla karşılaştığını ve gördüğü ülkenin artık kesinlikle batıya yöneleceğini sezmişti:

    “bir imparatorluğun son günlerine bakmaktayız... bir kez benimsenen avrupa ruhu ve avrupa kurumları, bundan böyle kökünden sökülemez asla. yüksek sınıflara egemen olan kuşkuculuk, yakında aşağı sınıflara da geçecektir ve müezzinin camiden seslenişi, ancak bir tören olarak kalacaktır.” * *
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap