4 entry daha
  • hristiyanların roma'nın bozulması ve tanrılarla uzaklaşma konularındaki endişelerine yanıt olarak yazılmıştır. augustine yanıtını kapsamlı bir hristiyan tarih teolojisi ve hristiyan inancıyla uzlaşmaya çalışan bir sosyal teori aracılığıyla verir. roma'nın hristiyanlık nedeniyle değil, kendi ahlaki yozlaşması nedeniyle bozulduğunu savunur. çünkü roma, önce zenginlik ve lükse kafayı takmış ve sonra yurttaşlık erdemleri ve kamusal yaşama bağlılık kavramlarından vazgeçmiştir.
    augustine'e göre, roma halkında yoğunca bulunan iktidar arzusu, önce birkaç güçlü kişide zaferini tesis eder ve sonra da ülkenin geri kalanını boyunduruğunun altında ezer. ayrıca bu dünyada kimsenin acı çekmekten kaçınamayacağını da anlatmaya çalışır, çünkü herkes talihsizliğe karşı savunmasızdır.

    augustine, pagan felsefesini ve dinini eleştirir, ve alternatif bir hristiyan görüş öne sürer. teorisi, "iki şehrin" tarihinin ve geleceğinin hikayesi olarak, "insanın şehri" ve "tanrının şehri".
    dünyamızda iki şehir örtüşüyor ve birbirine karışıyor. istisnasız tüm insanlar, insanın şehrine aittir. insanın şehri, kendini sevme ve hakimiyet kurma arzusu ile karakterizedir. roma, insanın şehriydi çünkü kendini yüceltme eğilimindeydi ve bir fetih dönemi boyunca başkalarına hükmetti. tanrının şehri ise, tanrı sevgisine ve onun ilahi kanununa dayanır. augustine, bazı insanların sonsuza dek bu şehirden olmak için önceden belirlenmiş olduğunu düşünüyordu. ayrıca, bu hayatta hangi şehre doğru ilerlediğimizden asla emin olamayacağımızı da.
    augustine için tanrının şehri kilise ile aynı değil, ama ikisi arasında önemli bir örtüşme var. ancak daha da önemlisi, kiliseye bağlılığın veya hristiyanlığa olan inancın, cennete gitmeni garanti etmez. bu da insana ahlaki bir sorumluluk yükler.
hesabın var mı? giriş yap