9 entry daha
  • cenotelar, dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan doğal düdenlerdir, ancak özellikle meksika'daki yucatan yarımadası'nda yaygındır. yüzyıllar boyunca yerel (bkz: maya) nüfusu için tatlı su kaynağı olarak hizmet etmiş ve efsanelerin de kaynağı haline gelmiştir.

    öyle ki bir zamanlar insan kurban törenlerinin de yapıldığı yerlerden birine giden japon film yapımcısı kaori oda'nın 2017'den itibaren üç gezisini konu alan 2019 yapımı cenota isimli belgeseli bu konuyu anlatmaktadır. orada yaşayan insanlarla tanışıp filme alan kaori uluslararası prömiyerini rotterdam uluslararası film festivali'nde yapmıştır.

    "cenote" belgesel olarak sınıflandırılsa da, daha çok cenotların maya yaşamındaki mitsel ve ritüel rolünün tarih öncesine geri döndüğüne dair şiirsel meditasyon içeren bir yapıttır. bu yüzden belgesel sınıfından daha çok bağımsız film sınıfına girmesi gerekirdi diye düşünüyorum.

    yönetmen aynı zamanda japonya'da da oshima ödülü'nü almıştır. 75 dakikalık ispanyolca olarak çekilen fim cenotların "yağmur tanrısı chaac için insan kurbanları" da dahil olmak üzere bu cenotların ritüel mekanlar olarak kullanıldığını ve "şimdiki yaşam ile ahiret arasındaki bağlantılar" olarak hizmet ettiğini, ancak bu standart eğitici belgesel formatından kısa süre sonra ayrılışını anlatır.

    film bir akıllı telefon ve analog film kamerası olarak bilinenpentor super 8mm ile çekilmiştir. bu kamera tekniği genellikle 1965 yıllarında üretilip kullanılmıştır ancak; bulanık yüzey ışığı ve yeşilimsi su altı tonları filmin önceliğini belirleyen konulardır ve bu iş için de super 8 cenotların gizemini artırmaya hizmet etmek için kullanılmıştır. özellikle yakın çekimde metanetli veya gülümseyen yerel insanların suratları ve bulanık sudan geçen ürkütücü ışık huzmelerinin gösterildiği sahnelerinde kullanılmıştır.

    maya şiirinden alınan, dönen, parıldayan imgeler ve anlatımla ilgili unutulmayan alayda hipnotik bir şey var ama bazı yerler de o kadar uzun geliyor ki özellikle giriş kısmında bırakıp kaçasınız gelebiliyor diyebilirim.

    film içinde; cenotlarda boğulan veya kaybolan insanlarla ilgili hikayeler yer aldığı gibi ölüler sadece zayıf yüzücüler ve kayıp dalgıçlar değildir.. mezarların açık olduğu, yaşayanlarının; ölülerinin kemiklerini temizlemek gibi bir özellik benimsediği ve hatta kimsesizler için mezar bekçisinin gidip kemikleri temizlemekle görevlendirildiği bir geleneğe sahip olan yerel halkın kafatası görüntülerinin öne çıktığı festivallerde dans etmeleri; daha karanlık ve daha gizemli bir şeyin döndüğünü de ima etmektedir.

    geçmiş şimdidir, fısıldar ve eski günlerdeki gibi cenotlar kurbanlarının ve tanrılarının hüküm sürdüğünü iddia eder. finalde "gördüğümüz ve duyduğumuz her şeyi hatırlıyoruz" - "hiçbir şey unutulmadı." diye verilen cümle ise; "cenote" nin büyüleyici güzelliğini mi yoksa içindeki dehşeti mi yansıttığına karar veremedim.. orasına da artık izlerken siz karar verin.
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap