7 entry daha
  • şu yaşıma kadar kehanet denen olayın, kahinlik denen müessesenin ne sikime derman olduğunu kavrayabilmiş değil idim. katı materyalistliğimden mütevellid kehanetlerin gerçekliğine, mistik kustik yollardan gelecekten haber alınmasına ve akabinde bu haberin doğru çıkmasına ihtimal dahi vermiyor idim. ve lakin tarihe geçmiş pek çok kehanetin sosyopolitik alandaki ehemmiyeti karşısında kehanet denen şeyin bir tür gerçekliğe sahip olduğu hissinden de kendimi kurtaramıyordum. velhasıl bu güne kadar kehanet mevzubahis olduğunda hep kafamda bir soru işaretiyle melül melül bakınmakta idim.

    evet, ta ki bu güne kadar. dilime takılan "fadime'nin güğümleri kalaylı" türküsünü mırıldanırken fadime ile fâtıma'nın benzerliğini farkedip acaba bunlar aynı isim midir diye sözlüğe baktığımda karşıma çıkan fatima'nın üç kehaneti'ni okuduğum şu dakikaya kadar. şu dakika artık biliyorum ki kehanet vardır, gayet de gerçektir. amma mistik bir gelecek bilgisi olarak gerçek değil, politik bir manipülasyon organizasyonu olarak gerçek.

    efendim neymiş, meryem ana birilerine görünmüş, üç tane kehanette bulunmuş, biri şuymuş biri buymuş biri de oymuş. bu kişiler bu kehanetleri hemen gerekli mercilere iletmişler. gerekli merciler napmışlar peki bu kehanetleri duyunca? pozisyon almışlar mı? önlem almışlar mı? kaderimiz buymuş deyip ahlayıp vahlamışlar mı? önlem alsınlar yahut ahlayıp vahlasınlar diye kehanetleri halka açıklamışlar mı? hayır!.. hayır, hayır, hayır!.. hiç birini yapmamışlar!.. ne yapmışlar peki? sadece ve sadece saklamışlar!.. saklamışlar ki kimse duymasın. ne zaman açıklamışlar peki? kehanet gerçekleştikten sonra!.. e bu gelecekten haber vermek olmadı ki, geçmişten haber vermek oldu!.. peki nasıl oldu da biz bunu gelecekten haber vermek sanıyoruz? çünkü baştan dile getirilmiş ve bize inandırılmış bir kehanet iddiası var. yani önce içeriği belirsiz bir kehanet oluşturuyorlar, biz mistiğe kustiğe inandığımız için buna da inanıyoruz. sonra seçtikleri bir olmuş olaydan bunun içeriğini oluşturuyorlar, biz onlara inandığımız için bunu baştan beri bildiklerine de inanıyoruz. böylece hem kehanetleri gerçekleşmiş oluyor, hem de seçtikleri olay bizim gözümüzde kehanetlere konu olacak kadar mühim bir mertebeye yükseliyor. üstelik tarihe geçtiği vakit (misal bin sene sonra) kehanetin açıklanmasındaki 40-50 senelik atlamayı kimsecikler hatırlamıyor. süper organizasyon.

    bu gün şunu anladım ki kehanet, gerçekleştirmesi zor, ustalık ve kararlılık isteyen uzun soluklu bir organizasyon imiş. usta olunmadığı vakit, kıyametin tarihini 1996 diye veren, 96'da gerçekleşmeyince 2000'e erteleyen, 2000'de de olmayınca 2012'ye atan yehova şahitleri gibi madara olmak işten bile değil...
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap