4 entry daha
  • izlemeden evvel "çok karışık, şöyle içsel, böyle anlaşılmaz" tasvirleriyle bilenmiş olarak hiçbirşey anlamama beklentisiyle, veya daha doğrusu, anlama isteğinden vazgeçmiş bir şekilde girdiğim sinemadan halay çekerek, mendil sallayarak çıkmamı sağlamış, muhtekulade başyapıt.

    icat edildiğinden beri hikaye anlatmakla yükümlendirilmiş sinema, haliyle seyircisinide bir hikaye izlemeye, mantık kuralları içerisinde ilerleyen olaylar silsilesine koşullandırıyor. david lynch ise bildiğimiz rasyonel hikayeleri aktarmaktansa, hayalgücünden, imgeleminden fırlamış görüntüleri, kendi kişisel mantığı içerisinde aktarmayı tercih ediyor bana göre. ve kendisini hollywood işi koşullandırmalarla kısıtlamamış izleyiciyide mest ediyor böylelikle.

    filmden çıktığımda izleyenler arasında gördüklerini anlamlandırmanın beyhude çabasında memnuniyetsiz insanlar vardı, gayet tabi. amma filmin gizemlerinin sinema çıkışı mcdonalds'da "abi peki o herif neden öyle yaptı?" diye tartışmakla çözülemeyeceği aşikar. onun yerine filme gidip, perdedeki olağanüstü olayların keyfine varmak, film esnasında sebep-sonuç ilişkileriyle kafayı bozmamak en güzeli. sonrasında filmin yarattığı çağrışımlar, herkesin kafasında kendi fikrini oluşturacak, oluşturmayanların seyir zevki ise, yanlarına kar kalacaktır...

    sonuç olarak, açık fikirli lynch hayranları tarafından muhakkak izlenmesi gereken, amma nedensellikle en azından ilk bakışta bir bağı olmadığından dolayı bir çok kişinin nefretini üzerine çekecek olan bir film.
660 entry daha
hesabın var mı? giriş yap