1 entry daha
  • arayan için tarihte romantize edilecek trajik kahramanlar bulmak çok zor olmayacaktır belki, ama yakın geçmişe dönüp baktığımızda romanovlar kadar da efsaneleşmeye müsait kim vardır allah için?
    1918 temmuz'unun 16'sını 17'sine bağlayan gece kurşuna dizildiklerinden beri sadece milyonların içini acıtmamıştır adları ve hayat hikayeleri, aynı zamanda sovyetler'in gerçeğe pek saygılı olduğunu söyleyemeyeceğimiz tarih anlayışları yüzünden uzun süre sırlara gömülü kalan sonları pek çok popüler mite kaynaklık etmiştir.
    yıllar umarsızca geçmiş, gorbaçov'un acarlığı, sscb'nin yıkılması derken arşivler açılmış; son çar ikinci nikolay'ın, eşinin ve beş çocuğunun akıbetleri biraz daha netleşmiş, gömüldükleri yer bulunmuş, yetmiş-seksen yılın ardından cesetleri (parçalanmış kemikleri) teşhis edilmiş ve bir mezara kavuşturulmuş, aileye elden gelen ölçüde iade-i itibarda bulunulmuştur. tek olan da bu değildir üstelik: bir zamanlar kanlı nikolay diye anılan çar nikolay rusların gözlerinde çağımızın bir kahramanı oluvermiş, yakışıklı yüzünü gösteren posterleri kapış kapış satılmış, meydanlara heykelleri dikilmiştir.
    meraklısına en başta pierre lorrain'in romanovlar bir hanedanın sonu isimli çok ustaca yazılmış kitabını öneririm, ama ben de burda aile üyeleri, çileli yaşamları hakkında bir şey yazmadan duramayacağım...
    ikinci nikolay, iyi bir eş, iyi bir aile babası, iyi bir insan olarak canlanmaktadır gözlerimizde. lakin iyi bir çar? hayır. gösterişsiz, içe kapanmaya çok meyilli, utangaçlık derecesinde kibar, ama yer yer çok inatçı olabilen, devlet işlerine karşı son raddede ilgisiz, çok parlak bir zeka sahibi diyemeyeceğimiz, entrikadan, siyasetin çirkinliklerinden anlamayan, en büyük mutluluğu ev hayatında bulan, tahttan feragat etmek zorunda bırakılmasının ve eve hapsedilmesinin ardından "en azından şimdi ailemle daha fazla zaman geçirebiliyorum" diyecek bir adamdır nikolay - dünya'nın altıda birini kaplayan bir imparatorluğu en çalkantılı döneminde düzlüğe çıkarabilecek kalibrede biri değil.
    1894 yılında babasının ölümü üzerine tahta geçtiğinde yirmi altı yaşındadır. aynı gece birlikte öldürülmelerine değin yirmi iki yıl evli kalacağı çariçe aleksandra'yla da o yıl evlenmiştir. evlendiği sırada yirmi iki yaşında, sarı saçları ve mavi gözleriyle soğuk ama zarif bir güzelliktir hessen-darmstadt'lı alman prensesi alix, ki çok yakında aleksandra adını alacak, bir de ortodoks olacaktır. annesi o daha küçücükken ölmüş olduğundan anneannesi ingiltere kraliçesi victoria tarafından tam bir ingiliz gibi yetiştirilmiştir, doğru dürüst almanca bile konuşamamaktadır (birinci dünya savaşı yıllarında "alman casusu" diye suçlanması işte bu sebepten iyice haksızlık olacaktır).
    çariçe'nin resimlerini kronolojik sıraya uygun bir şekilde incelediğimizde ilk gördüğümüz şey geçen yıllar ve yapılan doğumlarla o eski ince ve zarif prensesin yavaş yavaş kalınlaşmaya ve kabalaşmaya, bizim eve yardıma gelen sıdıka teyze'ye benzemeye başlamış olmasıdır. resimlerde her göreni çarpan ikinci şey ise aleksandra'nın her bir resimde diğer resimden daha hüzünlü, hüzünü bıraktım, apaçık üzgün, depresif çıkmış olmasıdır. bilinen bir gerçektir: çariçe'nin sinirleri iyi durumda değildir. anksiyete krizleri, melankoli nöbetleri, manik dönemler birbirini izlemektedir. zaten heyecanlı ve tutkulu bir yapının insanı olan çariçe'ye arka arkaya dört kız doğurmak, beşinci seferde tam "erkek oldu" diye sevinirken çareviç'in hemofili hastalığına sahip olduğunu öğrenmek (ki hemofili x kromozuyla taşınan bir hastalıktır) katlanılması çok güç gelmiştir. çariçe'nin gittikçe daha aşırıya kaçan bir dindar, daha coşkulu bir gizemci olmasında, sefih kelimesinin rusça'daki karşılığı olan kaba saba rasputin'e bunca bağlanmasında çektiği ıstırabın büyük rolü vardır muhakkak ki. yanlış anlaşılsın da istemem: onca söylentinin aksine, çariçe ile rasputin arasında çocuğunun çektiği acılara bir an önce son vermek isteyen bir anne ve bunu nasılsa başarabilen "saygı duyulası bir tanrı adamı" arasındaki az çok resmi ilişki dışında bir şeyler geçtiğini kanıtlayan hiçbir belge yoktur şu an. çareviçin hastalığını halktan köşe bucak gizlerken rasputin'i açıklamak, dedikodulara son vermek kolay olmayacaktır elbet. oysa mektuplaşmalarının gözler önüne serdiği, bir de tanıkların anlattığına göre çar ile çariçe yaşamlarının sonuna kadar birbirlerine aşık kalmışlardır ve hatta cinsel arzuları da beş çocuktan sonra dahi ilk zamanlarındaki gibidir. çocuklar ise, sırasıyla olga, tatyana, mariya, anastasya ve öldüğünde on dört yaşında olacak olan çareviç aleksey iyi eğitimli ve melek gibi güzeldirler.
    işte romanovlar hakkında tüm bunları bildikten sonra, şartları gittikçe kötüleşen bir esaret döneminin ardından o gece yekaterinburg'da "haydi kalkın, sizi daha güvenli bir yere götüreceğiz, ama önce bir resim çekelim" deyip bodruma indirildiklerini; sonradan övüne övüne o kıyımı anlatacak, "çarı önce ben vurdum, hayır ben vurdum" diye kavgalara girişecek bir grup bolşevik askeri tarafından kurşuna dizildiklerini, sonra kamyonlarla götürülüp ancak yetmiş yıl sonra bulunacak bir yere gömüldüklerini, gömülmelerinden önce grandüşeslere iğrenç şeyler yapıldığını öğrenmek, tarif etmeye yeltenmenin bayağılık katacağı bir acı oluşturuyor gerçekten.
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap