6 entry daha
  • sevgili nietzsche'nin sövgüleri arasında dillendirdiği gibi her hakiki, her özgün müzik bir kuğunun şarkısıdır(schwanengesang*):

    "jede wahrhafte, jede originale musik ist schwanengesang"

    *schwanengesang, bir sanatçının nihai sanat eserini, nihai icrasını ifade etmektedir. ludwig rellstab'in sözleri ve schubert'in bu sözlere ölümün eşiğinde uygun gördüğü bestesi de anlamı itibariyle bu tabirin doğasına uygun düşmektedir. terim ingilizcede de "swan song" olarak tabir edilmiş olup benzer bir sanatsal anlam taşımaktadır. bu anlam etrafında bir eseri aynı adla lana del rey seslendirmiştir. batı kültüründe yerleşmiş olan bu terim, hellen dünyasında logos'tan çok önce kendisine yer edinmiş bir düşünceden ileri gelmektedir. kuğu, kehanet sanatının ve müziğin tanrısı apollon'a adanmış bir hayvandır. apollon doğumuyla birlikte her zaman çevresinde uçuşan ve dolaşan kuğularla birlikte tasvir edilmiştir. denilir ki bu ilişkileri itibariyle kuğulara hades için bu dünyadan ayrılma zamanları yaklaştığında apollon tarafından bir ilham bahşedilir. kuğular bu ilhamla son vakitlerinde hellencede "kykneion aisma" latincede "carmen cygni" denilen son bir sihirli şarkıyı öterek bu dünyadan ayrılır.

    peki kuğu ölümü niçin böyle karşılar? yanıtı soruların ve sorgulamanın piri, sevgili sokrates'te. sokrates'in ölümü kabullenerek verdiği nihai eserde. platon'un aktarımıyla şöyle veriliyor yanıt: " her zaman güzel öten kuğular, ölümlerinin yaklaştığını hissettiklerinde, belki de hizmetinde bulundukları tanrının yanına gideceklerine sevindiklerinden, daha çok ve daha güzel ötmeye başlarlar. ama insanlar ölümden korktukları için kuğulara iftira atarak, üzüntülerinden öttüklerini, yaklaşan ölümleri için ağıt yaktıklarını söylerler. oysa genel inanışa göre kederlerinden öttükleri varsayılan bülbül, kırlangıç ve ibibik gibi kuşlar da dâhil olmak üzere, hiçbir kuşun aç olduğunda, üşüdüğünde ya da başka herhangi bir sıkıntı yaşadığında ötmediğini hiç akıllarına getirmezler. ben aslında diğer kuşların da kuğuların da kederlerinden öttüklerini sanmıyorum. kuğular apollon'un kutsal kuşları olarak kehanette bulunma yetisine sahip olduklarından, hades'in güzelliklerini önceden sezerler ve o gün hayatlarının en mutlu anını yaşayarak mutluluklarından öterler. ben de kuğularla aynı tanrıya hizmet ettiğime, efendimizin kehanet sanatına en az onlar kadar hâkim olduğuma ve hayattan ayrılırken onlardan fazla keder duymayacağıma inanıyorum." (phaidon, 84d-85b)

    peki ölümden çekinen kalabalıkların kuğunun son şarkısına bu acıklı yakıştırması niyedir? yanıt, bu yazının yazılmasına da sebebiyet veren sevgili nietzsche'nin kaleminden geliyor: "musikinin dünyayı arıtıcı, olumlayıcı yanını yitirmiş olmasından, artık dionysos'un flütü değil, bir décadence musikisi olmasından..." (wagner olayı/bir çalgıcı sorunu, ecce homo)

    yazıya sevgili nietzsche'nin bir musiki eseriyle son vermek uygun olacak. kendisinin ölüm yıl dönümü sebebiyle eserlerini dinleyerek anmak istememle başladı her şey. başıma yine belalar saldı ve beni oradan oraya sürükledi. bu başlık altında bir sanatçının son eseri üzerine yazarken bu işin pek de doğasına uygun gözükmemekle birlikte sevgili nietzsche'nin bizatihi tini itibariyle ömür boyu şakıyan bir kuğu olduğu ve en başta alıntıladığımız sözüyle kendisinin de buna işaret etmesi itibariyle henüz gençliğinde ortaya çıkardığı bir eseri paylaşmakta sakınca görmüyorum. dünyada bulunduğun, hades'te edindiğin yere selam olsun canım benim:

    aus der jugendzeit
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap