9 entry daha
  • "fransız aydınlanması’nın filozoflarından helvétius’un de l’esprit (1759) adlı kitabında (zamanında yakılmış ve yasaklanmış bir kitap) ilginç bir pasaj vardır. bana her zaman çok komik gelmiştir. burada, şöyle der helvétius: “tutkulu insanlar neden diğerlerinden daha akıllı oluyor?” helvétius bu sözleriyle yaygın görüşü altüst eder. genel kanıya göre ya akıllısınızdır –ve bu da tutkularınızı denetleyebildiğiniz anlamına gelir– ya da tutkularınızın dizginleri ele geçirmesine izin vermişsinizdir, ki bu durumda aklınızı kaçırırsınız. helvétius ise bu ikisini, tutku ile aklı, biraraya getiriyor ve şöyle diyor: insanlar güçlü bir tutku tarafından yönlendirilmedikleri sürece katiyen akıllarını kullanmazlar. sadece tutkulu insanlar akıllıdır. diğerleriyse tembeldir. demek ki, insanı aklını kullanmaya sevk eden yegâne şey tutkudur. bu da akıl ile tutkuyu karşıt cepheler olarak göremeyeceğimizi söylemenin nükteli bir yolu.

    insanı harekete geçiren, bir şeye doğru yönlendiren şeyin tutku olduğunu düşünüyorum. ama bu, tek başına tutkunun yeterli olduğu anlamına gelmiyor. tutkunuzun peşinden gidebilmek için kendinizden çok şey vermeniz gerekir. bir şeyleri, hatta her şeyi tehlikeye atmanız gerekir. alışageldiğiniz yaşam biçiminizi, konforlu yaşamınızı (bequemes leben) riske atmanız gerekir – konforlu bir toplumsal konumda bulunacak kadar şanslıysanız tabii... insanlar, aksini gerektirecek bir durum olmadıkça toplumsal yaşamlarını kendilerine tahsis edilen mevkilerde sürdürmeye meyillidirler; alınyazıları onları beklemektedir. kopuş meselesi de burada devreye girer. kopuşu yaratan tutkudur. ama bu kopuş, muazzam bir çaba (anstrengung) gerektirir. risk almak zorundasınızdır; bunlar, son derece ciddi sonuçlar doğurabilecek riskler de olabilir."
    kaynak (bkz: mladen dolar)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap