6 entry daha
  • "konuşsana, birşeyler anlatsana" dedi erkek. "sen konuşunca rahatlıyorsun. bir tuhaflık var bu durumda. neyin var ?" diye devam etti. oysa ki kadının söyleyecek tek bir sözü bile yoktu. konuşmak istemiyordu. konuşmak herşeyi çözmüyordu ki. boş boş televizyona bakmayı yeğledi. kadın, henüz bir öfke nöbetinden çıkmış, o an yaptıklarının muhasebesini yapmakla meşguldü. "hep böyle mi kalacağım"ın endişesini taşıyordu. çok mu sert bakıyordu gerçekten ? her an kavgaya hazır bekler durumda mıydı? dalıp gittiğinde içinde kimlerle kavga ediyordu? düşüncelerini mi okuyordu insanlar ki soruyorlardı; neyin var? yılgınlığı arttı. baraj gölünde boğulmakta olan biri gibi çırpınıyordu. üste çıkmaya çalıştıkça, su onu çekiyordu. anlık mutluluklar tercihiydi. soruları soranlar ise o anlık mutlulukların çetelesini tutup bir de eleştirirlerdi. sonra da "konuşsana, neden konuşmuyorsun" derlerdi. fikri buydu. öğüt, eleştiri. nefret ediyordu. ak kaşık olmadığının farkındaydı zaten. adam etmeye uğraşmasınlardı. o olurdu adam ya. şimdi değil de belki sonra. önceden adamdı ya. yine olabilirdi. şimdi yarım adamdı sadece. adamlık elbisesi iki beden bol geliyordu. kendiyle ilgili yeni kararlar alırdı. bazılarını uygulardı. onu en mutlu edecekler içinse hep bir bahanesi vardı. geciktirirdi. eli varmazdı. basireti bağlanırdı. demek ki çok istemiyordu, ondan mı ? yoksa elinde patlamasından mı endişe ediyordu? bilmiyordu. hiç birşey bilmiyordu. algısının kapıları kapalıydı. çıkış yoktu. çömelip çocuk gibi ağlamak istedi sadece. ona bile üşendi. "ağlamanın üşenmesi mi olurmuş" dedi içinden. oluyormuş öğrendi. ertelediği ağlamalar ise en olmadık yerde çıkagelirdi. gözyaşı kadısı, ruhunun namusunu temizlemek için arada baskın yapardı nasılsa.
17 entry daha
hesabın var mı? giriş yap