8 entry daha
  • uzun zamanlar önce adem' den de önce havva' sından da önce... dört kollu dört bacaklı iki kafalıymış insanoğlu. gün gelmiş tanrıların katına talip olmuş insan. insanın bu özgüvenli ve küstah hali zeus' u öfkelendirmiş. almış eline yıldırımlar saçan tırpanını bölmüş insanı iki yarıma; kadına ve erkeğe... .

    insan yer yüzünde diğer yarısını arar olmuş o günden beri. adem bulmuş havva' sını, aşk şımartmış onları, yemişler yasak ağacın meyvesini ve durur mu hiç tanrı? tamamlanmasın diye yarım insan, sürmüş onları cennet bahçesinden, birisini mezopotamya' ya diğerini şimdilerde bizim hindistan dediğimiz coğrafyaya. .

    yaşam dediğimiz şey tamamlanma hikayesidir insanın. yaralıdır insan, doğarken yaralanır... doğum ilk kopuşudur insanın sadece fiziksel olarak en güvenli yer olan rahimden değil aynı zamanda ortaklıktan kopuştur doğum. zeus' un gazabına uğramış atalarından ve adem ile havva' nın ilksel çorbasından ayrılıştır bu sürgün yeri dünyaya geliş. o yüzden ağlar insan doğar doğmaz. .

    aşk ise bir başkaldırıdır tanrılara. en güzel küstahlığıdır insanın. ''sen yarım bıraksan da ben içimde taşırım, şarkılarla var ederim, şiirlerle var ederim, hayal kurar var ederim'' diye haykırır insan, zeus' a. ''senin var etme gücüne talibim'' der küstah ve aşık insan...
    yaşam bir iyileşme sürecidir. yarımın tamamlanma arayışıdır hayat. ama iyi haber şu ki eninde sonunda her yarım tamalanmış olacak. ortaklığa geri döneceğiz kendi yarım kalmış hikayemizle, bir gün... .
3 entry daha
hesabın var mı? giriş yap