• bedenini sahiplenen kötü ruhun etkisiyle, aynı the exorcist'teki gibi olduğu yerden zıplayıp etrafa korku salan, hatta artık önünden geçerken bana deterjan kapağını açıp yeşil bir sıvı tüküreceğini düşünmeye başladığım çamaşır makinasıdır.

    adı arçelik full automatic 2200 olan bu arkadaş, kendisini satın aldığımızda (18-19 yıl önce) cakasından yanına yaklaşılmazdı. tüm güzelliği ve yeniliğyle sadece annemin babamın değil, apartmanda su savaşı oynadığım arkadaşlarımın da ilgisini çekmeyi başarmıştı. -ki oturup izliyorlardı-

    ama ben daha o zamanlar bile onda bir gariplik olduğunu sezmiştim. (tabi bunda merdaneli makinamızın merdanesiyle otomatik tüfek gibi oynayıp hayali düşman askerlerini katladebilmem, ama bu lüksümün yeni makineyle yok olmasının da büyük bir etkisi olabilir. ama diyorum ya, yine de sezmiştim)

    ilkin yürümeye başladı, ama bunu önemsemedik. öyle ya; eski merdaneli makinamız da yürürdü, ne olacaktı ki hem?

    ama içine giren şeytanın ilk belirtilerini alındıktan 7-8 sene sonra kendini belli etmeye başladı. üst tarafının boyası kalkıp açılmaya başladıkça, artık arçelik 2200, bizi çarpmayı tercih eder olmuştu. (başta sadece belli yerler soyulmuş olduğu için önemsemesek de, bizi şu an getirdiği noktada artık korkumdan düğmelerine bile tarağımın sapıyla basar vaziyetteyim.)

    bunun hemen arkasından (onu fayanslara sabitlemek suretiyle yatağına bağladığımız halde) olduğu yerden zıplamaya, ve bize çıkardığı seslerle lanetli efsunlar okumaya başladı. kimse bunu fark etmemiş olsa da ben anlıyordum; "hiih hih hiii!" diye bağırıyordu "öleceksiniz, sigortanızı attırıp yangın çıkarıcam, düğmelerinizi kırıcam, çamaşırları yırtıcam!"

    bunun üzerine çağırdığımız tamirci eve geldi, bir iki baktı, bir yerlerini söktü... içine birşey mi kaçmışmış, bir şey mi kopmuşmuş... "eskimiş" dedi zaten, ve gitti. o anda "tabi ki içine birşey kaçmış kardeşim, şeytan! yok mu sizin serviste uygun biri buna? yok mu?" diye soracaktım, soramadım. belki arçelik 2200 beni de büyüsü altına almıştı, belki de tamirci amcanın kıç çatalı nufkumu düğümlemişti... hatırlamıyorum.

    sonuç olarak fişini takmadığımız sürece uslu bir çocuk kadar sessiz ve sevimli duran 2200, fişi takılınca değişiyor. gerçek yüzünü gösteriyor, su akıtıyor, elektrik çarpıyor... kirli suyunu canı istediği şekilde banyomuza bahşediyor, kapağını keyfine göre sıkıştırıyor. kazanı dönerken kulakları sağır edici gürültüsüyle tıkırdıyor, fayansları çatlatıyor.

    ve en kötüsü de yerinden her zıpladığında beni hala efsunlarıyla lanetliyor...
39 entry daha
hesabın var mı? giriş yap