3 entry daha
  • weinbaum bu ismi unutmayın lütfen. bir mars destanını okumadan önce bu isme dair hiçbir çağrışım yoktu zihnimde, şuan hayretle karışık bir dolu imge var. kitabın önsözünü asimov'u yazdığını görünce şaşırdım ve oldukça fazla övgülerle dolu bu önsöz beklentimi haliyle epey yükseltti. beklentimin yüksek olduğu her durum hep hayal kırıklığı ile sonlandığı için karmaşık duygular içinde okudum ilk öyküyü ve ilk öykü biter bitmez asimovun övgülerinin gayet yerli yerinde olduğunu idrak ettim. 7 ayrı öyküden oluşan bu kitap her öyküsüyle okuyucuya bambaşka bilimkurgu evrenleri açıyor. belirlenen bilimkurgu taslağını tekrar etmennin dışında bir şey yapıyor bu yazar. fikirlri, edebi taslağı, krakter anlatımı o kdar kendine özgü ki ilk öyküde bunu fark ediyorsunuz.
    her öykünün sonunda bir kimyagerin bu kadar farklı alanlarda bu kadar ayağı basan fikirlerini muhteşem bir edebi şölenle anlatışını okumak muhteşem bir keyif yaşatıyor. bilimkurgu sevenler umarım çok geç kalmadan bu kitapla tanışırsınız.

    ***
    '' bu da yönetimin ilkel bir olgu olduğu ispatlar, değil mi? mükemmel bir irkta ona hiç ihtiyaç duymazsın; yönetim bir zayıflık itirafı değil de nedir? halkın bir kısmının geri kalanla işbirliği yapmayacağının ve bir psikolog tarafından anti-sosyal olarak nitelendirilecek bireyleri kısıtlamak için yasalara ihtiyaç duyulduğunun itirafıdır. anti-sosyal bireylerin -suçlular gibi- hiç olmadığı bir toplumda yasalara veya polise ihtiyaç duyulmaz, değil mi?''

    ***
    "yalan da bir uyum mekanizmasıdır.” dedi bach. üstelik şu an verilenden daha çok ilgiye layıktır. asil yalancilar muhtemelen koruyucu taklit yöntemini kullanan bitkiler
    hayvanlardır - zehirli taklidi yapan zararsız yılanlar, arıyı andıran iğnesiz sinekler gibi. onlar canlı yalanlardır.

    ***
    +’peki mutlu olacak mısın?’
    - ‘elbette.’kız dertlenir gibi oldu. ‘herkes mutlu değil midir?’
    +’benim yaşadığım yerde değildir, galatea.’ -‘öyleyse orası -senin şu hayalet dünyan- tuhaf bir yer olmalı. kulağa korkunç bir yer gibi geliyor.’
    +’sıklıkla öyledir.’ diye onayladı dan.

    ***
    tüm bunlar bir düş, bir illüzyon; nasıl ki sen benim gördüğüm bir sanrıysan ben de senin gördüğün bir sanrıyım.

    ***
    ama algılar akli bir fenomendir. yalnızca zihnimizde yaşarlar. öyleyse nesnelerin yalnızca zihinlerimizde olmadıklarını nasıl bilebiliriz?

    ***

    +“o taş duvarları görmüyorsun; yalnızca bir algıya, bir görme hissine kapılıyorsun. gerisini yorumluyorsun."
    - “ama sen de aynı şeyi görüyorsun," diye karşı çıktı dan.
    +"gördüğümü nereden biliyorsun? benim kırmızı dediğimin yeşil olmayacağını bilsen dahi benim gözlerimden görebilir misin? onu bilsen dahi benim de kafandaki bir düş olmadığımı nasıl bilebilirsin?"

    ****
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap