6 entry daha
  • kaygının ifadesi

    "ne oluyor lan" diyerek kesmeli ,biçmeli şekilde adım attığımız düşüncenin meşru alanında, her zamanki gibi "hızlıca bir bakıp çıkacağım"ı bir kenara bırakıp biraz turlasak, volta atsak biraz , soluklansak , dursak.

    "ne mi oluyor" ;

    tüm olanların en başına gidebilecek kadar güç bulup öyle geleyim diye yan çizmek olmasın bu sefer. birbirini anlamayan bir sürü organik yapı ; olan bu. doğadaki bütünü ile birbirleri ile anlaşamayan organizmaların oluşturduğu "doğal " kelimesinin hakkını veren yaşamaymış. ayaklarını sıcak tutan bir şeyin içinden * ,ileriye doğru bir bakış atıyorsun; dağları denizleri, varlığı aşan bu bakışında , bir salyangoz gördün onu kendinden farklı görüyorsun, tabi ki kendini göremiyorsun,. hayalin bakışıyla, rüyanın bakışında olan o ayrımın farkına varıyorsun. ama esas görülmesi gereken o resimli kompozisyonu, yazıyla ben çizeyim, sen anla; salyangozlar yaşadıkları çevrede minimum ihtiyaçla durmayı bilirler. ihtiyaçlarının çoğunu maslow'un piramidindeki alt basamaklarla karşılarlar. hiçbirşey karmaşıklaşmadan yaşayabilirler. çimlerin üzerinde sokakta, ağaçta ;sorunsuz belki de kaygısız biraz. peki sen neden duramıyorsun.
    o delici bakışınla, bir daha bakıyorsun ,birbirlerine güdülenen hayvanları gördün; kedi , kuşu sıkıştırmış ve onunla adeta oyun oynuyor. karmaşıklaşmış bir şey yok gibi görünüyor yine. yinelenen doğal ilişkilerden biri daha . bakıyorsun bakıyorsun da hepsine bakarken kendine bakıyorsun.

    ekolojik bir varlık olmayı uzun zaman önce terkettiğimizden-bilerek ve isteyerek yapıp yapmadığımız muğlak- tekrar ona dönmeyi başaramayacağımızdan korkuluyor. korkularımızda haklıyız, korkularımızı bastırmakta haklıyız,insanoğlunun eserlerinin büyük kısmının doğa ile ilgili bir dertten olduğu açıkça görülüyor. doğa bizi tekrar içine almayacak. o narsistik omnipotense ulşamayacağız.

    kaygılarımız, karşımıza bir tabloda kusursuz doğaya bakarken geliyor, filmlerde afetlerde, kutsal kaynaklarda kıyamette geliyor.

    yeterince zorlaştırdık;
    büyüdük, yeterince sığılamayacak kadar büyüttüğümüz egolarımızla. teknolojik faaliyete dil ile giriştik. dilimizle yeterince karıştıramadığımız zaman dilimlerinde ,biriken nevrotik atılımlar yeni çağlar açtılar. yeni çağlar yeni tip insanlarla eskilerin yerlerini sürekli değiştirdi. değiştirmedi mi?

    şimdilik ;
    "beklediğimiz herşey ters gidecek"
    "beklediğimiz felaket gelecek"
    "umduğumuz kıyamet de yakındır" diyerek avunmak zorundayız.

    (bkz: to be continued)
    ne oluyor lan
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap