13 entry daha
  • islâm ontolojisi hakkında gazzâlî ile birlikte kalem oynatmış ender büyük kafalardan bir tanesidir.

    kendisini gazzâlî'den ayıran en önemli şey ise, gazzâlî'nin küfür ile itham ettiği ibn sinâ, farâbî gibi filozofları savunmasıdır. işin ilginci, aynı tavrı, gazzâlî gibi bir eş'arî kelamcısı olan fahreddin râzî de gösterir.

    örneğin gazzâlî'nin, "felsefeciler, 'allah âlemi yaratmaya mecburdur', derler" diyerek dine karşı lakaydlık ile bağdaştırdığı bu hususta kemalpaşazâde, "bu mecburiyet, yüksek bir otoritenin alttakine dikte ettiği bir mecburiyet değildir. bilakis iyi olanın, iyi olan bir şeyi, tanımından ötürü yapmasını ifade eder; bunda küfürlük bir şey yoktur" filan der. aynı şekilde âlemin ezelîliği hususunda da râzî'yi referans göstererek, "hiçbir nass'ta âlemin ezelî olmadığı söylenmemiştir; âlemin ezelîliği bir imkân meselesidir. örneğin şu an yağmur yağabilir. fakat hakikatte yağmıyordur" diyerek ibn sinâ ve farâbî'yi müdafaa eder, âlemin teorik olarak ezelî olmak imkânı taşıdığını, fakat böyle olmadığını kaydeder. hatta ibn sinâ'yı "şeyh" diye tavsif eder.

    yani kemalpaşazâde, basbayağı gazzâlî'nin filozofların dediğini anlamadığını ifade eder. ona göre filozofların kasdı, gazzâlî'nin anladığı şeyler değildir.
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap