3 entry daha
  • ilginçtir, sözlükte dahi söylediklerini aktaran pek olmamış..

    evrensel sayılabilecek bir "insan hakları" nosyonuna karşı çıkmasıyla yarattığı "ne oluyoruz" gibilerinden nidaları rahatlıkla göğüsleyebilecek bir nedensellik denizinin liberal akıntılarına karşı dimdik bakan bir feylosof olarak tanımlarsak kendisini yerinde olur. özellikle üzerinde durduğu nokta "iyi - kötü" [good-evil] kriterlerinin kalıba çekilmiş hali olan insan hakları evrensel beyannamesi'nin "insan" dediğimiz varlık üzerinde negatif etkileri olduğu yönündedir.

    ilk negatif etkinin anlaşılabilmesi için michel foucault'tan argümantatif bir çerçeve alıntısı yapmak faydalı olabilir.. çünkü insan hakları dediğimiz kurallar bütünü ve dahi bu kuralları hazırlayan ikinci dünya savaşı sonrası amerikası-batı avrupası kendini iyi ve kötü nün evrensel kriterlerini çizmek için yetkin görmüştür..buradan bir "güç ve söylem" (discourse and power) ilişkisini akla getirdiğimizde yani üretilen hiçbir söylemin masum olamayacağını yeniden düşündüğümüzde alain abimizin yapmış olduğu sorgulamayı daha kolay anlayabiliriz. çünkü kapitalizmin başat olan hegemonyası kendi iyi ve kötüsünü şu dünya üzerinde uygulamaya çalışırken karşısına çıkan iyiliğe ve kötülüğe dair her talebi silip atma şerefine erişmiş düzeyde görmektedir kendisini..yani devrimci-marksist bir çizgide yapılacak olan yeni bir tanımlamayı veya daha iyi bir tanımlamayı kendi iyi ve kötüsünü kurarak dondurmaktadır..

    ikinci nokta ise alain abimizin felsefesinin özünü net bir şekilde ortaya koyan ve "truth" (hakikat) ile "event" (vak'a) gibi çok basit anlamlara sahipmiş gibi görünen lakin derinliği ortalama bir liberali kolaylıkla boğmaya yetecek seviyededir..çünkü insanı günlük yaşamı içerisinde yaptıkları ile sınırlayan ve buna dair bir "iyi ile kötü" kavramsallaştırması sunan insan hakları evrensel beyannamesi insani olan esas unsuru göz ardı etmiştir. halbuki insana yakışacak olan hayatında karşılaşacağı önemli vak'alar (aşk gibi devrim gibi..) anında yaptığı seçimler ile kendini yeniden kurmasıdır..yani insanibir hakikat yaratma konusunda iyi ve kötünün yanlış tanımlanmış, insanı sadece günlük gereksinimlerini (yaşama hakkı vs) karşılamayı amaç edinmiş bir heyvanla aynı kategoriye sokan bu bakış açısı yanlıştır..çünkü insan ancak kendini yeniden kurduğu vakit insan olarak varolabilir..

    tüm bu sebeplerden ötürü dünyayı kendi kavramlarının ve pratiklerinin tekeline almış olan bir liberal kapitalist çerçevenin tez vakittte buhar olup form değiştirmesi ve bunun yerine hakikat'ın gelmesine dair felsefi bir açılım yapar alainabimiz..ellerinden öperiz..
80 entry daha
hesabın var mı? giriş yap