2 entry daha
  • 1900lerin başlarında adet savaş gemilerine (bkz: zırhlı) üç ayrı boyda top bataryası oturtulmasıydı. böylece gemiler 3-5 namlu uzun menzilli irice topun yanında, kruvazörlerle uğraşmak için orta menzilli bir batarya ve hücumbotlara karşı da seri atış yapan küçük toplar barındırmaktaydı.

    1906'da deniz kapışmalarında orta boydaki bataryanın bile çok az iş yaptığını fark etmiş ingilizler hms dreadnoughtu suya indirdi. 10 adet kocaman top, başka da birşey barındırmayan bataryası çok kısa sürede üstünlüğünü o kadar ezici bir şekilde kanıtladı ki tüm dünya ülkeleri orta ve küçük topları atarak hms dreadnought stili dizayn edilmiş yeni bir gemi yarışına girmek zorunda kaldı. bu yeni gemi sınıfına dreadnought dendi.

    birinci dünya savaşında denizler tamamen dreadnoughtlara aitti. sonrasında uçak kısmısının gemilere karşı becerisi arttıkça ikincil batarya eksikliği hissedilir olmaya başladı. boyler (bkz: boiler) teknolojisindeki ilerlemelerin kullanıldığı yeni gemilere göre yavaş kaldılar. ama eskimiş olsalar da ikinci dünya savaşında yerlerini aldılar.

    ikinci dünya savaşını hemen izleyen yıllarda hala yüzen dreadnoughtlar emekli edilerek jiletlerine ayrıldı. bir kısmı atom bombası testlerinde kullanıldı, daha sonra radyoaktif jilet olarak piyasaya sürüldü. bazıları ise philedelphia'ya çekilerek çeşitli korku filmlerinde kullanıldı.
40 entry daha
hesabın var mı? giriş yap