4 entry daha
  • film+/3. ankara güz film şenliği'nde (www.guzfest.org) izlediğim, çok sevdiğim yönetmen kim ki dukun 13. filmi. 2006 yapımı.

    korecenin bize garip gelen vurguları, korelilerin abartılı tepkileri ve de garip gelenekleri yüzünden bir yandan güldürüyor, bir yandan da adındaki zaman iddiasını yeterince vurgulayamadığını düşünsem de kavramsal mecralara da girip çıkıyor film.

    basitçe konusu şöyle:

    sevgilisinin onun için artık heyecanlanamdığını, ona alıştığını düşünüp estetikle kendini değiştirmeye karar veren bir kız var. sevgilisini hiçbir açıklama yapmadan terk ediyor, 6 ay sonra iyileşip karşısına yeni bir kız olarak çıkmak üzere. gerçi film boyunca ben, gördüğüm her koreli kızı birbirinin aynı sandım. ama o değiştiğine inanıyorsa değişmiştir. herneyse.

    6 ay sonra karşısına çıkınca, adam buna bir şekilde aşık oluyor. kız, başka bir kimlik ve yüzle de olsa adamın heyecanını tekrar kazanmasından memnun. ancak bir süre sonra, kızın hastalıklı aşkı kıçına batıyor ve bu kez adamı, ameliyat olmadan önceki halinden, yani kendinden kıskanmaya başlıyor. sonra da olan oluyor işte... bu kez adam da gerçeği öğrenip deliriyor, kız daha çok deliriyor, sonra ne yaptıklarını ne siz sorun ne ben söyleyeyim (pek bilgi kaynağı ruhuna uygun olmadı ama).

    --- spoiler ---
    vermek istediğim tek spoiler, başroldeki aktörün bir gün ofisindeki bilgisayarda çalışırken, bin jipteki bir sahneyle uğraşıyor olması. o sahne benim bin jip'teki en sevdiğim sahne, adamın kollarıyla bir nevi kanat alıştırması yapması yani. bu detayı farkederek kendimizi akıllı sanmamıza olanak veren kim amcaya saygılar.

    --- spoiler ---

    ben filmin felsefi yanının, aşkın deliliğinde ve bunun tezahürlerinde gösterildiğine inanıyorum. asıl/suret, eski/yeni, önce/sonra gibi kavramlar hep ikilemeli olarak gündelik hayatın içinden gösterilmiş. yani aslında tüm karmaşa o kadar yakınımızda ki. yönetmenin bu kez filmini şehirde çekmesinin sebebi de bence bu olmuş biraz. şehir hayatının bol seçenekleri arasında seçim yapmanın zorluğu, insanın diğer rakipleri karşısında kendini aciz hissettiğinde yapabilecekleri, normal insanları bile hasta eden şehir hayatının gündelik rutini içine yerleştirilmiş, estetik ameliyat falan sıradan bir şey haline sokulmuş, aşkla saplantı birbirine karışmış.

    yalnız o kadar da iyi bir günümde olmama rağmen, filmin sonunu anlamadım. o kadar kusur da olsun.
75 entry daha
hesabın var mı? giriş yap