• berbat bir hamilelik, uzun bir dogum "uc defa kuvvetlice ikin!!" diyen doktorum. ve gozlerimi actigimda, odada uyuyorum. hayal meyal beni dogumhaneden cikarislarini hatirliyorum. ama gozlerimi acar acmaz bebek filan sormuyorum...

    "bana yemek verin !!"

    veriyorlar. sonra iceriye bi hemsire giriyor. dogum aninda doktorum bana gosterdigi, kirpiklerini yanagina degen, sari turuncu bebekle. tuhaf bir his, karnimdaki bosluk sizliyor, bebegi kucagima birakirken hemsire. iste o esnada goguslerim sizliyor. geceligimin ustunden nemleniyor goguslerim. zaten sabirsiz bir agiz, saga sola cevrilip duruyor gozleri kapali. sanki yillardir bebek emzirmis gibi, geceligimin arasindan cikartip gogsumu, islak, aç, pembe minik agzina birakiyorum. hafif bi sanci, kesiliyormus gibi sanki etim. ama kucuk agzi sanki ilac oluyormus gibi de. bir kac dakika icinde, birbirine ait iki bedenin alisverisi ile tatli bir uyku basiyor, kucuk burnundan gogsume degen sicak nefesi ile. tabi bunlar iyi gunlerimiz. 10 dakika filan suruyor ilk randevumuz...

    geceleri sirilsiklam uyanmaya basliyorsunuz/basliyorum. uyuyorsa, uyanmasina yakin, alarm caliyor gogusleriniz. hani cikartip agzina alana kadar, artezyen kuyusundan fiskirir gibi kaynamaya once, sonra tasmaya basliyor. cok emdigi zamanlarda, kizariyor, yaralaniyor, hatta kaniyor bile. ama disaridan mama almiyorsa sizden baska bir caresi yok. cabuk cabuk iyilesiyorsunuz. ele avuca geliyor ama surekli gozu memenizde. yanina yatiyorsunuz, ustunuze basiniza cikiyor, ayaklari agzinizda, burnunuzda. cigneye cigneye emiyor. tam 23 ay.

    simdi bakiyorum, cidden buna degiyor. butun kisi, belki bir kere bile hasta olmadan geciriyor. sutunuz varsa, mutlaka yapmaniz gerekendir. hediye degildir. zaten onundur.
  • doğumdan sonraki ilk bir ayımı resmen hayal meyal hatırlamama sebep oldu bu mevzu. sezaryen doğumdan dolayı büyük ihtimalle sütün gecikeceğini biliyordum ama emzirmek mevzusuna bu kadar taktığımı bilmiyordum. şimdi şimdi hayatı kendime nasıl zehir ettiğimi farkediyorum.

    epidural sezaryen ile doğum yaptım, oğlumu doğar doğmaz gördüm, gördükten birkaç dakika sonraya tekabül ediyor sütüm gelecek mi endişesi..doğum yaptığım hastanede bir ayılma odası var ve doğum sonrası birkaç dakikalığına orada tutuluyorsunuz. o arada da hastane politikası gereği bir hemşire bebeği alıp memenize yapıştırıveriyor (çok da iyi yapıyor). ben napıyorum? oğluma bakmak yerine, mememe bakıyorum süt geliyor mu diye..hatta hemşireye son takatimle soruyorum; süt var mı? var diyor..yok oysa ki...

    oğlumla odamıza çıkıyoruz, bir kalabalık üzerimize üşüşüyor, oğlumu yanımdan alıyorlar, sevinç çığlıklarıyla bir yandan inceleyip bir yandan temizleyip giydiriyorlar, ben o esnada oğluma bakamıyorum..çünkü mememe bakıyorum..oğlumu giydirip veriyorlar kucağıma, birkaç saniye öyle birbirimize bakıyoruz..ben o an yıldırım aşka inanmaya başlıyorum derrrken, çocuk ağlamaya başlıyor, benim yine memem aklıma geliyor. daha ancak yüzünü inceleyebilmişken yine aklım süte kayıyor. açıyorlar mememi, oğlan bi gayret tutmaya çalışıyor, yok tutamıyor. hani güdüsel bişeydi lan! ben göğsüme yaklaştırıvericektim, o cop cop emecekti, fırt fırt hemen süt gelecekti sonra? haniiii? gözüm hep mememde, bir sürü fotoğraf çekilmiş, bir sürü video, benim suratım hep düşük, mutsuz, hep memesine bakar veya yoklar halde..kaçırdım mı sana mis gibi oğlumun doğduğu günü? evet. kaçırdığıma değdi mi? hayır..

    o gün sütüm gelmedi..ertesi gün de gelmedi derken, bir hemşire geldi sıktı memeyi, yanık kremi gibi bişey çıktı. sür bunu memene dedi, çatlamasını engeller. sürdüm. meğer kolostrum muymuş sana o? lan hemşire niye ziyan ettirdin kolostrumu, oğlumun ağzına süreydim ya! oh dedim kolostrumu gördüm, gerisi de gelir heralde..ben mememe bakmaya devam edeyim..ettim de..arada oğluma da baktım, öptüm, kokladım, emzirmeye çalışıp başaramadım falan ama en çok mememe baktım.

    eve geldik, gözlerimi memeden alamıyorum hala vay anasını. ben oğlanı tutamıyorum, tutsam oğlan memeyi tutamıyor, tutsa ememiyor, emse süt geldi gelmesine ama yetmiyor,yetse acıyor, kanıyor..o arada 20 gün geçmiş, gitmiş..hayatımın en güzel ve en kötü 20 günü. 21. gün sabah kalkıp amaan yetmezse yetmesin, emmezse emmesin dediğim güne tekabül ediyor. işte o gün, oğlum emmeyi öğrendi, ben onu tutmayı öğrendim, sütüm de şorul şorul gelmeyi, bize yetmeyi öğrendi, memeler de acımamayı ..bebeğimin her yerini inceledim, uzun uzun ellerine baktım, koklaya koklaya koynumda uyuttum, ayaklarını öptüm, sonra kalan her yerini öptüm..o gün doğdu, kucağıma verdiler sanki..ondan öncesi kayıp, silik..şimdi oğlum 4,5 aylık oldu, çok şükür bol bol sütümüz var. o ilk zamanlar memeye tutturmak için cebelleştiğim günleri çoktaan unuttum, şimdi emzirirken abartmıyorum ocağa makarna koyduğum oldu, o derece ustalaştım.ehe.

    netice-i kelam, takmayın kafanıza, er veya geç herkes emzirebilir, emziremezse de dünyanın sonu değil, hiç bir anını kaçırmayın bebeğinizin..hiç birinin telafisi yok çünkü.
  • emzirmenin iskence haline geldigi dogrudur, boyle bir durumla karsılasmamak icin ya da karsılasıldıgında, bir takım onlemler almak ise yarayacaktır. bunlar;

    anne adayı dogumdan birkac hafta evvel gogus ucuna lansinoh surmeli, gogus ucunu emzirmeye hazırlamalıdır. lansinoh gogus ucunu nemlendirir, kurumasını engeller, bitkisel oldugu icin surdukten sonra silmeye gerek kalmaz.

    eger gogus ucunda emmekten dolayı yara, kanama, asınma, tahris olustuysa; gogus ucunun sutyene teması inanılmaz can acıtır. boyle bir durumda gogus ucu kalkanı hayati onem tasır. bu urun avent'te var. emzirme bittikten sonra kremlenip (lansinoh ile) goguse takılıyor. boylece gogus ucu sutyene degmiyor. akan sut de bosa gitmiyor haznede birikiyor, bebege bu sut de verilebilir pekala.

    her emzirme farklı gogus ile yapılmalı, sadece bir memeyi vermek digerinin sismesine sebep verir. minik bir not defreti emzirme doneminde cok ise yarar. sag meme 5 dakika, sol meme 15 dakika gibi alınan kucuk notlar cok is gorur. hem bebegin ne kadar emdigini takip etmek kolaylasır.

    dogru emzirme pozisyonu bu yaraların olusmasını engeller. soyle ki; bebekcigi kucagınıza alın, altınıza bir yastık koyun. tum avcunuzla memeyi kavrayın bebekcige memenin kahverengi kısmı gelecek sekilde memenin tum kısmını verin. elinizi de memenizden cekmeyin. zira emmek bebekler icin cok zor bir eylem, tum cene kasları calısıyor cunku. cabucak yorulup bırakıveriyorlar. annenin sabırlı olması emdi doydu bıraktı dememesi ısrarcı olması gerekiyor.

    yatarak sakın emzirmeyin, bu sekilde emzirip bebeginin boguldugunu farketmeyen ve bebegini kaybeden anneler oldugunu unutmayın. illa oyle emzirmeyi de yasayacagım diyorsanız yanınıza esinizi alın, bebegi ve sizi kontrol etmesini rica edin, seve seve yapacaktır.

    bebeginizi sırf canınız yanıyor diye emmekten mahrum etmeyin, birkac kucuk onlemle bu yaralardan kurtulabiliyorsunuz.

    her bebek emziren anneye gelsin,
    her annenin de sutu bol olsun.
  • emzirmek bir annenin en güzel duygusu. yeri geldiğinde de en büyük fedakarlıklarından biri. çünkü bazen emzirmek uğruna bir sürü şeyden vazgeçiyor insan.

    doğumdan sonraki ilk günlerde emzirdikçe rahmimin kasıldığını fark ettim. bebek emdikçe büyük olan rahim kasılıyor, kanama artıyordu. böyle böyle o rahim eski haline dönüyor. tabii emzirme sırasında salgılanan hormon vs olayının detayını bilemiyorum. ama ilginç değil mi, memeden süt çekildikçe, rahim de kendini kasıyor.

    sütün yoğun olduğu dönemde daha kolay fark edilir bu, anne bebek uyurken vs onu düşündüğünde göğüsleri sızlar ve süt sızar memelerden. ne alaka di mi, bebeği düşündüğün an memeler süt salgılıyor.

    bebek bir memeden süt emerken, diğer memeden de kendiliğinden süt akar. göğüs pedleri işte bu aşamada çok işe yarar. emme sırasında süt üretimi arttığından emilmeyen diğer memedeki dolan süt dışarı sızar.

    bebek emerken memeyi ağzından çektiği anların bazılarında "mememden sarkan bu ip ne" diye şaşırır insan, halbuki incecik bir kanaldan süt fışkırmaktadır. pompayla sağdığınızda görürsünüz, memede 5-6 hatta 7-8 tane minicik delik vardır, süt buralardan çıkar. tek delikten değil.

    bebek uzun süre emmediği zaman meme taş kesilir. süt kendiliğinden akmaya başkar. memenin tüm etrafı taşlaşır, bir garip olur. bu acı uykudan uyandırır. süt sağılmazsa, meme boşaltılmazsa "süt sıtması" dedikleri hastalık olur, ateş iltihaplanma falan oluyor bildiğim kadarıyla.

    meme boş gibi dursa bile mutlaka bir miktar süt vardır. hatta bebek emerken anında süt üretilir. gerçi dolu dolu emmeye alışan bebek az gelen bu sütü beğenmez ağlar, anne de sütüm yok sanar. biraz ısrarcı olmak gerekiyor bu konuda.

    emzirmek çok ilginç bir olay, süt üretmek de öyle. birini vücudunla beslemek de öyle.
  • kızımı ilk kez kucağıma aldığım ve bebek hemşiresinin göğsümü açıp emzirmemi söylediği o ilk anı öyle net hatırlıyorum ki... aylarca bebeğimi içimde taşımış, doğum ve bebek bakımı ile ilgili sürü sepet kitap okumuş ve bu anı kafamda defalarca canlandırmıştım ama şimdi ne halt yiyeceğimi bilemiyordum. kızım öyle küçüktü ki, nasıl tutmam gerektiğini bilmiyor, memeyi nasıl tutturacağımı çözemiyor, bir türlü pozisyon alamıyordum. "nasıl olcak bu iş yaa" diye düşündüğüm o ilk anda, hamileliğe ve anneliğe hazırlanırken, aradaki emzirme süreciyle ilgili hiçbir bilgi sahibi olmadığımı farkettim. hakkaten nasıl olacaktı ki emzirmek? kafamda şöyle bir sahne vardı hep, ben mememi açacağım, çocuk gelecek glup diye yapışacak, süt şırıl şırıl açacak, çocuk lıkır lıkır içecek, mışıl mışıl uyuyacak.

    yalan tabii. ne çocuk tuttu memeyi glup diye. ne sütüm geldi şırıl diye. ne de bebiş içti lıkır diye. uykudan bahsetmiyorum bile. 17 ay oldu, daha göremedik öyle bir şey ama o başka bir başlığın konusu.

    ben bugün itibariyle 16 ay 20 gündür emziren bir anneyim. eh artık bu işin ustası olduğumu, her tür pozisyonda emzirebileceğimi, tek eli bırakın üç parmakla dahi kızıma hakim olup, dişlerimle gömleğimin düğmelerini açıp, her ortamda kızımı doyurabileceğimi, allah'a şükür sütümün de ritmini bulup gelmeye devam ettiğini söylesem abartmış olmam.*ama ilk annelik günlerimi hatırlıyorum da, her zaman böyle konuya hakim, böyle kendine güvenli, mutlu değildim emzirme mevzusuyla ilgili.

    emzirmek, bir çocuğu doyurmak öyle sanıldığı kadar kolay bir şey değil. işin fiziksel boyutu bir yana, ciddi bir psikolojik yanı var bu işin. çocuğu kucağına aldığın ilk andan itibaren, hem kafandaki sesler, hem lohusa cinlerin, hem de etraftaki eş dost, en konuşmaması gereken insanlar bile vıdık vıdık yemeye başlıyor seni.
    "göğüs ucun çıkık mı?"
    "süt geldi mi?"
    "bebek memeyi tutabiliyor mu?"
    "emzirebiliyor musun?"
    "ayy çocuk aç kaldı, mama verin buna." ve benzeri on-lar-ca soru/yorum geliyor insanlardan.. doğum normal şekilde olduysa, hormonların ve olayın doğal akışının yardımıyla süt nispeten daha erken geliyor. ama bir de sezaryenle geldiyse bebek, öyle cart diye gelmiyor ki süt denen meret. arada geçen zamanda anne zaten yeni doğum yapmış olmanın verdiği psikolojiyle, gerek de çevreden kendisini vıdık vıdık yiyenlerin etkisiyle gerginlikten çatlıyor.

    kendimden örnek vermem gerekirse, ben sezaryenle doğurdum. ilk sütüm ikinci günde, kızımın yutkunma sesini duyduğum dolu dolu sütüm ise dördüncü günümde geldi. arada geçen sürede çok gerildim, çok heyecanlandım, sütüm gelmeyecek mi, çocuğumu doyuramayacak mıyım diye çok yedim kendimi ama şimdi bakıyorum da, ne kadar manasızmış hepsi.

    emzirmek doğal bir süreç. hamile kalmanın ve bebeği dünyaya getirmenin ardından gelen bir yeni basamak. doğup da büyümeyen çocuk gördünüz mü hiç? ya da uzamayan saç? ya da yaşlanmayan insan? ne bileyim işte, her şeyin bir akışı var ve bu da anneliğin doğal seyrinde gelişen bir şey işte. bir kadının çok çok ciddi bir hormonal bozukluğu yoksa, süt salgılanmasını bloke eden bir ilaç falan kullanmıyorsa, sütünün gelmemesi imkansıza yakın. kadınlar savaşlarda, afetlerde, göç zamanlarında, yokluklarda, kuraklıklarda dahi emzirdiler/emziriyorlar çocuklarını. yeni doğum yapan, sağlıklı, görece iyi koşullarda yaşayan bir anne neden emziremesin ki?
    kaldı ki bu "sütüm gelmiyor / çocuk doymuyor / sütüm az" endişeleri hep modern zaman annelerine has endişe örnekleri. okuduğum bir yazıda, çocuğu sütten kesme ayının, takviye besin kullanımının; eğitimli, çalışan, başarılı kadınların arasında çok daha yüksek olduğu yazıyordu. okudukça, öğrendikçe, modern zaman annesi olup internette doktorculuk oynadıkça daha çok evhamlandırıyoruz kendimizi, daha çok panik oluyoruz.. oysa akışına bırakmak lazım bazı şeyleri, doğanın kadına bahşettiği şekilde ilerlemesini beklemek lazım.

    şimdi böyle rahat rahat yazıyorum diye ben hiç evhamlanmadım, hiç sorun yaşamadım sanılmasın.
    ilk 6 ayımda, "sütüm bitti, daha damla gelmez" diye yemin ettiğim iki üç kriz anım oldu. çok üzüldüğüm, eşimle/ailemle kavgalar ettiğim anlarımda "bu stresten kesin sütüm kesilecek, aha da bitti" diye panik yaptığım anlarım da oldu. dahası bebeğimin ilk haftalarında sütümün hiç çoğalmayacağını, ilk 6 ayımı bile dolduramayacağımı düşündüğüm, iki gözüm iki çeşme ağladığım da oldu. ama işte geldi geçti hepsi... zamanla gördüm ki süt öyle ilk stresli anda, ilk uykusuz gecede, ilk gerginlikte cart diye geçmiyormuş.. kadın, zor zamanlarda, zor günlerde de gayet güzel emzirebiliyormuş..

    sütü arttırdığı söylenen envai çeşit besin, gıda takviyesi, cart curt var. ama ben kendi adıma sadece üç şeyden fayda gördüm şu geçtiğimiz 17 ayda. huzur, uyku ve su.
    hangi yeni anne uykuyu kaybetmiş ki biz bulalım diyen varsa, kızımın dünyanın en az uyuyan, en deli çocuklarından biri olduğunu belirtmek isterim. öyle deliksiz gece uykularından bahsetmiyorum elbet... bir saatlik kestirmeler, uzanıp gözleri kapatıp dinlenmeler, sakince camdan bakmalar bile iyi geliyor insana.. mutlu olmak, kendine ve anneliğine güvenmek, olumlu düşünmek, kötü düşünceleri kafadan kovmaya çalışmak ve bol bol su içmek bence bu işin yegane çözüm formülü.

    tüm bunlara rağmen bir anne yine de gönlünce emziremiyorsa bebeğini, dünyanın da sonu değil elbet. memeden çıkan sütle annelik olmuyor sadece. bu yapbozun daha binlerce parçası var ve emzirmek sadece ufak bir köşe.
  • müthiş özlüyorum bazen...
    6 yasinda olan kızımın bebekliğinde dair en çok özlediğim şeylerden biri.

    gebeliğim boyunca hep dogurmayi hayal ettim. anne olduğum ani, neler hissedecegimi düşündüm büyük bir merakla.
    kimse de demedi ki, asıl emzirmeyi bekle.

    bir bebek doğurmak zaten büyüleyici ve mucizevi bir deneyim. ama emzirerek onu besleyemeye başlanan an da asla unutulmuyor.
    başkasını bilemem ama, ben emzirmeye başladığım anda büyük, manevi bir değişim yaşadım sanki.

    dogumdan sonraki saat, artık odaya alinmistim ve bebeği getirip vermişlerdi. odada anane, babane dahil tecrübeli anneler olmasına rağmen herkes büyük bir mutlulukla sarhoş gibi olduğu için sanırım, kimse de bebeği emzirmedigimi fark etmedi. ben de farkında değildim.

    derken hemşire geldi, serumu filan kontrol ederken emzirdin mi dedi.
    yüzüne far tutulmuş tavsan gibi kalakaldim. "aaa hayir. ama nasi emziricem? sut nerde ki?" filan dedim
    kadın "sapsik!" deyip güldü. ac memeni dedi.
    memeyi sikmasiyla beraber resmen karşı duvara kadar sut fışkırdı incecik bi hatla. şoka girdim.

    kızım emmeye başladığı anda sanki buyulendim. o an hissettiklerimi asla unutmiycam.
    çok ama çok fazla annelige dair bir andi. doğumdan hic aşağı kalmaz yani, öyle diyeyim.
    zaten ne olduğunu bile anlamadigin bir yildirim aşkı yasiyorsun bebekle... bu emzirme olayı da, zaten yeterince güçlü başlamış bağlanma halini alıp iyice deli bi noktaya taşıyor.
    "bu minicik şey nasıl biliyor emmeyi yaa? mememi nerden tanıyor? oy ölürüm lan!" filan gibi seyler düşünmüştüm.

    bebegin anneye ne kadar muhtaç olduğunu hissettiriyor anneye kesinlikle. anneligini idrak ettiriyor sanki bi anda...

    insan hayatındaki çoğu deneyimi içselleştirmek zaman alır. bir hastalığı, ya da bir yakının kaybını, bir ilişkinin başlangıcını ya da bitişini idrak edebilmek ve kabullenmek belli zamanlar alır.

    emzirmek o yüzden ozel bir deneyim bence. bebeğe dair pek çok (içgüdüsel) bilgiye, sanki bir yazılım yüklenmis gibi bi anda haiz oluyor anne. müthiş... kelimelerle ifade etmek çok zor bunu aslında...
    bir dakika önce başka biriyken, bir dakika sonra bambaşka biri haline geliyosun.
    doğumla başlayan çember tamamlanıyor gibi...

    gerçekten büyüleyici bir deneyim ve imkânı olan, sağlığı açısından engeli olmayan tüm annelere kesinlikle tavsiye ediyorum.
  • hayatta bana kendimi en işe yarar, en değerli hissettiren eylem bu oldu herhalde. öyle bir mucize ki, yiyip içmekten fazlasını yapmıyorum, her zaman yediğimden biraz daha korkusuz yiyorum sadece ve vücudum oğlumun haftada 1 cm uzayıp ayda 1 kilo almasını sağlayacak kadar muhteşem, besleyici, servise hazır, ideal sıcaklıkta ve ideal formülasyonda bir sıvı üretiyor. kendimi hiç bu kadar kadın hissetmemiştim.

    kendi hissetiklerim bir yanda dursun, anne adaylarına ve yeni annelere de naçizane birkaç tavsiyem olacak. sütüm olacak mı diye düşünmeyin, hamilesiniz, bebeğinizin doğması ne kadar muhtemelse, sütünüzün olması da o kadar muhtemel.

    sütüm yetecek mi diye düşünmeyin, süt her anneye belli miktarlarda tahsis edilen bir şey değil, arz talep meselesi. ne kadar çok süt çıkarırsanız o kadar çok süt üretirsiniz.

    özellikle özel hastanelerde ve özellikle de sezaryenle doğan bebeklere mama dayamaya meraklı doktorlar, hemşireler olacaktır. ilk 24 saati iyi gözlemleyin, kendi iç güdülerinizi iyi dinleyin. bebek daha koynunuza verilir verilmez memenize yapıştıysa ve vakumladıysa, belki o gün değil ama ertesi gün çok yüksek ihtimalle bebeğinizi tıka basa doyuracak sütü salgılayacaksınızdır.

    endişelenmeyin, stres süt üretimini olumsuz etkiler.

    ona buna kulak asmayın, buna kayınvalideler ve anneler de dahildir. "acaba yetmiyor mu, baksana bu çocuk hala aranıyor" sözlerini duyacaksınız, yeni doğan bir bebeğin mide hacmi 20-30 ml'i geçmez, bu da bir su bardağının 4'te biri gibi bir şeydir. aranma ve emme ise yenidoğanda bir reflekstir, her zaman aç olduğu anlamına gelmez.

    memelerinizin acısını çok dert etmeyin. piyasada şahane kremler var, lansinoh çok başarılı örneğin; zaten 3 aydan sonra meme uçlarınız duruma alışacak, kreme de ihtiyacınız kalmayacak.

    kendinizi beceriksiz gibi hissetmeyin. memeyi bebeğin ağzına verebilmek bile bazen kan ter içinde kalmanıza sebep olabilecek kadar zordur ilk zamanlarda; bunların geçeceğini, sizin de bebeğinizin de işi kıvıracağını bilin.

    kadın bedeni anne olmak ve bebeğini beslemek için kusursuz bir donanıma sahiptir; yeter ki sağlığınız yerinde, psikolojiniz düzgün olsun. kendinize ve bebeğinize güvenin; bebeğinizin mesajlarını anlamaya çalışın. bebeğinizin sadece anne sütüyle boyunun uzadığını, kilo aldığını gördüğünüzde zaten her şeye değecek.
  • annelerin bebeklerine kendi sutlerini emdirmeleri,
    beslemeleri,
    mucize...

    bebek dogar dogmaz ilk bir saat icinde emzirmek gerekiyor. zira bebegin en hevesli ve en musait oldugu zaman dilimi bu aralar. sutun geciktigi durumlarda bebege mama ya da su vs. vs. vermek son derece yanlıs, bebegin karnı doyuyor ve emmeye istegi azalıyor cunku.

    uzmanların onerisi; dogar dogmaz, giydirildikten ve ilk islemlerden hemen sonra, bebegi annenin gogsunun ustune koymak, ilk bagı, ilk kucaga almayı, ilk emzirmeyi oluruna bırakmak. ilk temastan etkilenen annenin oksitosini bir anda tavan yapıp prolaktini devreye sokuyor ve sut gelmesini tetikliyor cunku.

    sezaryen ile dogum yapanların en buyuk sıkıntısı oksitosinin salgılanmayısı ve sutun gelmesinin gecikmesi oluyor ne yazık ki. eger sezaryen genel anestezi ile olduysa devreye malesef pompalar giriyor, sut sagılarak cıkartılıyor. cunku annenin kendine gelmesi ve ayılması uzun suruyor. epidural anestezi ile yapılan sezaryende boyle bir sorun olmuyor; zira ucuncu paragrafta yazdıgım oneriyi uygulamak mumkun hale geliyor...

    tum bebekler emziren annelere gelsin,
    her yeni dogum yapmıs annenin sutu bol olsun...

    (bkz: anne sutu)
  • anne adaylarının yaşayabilecekleri sıkıntılara hazırlıklı olmaları gereken süreçtir. tek sıkıntının sütün geç gelmesi olduğu sanılsada bir de aile büyüklerinin süt arttırma çözümlerine alet olmak vardır. gaz yapar / yapmaz, süt arttırır /arttırmaz, bebek emiyor / emmiyor derken zaten doğum nedeniyle yeni duruma alışmaya çalışan anne için bir de emzirme bunalımı yaşaması olasıdır. bebek besleme yöntemlerinden en ucuz ve en zor olanıdır.
  • bunun için "süt yapan şeyler" diye dayıyolar ya şekerli şeyleri, kompostoları, şerbetleri...
    alayı hikaye!

    en çok süt yapan şeyler uyku ve su içmek'tir. bu kadar net
    ha bi de sonrasında mutluluk var.. ama ikinci sırada bu.
hesabın var mı? giriş yap