• bana ciddi ciddi bayağı bir ingilizce öğreten program. bu sistemi daha önce keşfetmememe üzülüyorum bazen.

    kendini dünyadaki en iyi ingilizce hocası olarak tanıtan hocamız (bkz: a.j. hoge) aynı zamanda çok iyi bir pazarlamacıdır. zaten bu başarıyı yakalamak için sadece iyi olmak yetmez. periscope olayı başladığından beri günde en az bir kere yayın yapmaya çalışır. yeri gelir starbucks'tan bitch ve beach arasındaki okunuş farkını anlatır, yeri gelir periscope'ta film izler filmdeki zor kelimeleri açıklar.

    kendi tecrübeme gelicek olursak, effortless english sistemini yaklaşık 2 yıl önce malum ortamlardan indirdim. indirdim ama o set öyle bir kenarda durdu hep niyetine girip incelemedim. geçen yıl, 2014 eylül ayında zannediyorum, az biraz olan okuduğundan biraz anlayan ama konuşulan ingilizceyi anlayamayan ben ingilizcemi geliştirmeye karar verdim. adı "effortless" sonuçta kolay öğrenicem hehehe deyip ses kaydı şeklinde olan dersleri dinlemeye başladım. hocamızın ilk derslerde öğrettiği en önemli kural ses kayıtlarını en az bir hafta dinlemem gerektiğiydi. ben bu kurala uyup çoğu mp3'ü en az 10 gün dinledim ne olur ne olmaz diye. diğer bir kural ingilizce öğrenirken her zaman motivasyonumuzu yüksek tutmamız gerektiği idi. ben bu kurala uymadım keyifsiz olduğum zamanlarda da dinledim ama hergün dinledim. hepsini yazmıycam fakat gerekli olduğunu düşündüğüm bir diğer kural, konuşacak kimse yoksa kendi kendimize ingilizce konuşmamız gerektiği idi. bunu otöbüste, trende yapsakta olurdu aj hoge'a göre ama deli derler olur mu öyle şey diye düşündüğümden bu kuralı evde podcast'leri dinlediğim çoğu zaman uyguladım. sistemin işe yaradığını gördüğümden ayıp olmasın deyip şubat ayında borçlu olduğum 97$ ödedim. fakat sadece bu sete bağlı kalmadım, aj hoge'unda tavsiye ettiği gibi kolay ingilizce kitaplar okudum. ingilizce ilgimi çeken yazılar okudum. newsinlevels.com bu siteyi birkaç ay önce buldum fakat sitedeki haberleri hergün gibi okumaya çalıştım. izlediğim filmleri ingilizce altyazı ile izledim.

    seti henüz bitirmedim 25'inci dersteyim fakat biter bitmez vip programına param yettiğince üye olacağıma eminim. bilmediğim kelimelerde olsa birçok youtube videosunda konuşulanları anlıyorum artık. haberleri ingilizce kanallardan izliyorum. skype'ta ingilizce hariç başka dil bilmeyen insanlarla saatlerce konuşabiliyorum hatta karşılığında türkçe öğretiyorum. belki inglizce bilenler "sanki büyük bir şey başardın biraz ingilizce öğrenmişsin işte" diyebilirler ama bir sene önce "öğrenemedik ya kısmet değilmiş" diyen beni bu duruma gelmenin heyecanlandırması bana yetiyor.

    a.j. hoge'a ne kadar teşekkür etsem az olacağını düşündüğümden köyden yumurta zeytin yağı göndermeyi planlıyorum.

    edit 1: bu entry biraz ilgi gördüğünden, öğrenmeye meraklı arkadaşlara power english setini öneririm. a.j. hoge'a periscope yayınlarının birinde sorulmuştu en iyi setinin hangisi olduğu. kendisi de power english'i önerdi. memnun kalırsanız diğerlerini zamanla denersiniz zaten.

    edit 2: (bkz: #55436397)
  • yıllar önce edinip, bir köşede kalmış bilgisayarımda bulup, pandemi sürecinde her gün 1 saatimi ayırarak çalıştığım faydalı bulduğum set.

    yaklaşık 6 aylık bir setmiş. her part için 1 hafta ayırmak gerekirken ben 4 gün ayırdım bilginize. yani benim için 4-5 ay arası bir süreç oluyor bu.

    ingilizce seviyemi bu sete başlamadan önce şöyle özetleyebilirim;

    okuduklarımın %70'ini anlayabilir seviyeydim,

    konuşulanların (friends tarzı dizilerde) dikkatimi verdiğimde altyazısız %15, altyazılı %45 olarak anlayabilir haldeydim.

    konuşmada ise illa bir seviye vereceksem, seri konuşamadığım ve hatalı konuştuğum için 10 üzerinden heralde 2-3 seviyelerindeydim. böyle tartışmalı ortamlarda ingilizce cevap vermem zor olurdu.

    4-5 aylık süre içerisinde a.j. hoge abimizin dediği gibi sadece bu sete bağlı kalmadım. basit kitaplarda okudum, yeri geldi ingilizce altyazılı bilgisayar oyunları da oynadım. yani günlük ortalama 2,5 saatimi verdim diyebilirim, ingilizceye.

    yaklaşık 1-2 ay sonra anlatılan hikayeleri dikkatimi vermeden (sanki birisi karşımda türkçe ile anlatıyormuş gibi) otomatik olarak algıladığımı ve canlandığımı keşfettim. yani a.j. hoge abimiz apple dediğinde beynim önce elma diyordu sonra ha şu meyve olan deyip imgelendiriyordu, 1-2 ay sonrasında apple dediğinde otamatik olarak yeah man, that's fruit ha! diyordu.

    zaten programın temel amaçlarından bir tanesi de kelimeyi ezberletmeden ziyade anadilinizde olduğu gibi beyninizin derinliklerine kazımak. bilinçaltına kazıyacam rahat olun diyordu ilk bölümlerinde zaten.

    ayrıca okumamda gelişmişti bu 1-2 aylık süreçte. hani bir cümle okunur sonra türkçeye çevrilir ha! denirdi ya. artık otomatik olarak algılayabilir hale gelmiştim. hemde gramere falan girişmeden.

    zaten a.j. hoge abimizin dediği gibi eğlenmeden bi b*k öğrenemezsiniz, boş yere kitap açıp gramer çalışmayın 2-3 gün sonra bir kenara kaldırırsınız ingilizce mingilizce de öğrenemezsiniz. dinleyin beni öğrenin diyordu. ayrıca en iyisiyim rahat olunda diyor kendisi.

    bu setin belki de en önemli konularından biri olan speaking ise bende güzel etki yaptığını söyleyebilirim. şöyleki a.j. hoge abimiz yine şöyle diyordu; hikaye anlatacam ara sıra soruda soracam onları da cevaplayın bi zahmet. bağırarak hemde.

    ben bağırarak vs. cevap vermedim, geneline sesli de cevap vermedim ama içimden cevaplamaya çalıştığımı söyleyebilirim.

    bu 4-5 aylık süreçte de hiç yabancı yerli biriyle ingilizce konuşma pratiği yapmadım.

    gelelim sonuçlara.

    okuduklarımın %90'ini anlayabilir seviyeydim, (akademik makaleler değil elbette.)

    konuşulanların (friends tarzı dizilerde) dikkatimi verdiğimde altyazısız %70, altyazılı %80 olarak anlayabilir haldeydim.

    konuşmada ise artık otomatik konuşabiliyor haldeyim. bugünkü ingilizce iş mülakatımda kusursuz olmasa da ne kadar hızlı ve güzel aksanlı konuştuğumu duyduğumda şaşırmıştım. yani türkçe'den daha hızlı ingilizce konuşabiliyordum, otomatik geliyordu kelimeler (ama kusursuz bir gramerle değil.)

    yani neyin başına at-in geleceğini az çok bilsem de otomatik gelmiyordu. nereye the falan geleceği de. ben genelde her şeyin önüne the koyuyorum o ayrı :)

    zaten üstad a.j. joge'un da dediği gibi. gramerleri kitap okuya okuya anlayacaksınız. basit kitaplar seçin sonra yine sıkılır bırakırsınız.

    30 tane bölümün hepside ayrıca kişisel gelişimsel hikayeler barındırıyor, kitaplardan alıntılarla üzerinden gidiyor.

    sonuç olarak beğendiğim bir set oldu. dinleyerek öğrenmek daha efektif ve daha sürdürülebilir. artık uzun süre ingilizce haberler dinlemeye çalışacağım. çünkü her ne kadar hızlı konuşmalardan kelimeler çıkartsam da haberler için ayrı bir çaba gerekiyor.

    edit: işi aldık, demek ki gerçekten yabancı dil dinleyerek öğrenilirmiş. buradan da teşekkürlerimizi sunalım, a.j. hoge abime.
  • zahmetsiz ingilizce. sıkmadan kasmadan kolay öğrenebilceğimizi düşünen a.j. hoge adlı elemanın çalışması. 7 derste (yani mail)çözmüş işi.
    day 1: never study a single english word?
    day 2: never study grammar?
    day 3: atmamış bu dersi. hastır pezeveng osman
    day 4: understand english ınstantly- no translating, no thinking?
    day 5: the secret to perfect grammar- easily?
    day 6: burn your english textbooks!?
    day 7: how to speak fast?
  • yan etkilerinden biri olarak eric cartman gibi "nööööooooovvvv" diye gezebilirsiniz.
  • a.j hoge diye bir adam tarafından geliştirilmiş bir ingilizce öğrenme stili.e-mail ağına üye olunca 7 tane mail geliyor.ilginç yaklaşımları var.seveni de çok.
  • 3-4 haftalık deneyimle bile etkisini gördüğüm set. her türlü tavsiye ederim.
  • türkçe konuşmayı nasıl öğrendiyseniz ingilizceyi de aynı şekilde öğrenmenizi amaçlayan eğitim seti. anlayıpta konuşamayanlar için.
  • her ne kadar söz konusu yöntem bu isimle bilinse de birkaç yıl önce setin yaratıcısı aj hoge effortless english setinin satışını durdurup yerine power english isimli daha güncel ve daha faydalı olduğu düşünülen seti satmaya başladı, ben de power english olanını denedim, elbette faydası dokunuyor, setlerde yer alan mini story kısmı bence oldukça inovatif ve yaratıcı bu sete ancak 100 dolar verilir mi diye sorarsanız cevabım hem evet hem hayır.

    evet 100 dolar verip bu seti alıp düzenli olarak söylendiği şekilde çalıştığınızda ingilizcenizi oldukça iyi bir şekilde geliştirirsiniz. fakat 100 dolar ne yazık ki artan döviz kurlarından ötürü fena sayılmayacak bir tutar, bu parayı ödemek istemeyen arkadaşlar da ingilizcelerini pekala geliştirebilirler.

    mini story denilen kısım için youtube'da bulduğunuz kısa ve basit bir hikayeyi okuyup aynı aj hoge'un yöntemine benzer şekilde kendinize sorular sorup cevap vererek kendi mini story'inizi kendiniz yazabilirsiniz.

    effortless english programıyla alakalı sitemde yaptığım incelemeyi isteyen arkadaşlar buradan okuyabilirler.
  • 'speaking' pratiği için biçilmiş kaftan..callan ile kombo yapılırsa daha leziz olur..
hesabın var mı? giriş yap