• otizmli oğlum ikincisini az önce çektirdi. aslında işlem çok basit ve acısız ancak durumu anlatamadığımız için çok korkuyor. ilkini hastanede çektirmiştik ve teknisyen de biz de helak olmuştuk. kendimi öyle bir sıkmışım ki sonrasında üç gün kaslarım ağrımıştı.
    bu sefer evde çektirdik. yine çok kolay olmadı ama bizim durumumuzdaki ailelere kesinlikle tavsiye ederim.

    çocuğunuzu olabildiğince uykusuz bırakıp, işlem yapılmadan önce fiziksel olarak yorup, öncesinde ılık bir duş aldırıp saçlarını iyice kurutun.
    kendi yatağında her akşamki rutinini uygulayın ve uyutun. uykuya daldığından emin olduktan sonra teknisyenler kabloları kafasına takıyor ve işlem başlıyor. yaklaşık 40 dakika sürüyor.
    eğer uyanıklık eeg’si de isteniyorsa biraz daha zor. ben yatağa uzanıp ona şarkı söyleyerek sakinleştirmeye çalıştım. iki kere kabloları söktü ama artık üçüncüde hali kalmadı. biraz ağlasa da dayanmanız gerek. odasında olması ona güven verdi ve sakinleşmesi daha kolay oldu.
    uykuya daldıktan sonrası kolay. yine de kabloları çıkarmaması için tüm işlem boyunca biri mutlaka yanında beklemeli.
    en sonunda yanıp sönen ışık nöbete sebep olur mu diye yanlarındaki aletlerle ışık duyarlılığını da test ettiler. bizimki horlayarak uyumaya devam etti.

    buraya gelip bunları okuyorsanız şimdiden geçmiş olsun. kendiniz çektirecekseniz hiç korkmayın, çocuğunuz çektirecekse nöroloğunuzun tavsiye ettiği evde çekim hizmeti veren bir yerle anlaşın.
    hem siz hem çocuğunuz daha az yıpranırsınız.
  • - eeg randevusu alırken konuştuğum sekreter ben tam giderken "karnınız tok saçınız temiz olsun" dedi. ben bunu "sağlıcakla kalın" tarzı yeni bir dilek gibi algılayıp kahkaha patlattım. sekreter bozuldu.

    - hiç kıpırdamadan yatmak çok zor. insanın orası burası kaşınıyor en azından. bir de bu testte başın altına yastık vermiyorlar, iyice rahatsız geçiyor.

    not: bir de test sırasında stroboskop çakmaya başladığında şöyle bir maceram oldu:

    - gözünüzü açın.
    (hemen açıyorum)

    bir sonraki sefer,
    - gözünüzü açın.
    (hemen açıyorum)

    ve ışıkla işimiz bitiyor,
    - gözünüzü a.. (hemen açıyorum) ...rtık kapalı tutun. neyse.
  • korkutucu filan olmayan, gayet enteresan bir deneyim eeg cektirmek. biraz da olumlu yaklaşalım ama değil mi? ey hiç eeg çektirmemiş ve yakın dönemde bir sebepten çektirmesi gereken insan sözüm sanadır, bu entry'i sana ithaf ediyorum:

    - panik olma, endişelenme. ağrılı, acılı filan bir olay değil kesinlikle. hiçbir şey hissetmeyeceksin.
    - kafana çok sayıda elektrotu bağlayacaklar. onu da yapışkan bir madde ile yapacaklar, ama o madde saçlarına zarar vermiyor, duş alıyorsun çıkıyor. benim saçlar bile sağlam çıktı, ki rapunzel gibi insanım, beni görsen ne demek istediğimi anlayacaksın.
    - kayda başladıktan sonra 20 dakikalık bir süre içinde bitecek işlem. gözün kapalı olacak, bir ara açmanı isteyecekler, bir ara derin nefes aldıracaklar. en sonunda da gözün kapalıyken gözüne farklı ritm ve şiddetlerde ışık tutacaklar. en eğlenceli kısmı da sonu zaten. ışık kısmı daha uzun olsa itirazım olmazdı.

    sonuç: gayet kolay, ağrısız, acısız hatta eğlenceli bir deneyim. beyinde bir halt var mı yok mu onu görmekte de faydalı. e daha ne istiyorsunuz? çekap niyetine herkesin yaptırması lazım. insanları korkutmayalım boşuna diyorum.
  • sadece tip alaninda degil psikoloji* deneylerinde de kullanilan, post synaptic bolgedeki elekriksel aktiviteyi olcmeye yarayan yontemidir. bu yontemle, cesitli bilissel aktivitelerin beyinde ne gibi degisiklikler meydana getirdigi saptanir. eeg ile kaydedilen elektriksel dalgalanimlara event related potential (erp) denilir. hata tespit etme, odaklanma, birbirine benzer sekiller icerisinde aykiri bir nesne fark etmek gibi cesitli bilissel olaylarin yarattigi erp de cesitlidir. ornegin bir cumlenin (istanbul'a gittigimde eski bilgisayarimla yemek yedim) anlamindaki mantiksal bozukluk, n400 adi verilen erp unsurunun olusmasina neden olur. beklenmedik bir gorsel uyaran, p300 adi verilen erp unsurunu olusturur.

    erp'ye verilen adlar, bu elektrik potansiyelinin kimligi kakkinda bilgi verici niteliktedir. n400'u ele alalim. n, bu potansiyelin negatif oldugunu gosterir. 400 de bu potensiyelin, uyaranin ortaya cikmasindan 400 ms (milisaniye) sonra olusmaya basladigini gosterir.

    eeg ile elde edilen veriler brain vision analyzer (bva) adi verilen bir program ile degerlendirilir. bva sayesinde, elektrotlar yardimiyla kaydedilen elektiriksel aktivite, kayit yapilan ortamdaki diger elektriksel unsurlardan (monitor, kablolar, vs.), goz kaslari ve vucuttaki diger kaslardan gelen istenmeyen etkilerden arindirilir. sonuc olarak, kaydedilenler isimize yarar hale getirilir.
  • bugün arkadaşım çekildi bundan. işlem sonu çıktığında resmen birileri kafasına boşalmış gibiydi. giderken yanınızda şampuan götürmekte fayda var.
  • epilepsi rahatsizligindan suphelenildiginde yaptirilacak ilk ve en onemli testtir. sizi bir koltuga oturtup, kafaniza oldukca fazla miktarda kablolari bir yapiskan vasitasiyla yapistirirlar. karsiniza da hasta bakici kivaminda alakasiz biri oturur. gozunuzu kirpmaniza bile karisir. zaten tedrigin oldugunuz o ortama sevkle stres katan bu insan, arada cayini icip yanindakiyle de sohbet eder. hayatiniz film seridi gibi gozlerinizin onunden endise yumagi icinde akip giderken, bunlarin testi etkileyip etkilemeyecegini dusunmek gibi korku dolu duygulara kapilirsiniz.
  • oldukça rahatsız edici bir deneyim; gozlerim kapalıyken ve saclarımın arasındaki elektrik kablolarını hissederken sylvia plath geçti aklımdan ister istemez..-by the roots of my hair some god got hold of me/ i sizzled in his blue volts like a desert prophet- test sonuclarini nasil etkileyecek bu, gorecegiz.
  • en az 20 kere falan eeg çektirmişimdir. ama her seferinde farklı şeyler istediler benden. birinde dişini sıkma dediler, birinde arada bir dakika boyunca hızlı hızlı nefes almamı istediler, birinde arada gözüme tık tık tık eden ışık tuttular... bazısında bunu hiç yapmadılar. bazısında aç gel bazısında uykusuz gel, bazısında çok iyi dinlenmiş gel dediler. herhalde eeg aletlerine göre değişiyor yada beni mi deniyorlardı o sırada hiç bilmiyorum.

    madem en az 20 kere çektirdim neden bilmiyorum? doktorların kendisi de bilmiyor çünkü. epilepsiyle ilgili bir şey soruyoruz adamlara. en basitinden eeg nasıl çıkmış diye. yok ilaçlara cevap veriyor olabilir de olmayabilir de. ama ayrıca bilmemne de olabilir. adamlar 6 yıl resmen laf dolandırma üzerinde ihtisas yapmış. onun için artık ilacını iç yaşa bi insanım.
  • "sayısal kantitatif eeg" adı verilen "beyin haritalama" tekniğinde, beynin sağlıklı ve sağlıksız bölümlerinin bilgisayarda görüntülenmesini sağlıyor. sonuçlar çıktıktan sonra hastalara çeşitli kişilik testleri uygulanıyor. bu testler ve beyin haritasının değerlendirilmesinden sonra, hastanın ilaçlı tedaviye ihtiyacının olup olmadığına karar veriliyor. gerekirse ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulanıyor.

    eeg tekniği yardımıyla hastalara uygun dozda ilaç veriliyor. psikiyatride kullanılan ilaçlar hastaların beyninde etkili oluyor. bunlar depresyon tedavisinde kullanılan kimyasal silahlardır. doz ayarlamasının uygun yapılması hastalara tedavi gerekçesiyle zarar verilmesini önlüyor. burada hedef, başvuran her hastaya ilaç vermek değil. hastaların sosyal yaşamlarını, geçmişte yaşadıklarını, kişilik ve aile yapılarını, günlük yaşamda karşılaştıkları streslere karşı verdikleri cevabı hekimin iyi anlaması gerekiyor. ilaç beyinde eksilen maddelerin yerini alıyor. bu nedenle uygun dozda kullanılması büyük önem taşıyor.

    bu teknik, çocuk ve gençlerde hiperaktivitenin önlenmesi, depresyon tanısında, alzheimer hastalığının erken tanısında, unutkanlık, kavrama, algılama sorunu yaşayanlarda kullanılıyor. sonuçlar da rapor halinde hastaya veriliyor. hastalar depresyon nedeniyle kendilerini suçluyor. çevresindeki insanlar kafana takma, gez toz, üzülme diyor. oysa beynin sevinmeyi, mutlu olmayı etkileyen bölümleri bozuluyor. hasta elinde olmadan kederlenip, üzülüyor. depresyonu insanın içinde bir yara gibi düşünmek gerekiyor. yaşamayan insanların bunu anlaması da zor oluyor. beyin haritasının verildiği hastalar, depresyonun beyindeki bazı hormonların salgılanmamasından oluştuğunu biliyor. böylece kendilerini suçlamaktan kurtulup tedaviye daha rahat odaklanıyorlar.
  • bugün çektirdiğim, bana sinir veren zımbırtı.
    aşırı unutkanlık, konsantrasyon bozukluğu gibi şikayetlerle gittiğim doktorun yönlendirdiği testlerden biri bu oldu. saçın da temiz olması lazımmış, aksi gibi hergün gereksiz yere sırf hacmi bozuldu diye yıkadığım saçları dün yıkamamıştım. gittim bir kuaföre yıkattım adam kuruturken hafif fön de çekti güzel oldu ooh derken karnımı doyurmak için ( saç temizliğinden sonraki diğer şart tok olmak) girdiğim pastanede sözlüğe bakayım dedim ve saçımın kirleneceğini okudum. ama kardeşim bu kadar da olmaz ki!

    bir gittim kadın kafama balçık sürdü resmen pasta adı altında. tutkal gibi kafamda sert sert birşeyler. sonrasında kafamdan çıkarmak için kaç kere saçımı yıkadım. okulda devamlı birşey kaldı mı acaba yeaa diye elledim durdum, annemin evde yüzlerce kez birşey yok demesine rağmen. eve geldim yine kazıdım kafamı. öyle lanet birşey bu.
    olay esnasına gelince, beni yatırdılar sedyeye. taktılar kafama birşeyler, sakin ol da sakin ol. ulan kafamdan fışkıran rengarenk kablolar var. hak yoluna mı gidiyoruz, bok yoluna mı belli değil, ne sakinliğinden bahsediyorsun sen? neyse rahatladık biraz, bu sefer gözlerini kapa dedi. ya ben uyurken bile açarım gözlerimi beş saniyede bir. takıntı var bende, kör olma korkusu. duramam ben öyle gözlerim kapalı.
    onu da geçtim, gözlerimi yuvalarında oynatıyorum, elli metre öteden bana gözlerini oynatma canım diyor. ya allah bismillah şimdi başlayacağım heaa diyip yine susuyorum.
    bir zaman geçiyor dişlerini sıkma diyor. lan beynime bakmıyor muyduk!? ne dişi? ağzımı açtım bu sefer.
    sonra derin nefes al ver derken, bir de saçma sapan ışık çıktı başıma. gittikçe daha da hızlanan uyuz bir ışık. tam kapandı gitti diyorum, daha da hızlı tekrar.

    ama işin özü bütün bunlara rağmen, acısız ağrısız bir şekilde beyindeki iletişimi falan inceleyebildiği için fazla faydalı bir alet. artıları eksilerini gömer yani. kıymetini bilelim.
hesabın var mı? giriş yap