• arabînin birisi atlı olarak yola çıkar. uzun yol aşılır, arabî bevl etmek için atından iner. bu arada at, ordaki bir bahçenin ağaçlarının yapraklarından yer.
    bunu gören bahçe sahibi öfkelenir ve yerden aldığı taşı ata atar, at ölür.

    öfkesine yenilen arabî de yerden bir taş alır ve o kişiye atar, eceli gelmiş olan adam o taş sebebiyle ölür.
    adamın mirasçıları arabîden davacı olurlar ve kısas isterler.

    durum resullullah'a intikal eder ve hükmetmesi istenir.
    halk, ölen adamın mirasçılarını kısas değil de diyet istemek hususunda ikna etmeye çalışır, ancak başarılı olamazlar.
    kısas yapılmasını yani arabînin öldürülmesine karar verilir.

    ancak arabî der ki:
    - bana 3 gün müsaade edin. geride bıraktığım yetimlerim ve onlar için sakladığım altınlarım var. izin verin gideyim, altınları ve yetimleri birisine emanet edip, geri geleyim der.

    rıza gösterilmez zira adamın geri döneceğinden kimse emin değildir.
    arabî halkın içinde bakınır ve bir sahabeye yönelerek:

    - sen benim yerime vekil olur musun? der.

    bu sahabe ebu zer'dir ve teklifi kabul eder.
    arabî yola çıkar, şayet geri dönmezse öldürülecek olan ebu zer olur.

    aradan 3 gün geçer ve arabî geri gelmez.
    ancak günün tam olarak tamamlanması için akşam olmasını beklerler.
    bu esnada halk ebu zer için hayıflanmaktadır.

    derler ki ebu zer'e:

    - neden bilmediğin bir kimseye vekil oldun?

    cevap verir mübarek:

    - kabul etmeyip, "müslümanlar arasında yardımlaşma kalmamış mı dedirtseydim?" der.

    akşamın son saatlerinde ilerden bir toz bulutu görülür.
    gelen o arabîdir.

    - sadece bir atım vardı. çatlatırcasına koşturdum ve gelirken öldü. geri kalan kısmı yürümek zorunda kaldım, bu yüzden geç kaldım diyerek durumu izah eder.

    bu sefer halk arabîye sorar:

    - gitmiş, ölümden kurtulmuştun. neden geri geldin?
    - geri gelmeyip "müslümanlar arasında ahd e vefa kalmamış mı dedirtseydim?"

    olan biteni izleyen davacılar, elbette ki durumdan etkilenir ve diyete razı gelirler. hatta akabinde diyetten de vazgeçerler.

    ve derler ki:

    - biz onu affetmeyip, müslümanlar arasında mürüvvet kalmamış mı dedirtseydik?
  • hz peygamber; zina ve hırsızlık yapan da cennete girecektir, buyurunca ebu zerr hiddetlenmiş (nasıl olur yahu anlamında) arkasından hz peygamber eklemiş, "ebu zerr kızsa da..."
  • ebu zerr; islam tarihinde, sosyal düzene en keskin itirazlarıyla ve dürüstlügüyle yer etmiş hz.ali ile özel bir frekans içinde yasamıs ilk direnişcidir. hz. peygamber sadece yalnız yasayıp yalnız ölüp yalnız hasrolacagını söylememiş, dogrulugundan da süphe edilmeyecek bir müslüman olarak nitelendirmiştir. islam'la tanışması farklıdır. gıffar kabilesinin yaramaz cocugu biraz da içinden gelen bir ilhamla solugu mekkedeki adını sıkca duydugu peygamberin yanında almıştır. hz. ali ile tanışır resul ile yıllardır tanısıyormuscasına selamlasır. hz. muhammed*'in ölümünden sonra baslayan bozunmanın en önemli damarlarından birini görmüş hz. osman ve muaviye'nin saraylarında sürdügü sefa'ya olanca gücüyle karsı cıkmıstır. olmadık eziyetlere zorlamalara ve sus payı hediyelere muhatap olmustur. ancak o susmamış; aç yatan insanlar varken altın süslemelerle kendine saray yaptıran muaviyeye rahat vermemiştir. halife makamı verilmiş hz. osman'ın pasif kalısını içine bir türlü sindiremez. insanlara anlattıklarından dolayı, muaviyenin emriyle sırf yolda ölsün diye kızgın çölde yolculuga zorlanmıştır, ac susuz, yaşlı bir deve üzerinde sürgün yolculuklar yapan bir ihtiyar haline gelmiştir ama yine de pes etmemiştir. karısı ve hasta cocuguyla çöle cekilir, onca zor durumda olmasına ragmen makamlardan gelen hiç bir hediyeyi yardımı kabul etmez. yokluga ve çölün zalimligine dayanmayan cocugu ölmüştür. metanetini yitirmez isyan etmez, kendiside hastadır ve her zaman arkasında duran karısıyla kalakalmıştır. tek varlıgı olan kilim cadırının önünde acımasız kumların üstünde yatmaktadır... ölümü yaklaştıgında karısına; sarılacagı kefenin devlete ait olmamasını vasiyet eder. birkaç gün sonra ebu zerr ölür. bu esnada oradan gecmekte olan müslüman bir kafile yardım etmek; cenazeyi kefenleyip defnetmek ister, karısı makam sahibi olmadıklarını öğrenince razı olur. yalnız yasamıs yalnız ölmüştür ebu zerr.
    ebu zerr'in itirazları yerindedir. zekat, yardımlaşma ve fakiri kollama adına proleteryanın sözcüsü gibi kabul edilir islami komunizm kavramından bahsedilir. ancak itiraz edilecegi nokta itirazındaki yıkıcılıktır ya da zorlamadır. hz. osman ve muaviye dönemindeki yanlışlıklar süphesiz vakidir, devletin zenginden alıp fakire vermek gibi bir yetkisi olamayacagını anlamakta güclük çekmiştir. ebu zerr'in resul'den yada ali'den bu konudaki farkı budur. ebu zerr katı yapısından dolayı bu olgunlugu yakalayamamıştır. zekat bir ibadetse gönülden olmalıdır fakat o devletle nizamla bunun olmasını beklemiştir.
    bir devrimciden ziyade bir direnişci olarak kabul etmek daha dogru olacaktır, inandıgı degerin aksi olanına ve ondan geleceklere direnmiştir. islamın özündeki bir dogrunun "pratige" dökülmesine mushaf'ta kalmamasına cabalamıstır bu yüzden şia anlayısı ebu zerr'i benimser. savascı ve mücadeleci yapısının cezbediciligiyle sadece bu direnişe imrenmek yetersiz ve basit kalacaktır. ebu zerr'in hikayesini ögrenmek için ali seriati'nin ebu zerr isimli kitabı isabetli bir tercih olacaktır. birde suriye yapımı filmi vardır ki son derece kötü, içerigi zayıf ve basittir.
  • rivayete göre muaviye'nin yüzüne "bu sarayları ne ile yaptırıyorsun? eğer halkın parasını ve malını harcıyorsan bu zulümdür, kendi paranla yaptırıyorsan bu israftır. iki halde de yanlıştasın, bunlardan vazgeç!" demiş bir yiğittir. sonucunda çöllere yollanmasından bile bellidir.
  • evinde yiyecek ekmegi olmadıgı halde, isyan etmeyen adama sasarım diyen yaşlı çöl prensi.
  • kabe'de açıktan ilk ayet okuyan garip sahabedir.
    mücadeleci, serden geçti bir kişiliği vardı. sadece allah'a hesap verecek olmanın bilgisi hayat boyu onu yalnız bırakmamış, hz muhammed'in övgüsüne mazhar olmuştur.

    yeni kuşak islamcı gençler nedense ebu zer'i pek sevmektedirler. kendilerini ebu zer soslu romanlarla şiirlerle avutmaktadırlar. onun batıl karşısındaki, abidevi direnişi özenilecek bir davranıştır ama arkasından bıraktığı manayı görmezden gelmek ya da işine geldiği gibi yorumlamak, ebu zer'in kemiklerini sızlatmaktan başka bir işe yaramayan riyakarlık olacaktır.
  • "cenazeme devlet memuru gelmesin" diyen iman-akıl-fikir babalarımızdandır.
    yalnız yaşamıştır, yalnız ölmüştür ve yalnız haşrolunacaktır.
  • "devenin üstünde olsan, başındaki yere düşse, kimseden isteme. in kendin al" demiş hak erenler kendisine.

    o da kimseden bir şey istememiş, kimseye minnet etmemiş.

    gelsin başıma bassın.
  • islam dünyasının ilk anarşisti. sarınacağı kefenin dahi devlet malı olmamasını istemiştir.
  • kendisine ait ünlü sözün tam çevirisi şu şekildedir:

    "evinde ekmeği olmayan yoksulun eline kılıcı alıp bütün halka karşı ayaklanmamasına şaşarım!"

    ali şeriati, islam bilim.
hesabın var mı? giriş yap