duality
-
bugün dinlememle, slipknot'un sonunda müzik yapmaya başladığına karar vermemi sağlayan şarkı.
aslında başta ritüel aynıydı.
güzel rock programına sıkıştırılmış piyasa şarkı ritüeli tam gaz gidiyordu...
vh1 rock'ta ilk black sabbath ardından judas priest çalar ardından da maskeli encükler beliriverir; "anuna koyiim sülüpnot çıktı" diyecekken hoş gitarlar, anlamlı bateriler, düzgün vokal melodiler girer. birden bire ritüel bozulur ve hdd'de içinde slipknot adının geçeceği bir dosya download edilir.
çocuklar yapmış...
aferin! -
slipknot in , bir grubu olgunluk döneminde dinlemenin ne kadar zevkli ve tadina doyulmaz oldugunu kanitlayan, cok basit ve bildik bir trafik ustune kompleks ve kisisel yeteneklere dayali riff ler ve vokaller ile , "piyasa.buyrun size bir sarki.ama kendimizden ödün vermeyecegiz..." diyen 3. albüm şarkisi.
-
bu şarkı yüzünden sabahın bu saatinde elime sopayı alıp (malum türk evi, beyzbol sopası değil bildiğin odun) evde ne var yok kırıp dökesim, bağırasım geliyor. demekki neymiş slipknot şiddete teşvik ediyormuş, hemen +24'ümüzü de koyalım gençleri koruyalım.
+24 -
yeni yeni keşfetmeye başladığım slipknot'un feci halde headbang yapmama sebep olan şarkısı. kolay gaza gelen bi insan olmamın da etkisi bunda yüksek tabi *. bu arada kimse yazmamış, o halde sözlerini de yazayım tam olsun
i push my fingers into my eyes...
it's the only thing that slowly stops the ache...
but it's made of all the things i have to take...
jesus, it never ends, it works it's way inside...
if the pain goes on...
aaaaaaaah!
i have screamed until my veins collapsed
i've waited last, my time's elapsed
now, all i do is live with so much fate
i've wished for this, i've bitched at that
i've left behind this little fact:
you cannot kill what you did not create
i've gotta say what i've gotta say
and then i swear i'll go away
but i can't promise you'll enjoy the noise
i guess i'll save the best for last
my future seems like on big past
you'll live with me 'cause you left me no choice
i push my fingers into my eyes
it's the only thing that slowly stops the ache
if the pain goes on,
i'm not gonna make it!
pull me back together
or separate the skin from the bone
leave me all the pieces, and then you can leave me
alone
tell me the reality is better than dream
but i found out the hard way,
nothing is what it seems!
i push my fingers into my eyes
it's the only thing that slowly stops the ache
but it's made of all the thing i have to take
jesus, it never ends, it works it's way inside
if the pain goes on,
i'm not gonna make it!
all i've got...all i've got is insane...
all i've got...all i've got is insane...
all i've got...all i've got is insane!
all i've got...all i've got is insane!
i push my fingers into my eyes
it's the only thing that slowly stops the ache
but it's made of all the thing i have to take
jesus, it never ends, it works it's way inside
if the pain goes on,
i'm not gonna make it!
* * -
ing. ikilik , ikicilik, çifte mevcudiyet
-
parmaklarımı gözlerime bastırıyorum
ağrıyı yavaş yavaş azaltabilen tek şey bu,
aslında katlanmam gereken her şeyden oluşan...
tanrım, bitmiyor, gittikçe derinlere iniyor
eğer bu ağrı devam ederse...
aaaaaah!
damarlarım parçalanıncaya kadar bağırdım
zamanım akarken, bekledim
artık yaptığım tek şey bir dolu nefretle yaşamak
bunu ben istedim, buna ben mızmızlandım
arkamda şu ufak bilgiyi bıraktım
yaratmadığın şeyi öldüremezsin
söylemem gereken şeyleri söylemem lazım
sonra söz veriyorum buradan kaybolacağım
ama bu gürültüden hoşlanacağınızı pek sanmıyorum
galiba en iyisini en sona saklayacağım
geleceğim sanki koca bir geçmişten ibaret
benimle idare edeceksiniz çünkü bana başka seçenek bırakmadınız
parmaklarımı gözlerime bastırıyorum
ağrıyı yavaş yavaş azaltabilen tek şey bu
eğer bu ağrı devam ederse...
başaramayacağım!
beni toparlayın
ya da deri ile kemiği birbirinden ayırın
bütün parçaları bana bırakın, sonra da beni yalnız bırakın
gerçekliğin düşlerden daha iyi olduğunu söyleyin lütfen
biraz zor da olsa anladım,
hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını
parmaklarımı gözlerime bastırıyorum
ağrıyı yavaş yavaş azaltabilen tek şey bu,
aslında katlanmam gereken her şeyden oluşan...
tanrım, bitmiyor, gittikçe derinlere iniyor
eğer bu ağrı devam ederse...
başaramayacağım!
elimde kalan her şey, her şey deli saçması
elimde kalan her şey, her şey deli saçması
elimde kalan her şey, her şey deli saçması!
elimde kalan her şey, her şey deli saçması!
parmaklarımı gözlerime bastırıyorum
ağrıyı yavaş yavaş azaltabilen tek şey bu,
aslında katlanmam gereken her şeyden oluşan...
tanrım, bitmiyor, gittikçe derinlere iniyor
eğer bu ağrı devam ederse...
başaramayacağım!
elimde kalan her şey, her şey deli saçması
elimde kalan her şey, her şey deli saçması
elimde kalan her şey, her şey deli saçması!
elimde kalan her şey, her şey deli saçması! -
slipknot'ın vol 3. subliminal verses albümünün muhtemelen en iyi şarkısı. konserde çalarken perkusyon çalan elemanlardan biri eline bir beyzbol sopası alıp varillerden birine sopayla daldığı için konserlerin en gaz şarkısı diye varsaymak da doğru olur sanırım.
-
bence nu metal'in yüzaklarından biri.
-
-
konserlerde corey taylor'ın ağzından dökülen "i push my fingers into my eyes" sözlerini duyduktan sonra seyircilerin tekme tokat birbirine girmesine sebep olan slipknot şarkısı.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap