• sevdigim herhangi bi'seyi anlatmak, aciklamak, tanim bulmak, ornek vermek zor geldi hep bana..
    hep bi'seyler yazmak isteyip de yine eksik oldu diye silmistim..kismet bu guneymis, benim de kendime hediyem bu olsun..hos yine de tam anlamiyla aciklayabilicegimi sanmiyorum ama hissettirdiklerini paylasmak istedim sadece..

    birileriyle zaman gecirirken, yasarken hep kendinden bi'seyler bulmak ister ya insan, anlasilmak ister, en ufak bi ortak noktaya buyuk bi mutlulukla baglanir bazen, hissettiklerini baskasinin da hissediyor olmasi umuduyla yasar, "does anybody feel this way, does anybody feel like i do" diye dolanir ortalikta, buldugu anda da baglanir..
    hislerine onem verilsin, anlasilsin, paylasilsin ister..zaman zaman bunu yakalar, bazen de kaybeder..
    muzikte bu yok iste, yapilan, hissedilen kaydoluyor ve her istediginde o ana geri dondurebiliyor, boyle bi sihri var..

    ben symbol song'la tanidim ilk..girisinden bile bedeni saran, hala tarif edemedigim bi etkisi vardi..
    "patience is the key" diyodu..hicbir zaman sabirli bi insan olamadim ama o an icin bi destek, belki de itici bi guc olmustu o kilit sozcuk..
    "faith is trust in reason, with this you'll be kneeling, before the world, and drop down, to the ground, it's all we are, it's all we are" dedi, ben de kaldim yerimde "iste bu", "ben de.." diyip kaldim
    "take these words, be on your way, you will find your now.." dedi sarkinin sonunda, kelimelerini attim beynime gunume devam ettim, son gunummuscesine..

    yatahaze geldi sonra.."our opinions they're failing, they're constantly changing, our ignorance remaining, we're hoping and waiting" dedi ben zaten bekliyor bi haldeyken..
    "we're living but dying, while trying to find out, my meaning isn't planned out, come to the conclusion" dedi ben kararimi verip yolun sonuna odaklanmisken..
    "might as well be an illusion, while trying to find out, i did nothing but shut out" dedi, ben yine kaldim..sifira sifir elde var sifir ama hala yoluma devam etmeye calisirken..

    kayasuma'daki gibi "this is my little life, not for granted. our lives are already said. our lives are already determined. where would i be now." diye bagirdigim da oldu, "simplicity bores me" diye bogurdugum de..
    zaman zaman da nuksetmekte hepsi..ama su anki dredg gibi ben de degisiyorum sanirim..
    nasil ki onlar da eski sarkilarini, ilk demolarini anmak istemiyorlarsa benim de anmak istemedigim bir suru sey var hayatta..zamanla gelisiyor insan, ki gelismeli de, ne oldugunu anlamaya calismali, kendini tanimali..

    bi ara cok ruya gorurdum, bazen de surekli ayni ruyayi, gunlerce..devamli kosuyordum, bir adimim belki de 100 metre ilerletiyordu beni, ucarcasina..ama bu ruyalar siklastikca farkettim ki, hep ayni yerde, ayni yone dogru kosuyodum, ama mekan degismiyodu hic..sarkida dedigi gibi "here we go, down that same old road again"
    ucarcasina kostugunu hissetmek, bir adimda metrelerce yol almak guzel bi histi, ama bi muddet sonra nefesimin kesildigi ruyalar da oldu.."nereye kosuyorum anasini satiym, kos kos hep ayni yerdeyim" dedim..ilginctir; bunu dedikten sonra da gormedim bi daha o ruyayi..insanlarin ruyalarina da yon verebilecegini hissettim o anda, hayatlarina verebildikleri gibi..
    lucid dreamingin ne oldugunu anladim iste o an..scissor lock'i dinlerken daha bi guclu soyledim "lucid, you control it, you’re body’s asleep, your mind is awake…" kismini..

    of the room'un hikayesini ogrendim sonra..gavin bi ara surekli kabus gorurmus, karabasan..o anlari kapsiyormus "a faceless crowd, cast shadows, from the corner of the room, cloudy senses" cumleleri..
    karabasan nedir bilmiyorum, yasamadim ama, bi caba sarfedip nefessiz kalircasina kosup yine ayni yerde saymanin ne demek oldugunu biliyorum..hem bu sarkiyi hem de redrawing the island mapi her dinledigimde de bi guc oluyo, of the room'un girisinde calan ziller, "hadi kalk, zamani geldi" diyor icten ice..cunku biliyorum ki karabasan da gecici, uyandiktan sonra bitiyor, hatta kalkip sarki bile yaptirabiliyor insana..olumsuzlar da olumluya donusebiliyor isterse insan..sadece zaman..
    running through propellers cikti karsima; "we were running running running waiting for it all" diyordu, ruyam geldi aklima..
    o aralar kosuyordum, ama oldugum yerde..insan hem kosup hem de nasil bekleyebilir ki, neden yerinde sayar ki, orda bi yanlislik var iste, olmamasi gereken bi'sey..karar verip ikisinden birini yapmak lazim; ya kosmak ya beklemek..

    son bi'kac senedir uyku problemim var, uykusuz gecen geceler..uyumak istenip de uyunamayan, uyunmayan geceler, uyuyup da bi kac saat sonra aniden fal tasi gibi acilan gozler..dredg'i ilk dinlemeye basladigimda bunu bilmiyordum, sadece bi'seyi -bi'seyi diyorum cunku hala tanimlayamiyorum- inanilmaz etkilemisti beni..ogrendim ki cogu sarkilarinda anlatilan; ruyalarin disa vurumu gibi bi'seymis, karabasanmis, degisimmis, degisim istegiymis, bireysellestigimizmis..
    we live like penguins in the desert, why can’t we live like tribes dedigiymis..
    hepsi de dogruymus, zamani geri ceviremiycem, bireysellesiyoruz belki git gide ama en azindan bireysel de olsa ayni hislere sahip olan birilerinin varligini hissetmek de guzel bi duyguymus..
  • 01/12/05 için:

    - konserlerini izlicem diye sevinirsin.
    - konserlerinde oradaki ilk yaratık olursun, bunun için sevinirsin.
    - ön grup geldiğinde* aralarına karışıp içieri girdim diye sevinirsin.
    - soundchecklerini izleyip kaydeden, crew dışında ki tek varlık olduğun için sevinirsin.
    - konser başlamadan en güzel yeri seçtiğin için sevinirsin.
    - o muhteşem konser için sevinirsin.
    - konser sonrası drew'le konuştuğun, ona vermek istediğin hediyeyi verebildiğin için, fotoğraf imza ıvır zvır için sevinirsin.
    - tanıştırdığı insanlar için sevinirsin.
    - uzak bi diyarda yanlız başına en harika gününü geçirdiğini düşünüp evine giderken yolda, yüzündeki gülümsemeni düşünüp sevinirsin.

    06/06/06 için:

    - o en sevdiğin grubu, o küçük şehirde ikinci kez dinleme şansını edindiğin için sevinirsin.
    - geçen sefer sayesinde tanıştığın insanlarla birlikte olduğun için sevinirsin.
    - konseri en önden izleyeceğin için sevinirsin.
    - başka bir harika konser için sevinirsin.
    - mükemmel fotoğraflara imkan verdikleri için sevinirsin.
    - kaptığın baget için sevinirsin.
    - herkes konser alanını boşaltmış sen tam evine dönecekken tekrar drew'i karşında, yanına gelmiş seninle konuşurken bulduğun için sevinirsin.
    - seni backstage'e afterparty'lerine davet ettikleri için sevinirsin.
    - bir de her biri tarafından imzalı bagetin oldu diye sevinirsin.
    - uçağımız kalkmadan daha 3 saatimiz var bochum'da nereye gidebiliriz diye sana sormalarına sevinirsin.
    - geyik taxi muhabbeti için sevinirsin.
    - barda elemanlarla sabahın erken saatlerine kadar yaptığın inanılmaz muhabbetler, ısmarlayıp durdukları içkiler için sevinirsin.
    - en sevdiğin grubun sadece müziklerinin değil, grubun kendisinin de en az yaptıkları kadar mükemmel olduğuna sevinirsin.
    - veda vakti geldiğinde, elemanların 3 saat önce sölediğin ismini unutmayarak veda etmelerine sevinirsin.
    - bahar'da yeni albümlerinin yayınlanacağını duyan ilk insanlardan biri olduğuna sevinirsin.
    - türkiye'ye gelmeyi düşündürdüğün için sevinirsin.

    bunlara sevinmezsin de neye sevinirsin. böyle bir gruptur işte... sevindirir.
  • an itibariyle facebook hesaplarından direnişe destek vermiş gönlümü fethedendirler!

    üzgünüm ama direkt kopyalayacağım.

    our turkish friends need your help and attention.........

    for the past few days, peaceful turkish citizens have been protesting the demolition of taksim gezi park, one of the few green areas left in the center of ıstanbul. the plan by the erdogan-run akp government is to build a large shopping center instead, benefitting his own interests and filling his own pockets. create awareness internationally about our plight, or matters are going to get much, much worse. we want all international media channels - social and mass - to report this news.
    this has become a matter about more than just saving trees. this is an 'ı can do whatever ı damn well want', fascist mentality that not only supresses but attacks its own people.
    to make matters worse, media channels are being censored so as not to display the news.
    #direngeziparki is now the 2nd worldwide trending topic on twitter.
    please help us to share this message and stop erdogan's ruthless, inhumane acts.
    what you can do:
    - forward this message to everyone you know
    - send your support messages through twitter with the #direngeziparki hashtag
    - tag @bbc @cnn @reuters and other large media channels in these posts
    - post this message on facebook
    - let your local and national media channels know

    canlarını yediklerim be!
  • bazen gülersin ya istemsizce, bi'şey hatırlarsın sevgilinleyken o'nun elini ilk tuttuğun an aklına gelir, safça gülümsersin, böyle istemsizce kıvrılır dudakların, "neden gülüyorsun" derse sevgilin, öylesine der öpersin burnundan.

    dün gece pariah çalıyor dredg, konserin 8. şarkısı olmuş suratımda aptalca gülümsemeyle sahneyi izlediğimi farkettim, şu an olmak istediğim yerde olmak istediğim andayım diye çok içten hissettim, belki bir saat sonra yine başka başka şehirlerde, düşler içinde, yine yarımdım belki ama o an çok derinden bana bunu hissettirdi dredg, dostlar sahnede onlar çalıyor bizler eşlik ediyor gibiydik, bitmesini istemeyeceğin bir rüyanın içinde uyanınca gözlerini kapatıp kaldığın yerden devam etmesini beklemek gibiydi, özeldi her dakikasıyla ve ben orada olduğum için dünyanın en şanslı insanlarından birisi olduğuma sonuna kadar inanıyordum.

    beni 7 sene evvel bu grupla tanıştıran yatahaze, sen ne güzel adamsın yahu!
  • dün eski-yeni albüm karışık dinlerken öyle bir üzüldüm ki türkiye'ye gelmemelerine. gaza gelip dredg ile ilgili hangi hesabı bulduysam facebook'tan mesaj attım. gavin hayes olmasını umduğum bu hesaptan bir cevap geldi. tabii ki böyle bir şeyi oturup da bana mesaj atacak değil ama ne bileyim insan heyecanlanmıyor değil.

    http://twitter.com/…kesnek/status/75664639165337601
  • müzikleri, kendileri kadar mütevazı olmayan, hayatımın farkında olmadığım boşluklarını doldurmuş san francisco'lu kuartet.
  • catch without arms albümü için yaptıkları yeni siteleri görülmeye değerdir. müzikteki sanat eseri yeteneklerini sitelerinde de görmekte mevcuttur. ek bilgi olarak daha önceki sitelerinde göremediğimiz galery bölümü bu sitelerinde mevcuttur.hazırladıkları tabloları sadece konserlerinde sahnenin belirli köşelerine koymanın yanı sıra sitelerindede yaptıkları bazi eserlerini art bölümünde yayına sunup beni mest etmişlerdir. *
  • linkin park ve papa roach gibi gruplarla calismis olan bir ekipten olusuyor. bu gruplar kadar sert olmayan melodik bir muzik yapiyorlar. cok basarili instrumental calismalari var.

    http://www.dredg.com/ da cok hos bir site. muziklerini iyi yansitiyior. sample lari burdan edinilebilir. bu da yazdiklari siirlerden bir ornek :

    "a silence to an ear that deafans with pure
    penetration of every pitch. creation of
    expression, the shining light artistic.
    the way in which my character filters out
    of me...an episode of deja vu.. your smile is
    familiar, your skin is wet and warm.
    nameless face of feeling,
    repeated
    unforgotten soul.
    flesh ripped with passion burned,
    concious scabbed walls of mine..... a
    path woven in blood,
    iradescent red,

    mother color of the sun.
    rising.

    setting. "
  • yıllardır aklımda yazmak istediğim o kadar çok şey var ki bu adamlar hakkında, her yazmaya başladığımda ayrıntılarda boğulup sonunu getiremiyorum.
    yaklaşık 5 sene önce bug eyes’ı dinlediğimde resmen enseme şaplak yemiş gibi oldum.
    bütün albümlerini tek tek edindim ve bir kitap okur gibi tek tek, bütün sözleriyle, neler anlatmak istediklerine kafa yorarak, liner notları okuyarak günler, geceler geçirdim. bir müzik grubunun bana bunu yapabileceğini hiç düşünememiştim. düşündükçe ve yazdıkça kendime dair o kadar çok şey keşfettim ki dredg benim bir nevi terapistim oldu. misal jamais vu’yu hatmettikten sonra ölüm hakkındaki düşüncelerim büyük ölçüde değişti.
    korkak insanlarla konuşurken hala ireland şarkısından sözler söylüyorum. ne bileyim biriyle sanat hakkında mı konuşuyorum hemen 18 people live in harmony’yi hatırlıyorum.
    kendimi ne zaman mutsuz hissetsem brushstroke* dinliyorum.
    hayatımı etkileyen şarkıları o kadar çok ki.
    5 yılda hayatımda o kadar çok şey değişti ki. kadınlar, adamlar, okullar, işler, müzik zevkim… ama değişmeyen ve hatta beni değiştiren yegane şey oldular.
    hep varolsunlar.

    not: yine karman çorman, ne anlattığı belli olmayan bir yazı olmuş.
  • avaz avaz'ın konser sonrasında sıcağı sıcağına röportaj yaptığı grup:

    http://avazavazdergisi.blogspot.com/…taj-dredg.html
hesabın var mı? giriş yap