• bir dövmeci olarak söylemem gerekirse bizim türk insanında algılanışı biraz acayip olan beden süsleme sanatı.

    yaklaşık 3-4 ay önce bi turist gelmişti bana dövme yaptırmaya. elinde bi gemi motifi, birebir bunu sadece kontör (çizgi) olarak istiyorum dedi.

    başladık dövmesine. baktım vücudunun bir çok yerinde küçük küçük dövmeler var. bunlar ne dedim. gezdiğim yerlerden birer hatıra dedi. şaşırdım açıkçası. böyle idealist ve hayattan keyif alan insanları sevdiğimden daha da çok mutlu oldum dövmesini yaparken.

    ben, "bizim insanımız asla böyle bir şey yaptırmaz" dediğimde güldü turist. ve ekledi; " zaten ben metro girişindeki duvardan bu fotoyu çektikten sonra birkaç kişi daha fotoğrafını çekti. sanırım o ana kadar hiç dikkat etmemişler bile."

    evrensel boyutta evrildiği stil trash polka'ya giderken bizim insanımızın dövmelerinin büyük bir çoğunluğunu hala sevgili adları oluşturuyor açıkçası. eski sevgilinin adını yeni sevgilinin adıyla kapattıran adamlar/kadınlar gördü bu gözler. sonra vay efendim niye beyin göçü oluyor. ee hepsini peynir ekmekle yemişsiniz zaten.

    ***

    epey mesaj geliyor benle iletişime geçmek için;

    dövme konusunda her türlü maddi-manevi yardımcı olurum arkadaşlar. stüdyom istiklal caddesi'nde. yazar ve çaylak olanlar buradan, okurlar ise instagram'dan mesaj atıp iletişime geçebilirler. sıkıntı olmaz.

    (bkz: ekşi tattoo & piercing)

    iletişim;

    https://www.instagram.com/eksitattoo/
  • benim hiç dövmem yok, hep istedim ama karar veremedim. sonra bir gün kadın dudağı yaptırmayı düşündüm omzuma, ama sonra köyde hakkımda "hacının oğlu omzuna amcık dövmesi yaptırmış" derler diye ondan da vazgeçtim. şimdi harbiden de yaptırsan ona benzer, kabul edin. neyse mevzu bu değil, benim söylemek istediğim aslında şuydu, dövmesi olanların bazılarının, bunun senin boy abdesti almana engel olmadığını, boyanın teninin altında olduğunu falan savunmaları bana çok aptalca ve çok komik geliyor. bunu düşünecek bir adamın zaten dövme yaptırmaması lazım bence. tıpkı benim omzumdaki amcık dövmesi hakkında insanların ne düşüneceği konusunda kaygılandığımı fark ettiğimde, dövme yaptırmaktan vazgeçtiğim gibi.
  • cezaevine girenlerin olmazsa olmazlarındandır. en popüler dövme ise tavla zarındaki 5 nokta dizilimi şeklinde olanıdır. ne anlama geldiğini soranlara "dört duvar arasında ben" diye cevap verirler. birisinin kolunda böyle bir beş nokta görürseniz bilin ki yatmış çıkmıştır.
    yatmış çıkmamış ta olabilir. bu durumda siz içeridesiniz demektir.
  • karnına kasığına yaptırmak isteyen kızlaradır sözüm!
    olur da hamile kalırsanız o tinimini yıldızlarınız samanyolu, kelebekleriniz pterodaktil olcak.
    ona göre.
  • istanbul'dan izmir'de yaşayan ailenin yanına gidilir. gidilmemiş 4 ay içinde sağ omzuma bir arslan kafası dövdürmüşümdür. izmir'e gittiğim gece, üstüm çıplak koridor'da yürürken;

    annem: ayyyy annem ne senin o omzundaki leke
    bozkir... : o leke değil arslan*
    annem: aman anneeem, hiç olmamış
    (o sırada babam bilgisayardan başını kaldırır.)
    babam: vaaayyy, süper olmuş..
    annem: ömer* dur yaaaa
    bozkir... : baba nasıl ama benim arslan??
    babam: gerçek gibi bakıyor, ben de kartal mı yaptırsam?
    bozkir... : ama baba benimkinin gs'yle bir ilgisi yok
    babam: tabi tabi
    annem: (elinde scotch brite'la gelir) bak çıkıcak şimdi...
    bozkir... : anne dur n'apıyosun yaaaa
    (hakikaten omzumu ovalamaya çalışır)
    annem: ayyyyy, ömer bu gerçek. annecim kaç yılda çıkıyormuş bu?
    bozkir: öldükten sonra 1 ayda filan çürürüm herhalde, o da çıkmış olur..
    annem: dalga geçme bak, ovalarım vimle, sıkoç braytla
    bozkir: ya anne, bana öyle bakma, hala aynı adamım ben.. sadece yıllardır istediğim şeyi yaptırdım ve çok iyi hissediyorum kendimi.
    (annem uzun uzun dövmeyi inceler, yakından bakar uzman edasıyla)
    annem (şefkatle omzumu okşar): yavrum, canın çok yanmadı di mi?
    bozkir... : niye sordun? gidip dövmeciyi mi dövcen?
    annem (yüzünü buruşturarak): kaç saat sürdü?
    babam (anneme bakar gülerek): hayırdır, sen de mi yaptırcan?
  • discovery channel'da bir belgeselde söylediklerine göre 5 santimetre kare bir alana dövme yapabilmek için 28.000 tane iğne vuruşu gerekiyormuş. bunu sayan salağı bulup sikmek lazım diye düşündüm istemsizce. istemsizce de ne garip kelime diye düşündüm şimdi de istemsizce.
  • dövme yapmanın amacı hiçbir zaman güzellik olmamıştı. asıl amaç "değişim"di..... bir kişinin derisine dövme yaptırması, gücünü ilan etmesi ve tüm dünyaya "kendi bedenimin hakimi benim" diye duyurmasıydı. fiziksel değişimden kaynaklanan kontrol hissinin verdiği sarhoşluk, milyonlarca insanı bedenini dönüştürme uygulamalarına müptela etmişti: plastik cerrahi, piercing, vücut geliştirme, steroitler... hatta bulimi ve cinsiyet değiştirme. "insan ruhu kendi fani kabuğunun üzerinde hakimiyet kuruyor."

    benim de anlamlı bulduğum bu cümleler dan brown/ kayıp sembol'den...
  • babanız ölür. aynı gün annenizin doğumgünüdür. o mevzu sonrası kendinize bu tarihi vücudunuza kazıyacağınıza dair söz verirsiniz. aradan 10 yıl geçer. konuyla alakasız 2 dövme yaptırırsınız. bir gece babanız rüyanıza girer, yüzünüze bile bakmaz. sabahın körü kalkıp kadıköy'de açık olan ilk dövmeciye gidip tarihi kazıtırsınız kolunuza. cebinizdeki son parayı dövmeye verdiğiniz için kadıköy'den üsküdar'a kadar hayatınızın en huzurlu yürüyüşünü yaparsınız.

    dövme böyle bir şeydir işte. şakaya gelmez.
  • askerde, bizim kışlada bir paket sigaraya istediğin dövmeyi yapıyorlardı korsan çalışmayla. tabi senin istediğin şekille ortaya çıkan şekil farklı olabiliyordu, o ayrı bir mesele. "şanlı komando" yazdıran mı dersin, kurukafa çizdiren mi dersin...

    hijyen meselesine değinmedim bile dikkat ettiysen...
hesabın var mı? giriş yap