• kufurden nefret eden , hıcbır fılmınde kufur ve hakaret ogesı barındırtmayan , ayrıca sette kufur edenlere de bır kutuya 50 cent attıran hem ıyı hem karısmatık hem sevımlı hemde edeplı sanatcı.
    (bkz: sanatcı)
    (bkz: evlenilecek kadin)
  • que sera sera diye super bi sarkisi vardir
  • ölümüyle üzmüş aktris, şarkıcı ve aktivist.
    kendisini the man who knew too much'taki oyunculuğuyla, coupling'in soundtrack'i olan perhaps perhaps perhaps şarkısıyla ve kurduğu hayvanlara yardım vakfıyla hatırlayacağım.
  • güzellikleri ve şuhlukları ile perdede olanlardan ayrılan bir aktrist. sanırım sempatikliği ile birlikte bu özelliği de onu sevmemizde etkili. trt 'de özellikle pazar sabahları yayınlanan rock hudson ile birlikte oynadığı filmlerden hatırlıyorum. ama benim için doris day'i derinleştiren konu atilla dorsay'ın kitabında * yazdığı satırlar;

    "" " 1975 yılında anılarını yayınlamıştı. bu kitaptan da anlaşıldı ki, hayatı hep filmleri gibi geçmemiş, çeşitli sıkıntılı dönemleri olmuştu. kitaba göre 13 yaşında bir yıl hastanede kalmış, 16 'sında evini terk etmiş, 17 yaşında kendi deyimiyle 'psikopat bir müzisyenle'le evlenmiş, 22 yaşında yeniden mutsuz bir beraberlik yaşamıştı. menajeri olan marthy melcher ile üçüncü evliliği, görünürde ve 17 yıl boyunca iyi gitmiş, ama adamın 1968'deki ölümünden sonra doris dehşet içinde 20 milyon dolarlık tüm birikimini çarçur ettiğini ve onu beş parasız bıraktığını öğrenmişti. olay davalara yol açmış ve doris tv show'unu hiç istemediği halde kabul etmişti. görüldüğü gibi kaygısız bakirenin aslında zor ve sorunlu bir yaşamı olmuş, özellikle erkeklerden çok çekmişti. o erkekler filmlerindeki rock hudson, cary grant, veya james garner gibi nazik ve sofistike değillerdi, ona iyi davranmamışlar ve hayatını zehir etmişlerdi. ama bizler, onu ünlü komedilerini izlerken hep gülecek ve ardında yatan dramları bilmemeyi yeğleyeceğiz. """
  • calamity jane'e veda etmek benim için zor olacak.
    belki şimdi ay'a uçuyordur papatyam.
  • 1950'lerin sandra deesi neyse 1960'ların dorisi odur, farkı sesi de güzeldir.
  • lezbiyenmiş diyorlar ama tabi artık ne önemi var değil mi??(bkz: yaş olmuş doksan neye yarar soksan)

    cehennemde yerim hazır sıcacık...
  • amerika'da filmlerin oldukça sıkı bir biçimde sansüre tabi tutulduğu dönemlerde, filmleri en az sansüre uğramış usturuplu, sevimlilik timsali bir oyuncu. en güzel ve popüler filmlerinden biri olan pillow talk'la oscar'a aday olmuştur, vakti zamanında.
  • klasikleşmiş ve yağmurlu bir çay saatinde, battaniye altında eski mektupları yakarken, sıradan dinlenebilecek şarkıları şöyledir:

    - sentimental journey
    - embraceable you
    - i can't give you anything but love
    - blue skies
    - i'm in the mood for love
    - my blue heaven
    - stardust
    - singin'in the rain
    - a hundred years from today
    - dig it
    - let's be buddies
    - s'posing
    - you oughta be in pictures
    - i got it bad and i ain't good

    nostaljik amerikan radyosu dinleniliyormuş hissiyatı yaratır.
  • calamity jane'imdir. en sevilesi sarışın. gözlerindeki parıltı, sesindeki ahenk başka yerde yok. çocukluğumdan beri danny kaye'le kusursuz çift oluştururlar. düet yapsınlar, bulutların üstüne çıksınlar isterim. görülünce gülümseme oturtuyor bu kadın insanın yüzüne.
hesabın var mı? giriş yap