• pazar günü sabah kahvaltıya salaş giysilerle gittiğinizde çalışanların sizi aşağılayarak baktıkları ortam.
    ancak bu bakışlar, kahvaltı sırasında kendilerine azar ve aşağılama olarak geri döndüğünde çok saygılı olabiliyorlar.
  • burç, kule anlamina gelen söz... en yüksek en çilgin en wtc olanindan bahsederken kullanilir...
  • fr. zindan

    (bkz: dungeon)
  • rumeli hisarında en kötü işletilen işletme olduğunu düşündüğüm yer. verilen siparişler 2 saat sonra, soğuk ve eksik olarak geldi. garsonların terbiyesizliği de cabası...
    kısacası rumeli hisarıında bir daha gitmeyeceğim mekanlar listesine girmiştir.
  • rezalet bir yer. valeye verdiğiniz arabanızı, ki vermek zorunda kalıyorsunuz, oralarda pazar sabahı parkedebileceğiniz bir ara sokak bile yok, vale yanlış bir yere koyar ve arabanız çekilir. siz de saf saf kahvaltınızı yaparsınız. kalkarsınız. başlarsınız arabanızı beklemeye. 5 dakika geçer ve vale önünüzde bir taksi durdurur. "abi arabanız çekildi, gelin gidip alalım". şok. gidersiniz, bağlatma ücretini öder eşşek gibi. alır arabanızı gidersiniz. 1 hafta sonra evinize 2 adet ceza gelir. ararsınız, böyle böyle. faks çekin cezaları halledelim derler. faksı çekersiniz. 2 hafta ses yok. beyinsiz. vakitli öde ki cezadan indirim yapsınlar. ararsın, hemen göndericez parayı, banka numarası verin. verirsin, para yatmaz. 2 hafta daha beklersin. arada gidip cezayı hiç yoksa indirimli ödeyim dersin, ödersin. sonra bi gün geçerken uğrarsın. ver parayı yeter dersin. oo hoşgeldiniz, abicim ablacım buyrun yemek ısmarlayalım. yürü git dersin, öde cezayı, gidicem. hemen der, gider, geri gelir. kasa kitli, yarın parayı gönderiyorum der. göndermiosun dersin. yok abi valla yarın yolluyorum şu adamla der sana birini de gösterir. bunu yapan herif de, oranın müdürü. hava 1500. böyle parmağında oynattığı da kazık kadar evli bir çift, biri avukat. ulan hiç mi korkmuyor acaba, dava açarız falan diye de düşündük bayaa. kanıtlayabileceğin bir şey de yok. valeye verdiğini nasıl kanıtlicaksın. sonuç olarak tabii ki, 1 hafta geçti yine ses yok. iş inada bindi. aradık yine, adam telefonlara çıkmıyor. sonunda gittik. bağırdım, o haftanın enerjisini boşlattım, iyi de oldu. sen dalga mı geçiosun? hani yolluyodun adamı? diye. "ben adamı yolladım o getirmemiş size" diyor. herkesi kendi gibi embesil sanıyor belli ki. sonunda uzun hikayeler sonucunda verdi parayı. tabii bununla birlikte, bir sürü edilen şikayetler, bir dolu müşteri kaybetmesi de yanlarına kar kaldı.
  • başlarda manzarasıydı, tatlısıydı derken sevimli çekici görünüp, sonradan acı bir şekilde çirkin yüzünü gösteren yerdir.

    bir cumartesi akşamı organizasyonunda, on kişi güle oynaya gittiğimiz bu yerden, gecenin sonunda çoğunluğun bira içmesine ve sadece iki kızın vodka içmesine rağmen, içilen 3 vodka yerine 11 vodka yazılmış olmasından ötürü şok geçirdikten sonra, tartışarak ayrılmak zorunda kaldık. bardaki arkadaş, bize servis yapan garsona "ben sana o kadar vodka vermedim ki" demeseydi içmediğimiz 8 vodkanın parasını da ödemek zorunda kalacaktık.

    tamam, bir yere kalabalık gidilmişse, yenilen içilene eklenen artı bir iki şey fark edilmez, ama iki kızın 3 yerine 11 vodka içmesi halinde bünyelerinde ve tavırlarında alkole bağlı olarak gelişecek koplikasyonlar fark edilemeyecek şey değildir.

    gecenin sonunda hesapla birlikte gelen "cuma-cumartesi günleri artı bilmem kaç tl giriş ücreti alıyoruz, onu da ekledik" demelerini ve onu ödemek zorunda kalışımızı anlatmaya gerek yok sanki, rezillik diz boyu zaten.
  • ne yazık ki mekanın büyüsünün yanında sezonluk aldıkları çalışanlarına yüzünden daha çok sorun yaşayacak olan mekandır. çalışanlarına buranın çalışma mekanı, kadın kaldırma * mekanı olmadığını anlatmalarının şart olduğu yerdir.

    hamiş; (bkz: do not shit where you eat)
  • dünkü ziyaretimde çilek frozen isteyip de böğürtlenli ve ağzı boyayan bir içecekten sonra aldığım ice tea'nin sıcak olması, en sonunda da acıktığım için istediğim don jon böreğinin de içinin komple buz olmasıyla cığlık atarak mekanı terketmek istediğim cafemsi restaurant.
  • donjon yerine cennet kapisi yazsalar kimse sasirmazdi. o derece yani. orta kattaki havuzun ne ise yaradigini bi turlu anlayammistim, girilmeyecek kadar kucuk, sus havuzu olmak icin fazlaca otel havuzu gorunumundeydi zira. ancak kenardan boynunu uzatip likir likir su icen kediyi gorunce dedim ki iste bu tam bir isletmecilik ornegi, hic bisey unutlumamis. lakin bunun o kedicigi tekmeleyen garson kiza da hatirlatilmasi gerekiyor sanirim.
  • samimiyetsiz, minderleri rahatsız, çalışanlarından bize denk gelen bir tanesi müthiş derecede uyuz fakat coğrafi yeri nedeniyle gidilebilecek mekan.
hesabın var mı? giriş yap