• çok özlüyorum kendisini.

    1995 yılında ege'nin kışları aslında soğuk olmayan fakat annesizliğin verdiği buruklukla kutuplardaymış hissini yaşadıığım dönemler.

    rahmetli babam da bir firmada çalışıyor ve o işteyken bütün yük ablamın üzerine biniyor. daha 15 yaşındayım fakat içimde büyük yıkımlar yaşamış, ayrılıklar görmüş insanın bitkinliği var. bu duygunun ne olduğunu yıllar sonra anlıyorum.

    mayıs ayında hiç unutmuyorum babamın çalıştığı firma kurban bayramı dolayısı ile ikramiye veriyor ve asıl maceram böyle başlıyor. babamdan bir walkman istiyorum, o sırada da ablam da benim okuduğum anadolu lisesinde okuyor ama benden 2 dönem üstte ve the cranberries diye bir gruptan bahsediyor. sınıf arkadaşı gülümser kasetlerini almış hatta.

    rahmetli babam da galiba, bu çocuk annesiz kaldı bari eksikliğini hissetirmeyelim diye istediğim walkmanı alıp geliyor bana.

    gülümser abla sayesinde ilk kez deneme fırsatı buluyorum o walkmani. yıllardır annemin sesini duymamışım ama kasedi takar takmaz solisti annemin sesi gibi geliyor kulağıma.

    no need to argue albümü ve ilk parçası da ode to my family. dolores "my mother, my mother,
    she hold me, she hold me, when i was out there." kısmını söyledikçe benim gözlerim doluyor ve tutamıyorum kendimi. ablam ve gülümser abla da ne olduğunu tam idrak edemiyor.

    bu ses artık annemin sesinden sonra bana huzur veren tek ses olarak belleniyor kulağıma, işliyor beynime.

    yıllar geçiyor, kimi zaman ankara'nın puslu gecelerinde, hava soğukken kafamı eğip beremi takıp yürüdüğüm yollarda eşlik ediyor, kimi zaman uzun yolculuklara çıkılıp arkada sevdikler bırakılırken.

    yıllar geçiyor, hayat devam ediyor. dolores'i her dinlediğimde annemin fotoğrafı gözümün önüne geliyor. sesini hatırlamaya çalışıyorum fakat başaramıyorum. gülümser abla geliyor aklıma, bir trafik kazasında öldüğü ve geride kalan kocasına ve ufacık kızına kocaman bir boşluk bıraktığı geliyor aklıma. ilk aşık oluşlarım, ilk terk edilişlerim ve her anıma eşlik edişi geliyor dolores'in sesini duyunca.

    2018 yılında annemden sonra anne sesi olarak bellediğim dolores de bırakıp gidiyor beni. her dinlediğimde gözlerim doluyor, boğazım yanıyor. o 15 yaşında hissettiğim duygunun aslında tam anlamıyla sevilmeden, sevilemeden yitip gidenlerin arkasında bıraktığı duygu olduğunu anlıyorum.

    bir balkonda, önümde uzun uzun uzanan kavak ağaçlarına bakarken bir anda çalan animal instinct parçası ve ona tam olarak sevdiğimi hissettirmeden gitmeyeceğim sözünü verdiğim kızımla eşlik ediyorum.

    so take my hands and come with me
    we will change reality
    so take my hands and we will pray
    they won't take you away

    çok özlüyorum seni dolores.

    bu dünyada olmasa da varsa öteki tarafta annemle senin aranıza oturup sonsuza kadar sizi dinleyeceğim.

    ışıklar içerisinde uyuyun...
  • bugün doğum günü olan yitik güzellik.

    görsel

    dolores o'riordan 1995'te guardian'a şöyle demişti: 'çocukluğumla ilgili pek çok sırrım var ama bunlar sadece benim için'. o ve limerick rock dörtlüsü cranberries o zamanlar başarılarının zirvesindeydi. 40 milyon albüm satma yolunda ilerliyordu ve o'riordan, ingilizce konuşulan dünyada en bilinen ve sevilen kadın şarkıcılardan biriydi.

    yaklaşık 20 yıl sonra, sekiz yaşından itibaren dört yıl boyunca ailesine yakın biri tarafından tacize uğradığını açıkladı.

    henüz bilinmeyen bir nedenden dolayı 46 yaşında ölen o'riordan, kendi ifadesine göre, yetişkinlik yaşamının çoğunu depresyon ile anoreksiya ve büyük profesyonel başarının ödülleri arasında bir denge arayarak geçirdi.

    cranberries'in hızlı yükselişi, o'riordan'ın "kendinden korkunç nefretini" şiddetlendirerek anoreksiyaya ve sonunda bir çöküşe yol açtı.

    2013 yılındaki intihar girişiminin ardından bipolar bozukluk tanısı konuldu.

    önceki yıl, "uzun bir süre boyunca açılıp kapanan yelpazenin hipomanik tarafında" olduğundan canlı bir yayında bahsetmişti ve 2014 yılında transatlantik uçuşta dengesiz davranışlar nedeniyle tutuklandığında savunmasında da hipomanik bir dönemden bahsedilmişti.

    polise şunları söyledi: “ben bir ikonum. ben limerick kraliçesiyim.

    ayrıca fiziksel sorunlar da vardı: beş yıl aradan sonra ilk albümlerini desteklemek için 2017'de yapılması planlanan cranberries yeniden birleşme turu, o'riordan'ın sırt ağrısı nedeniyle iptal edildi.

    county limerick, ballybricken'de doğan o'riordan, bir kaza sonrasında çalışamaz durumda kalan eski bir çiftlik işçisi olan terence o'riordan ve eşi eileen'in dokuz çocuğundan (ikisi bebekken öldü) en küçüğüydü.

    limerick'teki bir roma katolik okulu olan laurel hill'e gitti.

    oyuncak bebeklerini bahçeye gömen ve zamanının çoğunu ağır metal seven kardeşleriyle geçiren bir erkek fatmaydı.

    yine de kilisede org çalıyordu ve ergenlik çağına gelindiğinde annesinin ona satın aldığı çiçekli elbiseler giyiyordu.

    kilise müziğinin ve evde duyduğu ağır rock'ın etkisi, bir gruba, özellikle de "engelleri olmayan, kendi şarkılarımı yazabileceğim bir gruba" katılma arzusunu uyandırdı.

    elinde sadece bu hayali vardı.

    18 yaşında, yazdığı bir şarkı olan linger'ın ilk versiyonunu çalarak cranberry saw us adlı bir limerick grubunda işe girdi (bu şarkı 17 yaşındayken ilk öpücüğünden esinlenmişti:

    “ı’d always thought that putting tongues in mouths was disgusting, but when he gave me my first proper kiss, ı did indeed ‘have to let it linger’,”

    rock ve gal halk müziğinin aynı derecede esaretinde olan sesi şaşırtıcı ve sertti ve grubun melodik tarzıyla olağanüstü derecede iyi uyum sağlıyordu.

    doc martens ayakkabılı, dikenli saçlı görünümü, grubun geri kalanını tamamen gölgede bırakan görsel bir dayanak noktası sağladı.

    yaygın britpop ve grunge sahnelerine ayak uydurmamalarına rağmen, smiths'in eski menajeri geoff travis tarafından tanıtıldılar ve 32 plak şirketi tarafından görüşmeye çağırıldılar.

    başarılı plak şirketi ısland'ın onları hızla yükselen grup suede'nin 1993 amerika turnesinde destek grubu olarak ayarlamasıyla önemli çıkış yakaladılar.

    turnenin suede'nin kariyerine hiç bir etkisi olmadı hatta kötü geçti ama cranberries eve yıldız olarak döndü.

    ilk albümleri ''everybody else ıs doing ıt, so why can't we?'' ve 17 milyon satan 1994 devamı no need to argue, o'riordan'ı o kadar ünlü yaptı ki, hiç bir turnede otel odasından ayrılamadı.

    linger ve 1993'te ıra'nın warrington'daki bombalamasına yanıt olarak yazılan bir sonraki single zombie, mtv sayesinde tüm dünyada ki her evdeydi ve bu onun yalnızlık duygusunu artırıyordu.

    1994'teki kayak kazasının ardından bacağına metal bir çubuk takılmasına rağmen, sözleşme gereği o yıl boyunca turneye çıkmak zorunda kaldı ve bazı gösterileri tekerlekli sandalyede ile tamamladı.

    bu aynı zamanda duran duran'ın tur menajeri olan don burton ile evlendiği yıldı.

    mutluluğunun büyük kısmı üç çocuğundan kaynaklanıyor gibi görünüyordu; 2013 yılında canına kıyma girişimi başarısızlıkla sonuçlandığında, bunu onlarla kalması gerektiğinin bir işareti olarak gördüğünü söylemişti.

    cranberries'in 2003'te dağılmasının ardından o'riordan, iki albümle sonuçlanan aralıklı bir solo kariyere başladı: are you listening? (2007) ve no baggage (2009).

    smiths'in basçısı andy rourke ile dark adlı bir projede çalıştı ve the voice adlı tv şovunun irlanda versiyonunun bir sezonunda jüri olarak görev yaptı.

    hâlâ diğer müzisyenler tarafından takdir edilen sanatçı, zucchero ve jam & spoon'un plaklarında yer aldı ve öldüğü sırada zombie'yi bad wolves adlı bir rock grubuyla yeniden kaydetmek için londra'ya gelmişti.

    bad wolves da bu beklenmedik kaybın ardından bir açıklama yayınladı: "dolores'in aramızdan ayrılışıyla şaşkınlık ve üzüntü içindeyiz. sadece saatler önce zombie şarkısının vokalleri için kayıt yapıyordu. ona bir sanatçı ve bir vokalist olarak her zaman saygı duyacağız. şarkılarında ve şarkı sözlerinde ruhunu açığa çıkarmaktan asla korkmazdı. bu işbirliğini hayata geçiremediğimiz için üzgünüz. ailesine, arkadaşlarına, sevdiklerine ve irlanda'daki, tüm dünyadaki hayranlarına baş sağlığı diliyoruz. umarız her şeye rağmen zombie'nin yeni versiyonunu sizlerle paylaşabiliriz."

    2017'deki hedefinin en az bir albüm daha yapıp tekrar turneye çıkmak olduğunu söyledi: “son beş yıldır pek bir şey yapmadım. bazen müzik yazmadığınız, sadece özel hayatınızla uğraştığınız dönemlerden geçersiniz.”

    o ve burton 2014'te boşandılar.

    asıl ismi dolores mary eileen o'riordan olan efsane şarkıcı, 6 eylül 1971'de doğdu; 15 ocak 2018'de öldü...

    21 ocak 2018'de o'riordan'ın cenazesi nedeniyle irlanda'da üç günlük yas ilan edildi.

    o'riordan'ın memleketinde süren üç günlük cenaze töreni 20-22 ocak tarihleri ??arasında st joseph's kilisesi'nde devam etti.

    normalde devlet başkanları için ayrılan bir anma töreninde binlerce kişi, şehirdeki st joseph kilisesi'nin içinde dört saatlik bir halk ziyareti sırasında onun açık tabutunun önünden akıp geçti.

    koyu göz farı sürülmüş ve kuzguni saçıyla, siyahlar giydirilmiş ve elinde bir dizi inci tesbih tutmuş bir şekilde, açık bir tabutun içine yerleştirildi.

    o'riordan'ın şarkıları çalınırken, şarkıcının performans sergilediği ve bir tanesinin papa ıı. john paul ile birlikte olduğu fotoğraflar duvarlara yerleştirildi.

    arkadaşları tabutun yanına "şarkı bitti ama anılar devam ediyor" yazan bir çiçek bıraktı.

    cenazesine katılanlar arasında annesi eileen; üç çocuğu ve babaları, o'riordan'ın eski kocası don burton; kız kardeşi ve erkek kardeşleri; tüm cranberry üyeleri; o'riordan'ın erkek arkadaşı olé koretsky; irlanda başkanı michael d. higgins; eski rugby oyuncusu ronan o'gara; ve bono'nun karısı ali hewson hazır bulundular.

    cenazesi memleketi, fiearstown kasabası, limerick, irlanda'da caherally mezarlığı'nda 2011'de ölen babasının mezarının yanına defnedilmiştir.
  • setin en ucuz nternet kafesine gidiyoruz, adımızı söylüyoruz, sıraya yazıyorlar. kaç kişi var abi diye sorunca cevap fix, sıra gelir birazdan. ama o sıranın birazdanlığı bazen 3 dakika bazen 5 dakika bazen 2 saat. ortam entel olsun diye yabancı müzik çalıyorlar hep. o dönem en sevdiğim şarkıcı azer bülbül bir de adını bilmediğim bir kadın zombiiii diye bağırıyor şarkısında. sesi çok güzel, kendisi de güzel olmalı diyorum. yurt arkadaşım murat istanbullu. o biliyor şarkı söyleyen grubu. gravnberiyis diyor, çok meşhur bunlar. sen nasıl bilmezsin oğlum diyor. ben nasıl bileyim amk diyorum, adı bile bi garip. halflife ta adam öldürüyoruz, ölüyoruz, yeniden diriliyoruz fonda o şarkı çalıyor zombiii zombii zombiii. ulan diyorum sanki bu oyun için yapmışlar bu şarkıyı. murat diyor sen aslında diğer şarkılarını dinlesen seversin bu grubun. murat nereden dinleyeyim ulan zaten o kadar sıra beklemişiz, 2 saat oyun oynayacağız diye adamlar çalıyor işte kafede animallllll animalll diye çığırıyor kadın. sesi çok güzel kendisi de güzeldir muhakkak. ekran yapmayın ulan ibneler nidaları, 500 liralık uzatsana benim bilgisayarı diyen liseli fırlamalar, sağlık yüklesene diye akıl veren taktik dehaları ve yeniden başa saran zombi.
    ölüm haberini alınca fark ettim.
    kulağımın hemen arkasında bir yerlerde azrail, bazen tamamladığı işleri biraz daha fazla sokuyor gözlerimize.
    bu güne kadar cranberries grubunun bütün şarkılarını az çok dinlemişimdir ama hiç solistinin fotoğrafına bakmak gelmedi aklıma. sesi çok güzel, kendisi de çok güzeldir dedim. adını da bugün öğrendim, resmini de bugün ilk defa gördüm.
    azer bülbül fiyakasız öldü, sessiz gitti, bu abla da gitmiş bugün dünyadan. sanırım ömrümün en neşeli yıllarının tanıklarından birisiymiş. bugün anladım. ve bir kez daha anladım, aslında herkes kendi ölümüne ağlar sözünün ne demek olduğunu.
    sesi güzeldi, kendisi de çok güzelmiş.
    allah merhameti ile muamele etsin.
    amin.
  • ben de bir çokları gibi the cranberries i ve doloresciğimi zombie ile tanıdım. ama beni ilk etkilediği şarkı animal instinct idi. lisede hazırlıktayken bilgisayar dersinde, çalıştığım bilgisayarda bu şarkının klibini indirmiş birisi. şarkıyı dinleyince resmen çarpılmıştım. hele klibi.. öyle kalbimi kırmıştı ki. hemen girip sözlerine bakmıştım. şarkıyı ezberlemiştim. o günden beri hala ezberimdedir.. sonrasında hemen bir the cranberries karışık cdsi yaptırıldı tabii çarşıda. promises, when you're gone, linger, dying in the sun gibi şarkıları geceleri odamda dinlerdim. hele linger ile aşk acısı çekmelerim.. sonrasında mp3 çalarlar çıkınca işler kolaylaştı. en yakın arkadaşımla paylaştığımız kulaklıkta empty çalardı. en sevdiğimiz şarkısı o olmuştu. çok büyük sandığımız dertlerimize tam uyuyordu.. 21 yaşıma gelince hep twenty one dinleyeceğim derdim. dinledim mi hatırlamıyorum ama o yaşlar da geldi geçti.. doloresimiz de 6 yıl önce bu dünyadan göçtü gitti. dünümde vardı, bugünümde var ve yarın da hep olacak o güzel melek sesi. o hiçbir zaman geçmiş zaman olmayacak, tükenmeyecek, hep geniş zamanda kalacak..
  • 1 sene önce bugün, the cranberries grubunun solisti dolores o’riordan*, londra’da kaldığı park lane hilton otelinde yalnız, sessiz bir odada yıllardır üzerinde taşıdığı dertlerini dindirmek için suyla doldurduğu küvete kendini bıraktı, gözlerini kapadı ve bir daha sesini duyan olmadı.

    8 yaşında küçük bir kız çocuğuyken 4 yıl boyunca bir yakınından cinsel taciz gördüğünü ve bunun ömrünün geri kalanını depresyon hastası olarak geçirmesinin sebebi olduğunu uzun yıllar sonra itiraf edecekti. bu travmayı üzerinden atamamış ve anoreksiyaya yakalanmıştı:

    "anoreksiya oldum, depresyona girdim ve çöktüm. neden kendimden nefret ettiğimi biliyordum. neden kendimi kustuğumu biliyordum. neden yok olmak istediğimi biliyordum."

    ilerleyen günlerde kendisine bipolar bozukluk teşhisi kondu. durumu ciddiydi ve tedaviye olumlu yaklaşıyordu. ancak gün geçtikçe her şey ardı ardına geldi. the cranberries dağıldı, babası kanserden vefat etti, eşinden boşanmıştı ve çocuklarıyla hastalığı arasında gidip geliyordu. solo albümler denedi ancak beklediğini alamadı. bir film için black widow’u yaptı ancak eser filmde kullanılmadı. bütün bunlar depresyonunu tetikledi. ardından the cranberries tekrar bir araya geldi. birlikte turnelere çıktılar, dünyayı dolaştılar. doktorları şarkı söylemenin ruh sağlığına iyi geldiğini söyledi. o da kendini biraz daha iyi hissediyordu. bad wolves için zombie’yi tekrar söyleyecekti, bunun için çalışıyordu ve londra’ya çalışmak için gelmişti.

    bir gazeteye verdiği röportajda,

    "hayatın para ve ünle ilgisi olmadığını anladım. hepsi çöp. sevgi en önemli şey" diyordu.

    üç çocuğu vardı ve hayata tutunmasının onlar sayesinde olduğunu herkes bilirdi. yine de bir insanın ruhu annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından bağımsız bencil duygular taşır. insan bazen çocukları ve diğerleri için bile olsa katlanılmaz bir ruhsal bunalımdan kurtulacak güce sahip değildir. dolores, sesine aşık olduğumuz o güzel kadın, kendisini milyonların dinlediği günlerde de bu bunalımı hissediyordu, otel odasında yalnız kaldığında da. bundan önce intihar girişimleri olmuş ama her defasında istediği sona ulaşamamıştı.

    ama 1 sene önce bugün dolores suyla doldurduğu o küvete bunlarla girdi ve bir daha çıkmadı.
    annesiyle konuştu, ardından plak şirketinin direktörü dan waite’yi aradı, dan telefonu açmayınca sesli mesaj bıraktı ve zombie’nin coverını ne kadar beğendiğini anlattı, sesi birazdan ölecek gibi değil tam aksine neşeli ve hayat dolu geliyordu. tam da bir bipoların olacağı gibi.

    telefonu kapattı, yanında getirdiği ilaçlarını içti, banyoya yöneldi, suyu açtı. fazla alkol almıştı ve midesi bulanıyordu. başı dönmeye başladı, kendini iyi hissetmiyordu. orda henüz bilmiyordu ama alkol zehirlenmesi yaşıyordu. ayılabilecek durumda değildi. duşa girerse ayılacağını düşündü ve suyla dolu banyo küvetine kendini bıraktı. ölümü kayıtlara alkol zehirlenmesine bağlı boğulma olarak geçti. ama intihar ettiğini düşünenler de var. bilinen tek keskin gerçek bir daha da sesini duyan olmadı.
  • nickime hayat veren kadın. güzel kadının vücut bulmuş hali. üzüldüm. şok oldum ulan. ölüm gerçekten ani bunu anladım. seni çok seviyorum dolores o'riordan!

    edit: ilk şok ile çok şey yazamadım buraya ama şimdi sakinleştim. cranberries benim için çok özel bir yere sahip. üniversiteye başladığım ilk yıl farklı bir şehirde okurken tanımıştım onları. ve o günden bu güne geçen yıllarda hep dinledim. hep sevdim. dolores ise benim için güzelliğin tanımıydı hep. bir kere sesi çok güzeldi. kısa saç çok yakışıyordu. çok güzel bir kadındı. onunla hep fotoğraf çekme hayali kuruyordum. hep inanıyordum ki bir gün bir yerde denk geleceğim ve ona sarılacağım. onu konserde canlı dinlemeyi, albümlerimi imzalatmayı hep istedim. ama olmadı. dolores bugün aramızdan ayrıldı. dolores arkasında nice güzel şarkı, 3 güzel çocuk ve müthiş bir kariyer bıraktı. ve bir de görür duyar mı bilmem ama beni bıraktı. ben buraya kaydolurken onun ismini kendime nick olarak seçmiştim. umarım irlanda'da doğduğun yer olan limerick'i ve olursa anıt mezarını ziyaret etmek umudu ile.
    seni çok çok seviyorum doli!
  • maalesef hayatını kaybetmiş:

    "reuters'ın son dakika haberinde irlandalı ünlü rock grubu the cranberries'in solisti dolores o'rıordan'ın hayatını kaybettiği belirtildi. 46 yaşındaki şarkıcı özellikle zombie isimli şarkıyla meşhur olmuştu."

    http://www.sozcu.com.tr/…yatini-kaybetti-2-2175017/

    edit: birçoğumuzun onu tanıdığı parça: zombie.
    şu şarkının o kadar hatırası var ki.. şimdi açtım bir kez daha lise yıllarıma gittim.
    bir yorumda yazdığı gibi: "your voice will live in hearts and souls forever..."
  • rutin ağıtımı yakmaya geldim dolores. oğlumu, annemi, en yakın arkadaşımı sevdiğim gibi seviyorum seni. en hareketli şarkılarında bile gizlediğin hüznünü alabiliyorum artık. seni ölene kadar dinleyeceğim. no need to argue'da dediğin gibi:

    "i knew, i knew, i'd lose you
    you'll always be special to me"
  • debe'de kendisini görünce linger'ı dinlemeye başladım. dinlerken de şarkının hikayesine baktım. bu şarkı dolores gruba ilk katıldığında yazılmış. sözleri de henüz 18 yaşında iken bir diskoda öptüğü bir askerle ilgili imiş. dolores şöyle ifade etmiş bunu:

    “the old tosser went up on the dance floor in front of me with another girl two weeks later so ı was heartbroken! i was only 18 and it was just a kiss, you know? at that age it’s heartbreaking.”

    devamında ise gülerek şunu söylemiş:

    “it was good to get a song out of it anyway!” (yine de içimden bir şarkı çıkarmak güzeldi!)

    öptüğü ilk adamı sadece iki hafta sonra başka bir kızla dans ederken görünce yaşadığı kalp kırıklığı linger'ı yazmasını sağlamış. büyük grupların ana söz yazarlarını araştırmayı seviyorum. hepsinde söz yazmayı güdüleyen farklı duygular var. linger örneğinde olduğu gibi dolores'in söz yazmadaki en büyük motivasyonunu aslında grubun gitaristi noel hogan, dolores'in ölümünden kısa bir süre sonra şu şekilde açıklamış:

    "dolores mutluyken şarkı yazmakta zorlandığı söylerdi ve her zaman şunu derdi: 'put a bit of misery in her life and it was easier'"

    sesi, insanı neşe ve huzurla dolduran birinin acı ve mutsuzluktan beslenmesi ne tuhaf. seni çok seviyorum, çok.

    edit: "grubun annesi" olarak anılması ile ilgili olarak da şu sevimli şeyleri söylemiş:

    "gruba ilk katıldığımda, diğer erkek üyeler klozet kapağını falan kaldırmada gerçekten çok kötülerdi ama şimdi hepsi evli, yani şimdi gerçekten temizler."
  • büyüdük mü biz? bitti mi lise? kurduğumuz hayaller gerçekleşti mi? üniversitede istediğimiz bölüme girdik, istediğimiz işi yapar olduk mu? hayatımızın aşkıyla tanışıp, the cranberries dinleyip, istanbul sokaklarında sabahladık mı? gittik mi p.s. i love you’daki yeşil irlanda’ya, dolores’in memleketine? yanımızda ruh eşimiz, sırtımızda çanta, ayağımızda converse il il, ülke ülke, kıyı deniz gezdik mi? zengin olduk mu sahi? istediğimiz tüm kasetleri, kitapları, dergileri alıp cnbc-e dizilerindeki gençler gibi yaşadık mı? entel olduk mu bari? metallica dinledik yıllarca, metalci olduk mu, yok bari bir rock star sevgili bulduk mu? okulun gitar çalan kadrosundan popülerliğin dibine vurduk mu? zombie çaldık söyledik de, o gitarı bir köşeye atıp unuttuk mu? ne olduk biz? milenyuma, uzay çağına yetiştik de geleceğe dönüşteki 2015 yılını gördük mü? uçan kaykay, bağcıkları kendi kendine bağlanan nike ayakkabıyı aldık mı? eşimizle her gece deli gibi seviştik, sabah uyanınca yatakta tepsiyle kahvaltı ettik mi? portakal suyu içtik mi onu söyleyin, sabahları taze taze, suyla şekerle çoğaltmadan. çocuklarımızı alıp tiyatroya, sergiye, müzeye gittik mi? beğenmediğimiz anne babamız gibi olmadık, para hesabı yapmadık, çağdaş anne baba olabildik mi? duygularımızı belli ederek sevmeyi öğrendik mi? ne olduk? ingilizce öğrendik, şarkılar ezberledik, ingiltere’yi, amerika’yı kanada’yı gördük mü? bari malta’ya gitmiş olalım, dil dile değmeden ingilizce konuşabildik mi? erbakan’dan sonra başka biri gelmedi di mi dini siyasete alet eden? sağ sol çatışması babalarımızın zamanında kaldı, ülke refaha erdi değil mi?

    dolores’le birlikte yaşlandık, onun nasıl güzel yaşlandığına şaşırdık mı?

    büyüdük mü biz? bir arpa boyu yol aldık mı?

    bugün buraya yazdıktan ve yazılanları okuduktan sonra anladım işte, büyümemiş olmayı dilediğimiz, gerçekleşmeyen hayallerimizi hatırladığımız için bu kadar acıttı bizi bu gidiş.

    ne kadar çok kişi, ayrı yerlerde, aynı şarkılarla aynı şeyleri yaşamışız. yalnız değilmişiz en azından, bunu bilmek bile güzel.

    cranberries kardeşliği adına, olmayan hayallerimiz adına dolores’e teşekkür ediyorum. iyi ki bu dünyadan geçmiş, bizi her şeyin iyi olacağına inandırmış.

    herkes ne kadar üzgün, herkesin boğazı düğüm düğüm. o güzel altın yıllar hatrına, siz yine de inanın. bu ne biçim hikaye böyle diyen adamın, benim hala umudum var demesi gibi, tüm o hayallerimiz hatrına, siz yine de dünyayı kurtaracağımıza inanın.

    tanım: bir nesli birbirine, bilmeden, bağlayan kadın. mesafeler arasını şarkılarıyla dolduran, uzakları, o yılları yakın eden kadın. sesi ölümsüz, kendi ölümsüz kadın.
hesabın var mı? giriş yap