• bu parçayla ilgili başımdan geçen bir olayı aktarayım. opel astra 2013 model 1.3 cdti kullanıcısıyım. bildiğiniz üzere dizel partikül filtresi denen parça, arabadan dışarı çıkacak havayı filtreleyip dışarıya daha temiz bir salınım yapmasını sağlayarak havayı daha az kirletmesine yarıyor. normalde bu parça çok pahalı olduğu için, ısıyla içinde biriken kiri kendi kendini temizleyecek bir mekanizma geliştirmişler. eğer filtre çok tıkanır da kendisi temizleyemezse araba uyarı verir, siz de yüksek devirde (2500 3000 civarı) aracı 8-9 dakika kullanırsınız ve filtreyi temizlemeye yardımcı olursunuz.

    benim aracımda bu olay 5000 kilometrede olmuştu. daha sonra 45000 e kadar hiç uyarı vermedi. 45 binde ise uyarı verdi, devirli kullandım geçti. ertesi gün bir daha verdi yine devirli kullandım geçti. 2 hafta boyunca sürekli uyarı verdi. ne oluyoruz dedim servisten randevu aldım. randevu günü gelmeden araç uyarı verdi en kısa zamanda servise götürün diye. ertesi gün hemen yetkili servise gittim. partikül filtresinin parçalanmış olduğunu ve değişmesi gerektiğini söylediler. fiyatı 7000 liraymış, müdürüyle konuşmuş indirim yapmış sağolsun 5700 liraya hallederlermiş. daha arabanın garantisi yeni bitmiş 2 senelik araba, nasıl olur da bu kadar masraf çıkarır hiç anlam veremedim.

    öncelikle opel türkiyeyi arayıp durumu izah ettim. kendileri değiştirmeye yanaşmadılar. sadece yetkili servis daha çok indirim yaptı ve 5300 fiyat verdi. yine çok büyük rakam. mecbur sanayiye yöneldim. normalde bu parçanın en azından 150 bine kadar dayanması gerektiğini söylediler. çözüm olarak da ya çıkma takılacak, ya da bu parça komple sökülüp atılacak. çıkması ise 2000 den başlıyor yine. ben de gidip partikül filtresinin içini temizlettim(filtre yok sadece boru işlevi görüyor) ve yazılım yükleterek bir daha hata vermemesini sağlattım. şimdilik sıkıntı görünmüyor arabada.

    fakat diyeceğim şudur ki, 150 bine kadar bu parça dayanıyor olsa bile, hangi dizel araç sahibi 150 bindeki arabasının parçalanan partikül filtresini 5700 gibi bir ücret verip yenisiyle değiştirir, aklım almıyor. hatta iddia ediyorum ki dizel araç alacak adamların çoğu bunu bilse, bir kısmı dizel almaktan vazgeçer, kalan kısmı da 100 bin olmadan satar. dizel otomobil üreticilerinin buna başka bir çözüm bulmaları şart. ya bu parçanın fiyatının makul bir seviyeye gelmesi gerekiyor(ki bu ücret 500 ü aşmaması gerekiyor makul olabilmesi için) ya da başka bir çözüm bulunacak. bu sorun sadece opelde geçerli değil, 2011 sonrası üretilen tüm dizel araçlar için geçerli.
  • ne kadar uzun bir yazi olacagini bilmiyorum. bildiklerimi, tecrübe ettiklerimi mümkün oldugunca yazayim, kafalarda soru isareti kalmasin.

    almanya'da 10 senedir muayene & emisyon ölcümü icindeyim. kendim w211 320cdi kullaniyorum. km 400bini geceli baya oluyor. partikel filtresi sorunu yasadim, cözdüm, gene yasadim. maddi anlamda arac tamir ettirme, etme gibi bir sorunum olmadigi icin bir cok cözüm yolu denedim, denedik. onlari size bi anlatayim.

    simdi bi kere isin teori kismini geciyorum. kimse burda tez yazmayacak o sebepten direkt konuya girelim.(basligi bundan sonra dpf diye kisaltacagim)

    dpf calisma prensibi gayet basit olan bir parca. motor dizel yakit sonucu sizin partikel diye bildiginiz aslen karbon bazli yakit artigini filtre etmek(biriktirmek) ve ideal sicakliga cikildiginda regenere etmek ve disari atmak.

    avrupa'da normal bir aracin %33 sehir ici, %33 sehirler arasi, %33 otoban gittigini düsündügümüzde, modern dizel araclarin dpf'lerinin ömrü normal kullanimda aslinda sinirsiz. ya da sinirsiz demiyelim de, aracin diger cogu parcasindan daha uzun.

    bizde zurnanin zirt dedigi yer surasi;

    istanbul'da sürekli yolda olan bir aracin ortalama hizi 40 km/h bile degil. sürekli dur kalk halinde seyreden bir aracin dpf'sinin kendini regenere etmesine de haliyle imkan yok.

    niye yok? motor sürekli sicak halbuki?

    dpf, bmw-mercedeslerde 300-350, vw modellerinde 500 dereceden yüksek sicakliklarda anca kendini temizleyebiliyor da ondan. otobana cikmadan, sabit hizlarda 25-30 dakika boyunca 2000/2500 devirden yüksek turlarda aracinizi kullanmazsaniz, filtenin kendini tamamen dolduracagi 80-100bin km'den yemeye baslarsiniz.

    cözüm ne?

    belirli araliklarda, pazar günleri misal, hani o alayim basimi gideyim modunda takilirken arabayi alip, 20-25 dakika sabit hizda yüksek devirde kullanmak. bunu abartmaya da gerek yok ayda bir yapsaniz gene yeterli olur.

    partikel filtrem doldu, araba cekisten düstü. veya turbo hatasi aliyorum, araba acil programa geciyor vs.

    dpfli arabalarin %99'unda turbo da bulunur. dpf tikali ise, manifolddan havayi atamadigi icin, motora hava da veremez.(turbonun calisma prensibine bakin, demek istedigimi anlarsiniz)ne olur? en kötü ihtimal benim basima geldigi gibi dpf degil, turbo hata verir.

    (dpf'nin dolup dolmadigini anlamanin en kesin yolu karsi basinc ölcümü. dpf'ye basincli hava verip filtrenin gecirgenligini ölcmek. yeni bir filtrede 8ml bar karsi basinc olusuyor. 30ml bardan itibaren dpf "tikali" olarak algilaniyor. zaten sizin filtrelere bagli sensörlerin yaptigi da bu basinclari ölcüp, ona göre motora, turboya bu verileri iletmek)

    neyse bu bir örnekti. yukardaki hatalardan birini aliyorsaniz büyük ihtimal dpfniz tikanmis demektir.

    bundan sonra ne yapiyoruz?

    1) arabayi manuel regenere moduna sokup, dpf'yi isitmak.

    2) dpf'nin icine solüsyon dökelim, o temizliyormus.

    3) teknik servis yeni dpf lazim dedi.

    2) ve 3) cözüm degil arkadaslar. 1) her zaman sonuc vermiyor. bi kere solüsyon artik tamamen dolmus bir filtreyi temizleyemez. yeni dpflerin fiyatlarini hic konusmayalim zaten.

    e ne yapacagiz? iki cözüm yolu var. birini yapmanizi etik olarak önermesem de, dpf'yi söküp, ecu'dan dpf fonksiyonunu devre disi biraktirmak. digeri dpf'yi cok yüksek sicakliklarda yakip, dpf de birikmis partikelleri kül haline getirmek. bunu yapacak teknik donanim tr'de ne ölcüde var bilemiyorum ama almanyada bunun maaliyeri 200 euro civarinda. tr'de yapiliyorsa 400-500tl civarinda olacagini tahmin ediyorum.

    sorunu, sorusu olan sorsun. elimden geldigince cevaplarim.
  • vw grubunda çok sıkıntı çıkarmasının bir sebebi de efsane dsg şanzımandır. 1500-2000 devir bandında sürekli yüksek viteste ilerlediği için doğal rejenerasyon yapılamamasından kaynaklanıyor. ara sıra otobanda 3500-4000 bandında bir miktar seyir edilerek temizlenmesi gerekmekte, sürekli düşük devir dpf düşmanıdır.
  • dpf ile sorun yasamamanin asil nedeni kullanilan yagin, uretici gereksinimlerini birebir karsiliyor olmamasidir. ıstediginiz kadar devirli kullanin, ya da istediginiz kadar yavas kullanin. bu birsey degistirmez. dpf filtreniz asagidakileri saglayamadiginiz surece her zaman dolacaktir.

    iki tane hikaye var,

    1.dogru ve kaliteli yag kullanimi,
    motor yaglari eski donemlerde, sadece sae degerlerine gore secilirdi ve iklim kosullarina gore belli degerlerin etrafinda sae 10w40. 5w30 gibi degerlerden motorun durumuna gore iklime gore ve uretici degerlerine gore dogru yag olduguna kanaat getirilirdi.

    artik duzen biraz degisti, motor - araba ureticileri daha detayli bir degerlendirme yapiyor. yukarilarda bahsedildigi uzere euro normlari geregi firmalar dizel partukllerini farkli sekillerde filtrasyonunu sagliyorlar, bunlar adblue katkisi gibi ure iceren sivilari icerenler, sadece egzoz gazi sicakligi ile temizleyenler gibi..

    euro normlari (euro5,6,6d) gibi guncellendikce daha cok filtrasyon uygulama gereksinimi yani sira daha fazla yakit verimliligi artmasi gerekiyor.

    bu durumlar altinda, yaglarin yanma sicakligi, küllenme oranı, toplam baz sayısı gibi değerler sae değeri kadar önplana çıkıyor. yağların internet ortamında teknik veri sayfasında (tds) bunları belirtildiğini bulabilirsiniz. elbette son kullanıcılar bu denli araştırma yapmak zorunda değil. bu nedenle üreticiler kendi gereksinimlerine uygun kodları yayınlıyorlar. (mercedes benz)mb229.52 (volkswagen)vw504.01 (peugeot-citroen)psa b71 2321 , gm dexos2 onay kodları gibi.

    kullanıcıların yapması gereken kesinlikle doğru motor üretici onay koduna sahip*(karsılar ya da denktir değil onay koduna sahip olması gerekli), iyi bilinen (penzoil, amsoil, motul , mobil1, liquimoly,shell ) gibi, mümkünse "made in uk,germany,france" gibi avrupa üretimi bir yağı kullanmaktır.

    vizkositeyi tereyağ benzetmesi ile anlatmak mümkündür. aracınızda bir sıvı yağ pompası var, siz 10w40 gibi bir kalın* tabir edilen yağ kullanıldığınızda, soguk aninda, ayni tereyag gibi katiya yakin olur, bu durumda nasil tereyagini bir kaba koydugunuzda hic hareket ettirmediginiz takdirde akiskan olmaz ve kabin tum yuzeyini yaglamaz, viskozite de bu sekilde arttikca yag ilk calistirmada kalin olur. sonra isininca sivilasir yaglama kolaylisir, ve dusuk sicaklikta hemen yanmaya baslar.

    dogru yag basincini saglamak icin, yaginizin akiskan olmasi gerekir ve ayni zamanda motor yagi calisma sicakligi 90-130c arasindayken de asiri ince olmamasi gerekir. bu sentetik yaglarin cogu tarafindan gunumuzde saglansada arkasinda kalintilar birakir.

    çok fazla sanayi ortamında iddia edilenin aksine, bu güncel yağlarda, kısa mesafe gidiliyor ise yagin daha çabuk ısınabilmesi için ilk vizikozite değerinin düşük olması gerekir. gunumuz motorlarinda sentetik teknolojisiyle birlikte sicakta 10cst@100c bile cok rahat saglanabilmektedir. motor uretim teknolojisi giderek hassas oldugu icin bu deger kucuk oldukca daha ince ancak daha dayanikli yag yaglama galerilerine girecektir. bu galerilerde yag kalinlastikca akiskanlik azalacak ve yandikca kurum birakacaktir. kalan kurum egzoz esnasinda yanma odasindan atilarak egr,katalitik konvertor ve dpf filtresinin ince seramik filtresinde birikinti olacaktir.

    siz motoru devirli kullandikca yag daha fazla yanar ve daha guclu olarak egzoztan cikmaya calisir, belli bir sicakliga eristiginde kurum kalitisinin ufalarak yok edilmesi beklenir.

    ancak her daim motoru devirli kullanmak bu konuda ise yarayacaginin garantisi degildir, cunku küllenme sayısı (lowsaps, midsaps , fullsaps) yükseldikce daha yogun kurum kalmaya baslar. bolgesel tıkanmalar basladıkca (siz deviri arttırdıkca küller daha fazla tek noktaya puskurur) küllerin tekrar yanması ve yok edilmesi zor olur.

    bu nedenle dogru olan 2.500 devir civarında tutarak araç ısındıktan sonra 15-20dk yaz-kış sürmektir. kısa mesafe süren ve trafik ortamlarında bulunan araçlar daha düşük viskoziteli ve daha yüksek yanma sıcaklığına sahip düşüksaps (lowsaps) yağlar kullanmalıdır.

    kötü yakıtın da önüne geçilmesi için giderek yaygınlaşan petrol şirketlerinin işletmesinin sahibi olduğu bayiler (shell petrol a.s, bp petrolleri as , total oil türkiye as yazar fişte) tercih edilebilinir.
  • eğer aracınızın km'si yüksekse bir kere temizletip devam edin. bu parça gereksiz değil ancak bizim hassas olmadığımız bir konuda görev yapıyor. yani emisyon ve çevre. bu araçları üretenler bunun dolacağını zaten biliyor ancak avrupadaki yakıtın kalitesinden dolayı 350-400 bin km sonra dolacağını öngörüyorlar. bu sebeple bu sorun bizim gibi yakıt kalitesi görece düşük ülkelerde "sorun" dan sayılıyor.

    yapacağınız 3 şey var.
    1) arada rejenerasyon yaptırarak (gazlayarak) kurumu attıracaksınız veya bir serviste içini temizleteceksiniz.

    2) bilgili ekipmanlı bir özel serviste dpf iptali yaptıracaksınız. ancak bu biraz maliyetli olacaktır. zira dpf iptalinden sonra araç arıza kodları üreteceği için beyne müdahale edilip yeni yazılımla araçta dpf takılıymış süsü vermeleri gerekecek. sonra da egzoz işiniz olacak. dpf yerine uygun boru takılacak.

    3) yurtdışından içi boş bir dpf hausing'i alıp (dış kap) sizinkiyle değiştirteceksiniz. bu durumda yazılıma gerek kalmadan en ucuz ve sorunsuz yolla dpf iptali yapmış oluyorsunuz zira beyin araçta hala dpf var ancak dolmuyor zannedecek.

    ayrıca dpf iptalinin hiçbir zararı olmadığı gibi faydaları var. yakıtın düşmesi, motor içi yakıt basıncının artıp enjektörleri bozmaması gibi. tek sorun egzoz emisyon artışı olacaktır. son olarak dpf iptali yapılmış araçlar muayeneden geçmez. ancak 2. maddede belirttiğim şekilde sadece dpf'nin içini boşaltırsanız muayeneden geçersiniz. dpf'yi söküp yerine boru kaynattırırsanız muayeneden kalırsınız. her muayene öncesi dpf taktırıp muayene sonrası söktürmek gibi zahmetlere girmek durumunda kalırsınız.

    ekşisözlük magazin servisi sundu
  • dizel araç almamak için bir sebeptir. dizelin yanması sonucu egsoza gelen nano boyuttaki partikülleri daha büyük partiküller haline getirerekten işlev gören bir parçadır.
    bu partiküller egsoz basıncını fazla arttırınca sistem devreye girerek (hatta filtre içine mazot damlattığını düşünüyorum) motor devrini ve egsoz sıcaklığını arttırarak bu partiküllerin yakılmasıyla egsozdan atılmasını sağlamakta. sistemin amacına gelirsek, nano boyuttaki partikülleri böyle bir işlemi yapmadan atmosfere saldığınızda ciğerlere kolaylıkla yerleşmesine ve kansere sebep olmasına izin vermiş oluruz. bu işlemi yaparak partikülleri daha büyük hale getirerek ve yakarak egsozdan atmış oluyoruz. böylece havada asılı kalacak partüküller yerine yola düşen ağır partiküllere sahip oluyoruz. ve yaşasın, temiz teknolojiye sahibiz! bunların hepsini daha fazla yakıt tüketimine sebep olarak yapıyoruz. bu mantıkla çalışan başka bir temiz enerji sistemi için (bkz: egr). çok daha mantıklı sistemlerin yapılabileceğini düşünüyorum ama malum fosil yakıt teknolojisinin ölümüne az kaldı. böyle sistemlerle milleti derbeder ederek, çözüm değil sorun üreterek istedikleri zaman dizel teknolojisi kakadır reklamını yapacaklardır.

    gelelim kendi tecrübemize:
    fiat punto aracımda bu özellik var malum euro 5 normu. ilk başlarda 5000 kmde bir temizlik moduna giriyordu. sonra bu aralık gitgide kısaldı. şu anda araç 50000'lerde ve 200kmde bir temizlik moduna giriyor. 10-15 dakika yüksek devir, yüksek kademe fan ve beyaz egsoz dumanıyla gezmek zorunda bırakıyor. servise defalarca gittim. en son bilgisayara bağladılar ve aldığımdan beri 250 kez bu temizleme işlemini yaptığı ortaya çıktı. işin garibi benim arabam bu temizlik moduna girdiğine dair uyarı da vermiyor motor sesinden ve yüksek anlık yakıt tüketiminden anlaşılıyor. suçu opet'e attık bir de başka yerden yakıt al dediler. po'dan aldım yine aynı sonuç!
    bence sorun şu:
    araç istediği kadar otomatik temizleme işlemini yapsın bir süre sonra yüksek sıcaklıkla yakma işleminde bile yanmayan bir tıkanıklık başlıyor. bunun sebebi de aracı uzun süre günlük bir kaç kilometre yolda kullanmak. çözümü filtreyi değiştirmek ya da çıkartıp sağlam sökücülerle ve basınçlı suyla temizlemek. garantili arabada sökme işlemini yapamıyorsun. servis de parçada suç bulmak istemiyor. sonuçta arıza lambası yanmıyor muhabbeti yapıyor. öyle pis bir durum işte. biraz ısrar etsen yakıt kaynaklı olabilir muhabbeti yapıyorlar.
    bana çaylakken bu kadar uzun bir entry yazdırmış karın ağrısıdır.
  • araç üreticilerinin emisyonun mali sorumluluğunu tüketiciye yıkmasına yarayan sorun kaynağı parça. aslında uzun ömürlü bir parça ancak şehir içi ve devirsiz kullanım derken kendini temizlemesi mümkün olmayabiliyor. öyle denildiği gibi yakıtımızın kötü oluşundan falan da dolduğunu sanmıyorum. zira mazot kalitemiz yeteri kadar iyi. inanmayan buraya göz atabilir. ama ne olur? istasyon yakıtta hile yapmıştır yakıtın kötü olur. bir de yıllarca yakıt alınca yakıt deposunun dibinde pislik birikebiliyor. bu da dpf'nin dolmasına neden olacaktır.
    bu parça zamanında beni uzun süre uğraştırdı. sonunda çözümü buldum ama piyasadaki çözümlerin aslında çözüm değil de amiyane bir deyimle para tuzağı olduğunu öğrenmiş oldum. sorunu yaşayan arkadaşlar için burada anlatayım da neyle çok basit çözümlerin nasıl imkansız olduğunu anlamış olsunlar.
    2016 başlarında 2011 model eski kasa dizel bir focus aldım(marka-model ve motor tipi önemli bu konuda). bu arkadaşta sıvısız sistem varmış. bu kasa için birkaç ay üretilen bir motor. ilk sene bir sıkıntı olmadı. ancak ikinci kıştan itibaren (bu ikinci kışta hafif bir çarpmam olmuştu, panjur kırıldı sadece. bunu da yazın kenara) araç sık sık dpf arıza kodu vermeye başladı. sarı motor ışığı (kodu da p244a idi galiba). bir de enjektör temizleyici kullandım bu sıra. asıl bundan sonra azıttı araç. ben de biraz araştırma yapınca formlardan çok pahalı bir parça olduğunu, temizlendiğini, iptal edilebildiğini vs öğrendim. bu ışık yandı söndü derken bir yıl geçti. bu sürede ışık yandığında ben otobana çıkıp sürebiliyordum. ama fark ettim ki asıl aracı sıkıştırınca yanıyor bu ışık. bir de mazot azalınca. forumlardaki bilgileri yine gözden geçirince fark basınç sensöründe bir arıza olabileceğini anladım (filtre girişi ile filtre çıkışı arasındaki basıncı ölçerek tıkanmayı anlayan ve rejenerasyonunu başlatan sensör. ahan da bu). bu bilgiyi de atın cebe.
    2018 yaz gibi araç kendini kısıtlamaya başlayıp ekranda "motor arızası" yazmaya başladı. neyse ki elimde ecu hata kodu okuyucu vardı (20-30 lira bir şey. bulundurun.benim ilk araç canımı çok yaktığı için almıştım zamanında). girdim baktım yine dpf ile ilgili hata kodları. silinmiyor da. neyse öyle kullandım. yine düzeldi, yaptırayım vs derken birkaç ay daha kullandım. sonra gittim temizlettim bir dpf servisinde. buradaki arkadaş da daha önce temizlenmesine rağmen düzelmeyen bir araca sensör değişimi yaptıklarını anlattı (bunu da atın cebe). temizlik bitti (2018 yılında 550 tl verdim) eve gittim. biraz zorlayınca yine hata kodu, yine dpf. aradım dedim ne iş kardeş. adam bana temizlik öncesi ve sonrası ölçüm raporlarını atıyor. üzerine gitmedim ama haritalardaki yorumuna 2 yıldız mı verdim yorum mu yaptım öyle bir şey ettim. sonra arada sırada tamir yaptırdığım özel servise gittim ve sensörün değişmesi gerektiğini söyledim. hatta gösterdim "aha bu sensör" diye. oradaki çok bilgili usta! önce doluluğuna, kırık olup olmadığına bakılıp gerekirse temizleneceğini söyledi. ben zaten temizlediğimi söyleyince de yaptığımın ne kadar yanlış olduğunu, bazılarının asit döktüğünü vs söyledi. halbuki gittiğim dpf temizleyen arkadaş yetkili servislere taşeronluk yapıyordu (siz gidip bırakınca da bu arkadaşlar yapıyor temizliği, isterseniz temizleyeceğiz denince makineyi sorun. büyük ihtimal başka yerdedir). artık o kadar bunaldım ki "bir şekilde çözün artık" çıktım. temizlediler. hatta yine öncesi ve sonrasını gösteren bir rapor verdiler. %52 miydi 60 mı öyle bir doluluk varmış, neyse ki içindeki seramik filtre kırık değilmiş vs. 750 tl de oraya verip mutlu mesut eve gittim. bir iki güne aynı hüsran. tekrar gittim servise. bu sefer bir arkadaş ile bilgisayara bağlayıp yol testi yaptık. servise geçtik ve bana aylardır aradığım sensörü verdiler. 300 lira imiş. yetkili serviste en az 1000 lira imiş (gerçekten de öyleymiş, bu servise giren parça garanti ile birlikte en az iki katına çıkıyor anladığım kadarıyla).
    sonuç nedir derseniz bu parça değişince sorunum düzeldi arkadaşlar. bundan sonra aracı 6 bin km ve 5 ay gibi bir süre daha kullandım. hatta sattığım arkadaşla da irtibatım devam ediyor. herhangi bir sorun çıkmadı. sorun parçayla ilgili olunca ilk temizlik yaptırdığım yere verdiğim puanı da kaldırdım. adam yanlış bir şey yapmadığı gibi doğru bilgilendirmede de bulunmuş. aslında bu süreçte kimsenin yalan söylemediğini söyleyebilirim. ilk temizleyeninden sonraki servisteki gerekli parçayı bana satmayan ustaya kadar. gerçekten açılıp bakılması gerekiyor. kırık vs varsa filtre değişimi gerekiyor (bu da aslında sıfır ürün demek değil, filtre işlevi gören seramiği değiştirebiliyorsunuz (o zamanlar 1500 tl idi/muhtemelen çıkma takacaklardı. çözer miydi çözerdi) ya da iptal ettirebilirsiniz (benim gönlüm razı olmadı). peki sorun nerede?
    sorun şu arkadaşlar. kimse sizin sorununuzu çözmeye meraklı değil. normalde araç dpf uyarısı veriyorsa hortumundan sensörüne bakılır, en son temizlenir veya değiştirilir. bakın şurada karşı basınç ölçümünden bahsediliyor. işte bu fark basınç sensörünün düzgün çalışıp çalışmadığını anlamak için yapılan ölçümdür. merak edenler için aha burada anlatılmış. bu sayede sorunu kökten halletmiş olursunuz. ancak bizim ülkemizde böyle bir işlem yok. bildiğin yok. ben bulamadım en azından. bizde temizleyince sorun geçmezse ucuz çözümlere geçiliyor. onu geçtim temizliğini de sorunsuz yapacak yer bile olmayabilir. bakın bu parça öyle delikli seramik değil. kurum dolması üzerine geliştirilmiş, bazı gözenekleri kavisli veya ucu tıkalı olarak tasarlanmış bir parça. bunun kimyasal ile yıkanması ne kadar doğru olur bilmiyorum. ama bende işe yaradı açıkçası. daha pahalı bir çözüm için yakma yapılıyor. ancak onu da yapan yerler sayılı ve fiyat neredeyse iki katına çıkıyor. değer mi bilmem. benim araç yıkayınca temizlenmişti ancak tıkalı olduğundan bile emin olamadığım için kesin konuşmak istemiyorum. burada son sözü yıkama ile sorunu çözülen arkadaşların tecrübesi söyleyecek. ama dediğim gibi katılaşmış kurum çözülür mü bilmiyorum. mesaj atarlarsa editlerim.
    arada unuttuğum önemli bir ayrıntı: aracımı sattığım arkadaş yakıt sisteminin tıkandığını ve bu nedenden ötürü temizlik yaptırdığını söyledi. ancak bundan dolayı dpf temizliği gerekir mi bilmem. zira ben uzun yolu çok yapan bir insandım ve sorunum iki kere temizlik yapıldıktan sonra değil sensör değiştikten sonra düzeldi. kaldı ki iki temizlikte de partikül doluluğum %60-50 civarıydı ve rejenerasyon %60 dolulukta başlayıp %30 veya 40 dolulukta biter. yani yakıttan dolayı dolsa bile kendisini temizleyecekti.
    özetle araç yaşlandıkça sensörler de eskiyor, bende hafif çarpma nedeniyle oluşan sarsıntı da fark basınç sensörünün arızasına sebep olmuş olabilir. ancak kimse o parçaya bakmadığı, hatta siz ısrar etseniz bile onu değiştirmediği için yüklü miktarda para ödemeniz gerekmektedir. sensör alma umuduyla girdiğim başka bir servisteki arkadaş "sorunu anladım, çözerim ama 750 liraya da çıkabilir, 4000 liraya da" şeklinde bir cümle bile kurmuştu. zaten diğer servis değişim için 3500 lira fiyat vermişti. bu çok zeki arkadaşımız da "temizlerim olmadı değiştirir veririm" diye düşünmüş olmalı. ben de onun hakkında bir şeyler düşünerek çıktım gittim tabi.
    sonuç olarak tavsiyelerim: tamir yaptırdığınız yerin çalışma şeklini sorgulayın (o zamanlar sensör ölçümü yoktu, belki şimdi vardır bilmiyorum. olan servisi tercih edin). tamir işleriniz için zırt pırt servis değiştirmeyin, fikir almak için başka servise başvursanız da tamiratı genellikle aynı yere yaptırın. eninde sonunda paranız cebinizden çıkacak, bari iki kere çıkmasın.
  • kamyonu minibüsü fabrika bacası gibi zehir sacarken, bizim atmosferi kirletmememiz için dizel araçlarımızla eklenmiş baş belasidir. egr valfi de öyledir. çevre kirlenmesin diye otomobilinizi boğar. öldürür. çünkü bu sisteme uygun yakıt yoktur ülkede. yani bu mazot ve bu trafik, partikül fitresiyle geçinmez. aracin düşük vites ve yüksek devirde kullanılması ile temizlendiği söylenir. amaç artan isi ile filtrede biriken tortunun yakılmasıdır. zaten mekanik temizlik mümkün değildir. çünkü bunun için kullanılan kimyasalların ülkeye girişi yasaktır. bu filtre hava filtresi gibi kolay değişen bişey de değildir. çok pahalıdır. çözümü söküp atmaktır. legal olmadığı için yetkili servisler yapmaz. tuning'ciler yapar. bu işlemden sonra araciniz prangalarindan kurtulur. içindeki tüm irini kusar dışarı. rahat rahat. korkmadan. çekinmeden. hapşırirken kendini frenlemezsin ya.. işte öyle. prezervatifsiz bosalirsin ya.. işte öyle orgazmik bi zevk duyar motor. lakin artık tüvtürk muayenesinden gecebilmenizin yada geçerli bir emisyon pulu alabilmenizin garantisi yoktur.
  • 500 tl’ye rahatça söktürürsünüz tüvtürk muayene‘ye giderken 5 katı fiyata geri taktırırsınız.
  • astra j'de tıkandığı zaman motor arıza ışığını yakan ve 1500 devrin üstüne çıkmanıza izin vermeyen parça. yokuş çıkarken yakalanırsanız geçmiş olsun. çünkü 1500 devri geçemediğiniz için vites yükseltemiyorsunuz yokuş yukarı. kendinizi birden 1. viteste kaplumbağa misali yokuş tırmanır vaziyette buluyorsunuz. güya doğayı koruyormuş ama ikide bir uyarı verince insanı çileden çıkaran bir parçadır kendileri. buradan bu parçanın geliştirilmesinde emeği geçen geçmeyen herkesin okuduğu mühendislik fakültesinin taa amk
hesabın var mı? giriş yap