• eskiden italya'da gunumuzde uygulandigi gibi bir bosanma proseduru olmadigindan dolayi marcello'nun buldugu bosanma sekli.o donem italyanlarin koyu katolik olduklari ve kiliseyi tepelerine cikardiklari icin agir dini kurallar ve yasaklar karsisinda ezilip buzuldukleri malum, gerek fellini gerek pasolini filmlerinde gordugumuz uzere.adamimiz fefe de (bkz: marcello) bu ezilip buzulen, acmazdan acmaza kosan dertli kitlenin bir uyesidir, cirkin karisindan tiksinmekte, karsi tarafta oturan genc ve guzel (bkz: yanlis hatirlamiyorsam) yegenine olan aski ile yanip tutusmakta olan bir adamdir.karisindan kurtularak tekrardan evlenebilmesinin tek yolu vardir, o da karisinin olmesidir, zira diger tum yollar toplumdaki itibarini sifirlayacagindan bir cozum olusturmazlar fefenin derdine.eh kadin da kendiliginden olmeyecegine gore ince ince planlar cinayeti, ancak gidip te iki sikarak oldurse hapislerde curuyecegini bildiginden bir kilif bulmasi lazimdir ki ceza indirimi alsin, zaten 3-5 yilda bir af cikmaktadir, bir iki yil yatarak pacayi kurtarabilsin.cozumu de bulur netekim ve (bkz: olaylar gelisir), gelisirken de italyanlarla turkler arasinda ne kadar da fazla sayida paralellikler oldugunu farkettirir; tore-dini kurallar benzesimi, toplumun cinayet isleyen er kisiyi "e kadin da haketmis ama" diyerek aklamasi, akraba evliligi (bkz: daha gider bu) seklinde.
  • filmi izlerken adamın boşanmak yerine neden böylesi çetrefil yollara saptığını kendine sosyolojik baskıyla izah etmeye çalışan belki benim gibi bir iki saf daha vardır diye yazıyorum bunu.

    italya'da 1970 lere kadar boşanma hakkı yokmuş.70 yılında yaptıkları evliliğin feshi davalarının düzenlenmesine dair kanunu 74 de halk oylamasına sunuyolar.çakallar, referandumun sorusunu da yasanın kaldırılmasını istiyomusunuz diye sormuşlar.(bkz: referandumlarda evet deme eğiliminin daha güçlü olduğu gerçeği)%59 hayır, %41 evet oyuyla kanun yürürlükte kalmış.

    yani bu film 20.yüzyılın büyük bir bölümünde italyan medeni kanunun pek de öyle medeni bir tarafının olmadığı gerçeğiyle de epey şaşırtıcıdır.
  • --- spoiler ---

    filmin giriş sekansında bir baloda erkekler birbiriyle dans ediyordur. bizim düğünlerde birbiriyle dans eden kızları hatırlatır.

    --- spoiler ---

    trajikomiktir.
  • filmin tanıtım yazılarında, artık italya'da tarihe gömülmüş olan ama 50 yıl öncesinin italya'sında var olan namus cinayetleri'nden söz edilir.
    wikipedia'da da bu filmi tıkladığınızda filmin içeriğini okurken karşınıza namus cinayeti kavramı çıkar tıklarsınız ve karşınıza pakistan,mısır ve türkiye gibi ülkelerde hala var olan bir olgu diye bir açıklama çıkar.
    filme gelince,güzel filmdir.
  • 1962 yapımı, siyah beyaz, 104 dakika süren, pietro germi'nin yönettiği, sadece marcello mastroianni'nin filme damgasını vurmuş o tiki için bile izlenesi, 2001 istanbul film festivalinde yer almış nostaljik italyan komedisi
  • angela rolündeki stefania sandrelli'nin büyüleyici bir güzelliğe sahip olduğu 1962 yapımı italyan komedisi.
  • enfes bir film. enfes bir taşlama. 1950'lerin italyasındaki namus (!) cinayetleri komik bir üslupla anlatılmış. bir zamanların italya'nın bizden farksız olduğunu görmek şaşırtıcı. epey eğlenceli bir yapım. italyan yeni gerçekçiliğini fransız yeni gerçekçiliğinden daha fazla sevmemin bir nedeni de sıkıcı olmaması. fransız yeni gerçekçiliğine ait filmleri izlerken sıkılıyorum, ama italyan sinemasından bir filmi açınca çok nadir sıkılıyorum. bu da o eğlenceli ve kaliteli filmlerden.

    16 (on altı) yaşındaki kuzenine âşık olan fefe (ferdinand'ın kısaltması) filmin merkezinde yer alıyor. fefe çenesi düşük, hakikaten insanı çileden çıkarabilecek eşinden bıkmış durumda. fefe eşinden öyle bıkıyor, daha çocuk olan kuzenine öyle âşık oluyor ki eşini öldürme planları yapmaya başlıyor. film dönemin muhafazakârlığını, namus cinayetlerini ve hukukunu 2 saatte eğlenceli ve etkileyici bir şekilde hicvediyor fefe üzerinden. marcello mastroianni de bu rolde döktürüyor. gene komedideki yeteneklerini sergiliyor. angela'yı oynayan stefenia sandrelli de gerçekten güzelmiş o zamanlar.
  • filmde marcello mastroianni'nin yine kendi oynadığı la dolce vita filmini izlemeye gitmesi beni benden lan film. keşke oradan da birkaç espri çıkarsalardı. çok güzel sahneler var bunun gibi. toplum baskısının aslında namussuzluğu nasıl artırdığını gözümüzün önüne güzelce seriyor film.
  • ortalama bir film. bazı durumlar hikaye yürüsün diye abartılmış.

    en çok taktığım nokta ise istenmeyen kadın rosalia'da bitişik kaş ve bıyıklı olması. ne ki bu, ne kadar karikatür. liseye mi gidiyor bu kadın, 12 yıllık evli. burası da çok abartı geldi bana.

    evet kadın erkek arasındaki namus kavramı bize benziyor. ama bu türdeki en iyi italyan filminin sedotta e abbandonata olduğunu düşünüyorum ve tavsiye ediyorum, ayrıca ilginçtir bu filmde de stefania sandrelli oynuyor.
  • 1961 yılında pietro germi tarafından çekilmiş, marcello mastroianni nin canlandırdığı ferdinand'ın kısaca fefé'nin hikayesini anlatan italyan filmi. filmin geçtiği yıllarda boşanmak yasaktır. fefé ise aynı bahçede yaşadığı kuzeni stefania sandrellinin canlandırdığı güzelliği ile büyüleyen angela'ya aşık olmuştur. bu aşka kavuşması için de eşi rosalia'dan kurtulması gerekmektedir. ama nasıl olacaktır? filmde bu kurtuluş hikayesini görürüz. hikayeye dönemin italya'sındaki gericilik, ahlak ve namus bekçiliği, aile ve evlilik kavramlarının kutsallığı eşlik eder. fefé'nin tikleri ve rosalia'nın yapışkan halleriyle keyifli, eğlenceli yaklaşık iki saat vaat eder.

    --- spoiler ---

    filmin açılış sahnelerinden birinde erkeklerin erkek erkeğe dans etmeleri bizdeki kına gecelerinde kız kıza dans edenleri anımsatarak güldürmektedir. ancak bir taraftan da kadınların ikinci planda olduğunun göstergesidir.

    fefé'nin kardeşi agnese ve sevgilisi rosario'nun her seferinde yakalanmaları ve fefé'nin sadece tikleriyle karşılık vermesi insanı güldürür.

    dava vekili de marzi'nin konuşmasında "onur nedir? saygıdeğer tameseo'nun anıtsal italyanca sözlüğündeki tanımlamayı kabul edecek olursak: ahlaki ve medeni özellikleri bir adamı onurlu kılar ve toplumdaki, onu onurlu bir kişilik olarak mı algılar. ya da tüm bunlar, bizim için beş para etmez, değersiz bir paçavradan ibaret midir?
    --- spoiler ---

    diyerek bizi onur konusunda düşünmeye iter. gözümde carmelo'nun eşi bayan patané fefé'den daha onurludur. filmdeki eril dil, kadınların ikinci planda olması hassas bünyeleri rahatsız edebilir.
hesabın var mı? giriş yap