• kendisiyle yanlis teshis sonucu tanistim ve asla unutmayacagim iki gunu yasatmistir bana. hamile kaldığımı evde yapilan gebelik testlerinden ogrenmistim daha sonra kan tahliliyle, bhcg degerim 3000 civari cikti ve hamile oldugum kesinlesmisti. bikac gun sonra esimle dedik" gidelim once bebegi gorelim sonrasinda yemege cikariz" hastaneye gittigimizde doktor hcg degerime bakti ve cok rahat keseyi goruruz dedi . dedi de bi turlu goremedik saga evrildik sola cevrildik yok hmmms iiiii gibi gevelemelerden sonra " ektopik gebelik rahmin bos cok agrin olursa hemen geliyosun iki gunde bir hcg degeri olcmemiz gerek " gibi seyler soyledi de ben gerisini cok dinleyemedim. kapidan cikarken kafamda hep ' biz bebegi gorcektik biz yemege gitcektik' diye yankilanan bi ses vardi. olmaz dedim bu doktor gorememistir daha iyi bi hastaneye gidelim. anadolu yakasinin en iyi hastanelerinden birine hem de. ordaki doktora durum boyle boyle dedim " bir de biz bakalim" dedi . bu sefer ki daha agir geldi nedense bana. " normal bir gebelik olmadigi asikar burda da yatisini verebilirz ama bence en iyisi zeynep kamil hastanesine gitmeniz orada cok iyi profesorler var" bu kez kapidan cikarken ic sesim bile susmustu sanki . arabada hic konusmadik esimle. sirada zeynep kamil vardi. oraya vardigimizda aksam olmuştu ve nöbetçi doktor vardi yine ultrason ve yine ayni teshis "ektopik" doktorlar, hemsireler aralarinda benden bahsederken ektopik diyolardi sanki ismimmis gibi. nobetci hanim yatisimi verdi hemsire damar yolu acti ve "yarin sezaryen olacakmissin 12 ye kadar yemek ye sonra yiyemezsin " odaya gittim 5 kisiydik ilk defa hastanede yatiyodum ve uc saat icinde yasamadigim hissetmedigim duygu kalmamisti. kadin hastanesi oldugu icin esim yanimda yoktu zorla kardeşimi yanimda kalmasi icin ikna etmistik hemsireyi.durup durup kardesime " simdi ben yarin ameliyat olacagim ve bebek yok oyle mi " diyip duruyodum sabaha kadar agladim . igrenc agustos sicaginda klimasiz ve havasiz bir odada hayatimin en berbat gecesini geciriyodum. ben agladim kardesim agladi ben agladim annem agladi kapida esim agladi.. sabah oldu asistan doktor geldi bir de ben bakayim dedi. tabi ya bir de sen bak dunden beri bakmayan kalmadinzaten bir de sen bak. ayni digerleri gibi bakti da bakti sonuc yine ayni.. saat 9 oldu bi hareketlilik uzman doktor geliyor dediler arkasinda 5 6 asistanla. hastalar hakkinda bilgi aliyodu. benim basima geldiler gozlerim yumruk gibi olmustu adam resmen aciyan gözlerle bakti ve sordu "nesi var ?" ve yine ayni igrenc kelime " ektopik" bir de ben bakayim dedi son olsun"hurraaa hep birlikte kic kadar odaya girdik alismistim artik ultrasona girmeye heralde zateb halimde yoktu bir sey demeye. ve iste o an adam evirip cevirmeden sadece bir bakista " bunun nesi ektopik sadece kese hcg degerine gore kucuk bir hafta sonra buyurse hicbir sikinti yok " hepsi odadan cikti ben kalkamadim sandalyeden yigildim kaldim hasta bakici kadin sarildi bana" kalk dedi git burdan evinde uyu artik iki gundur kendini harap ettin " kalktim gittim evime o kesede buyudu sonra icine bebekte yerlesti sonra o bebek dogdu simdi de besikte uyuyor. ama ben o geceyi hic unutmadim uc tane isini bilmez doktor yuzunden hamileligim her zaman ona bir sey olacak mi stresiyle gecti. simdi diyorum ki burayi okuyan arkadaslarima böyle bir tani konsa dahi anneye zarari bebek bu kadar kucukken kesnlikle olmuyormus o yuzden bekleyin ve birkac doktora daha gidin.
  • döllenen yumurtanın rahimden başka bir yerde gelişmeye başlamasına verilen isim.

    yumurtalık kanallarının iltihaplanması sonucu meydana gelir. yumurtalık kanalları iltihaplanınca daralır, döllenen yumurta spermle birleşip büyümeye başlayınca kanaldan geçip rahimin yolunu bulamaz, orada yerleşir ve büyümeye başlar. büyüyen yumurta kanalı patlatarak karın boşluğuna çıkar. bu esnada döllenmiş yumurta çoktan embryon haline gelmiştir ancak karın boşluğunda embryonun büyümesine imkan verecek yer olmadığından cenin oracıkta ölür. bu durumda da mide bulantısı ve karın ağrıları eşliğinde kanama başlar. vakitli müdahale yapılmazsa durum olduğundan daha vahim bir hal alır ve kişinin kurtarılamamasına kadar olumsuz gelişir.

    dikkatli olmak lazım.
  • çok acı çektim. hem fiziksel, hem ruhsal. hangisi en kötü yanı bilmiyorum. hep duyduğumuz ama tehlikesini yaşamayan kimsenin bilmediği şeylerden biri dış gebelik. kadın ya da erkek kim olursanız olun ihtimalini aklınızda tutmanız ve işaretlerini fark edebilmeniz gereken hayati risk taşıyan bir konu. etrafımla konuştukça, araştırdıkça, okudukça bu kadar ciddi ve yaygın bir komplikasyonun ne kadar az farkındalıkla geçiştirildiğini gördüm. günlerce acı içinde yattığım yatakta nispeten kolayca kurtulabilecekken ölen kadınları düşündüm. bir yerlere yazmak, insanları uyarmak istedim ama kendimden beklediğimden fazla etkilenmişim. yazmayı denediğim her seferinde bıraktım. haftalar geçti ve ancak yazabiliyorum. hem hayati önemi olan, hem de psikolojik açıdan bilinmesi gerektiğini düşündüğüm şeyleri detaylıca yazacağım ki tanıdık gelen en ufak bir belirti varsa bu ihtimal aklına gelebilsin okuyanların. okuyacak kadınların işine yarayacağını biliyorum. umarım erkekler de üşenmez okur ve belki hayatlarındaki bir kadını uyarabilirler. anlatırken yaşadıklarımı çok dramatize etmek istemiyorum ama doğası gereği travmatik olduğundan bazı duygusal kısımları belirtmem gerektiğini düşünüyorum. üstelik ben çok hafif atlatmış şanslı kısımdayım.

    öncelikle kesinlikle bilmeniz gereken kritik bilgiler: dış gebelik ölümcül risk taşır. hamileliğin ilk üç ayında yaşanan gebeliğe bağlı ölümlerde en yüksek oran bugün hala dış gebelik kaynaklı ölümlerden oluşuyor. dış gebelik erken teşhis edilemediğinde (genelde fallop tüpünde parçalanma sonucu) oldukça şiddetli iç kanamaya sebep olur. henüz bu aşamaya gelmeden önceki ağrılar karın ağrısı, gaz sancısı, adet sancısı ile karıştırılabildiğinden ne yazık ki kadınların çoğu ağrı kesici alıp geçiştirerek hayati tehlikeye doğru gidiyorlar. her ay benzer ağrılar yaşamanın alışkanlığıyla önemsenmiyor. üstelik gebelik hormonlarınız tıkır tıkır işlediğinden gerçekten gaz sancınız da olabiliyor. bu aşamalar kişiden kişiye çok değişkenlik gösterebiliyor. dolayısıyla bir şekilde gebeliğin farkına varıp doktor kontrolüne gitmediyseniz, yani zaten kontrol altında değilseniz, şüphelenebilmenizin neredeyse tek yolu durumunuzda bir tuhaflık olduğunu anlamak. normalden farklı başlayan adet kanaması, uzayan kanama, şiddetli karın ağrısı, karnın sağ ya da sol tarafına odaklı ağrı, geçmeyen adet sanıcısı vs… normalin dışında olan ne varsa, gebelik ihtimaliniz varsa geçiştirmemeli ve derhal doktora gitmelisiniz. zaten gebelik planınız varsa mümkünse evde testi es geçip direkt doktordan test istemelisiniz. pozitif gelmesi halinde ultrasonda rahim boş görünecek ve henüz adet yaşadıysanız doktorunuz olası “düşük” olarak görüp sizden 48 saat sonra ikinci kan testi isteyecektir. düşük çok daha yaygın olduğundan bu genel eğilim normal. fakat dış gebelik varsa ve ilerlediyse aslında saatlerle yarışıyorsunuz demektir ve her an başlayabilecek bir iç kanama sebebiyle asla tek kalmamanız gerekir. bu yüzden doktorun bu ihtimali akıl etmesi ya da sizin ettirmeniz önemli. aşamasına göre birinin yanınızda kalması, hastaneye yatışınızın verilmesi ya da acil ameliyata girmeniz gerekiyor olabilir. bunu anlamanın tek yolu da ultrasonda sadece rahme değil fallop tüplerine ya da olası dış gebelik noktalarına bakılması, bakılmadıysa da bunu özellikle istemektir (benim deneyimim bunu yaşattı). şiddetli iç kanamanın aniden başlaması halinde o sırada her ne yapıyorsanız acıdan bayılabilirsiniz. trafikte olabilirsiniz, evde tek ve saatlerce bulunmayacak durumda olabilir, şoka girebilirsiniz. iç kanama halinde yanınızda birinin olması hayatınızı kolaylıkla kurtarır. bütün bu teşhis çabasındaki en önemli kısım budur. ilerlemiş bir dış gebelikte iç kanamaya vardırmadan gebeliği sonlandırma şansını yakalamak ya da başladığında tek olmamaktır. benim durumumda doktor ultrasonu düşük tahmini ile bitiriyordu, rahmi boş gördü ama tüplere bakmadı. karnımın sol tarafında ekstra ağrı olduğunu o sırada fark edip söylediğimde bakınca kanama noktasını gördü ve tüm senaryo ve ciddiyet değişti.

    bende bir anda çok şiddetli bir karın ağrısıyla başladı. evde tektim. ayakta duramadığım için yatağa gittim ve tam olarak kıvrandım. iki büklüm, dizlerimin üzerinde, sırt üstü, biraz olsun iyi gelsin diye aklım gelen her pozisyonu denedim. vücudumu şişmiş hissediyordum. tüm karın bölgemi ağrıttığı için üşüttüğümü ve şiddetli bir gaz sancısı yaşadığımı, kendiğinden geçecek bir şey yaşadığımı düşündüm. hiç sekmeyerek beşinci günde tamamen biten adet kanamam o akşam, yani altıncı günde çok hafif lekelenme halinde tekrar başladı ve bunu da gazın bölgeye baskısına bağladım. yattım. haftalara yayılan yatma halim başladı.

    ilk iki günü hafifleyen ağrılarla geçirdim. üçüncü gün bütün karnımı kaplayan ağrı (burada haberim yok ama iç kanama geçiriyorum, şansa bir şekilde kendi duruyor sonra. kanayan kısım bloke olmuş olabilir) yüksek oranda geçince karnımın alt kısmındaki ağrıyı fark edebildim. normalde olmaması gereken bir ağrıydı. lekelenmelerim de devam ediyordu. grip oldunuz diye bile dengesi şaşabilen adet dönemi sebebiyle, devam eden ağrıyı bu noktada es geçebilir görmezden gelebilirdim. “bu ay biraz uzadı, üşütmüştüm olabilir” deyip ağrı kesici alabilir, es geçebilirdim. olmaması gereken ağrıları ağrı kesiciyle bastırmayın. ağrı bir alarm sistemidir. ağrı kesici bu alarmı kapatır. gaz ağrısından bağımsız olarak, karnımın adet olur gibi ağrıdığını fark edince katıksız bir şansla düşükten şüphelenip eczaneden test istedim. eğer bir düşük söz konusuysa beta hcg hala dolaşımda olacağından ev testleri de tespit ederdi. ama bir yandan da o kadar saçma geliyordu ki telefonu elime alıp bıraktım, sonra aklımda şüphe kalmasın içim rahat etsin diye ikinci kez telefonu alıp bu kez aradım. bunu özellikle belirtiyorum çünkü o kararsızlık halinde aldığım ikinci karar sayesinde olası diğer senaryolara göre hafif atlattım. böyle durumlarda kararsızlık göstermemek gerekiyormuş. bir tuhaflık varsa en azından bir test yapmak bile her şeyi değiştirebilir

    testin pozitif gelmesiyle hayatımın panik atağa en yakın şokunu yaşadım. ellerimden kanın çekildiğini ve düşünebilmek için derin derin nefes aldığımı hatırlıyorum. bu noktada yine kendinizle ilgili tuhaflıkları yakalamanız adına önemli belirtilerden birini aktarabilmem için şunu açıklamam gerek: bir gebelik beklemiyordum. hiçbir zaman annelik fikrine düşkün olmadım. etrafta ciyaklayan çocukların gürültüsü her normal insan gibi benim de asabımı bozar. yanlış yetiştirilen çocuklara cıvık bir şefkat göstermem. çocukları sevmediğimden değil, primat olarak yetiştirilenleri sevmediğimden. bebekler şirindir ama görünce içim erimez. çocuk hayalleri kurmam. yakın çevrem de bilir. ama son iki haftadır tüm bunların tersini yaşıyordum. bebek görünce çikolata gibi eriyordum. binanın altındaki çocukların çığlıklarını, gürültülerini hatta küfürlerini bile anlayışla karşılıyordum. cayır cayır çocuk istiyordum. daha birkaç gün önce konusu geçtiğinde “bi tane de ben yapsam” dediğimde herkes şok geçirmişti. bezli poposunu evde sağa sola deviren bir bebeğin hayallerini kurmaya başlamıştım. ben de şaşırıyordum ama herhalde yaşım geldi diye düşünmüştüm. oysa kısa sürede bu kadar radikal bir ruh hali değişikliği gebeliğinize işaret olabilir. o sırada premium plus annelik hormonlarının etkisinde olduğunu bilmiyordum. karakteriniz ruhunuz ele geçirilmiş gibi değişiyor. annelik hissi dedikleri şeyin birazının bile ne kadar kuvvetli ve kaybın ne kadar acı olduğunu böylece anladım. şimdi bile gözlerim dolmadan yazamıyorum. normalde istemediğim, sonra bir anda istemeye başladığım, haberimin bile olmadığı ve artık korumamın imkansız olduğu gebeliği kaybetmek bu hormonların etkisindeyken çok zormuş.

    apar topar yarım saat içinde doktora gittik. yaşadığım şokla daha testimin pozitif çıktığını ve galiba düşük yaptığımı doktora anlatamadan ağlamaya başladım. odaya gidene kadar hem eşimi çok korkutmamak hem de kontrolümü yitirmemek adına sanırım kendimi tutmuştum ama karşınızda doktoru görünce artık kendinizi bırakabileceğinizi anlıyorsunuz. daha düşük fikrine alışamadan, bahsettiğim gibi dış gebelik göründü. ameliyatlardan, yatıştan, kemoterapiden bahsetti. yapabildiğim tek şey bir yandan gözlerimden kontrolsüzce yaş akarken bir yandan da konuşmaya sanki ağlamıyormuşum gibi ayak uydurmaya çalışıp her şeye “tamam” demek oldu. tamam… tabii.. tamam… öyle yapalım… durumun o sırada anlamadığım ciddiyeti sebebiyle doktor şahsi telefonunu verdi ve iletişimde kalmamızı istedi. önce dış gebeliğin testlerle kesinleştirilmesi gerekti. 2x3 cm'lik genişlikte bir kanama yaşanıp durmuştu. normal bir embriyo gelişimi gibi olmadığından uzun süredir büyüme var mıydı yoksa erken mi yakaladık bilmiyorum. ama beta değeri iğne deneyebileceğimiz miktardaydı. tedavi aşamalarıyla ilgili tüm detaylara girmeyeceğim, zaten her yerde var. ama özellikle sormak istediğiniz bir şey olursa lütfen mesaj atmaktan çekinmeyin.

    tüm süreçte 1 saat bile yalnız kalmadım, hastaneden uzak bir yere gitmedim. zaten gidebilecek durumda da değildim. kendimi zorlayacak bir şey yapmadım ve genel olarak yattım. doktor henüz erken aşamada olduğundan, tekrar kanama gerçekleşmediği sürece önce metotreksat isimli kemoterapi ilacıyla gebeliği sonlandırmayı deneyeceğini söyledi. hücre bölünmesini durdurma temel mantığıyla işliyor. vücuttaki folik asidi sıfırlıyor. eğer bu işe yaramazsa fallop tüpünün durumuna ya da iç kanamaya dönmesine göre açık ve kapalı ameliyat opsiyonları var. bu arada öğrenmiş oldum, fallop tüplerinizden birinin alınması zannedildiği gibi doğurganlığınızı yarı yarıya düşürmez. boşta kalan yumurtalığınız sağlam tüpünüze yanaşır ve oraya yumurta göndermeye devam eder. üremek için tüm tüm tuşlara basan bir evrimimiz varmış :) bu detayları veriyorum çünkü şu an bunu yaşıyorsanız doğurganlık dert etmeniz gereken son şey. dış gebelik sonrası çocuğu olan sayısız kadın duydum bu süreçte. dış gebelikte hangi aşamada olursanız olun o sırada önemli olanın sizin hayatınız olduğunu unutmayın. gerisini dert etmemeye çalışın. partneriniz toksik değilse konuşmak ve duygusal acınızı da paylaşmak iyi bir tercih olacaktır. kendinizde ya da onda suç aramayın. bu tamamen şanssızlık. belirli bir kesin sebebi ve kesin bir önleme yolu yok.

    ikinci testin zamanını beklerken kendimi işime vererek kafamı dağıtmaya çalıştım ve elbette başaramadım. tahmin edebileceğiniz tüm gebelik kaybı acılarını yaşıyordum. yaşama benimle tutunmaya çalışan, gen haritası belirli, artık biri olan ve asla tanışamayacağınız bir bebek fikri beni kahrediyordu. hala üzülüyorum, hala atlatmış değilim. zaten bu kadar etkilenmem beni de şaşırtıyor. normalde başkasından duysam son derece soğuk kanlı ve rasyonel yaklaşacağım gerçekler, yaşadığım tüm o koruma duygusu ve hüzünle beni kahrediyordu. neye üzüleceğimi şaşırmıştım. çünkü dış gebelik olsa dahi vücudunuz onu büyütmeye çalışıyor. gebesiniz yani. o da büyümeye çalışıyor. tüm vücudunuz bir hormon kasırgasından geçiyor. duygularınızı had safhada yaşıyorsunuz. yine de duygusal olarak, en az fiziksel olduğu kadar yıpratıcıydı. bir yandan da sürekli risk altında olmanın gerilimi vardı. 48. saatteki ikinci testte beta hcg’de artış görününce ertesi gün tek doz iğneyi oldum. iğne ile 7 günlük takip ve hayatımın en sinir bozucu haftası başladı.

    dördüncü gün zirve yapan bölgesel acıdan ziyade artık tüm vücudumun kaskatı ve şişmiş gibi sabitlenmesi, kımıldayamamak, tüm gün yatmak, daha az sızlayan bir pozisyon bulmak için çabalamak, uyanık ve uykuda saatlerin karışması gibi kısımlar rahatsızlığı fizikselden çok psikolojik bir eziyete çeviriyor. katlanılmaz bir acı değil, bundan endişe etmeyin. ama zor. duygusal olarak daha zor. aklınızı başka bir şeye veremiyorsunuz. tek yapabildiğim bu konuyu araştırmak ve her şey çok fazla geldiğinde sevdiğim kitaba kaçmak oldu. gecelerce, günlerce sayısız makale, video, istatistik, sonra kitap… okudukça, öğrendikçe karanlıkta yatıp benimle aynı şeyi yaşamış kadınları düşünmek ağırıma gidiyordu. hayatını kaybetmesine gerek olmayan, birazcık bilgi kırıntısıyla kurtulabilecek ya da eziyeti kat kat artmayacak kadınlar. birazcık farkındalık yaratılsa… bu yüzden yazmak istedim. önemli olan teşhis. gerisinde halledemeyeceğiniz hiçbir şey yok. ama büyük acılar yaşamamak için önce teşhis. kendinizi dinleyin, sancılarınızı genellemeyin, en ufak farklılıkta üşenmeden doktora gidin. ağrı kesicilere alışmayın. ne yaşadığınızı ve fark etmeseniz neler olabileceğini idrak etmek zaman alıyor. ağrılarımı kesebilirdim. saf paranoyaklığımı dinlemeyip test yapmayabilirdim. ilerlediğinde evde tek olabilir, beni bayıltacak şiddette bir ağrıyla saatlerce müdahalesiz kalabilirdim.

    dış gebeliği araştırdıkça ne kadar yaygın olduğunu, ama kimsenin, özellikle kadınların bunu birbirine anlatmadığını gördüm. çevremde konuştuklarım farkında değil ve inanın çok kişiyle konuştum. aslında tıbbın ilerlemesi sayesinde daha kolay tespit ediliyor, fark edildiğinde tedavisi kolay oluyor. ama ilgilenilmediğinde en az çözümünün kolaylığı kadar büyük bir hayati risk tüm ciddiyetiyle hep orada. umarım daha çok konuşulur. umarım daha çok kadın anlatır.

    eğer şu an dış gebelik yaşadığınız için buraları okuyorsanız bilin ki kalbim sizinle. üzülmeyin ya da korkmayın diyemem. deliler gibi okuma yapılan süreçte en güçlü duygular oluyor bunlar. ama bilin ki geçecek. artık en azından neyle karşı karşıya olduğunuzu biliyorsunuz ve bundan sonrasını da bu bilinçle çizebileceksiniz. yaşadığınız şey hafif değil. vücudunuzu da psikolojinizi de zorlamayın. iyileşmeye odaklanın. dilerim her şey gönlünüzce olur.
  • 2. defa yaşadığım ve bu kez ilkinden daha farklı ve daha acılı olarak karşılaştığım gebelik çeşidi kendisi. önce düşüşe geçen b-hcg bir anda normal gebelik seyrinde yükselmeye başlayınca çok umutlanmıştık; fakat 6+3'de hem doktorumun hem doppler uzmanının hem de çok iyi bir detaylı ultrason merkezindeki uzmanın ortak olarak kesenin olmadığını söylemesi ile iğne ile sonlandırma kararı aldık. bu iğne de düşük doz kemoterapi iğnesi. keza iğnenin vurulduğu akşam tamamen tesadüfen iç kanamam başladı ve çektiğim korkunç ağrının üzerine baygınlık geçirince ambulansla acile kaldırıldım. ambulansın götürdüğü devlet hastanesinin "iğne yapar böyle şeyler" diyip serumuma bir ağrı kesici dahi yapmadan beni taburcu etmesi üzerine hastaneden çıkar çıkmaz yeniden baygınlık geçirdim. sonrasında takibimi yapan özel hastaneye gittik direk. 3 gece hastanedeydim. doktorum iç kanamayı ilaçlarla ameliyatsız durdurdu. biraz yavaş gerileyince hamilelik, 2. doz iğnemi de oldum. sadece bu kemoterapinin yan etkilerini çekiyorum şuan. tabi daha sonuçlanmadı daha yolun başındayım. çektiğim ağrılardan olayın psikolojik boyutunu düşünemedim bile. onun acısı daha sonra çıkacak biliyorum.

    bu dış gebeliklerimde devlet hastanesinde yaşadığım 2. fail oldu. ilkinde de doktor direk açık ameliyat yapıp tüpünü alacağız demişti. bunda iç kanama belirtileri varken beni yatak yok diye taburcu ettiler. ilkinde %50 kısır kalacaktım; 2.sinde başka hastane yerine eve gitsem iç kanamadan şok geçirip ölecektim. umarım kimse yaşadığı ciddi durumlarda devlet hastanesinin eline düşmek zorunda kalmaz. şansa yaşıyorum resmen.
  • öncelikle bu sıkıntıyı gerçekten yaşayan herkese geçmiş olsun. benim bahsedeceğim grup bir dış gebelik yaşamayıp da yanlış doktor tespiti yüzünden dış gebelik geçirdiğini sanıp korkuya kapılanlar... sakın emin olmadan hareket etmeyin!

    2 hafta önce hastanede yapılan kan testiyle hamile olduğumu öğredim. doktor ilk gün ultrasonda bebeğimi göremedi ve kan değeri henüz 300'lerdeydi. doktor "zaten bu kadar ufakken gözükmez, haftaya gel tekrardan bakalım." dedi. bir hafta sonra gittiğimde yerinde başka bir doktor vardı. her türlü ultrasonla kontrol etti ve "bebek falan yok, sen hamile değilsin." dedi. "muhtemelen bir düşük yaptın git yeniden kan testi yaptır." dedi. bunu duyunca neler yaşadığım anlatılmaz, tarifsiz kederler işte. neyse kan testi yaptırdım. sonuç 3000'lere çıkmıştı. düşük falan yapmamışım yani, hamileyim. ben rahat bir nefes alıp yeniden sonuçları göstermek için yanına çıktığımda doktor bana anında "dış gebelik" teşhisi kondu. "ameliyatlı, hastanede yatmalı uzun ve zorlu bir süreçten geçeceksin. bebek zaten doğmayacak, senin de hayati tehliken olabilir. hemen şu eğitim araştırma hastanesinin acilinden giriş yap. bu raporları da götür." dedi. rapora dış gebeliğin tıbbi adını yazmış.

    benim o an o araştırma hastanesine gidip acilden giriş yapmayı falan bırak, o hastaneden çıkacak halim yok. o kadar kötüyüm. o an dedim ki bir doktora daha gideceğim. o da aynı şeyi söylerse ancak o zaman inanırım. bir umut en yakın diğer hastaneye gittim. 10 saniyelik bir kontrolden sonra doktorumdan "ben keseyi gördüm. dış gebeliği de nereden çıkarmış." cümlesini duydum. inanın günüm aydınlandı.

    tam emin olmadan insan hayatını bu kadar etkileyen bir tespit yapan ilk doktora zaten ne desem boş. düşündüklerim de içimde kalsın.

    az önce internette bir yazıya denk geldim. birine daha "4 haftalık bebeğiniz gözükmüyor, siz dış gebelik geçiriyorsunuz. " tespiti yapılmış. kızcağız da 10 gün hastanede yatarak aldığı iğnelerle bebeğinin düşürülmesini beklemiş." belki o gerçek dış gebelikti bilmiyorum ama nedense içimde bir kızgınlık hissettim. ya ona da benim gibi yanlış bir tespit yapıldıysa? ya benim gibi yanlış tespit yapılıp, boş yere ilaçlarla öldürülen bebekler varsa...

    dediğim gibi, eğer size dış gebelik tespiti yapılıyorsa, mutlaka 2 hatta 3 farklı doktordan teyit alın öyle hareket edin. umutsuzluğa kapılmayın. her iki durumda da çok, çok geçmiş olsun.
  • tüp henüz yırtılmamış ve iç kanama başlamamış ise hafif bir kemoterapi ilacı olan metotreksat iğne ile fetüsün yok edildiği , uzun ve zor sürece sahip bir durum. kısacası ortalama 1 cm lik minicik bir fetüsü vücudunuzdan atabilmeniz haftalar sürer, kramplarınız olur, üzerine bacaklarınıza kadar inen kasık ağrılarınız olacaktır. ağrı muhtemelen fetüsün yerleştiği tüpün tarafında , tek taraflı olarak vuracaktır. kanamalarınız artarak devam eder. durun daha bitmedi sancılarınız olacaktır. regl döneminde yaşanan sancıların bi tık üzerini hayal edin. ayrıca bel ağrısından ne oturabilir ne yatabilirsiniz... seri betahcg testleri ile takip edilir. tamamen sıfırlanması 6 haftayı bulur. iğne kesin çözüm olmamakla birlikte iğne vurulan hastalarda her zaman iç kanama tehlikesi bulunacaktır, bu yüzden iğne sonrası hastanede yatış yapmayıp süreci evinde geçiren hastaların yaşadıkları belirtilere göre tetikte olmaları ve yalnız kalmamaları önerilir. mesela en ufak bir baygınlık, aşırı halsizlik, dayanılmaz ağrılar , karında bıçak saplanması hissi söz konusu ise doğru acile.

    herşeyden önce anne adayları dış gebelik kanamalarını standart bir regl dönemi kanaması ile rahatlıkla karıştırabilir. bu nedenle dış gebelik geçiren kadınların birçoğu malesef ki hamile olduklarını anlamazlar. bu da iç kanamanın başlaması ile sonuçlanabilir. bu durumda çözüm ameliyat olacak ve tüp hasar görmüşse alınacaktır. erken dönem teşhiste en azından iğne ile tedavisi mümkün oluyor.
  • yiğir özgür'ün karikatüründeki bir karaktere göre hatun kişinin üstüne boşalınca gerçekleşen durum.
  • oluşan gebelik, sperm ile döllenmiş yumurtanın* rahim dışında başka bir dokuya,çoğunlukla fallop tüpüne yerleşip, orada gelişmesiyle oluşmuş bir gebelikse bu ismi alır. cinsel yolla bulaşan bazı mikroorganizmaların tüplerde yaptığı enfeksiyonlar*, bazı yumurtalık kistleri, tüplerdeki doğumsal ya da sonradan meydana gelmiş yapışıklıklar, kısırlık tedavisi, çok sayıda kürtaj geçirmiş olmak, bazı korunma yöntemlerinde** oluşan gebelikler, daha önce dış gebelik geçirmiş olmak, yaş faktörü ve sigara kullanımı gibi sebeplerle fallop tüplerinde oluşan kısmi daralma ve/veya tüplerin embriyoyu uterusa götüren dalgalandırma şeklindeki hareketlerinin yavaşlamış olması sonucu meydana gelir.
    yumurtanın yerleşebileceği bölgelere göre farklı isimlerle de anılabilir.
    (bkz: abdominal gebelik)
    (bkz: ovarian gebelik)
    (bkz: servikal gebelik)
    (bkz: heterotopik gebelik)
  • t: gebeliğin normal olması gereken yer olan rahim'den başka bir yerde olması durumudur.

    kombine oral kontraseptiflerin kullanımına rağmen gebe kalınırsa, bu gebelikte ektopik gebelik riski artmaz.

    yani normalde olan %1 ektopik gebelik riski değişmez, aynı kalır.

    ektopik gebelikler en sık tuba uterinanın ampulla kısmında 2. sıklıkla ise istmus kısmında görülür.

    içlerinde en erken rüptüre olan ise istmik tubal gebeliklerdir.

    ektopik gebelik riskini en çok artıran durum önceden geçirilmiş ektopik gebelik olmasıdır.

    rüptüre tubal ektopik gebeliklerde ise hele hemodinamik stabilite yoksa direkt laparotomi yaparız. yani laparoskopi yapmayız.

    eğer hemodinamik olarak stabil ise hastaya metotreksat veririz .

    edit: metotreksat kullanım şartını ekledim.
  • rahim dışında büyümeye calışan cenin sendromu (rahim yerine tüplerde hamilelik)
hesabın var mı? giriş yap