• çok fazla tanımam etmem, derin bir bilgim de yok hakkında. valla bak, ironi falan ayaklarına yatmıyorum yani, öküz gibi yaşayıp giden bir adamım ben; "iş, meyhane, tuvalet, ev" şeklinde. beş birayı içir bana o gece şahsi devrimimi yaparım, o kadar ama. çok da bilmem ülkenin yakın tarihini, asla cehaletimle de övünüyorum sanılmasın. ha, okuduk gençken hakkında bir şeyler ama derinlikli düşünemem ben, facebook devrimcisiyim işte. yarın che ölsün, onun da arkasından yazarım güzel bir şeyler. "marksizmi, leninizmi benimsemeyeydi iyiydi", ya da "bugün yaşasa reklamcı olurdu" gibi derin bir yorum yapamam mesela deniz gezmiş hakkında. yapsam ellerim kurur, kurudu da. herkes okuyor ama bazıları çözebiliyor demek sadece, ilginç. e, kur'an ı da 1,5 milyar insan okuyor ama bir tek bizim ömer çelakıl'da var şifreler, bunun gibi bir şey bu. ben ideolojiye falan aldırmam pek, ama cesaretten çok etkilenirim. kendisinde olmayan şeyler çeker insanı, bu böyle. cesaret ne biliyor musunuz? insanın, kendi canına zarar verecek bin kişinin karşısına çıkması değil bence, cesaret; yoldan geçen adamın canına zarar verebilecek bin kişinin karşısına çıkabilmekte. köşeye sıkışınca hepimiz kaplanız, ama o köşeye sıkışan biz olmadıça sikimizde olmuyor, biliyoruz.

    belki on yıl önce, bir kış gecesi, ayaz ve rüzgar izmir'in anasını sikerken, ben sarhoş kafayla, konak'tan karşıyaka'ya geçerken vapurla, bir kadın atladı denize, ölmek için. vapur durdu, insanlar dışarı doluştu, herkes simsiyah denizi ve boğulmak üzere olan kadını izliyor. orda yüz küsür insanın arasında sadece bir tane genç sakince kazağını, ayakkabısını çıkarıp daldı suya, bakkala ekmek almaya gider gibi, tuttu ve çıkardı kadını vapura. deniz gezmiş olmak böyle bir şey bence, vapurda onu seyreden yüz küsür kişiden biri olmaksa tanıdık bir ruh hali zaten.

    adam son mektubunda babasına "oğlun ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir" diyor, düşünüyorum da yarın asılacak olsam babama en fazla "oğlun hayat karşısında bile aciz ve çaresiz kaldı" yazabilirim sanırım. bırak adam gibi ölmeyi, yaşamaya dahi cesaretimiz yok bizim.
  • sanırım 1969 yılı idi.deniz gezmiş’in anneannesi faika hanım , ankarada oğlu cavit bey’in evinde kalıyordu...kanserdi . hasta ziyaretine gitmiştim.deniz’i özlediğini,ölmeden görmek istediğini söyledi..o sıralar deniz, sbf’de saklanıyordu.bu fakültede okuyan kuzeni osman ile araları yoktu.bu yüzden nenesinin bu arzusunu iletmediğini anladım.sbf’ye gittim. deniz’e haber salındı. öğrenci derneğinde bekliyordum kendisini.kısa sürede geldi. anneannesinin durumunu aktarıp,”son defa görmek ” dileğini ilettim. biraz durdu. gözleri doldu. ”abi,çok özledim ninemi.ben de görmek istiyorum.ama buradan çıktığım anda polis beni yakalar” dedi.o dönemde polis fakülte ve yurtlara dekanın talebi olmadan giremiyordu.ama fakülteyi de dışardan nerdeyse kuşatmıştı.bir çare bulunur dedim.bir süre daha konuştuk. ayrıldım. arkamdan “nenemin ellerinden öperim.kendisini göreceğim” diye bağırdı.

    deniz ninesini gördü mü bilemiyorum.ama benim kendisini son görüşüm imiş…
  • kendisi 6. filo eylemlerinde emperyalizme karşı eylem yapıp, abd askerlerini boğaza döktükten 4 yıl sonra idam edilmişken; aynı eylemlerde kendilerine saldırıp abd askerlerini çembere alıp koruyanlardan olan ve bunu inkar etmeyen abdullah gül 40 yıl sonrasında cumhurbaşkanı olmuştur.

    ne desem gg
  • evet. ben deniz'den 4 yaş büyüğüm. akrabamız olur.

    edit : yaşlılıktan olacak ; bir mesajı cevaplarken nasıl oldu bilmiyorum entry olarak çıktı.
  • avukatinin anilarinda son arzusundan bahsedilir. surekli para yemekle, hatta utanmadan amerikan u$agi olmakla suclanan deniz gezmi$'in infaz aninda son arzusu aglatmi$tir.

    x- son bir arzun?
    dg- filtreli cigaran var mi abey?
    x- var?
    dg- birer tane ver de yakalim abey..hic icmedik be.. gozumuz acik gitmeyelim bari..

    $imdinin ataturkcu gecinip ilkelerini saymaktan aciz, sosyalist gecinip hadiseyi bogazli kazak giymekten ibaret sanan gerizekalilarinin ve otu boku gozu kapali ele$tirmeyi kultur sanan beberuhilerin ornek almasi gereken bir hayat hikayesi vardir.
  • ertuğrul kürkçü anlatıyor:

    ben, deniz'in 70'in sonbaharında odtü'ye geldiğinde bana söylediği sözleri hatırlıyorum, onlar oldukça kritik sözlerdi. bazı kararlarımı hep o sözleri aklımda tutarak verdiğimi hatırlıyorum. rastgele bir tartışma içerisinde ama çok ciddi bir tartışma içerisinde deniz, şöyle bir öngörüde bulundu:"bütün türkiye'ye sıkıyönetim gelecek, herkesi cezaevine dolduracaklar. orada herkesin bir koğuşu olacak, her eğilimin bir koğuşu olacak." o zamanki adlara bağlı olarak, "kırmızı aydınlık koğuşu, beyaz aydınlık koğuşu, sendikacılar koğuşu...ziyaretçiler tavuk getirecek, onlar, bu tavukları nasıl paylaşacaklarını tartışacaklar." şimdi hatırlamıyorum kimdi, birisi: "peki ya biz ne yapacağız" diye sordu. deniz, "biz öleceğiz oğlum" dedi, "çünkü biz dövüşeceğiz. ve esas oportünizm nasıl bir şeydir, mücadele nasıl bir şeydir, devrimcilik nasıl bir şeydir onu o zaman herkes görecek."
  • yaşasaydı milletvekili falan olmazdı, milletin mecliste temsil edilmediğini kavrayabilmişti.
  • yaptıkları kimilerine göre doğru ya da yanlıştı. sonuçta o, doğru olduğuna inandığı şey uğruna öldü.

    bunu yapabilecek yürek, onu eleştiren insanların kaçında var çok merak ediyorum...
  • idamına evet diyenler:

    (bkz: süleyman demirel)

    idamına hayır diyenler:

    (bkz: ismet inönü)
    (bkz: bülent ecevit)
  • ağabeyi bora gezmiş süt kardeşimdir(ama yaşı benden küçüktür.) küçük kardeşi hamdi gezmiş yeminli mali müşavirdir . abim deniz kitabını yazmıştır.anneleri mukaddes hanım vefat etti...dayısı cavit eyövgenin çocukları ; ankara üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi mezunu ve biri yaşıtı osman (yalova il yapıldığında ilk valisi) ve küçüğü orhan ne yazık ki o dönemde karşıt görüşteydiler.ne denir,diyalektiğe uygundur: tez ve antitez...
    frantz fanon'un dediği gibi ey sözlük okur ve yazarları "sizin olmayan bir dünyanın ateşi ile aydınlanıp ısınıyorum"

    edit : güncelleme.
hesabın var mı? giriş yap