• partnerların vs. ekşiyi okuduğu iddia edilen şirket.

    okuyorsanız kodluyorum: insan kaynakları politikanız yarrak gibi. ne gibiymiş? yarrak.

    insanları ne zeka seviyesine ne de entelektüel birikimine ne de iş yapabilirliğine göre seçebiliyorsunuz. işe 4-5 yıl önce girmiş tiki managerlarınız yanında bir tane bile ik uzmanı olmadan yüz yüze mülakat yapıp tarza göre adam alıyor veya eliyor. o gün canı sıkkınsa mülakattakiler yandı mesela, ya da iyi günündeyse bi sike yaramayacak bir adam şirkete imza atabilir.

    ha aynı zamanda, güçlü müşterilerinizin önerdiği stajyerleri ya da jr'ları eşşek gibi (evet iki ş ile daha hoş söyleniyor) işe alıyorsunuz. hiç kurumsal ayağı yapmayın, müşterisi olan manavın oğlunu hatır için çırak olarak işe alan mali müşavirden, muhasebeciden bi farkınız yok.

    neyse içimi boşalttım. ha bu arada bu saydıklarımı bildiğim ve götümü sizin vahşi koşullarınıza kaptırmaya niyetim olmadığı için şirketinize hiç başvurmadım. bunu da "girememiş bok atıyo pezevenk" demeyin diye belirtiyorum.
  • 2011 yılında girip 1 sene çalıştığım firma.

    sadece ayrılma sebebini yazmak isterim:

    pazar sabah karşı saat 4, rapor için ekip olarak çalışıyoruz. başka bir ekipteki junior arkadaşımdan linkli bir mail geldi. açtım ve kamunun cumartesi yarım gün çalışma önerisinin anlatıldığı bir haberi okumaya başladım. haberin devamında iş dünyasından ceo'lara konuyla ilgili görüşleri soruluyor. sevgili deloitte ceo'muz hüseyin gürer'in ise görüşleri şu şekildeydi;

    "kamunun hafta sonu yarım gün çalışmasıyla kesinlikle istenilen verim sağlanamaz. yapılan araştırmalara göre, hafta sonu çalışanların hafta içindeki verimleri yüzde 20 azalıyor. çalışandan yarım gün daha fazla faydalanmaya çalışmakla önünüzdeki haftanın performansını düşürecekse yersiz hatta zararlı bir uygulama olur."

    o gece karar verip, 1 ay sonra istifa ettim.
  • yeni müşteriler için teklif verirken hiç zorlanmayan şirket. zaten üç farklı fiyat teklifleri vardır:

    teklif 1: pricewaterhousecoopersın teklifinin yarısı
    teklif 2: kpmgnin teklifinin yarısı
    teklif 3: ernst and youngın teklifinin yarısı
  • cok ama cok ama coook sevmeniz lazim denetim isini bu sirkete dayanabilmeniz icin!!!
    oncelikle dogru durust para vermeden esek gibi adam calistirir. acayip ucuzcudurlar, " su kadar yol gidersen benzin veririm, bu kadar yol gideceksen cebinden ode" gibi. iyi perform et kotu perform et farklilik yaratamazsin. senle ayni isi yapan onlarca insan vardir ve senin aralarindan siyrilmam neredeyse imkansizdir. ayrica daha yeni mezun bir arkadasima dava acmistir bu sirket. 1.5 ay calistiktan sonra deneme surem daha dolmadi ve bu is bana uygun degil diyerek ayrilmak isteyen arkadasima 20 milyarlik dava acmislar ancak kazanamamislardir. bunyesinde bilmem kac tane adam calistiran guya profosyonel ve en cok tercih edilenlerden( kicimin tercih edileni kime gore neye gore!! ) sirketinin genclere yaptiklari cekilmezdir gunahdir.calismayiniz efendim kaciniz bu sirketten!!
  • güzide üniversitelerimizin öğrencilerini mezun olmadan hemen önce, akılları 5 karış havadayken kapatarak iş gücü sağlayan şirket.

    öyle ki, mezun olduğum okul ve bölümdeki insanlar öbek öbek buraya girmişlerdi.

    bir çoğuna audit nedir? diye sorsanız 2 cümleden fazla edemeyecek insanlardı.

    en nihayetinde, işsizlik baskısı, aile baskısı, gelecek baskısı ve mezuniyet karmaşası derken, sürü psikolojisi halinde bir sürü insan soluğu burada aldı.

    daha iş hayatının ne olduğundan haberleri bile yoktu. deloitte onlarla nisan-mayıs gibi sözleşme imzalamış ve son bir yaz tatili daha vaadetmişti.

    eylülde işlerine başladılar, denetimler gereğince kimileri akın akın anadolu misali diyar diyar gezdi. kimileri ofis nedir bilmedi, her hafta başka bir şirketin elemanı kisvesine büründü.

    uzaktan gözlemlediğim kadarıyla çoğunluk bu deneyimini altyapı olarak kullanıp başka sektörlere / mecralara atlama peşinde.

    lâkin 2-3 sene sonunda görüyorum ki bunu başarabilenler oldukça kısıtlı.

    bu sebeple genç nesile tavsiyem iktisadi ve idari bilimler dallarından birini okuduktan sonra deloitte'a girmek farz değildir.

    ya da illa gircem diyosanız bi araştırın edin, sorun soruşturun. size uymayan bir işi sabah akşam, gece gündüz çekmeyin.

    herkes anasının karnından denetçi doğmuyor.

    arkadaşlarınızın gazına gelmeyin. orası üniversitede okurken gittiğiniz winterfest değil. orası işyeri. sen artık özgür ve diplomalı bir bireysin ve istediğin yere başvurmakta özgürsün.

    sırf herkes girdi diye aynı yere girilir mi lann??
  • 6 kasım 2009'da dünyanın dört bir yanından bir anda tonla mail gelmesi hadisesi sonrasında istanbul ofisinden bu olaylar ve ardindaki gercekler baslikli bir mail yayinlandi.

    bu bilgilendirmede, bu olay sebebiyle gereksiz mail trafiği yaşandığı, binlerce saat iş kaybı olduğu söyleniyor. ardından bilgi güvenliği konusunda bilgili ve farkında olması gerekenlerin bile bu olaya katıldığını aktarıyorlar. kısaca salak mısınız açıkca bir sorun yüzünden gelen bu maillere ne diye cevap veriyorsunuz dediler.

    bu noktada bu maili gönderen kişiye katılmıyorum. bu olay şirkette bir açığı değl bir ihtiyacı gösteriyor.

    hani işe alırken insanlara "biz global bir şirketiz", "global bir tecrübe edineceksiniz" gibi bir sürü laf ediliyor ya. bu olayın arkasındaki tek gerçek budur. insanlar global bir şirkette çalıştıklarının farkına ingilizce template üzerinde çalışarak değil, milano ofisindeki birine "kazakistandan sevgiler" diyerek varmak istediler.
    yani olay bir bilgi güvenliği açığı değil insan kaynağında motivasyon açığı idi. ve bu motivasyonun en temel sebebi de iletişim ihtiyacıydı. insanlar globel bir şirkette çalışıyorsam, finlandiya'da çalışan eli'ye işle ilgili bir şeyle belki de işle alakası olmayan şeyler de sorabilmek istiyor.

    çalışanlara "kesin artık reply to all yapmayı" diye kızılacağına.
    "merhaba, istanbul ofisindan tüm global deloitte çalışanlarına sevgiler" diye kısa bir mesaj gönderilse insanlar daha da motive olurlardı bence. deloitte'da bilgi güvenliği konusunda oldukça yetkin insanlar var ama bence mesleki dezenformasyon sebebiyle bu sosyal noktayı göremediler.
  • özellikle stajyer ve junior arkadaşlara yapılan işin bütününü gösterme zahmetinde bulunmayan müdürlerin bulunduğu denetim şirketlerinden biri.
  • 3 gunluk denetlemenin sonunda mutfak ışığının nerede olduğunu tespit edebilen çalışanlara sahip şirket.
  • müşterilerin hazırladığı eğitim notlarının formatını düzeltmek gibi bir hizmet çeşidi çıkardı. ofiste 6 kişi bir müşterinin eğitim için hazırladığı dokümanların düzenlemesini yapıyoruz. ilginç yani...
    edit: hey gidi bu entry şirketten ayrılmama sebep olmuştu, şimdi en eğenilenlerim arasında
  • fy 08/09 değerlemesine göre rakiplerinin aksine finansal kırize rağmen cirosunu ve karını korumayı başaran şirket..ancak “hedeflenen” bütçe gerçekleşmediği sebep gösterilerek tüm terfi ve enflasyon zamlarını askıya almıştır..bu karar sonucunda 2010 mali yılında a2 seviyesi a1 seviyesinden daha düşük maaş alacaktır, ayrıca s2 seviyesi gelecek 1,5 yıl boyunca hiçbir zam alamayacaktır.. supervizor seviyesinde verilen araba ve telefon hattı gibi ek menfaatler de kaldırılmış, müdür seviyesinde alınacak önlemler ise henüz açıklanmamıştır..

    sonuç olarak yönetim krizden maksimum fayda sağlanmış ve 2010 yılı büyümesini çalışanlarının maaşları üzerinden sağlamıştır. tüm kararlar tek patron tarafından alınmış ve partnerlara dahi dikte ettirilerek kurumsal görünmeye çalışan patron şirketi gömleği kimliği birkez daha ortaya çıkmıştır..

    şunu da eklemek gerekir, kurumda geçtiğimiz 10 yıl boyunca kriz ortamlarında bunun gibi kararlar alınmıştır, ancak kriz geçtiğinde hiçbir hak iade edilmemiştir..
    ayrıca bu toplantıya göre bu yıl 105 yeni junior alınacaktır..şu an için 30 kişi imza atmıştır,geriye kalan 75 kişinin dikkatine sunulur..
hesabın var mı? giriş yap