• ... sayıklama. ama güzel türkçe'mizdeki "deli" kelimesiyle bu derece uyuşması dünyanın 16. harikası gibidir.
  • organik kökenli beyin yetmezliği. bu tablo en çok cerrahi servislerde görülür. özellikle ortopedi ve genel cerrahi servislerinde oranlar yüksektir.

    hastalık %40 mortaldir. deliryum zor tedavi edilir dahası deliryum zor zapt altına alınabilen hatta zapt altına alınamayan bir hastalıktır.

    nörodol-akineton genellikle tahmin edildiği kadar çok işe yaramaz. hastalar tüm bilişsel yitilerini çok hızlı kaybeder. genellikle aynı saçma soruyu defalarca sorarlar. ben neredeyim, sen kimsin, oğlum nerede gibi. sorularına cevap beklemezler.

    hastalar çoğu zaman çok ajitedir, sedyelerinden-yataklarından kaçmak isterler. bağlamak kötü bir çözüm olduğu gibi nedenini bilmediğim şekilde kontraendikedir. gerçekten bağlamak deliryum hastalarını daha da agresifleştirir. en iyisi onları izole bir odaya almaktır.

    deliryum tanısı zor konan bir tanıdır; menenjit-ensefalit-ensefalopati-vitamin eksiklikleri- serebrovasküler hastalıklar ve psikiyatrik bozukluklar ayırıcı tanıda düşünülmesi gereken hastalıklardır.

    genelde sebep bulunamaz ve hastalar ilk 72 saat içinde kaybedilir. psikiyatri-nöroloji-intaniye-anestezinin ortak bir çalışması ile belki sorulara cevap bulunabilir.

    bazen deliryum sebebi pulmoner tromboemboli gibi olağan olmayan bir şüpheli olabilir. sepsis, ilerlemiş akut batın, tip 2 solunum yetmezliği, kalp krizi, akut böbrek yetmezliği, hiperamonyonemi de de alışık olunmayan sebeplerdir.
  • ... dialog:

    - pardon bayan, yalnız mısınız?
    - vermem.
  • werewolf lugatindan --> bir insanin bir kurtadam gordugu anda soka girmesi
  • sandman`deki bu karakteri neil gaiman tori amos ile tanistiktan sonra yaratmis olup, delirium ile tori amos`un degisken ruh halini, buna bagli olarak kullandigi baglantisiz ve tutarsiz kelimelerini yansitmaktadir.
  • yerlerde azında huni benzeri bir aletle mal gibi debelenen insan evladının oynadığı reklamla halkın beğenisine sunulmuştur bu çikolata.
  • lauren oliver'ın yazmış olduğu distopik kitap.

    sevginin tedavi edilmesi gereken bulaşıcı bir hastalık, bir tabu olarak görüldüğü ve insanların 18 yaşına geldiklerinde "tedavi edildikleri" bir alternatif gelecekte geçiyor. tedaviden sonra insanlar duyguları hissetmemeye ve hayatlarına bozulmaz bir düzen içinde devam etmeye başlıyorlar. kahramanımız lana ise tedavisinden önceki aylarını yaşıyor ve duygularını ayırt etmeye çalışıyor.

    şu sıralar popüler olan hunger games'e kıyasla daha etkileyici bir konusu ve daha güzel bir anlatımı var. neden daha çok bilinmediğine şaşmak gerek.
  • istanbul metro istasyonlarındaki reklamları inanılmaz başarılı. bir de her metro durağına farklı temalı koymuşlar. internette görseline baktım ama bulamadım.

    taksim istasyonundaki şöyle: 'yürüyen merdiven bozuldukça delirium, delirdikçe yiyorum.'

    sık sık yürüyen merdivenlerin durduğu düşünülürse gerçekten kaliteli espri. bir de 4-5 çerçeve halinde merdiven boyunca koymuşlar karikatürleri. hepsini okuduktan sonra anlam kazanıyor.

    itü ayazağa kampüsü durağındaki ise şöyle: 'keşke öğrenci olsam diyenlere delirium, delirdikçe yiyorum.'

    bugün markette özellikle kendisini aradım ama yoktu. ya yok satıyor ya da her yere ürününü ulaştıramıyor.
  • size güzel bir hikaye anlatayım.
    alkol bağımlılığı gelişmiş bir kişide alkol yoksunluğuna bağlı olarak gelişen delirme haline delirium tremens denirmiş. bu hastalığın sebep olduğu bazı halüsinasyonlar varmış. pembe filler de bunlardan biriymiş. işte bu pembe fil, delirium'un simgesi olmuş. o gün bu gündür delirium delirten bir lezzet olarak belçika'nın en güzel biralarının içinde yer alırmış.
  • psikiyatrik hastalık olanı için: (bkz: deliryum)
hesabın var mı? giriş yap