• dünyanın en zor işlerinden biri olmalı winston churchill i oynamak. kaba, çirkin , ayyaş , yarı bunak ama kelimeleri silah gibi kullanabilen ağzından pürosu asla düşmeyen iri boyutta bir penguen.

    gary oldman bu işin altından hakkı ile kalkmış ama churchill'i konu alan * tüm filmler gibi ağır * ve daha çok meraklısına hitap eden bir iş olmuş ve ne yazık ki dunkirk * işi de bunu değiştirmeye yetmemiş.

    --- spoiler ---

    churchill'in parlemento'daki tarihi ve dengeleri değiştiren konuşmasından sonra:

    _ what just happenned
    _ he mobilized the english language and sended it to battle

    --- spoiler ---
  • winston churchill'in 1940 yılında yaptığı ve bu filmde de yer alan meşhur konuşması o dönem avam kamarasında herhangi bir ses kayıt cihazı bulunmadığından kaydedilmemiştir. churchill savaştan 4 yıl sonra savaş zamanında yaptığı önemli konuşmaları evinde ses kayıt cihazına kendi kaydetmiş.

    youtube'de yer alan konuşmanın filmdekinden çok daha ruhsuz oluşunun nedeni budur.
  • kendi vadettikleri çerçevesinde tarihe (bilhassa ikinci dünya savaşına) ilgili insanlar için gayet olmuş bir film.

    öncelikle; darkest hour bir savaş dönemi filmi ancak bir savaş filmi değil (çatışma bekleyenler izlememeli). ancak 1937'den 1941'e kadar (ww2 başları ve öncesi) olan hadiseleri ve olan bitenin vahametini müttefikler açısından layıkıyla yansıtmış.

    ikincisi; asla ingilizlerin ve churchill'in kahramanlaştırılması yok; bariz şekilde acizlikleri gözler önüne seriliyor ve eski great britain'in artık rüyalarda yaşadığı ve işgal tehlikesi altındaki aciz bir ada ülkesi olduğu vurgulanıyor.

    savaşın başında wehrmacht ve luftwaffe karşısındaki acizlikleri kendi ağızlarıyla itiraf edilmiş. üstelik churchill'i bariz bir old guard(değişime açık olmayan -dinozor-) olarak göstermeleri, zira churchill'in "tank savaşta önemli bir unsur değildir, almanların tankla ilerlemeleri önemsiz" demesi üzerine "artık birinci dünya savaşında değiliz" cevabını alması, bana kalırsa samimi özeleştiriler. churchill'e "ayyaş" muamelesi ve kafa karışıklıkları yapılması da cabası.

    ek olarak; türklere çok vurgu yapılıyor, çanakkale başarısızlıklarını defalarca dile getiriyorlar. bu mu ingiliz propagandası?

    son 20-30 senede yankee kardeşlerimizin yaptıkları god bless america propagandası filmlerin yanında bu film bariz objektif. kaldı ki ingiltere son milenyumun büyük kısmına hükmetmiş bir ülke. bir zahmet kendilerinden ve o dönemin bitişindeki kırıntılarından azıcık bahsetsinler. zaten az bahsetsen bile ingiliz imparatorluğunun görkemi gözler önüne serilmek zorunda çünkü gerçek bu. türkler de kalkıp 1550 yılından enstantaneler çekseler türklere de "türkler kendini övmüş, propaganda bu!" mu demeleri lazım? "biz harikayız, süperiz"i göze sokmasan bile etkinliğin olan dönemleri yansıtman öne çıkman için yeterlidir. bu filmde ekstra bir "ingiliz görkemi" göze sokma durumu yok. o dönemin gerekleri neyse o yansıtılmış. "teslim olalım" diyen bir sürü önde gelen ingiliz de var. (mesela hiçbir amerika perspektifli bir filmde bunu görmemiştim.)

    sadece ingilizler sahili boşaltana dek almanları geciktiren fransız 12.motorize piyade tümeninden bahsetmemeleri bir eksiklik olabilir. ancak ona da çok kızamıyorum zira dunkirk ve sonrasını sadece yazılarla geçiştiriyorlar. olayın özetini de churchill'in sivil gemileri kullanması ve geri adım atmamaktaki kararlığı yapmışlar ki yanlış değil.

    sonuç olarak; tarih ve ikinci dünya savaşı kapsamında en az 8/10 veririm. (mesela dunkirk benim için hayal kırıklığıydı.) çünkü dunkirk gibi kaldıramayacağı bir yükün (cepheye odaklanmak gibi bir yükün) altına girmemiş. diyaloglar ve bir başbakanın yaşadığı zorlukları gündeme almış ve bunu başarmış, bu kadar.

    tarihe ilgili insanlar için olmuş bir dönem filmi. daha ötesi değil, daha azı da değil.
  • kelimesi kelimesine doğru olan film. amerika ve rusya savaşa katılana kadar
    hatırı sayılır bir süre ingiltere yanlızdır. hatta churchill içeride ve dışarıda tek başına mücadele eder. savaş başında amerika daki kamuoyu almanyayı ingiltere den daha fazla desteklemektedir.

    bu arada we will fight... konuşması gerçekten 1. dünya savaşında bütün gençlerini kaybeden ve artık savaşmak istemeyen ingilterenin tekrar ayağa kaldıran muhteşem bir hitaptır. ve evet savaşmak istemeyen bir ingiltereyi bir gecede ayağa kaldırır. bugün bile ingilizler duyduklarında irkilirler.

    bu konuşmayla ilgili en güzel detay aslında özetle "hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır o satıh tüm vatandır. " stratesjisi üstüne kurulmuş olmasıdır. dersini iyi öğrenmiştir.

    film ile ilgili tek hayal kırıklığım winston u sıradan bir ayyaş gibi göstermesidir.
    oysaki churchill ayyaşların lordudur. öyle öğlen yemeğinde bir şişe şampanya ile filan durmaz. günde 3-4 şişe viskiyi devirdiği günler vardır.
  • bence bu film motivasyon kategorisinde bile iş yapar. churchill’in çok etkileyici konuşmaları var, bazıları çok hoş ve bunları bir yerlerde kullanmak isterim. fırsat olduğunda bu filmi mutlaka tekrar izleyeceğim.

    mesela onun sözü müdür bilmiyorum ama “kafan aslanın ağzında iken onunla pazarlık edemezsin” çok iyiydi.
    gelibolu ile ilgili sahnelerinde türklerle ilgili kötüleyici ifadeler yoktu hatta büyük bir yenilgi aldıklarını çok net göstermişler.

    son olarak dunkirk ile arka arkaya gösterime girmiş olması birbirini tamamlama açısından çok iyi olmuş.
    yüksek puanı hak eden filmlerden biri ama tam puan vermek baba, esaretin bedeli gibi filmlere haksızlık olur.
  • churchill’in “ya istiklal ya ölüm” dersini geliboluda iyi öğrenmiş olduğunu anlatan film. kralın gazı değildi o, m. kemal’in tokatıydı akkılandıran.
  • gary oldman'ın churchill'den daha iyi konuşma yaptığı film. gary oldman'ın meclis konusmasindan sonra insanin "dünya ingilizin taşşağını yesin." diyesi geliyor. orjinal churchill'in konuşmasını dinledikten sonra ise insanın "he dayı tamam dayı." diyesi geliyor sadece. dünya gary oldman'ın taşşağını yesin.
  • en iyi erkek oyuncu oscar'ına aday diğer oyuncuların aday oldukları filmleri izlemedim. ama gary oldman winston churchil rolüyle tarih yazmış. sadece gary oldman'ın performansı için bile izlenir.
  • "başarı nihai değildir; başarısızlık da ölümcül değildir. önemli olan devam etme cesaretini gösterebilmektir."

    film bitiminde perdede asılı duran winston churchill sözü. not almışım, şimdi gary oldman da ödülü kapınca bir filaşbek yaptı zihnimde. bu da burada dursun madem. zira filmin damıtılmış hali bu tek cümle.

    orjinali;
    "success is not final, failure is not fatal: it is the courage to continue that counts."

    izlenesi film.
  • zamanlaması talihsiz film. dunkirk filminden sonra bu film tat vermiyor. her seferinde nolan'ın o enfes sahneleri akıllara geliyor. dunkirk'den önce çıksaydı belki derdim ama dunkirk'in altında ezilir gider. bağımsız olamaz.
    itiraf edeyim en gaza geldiğim bölüm ise churchill'in çanakkale'de mustafa kemal atatürk'den yediği şamarın yüzüne vurulduğu andı. atatürk olm bu kolay mı. ulan biri çıksa da atamızın, milli mücadelimizin adam gibi filmini yapsa da görsek. o zaman dünya görürdü lider neymiş. churchill falan hikaye.
hesabın var mı? giriş yap