• 2 ayı aşındır danimarkadayım, daha yalnız 5 kelime biliyorum bu dilde. sanki harfleri rast gele saçma sapan dizip gırtlaktan okumak gibi geliyor. o uğruna sol böbreğinizi vereceğiniz güzellikteki kızlar öyle sesler çıkarıyorlar ki konuşurken, sanırsın doğulu toprak ağası. şaşıp kalıyor insan.
  • dan bir kişinin söylediğine göre konu ile ilgili şöyle bir atasözü varmış: "tanrı tüm dilleri dağıtmış, en sona foklar ve danlar kalmış. güzel olan dili foklara vermiş"
  • isveçliler "ağzında sıcak patates varken konuşmaya çalıştığın isveççe" derler danca için, gerçi isveçli olmaya gerek kalmadan da sıcak patates etkisini duymak mümkündür hakkatten.
  • tazmanya canavarının konuştuğu dil.
  • en cok kullanilan cumlelerden birinin "hvad siger du"* oldugu anlasilmasi zor dil. kardesim siz birbirinizi anlamiyorsaniz biz nasil anlayalim. tamam dil evrimi diye birsey olabilir, insanlar zaman icerisinde kelimeleri kendilerine daha kolay gelen bi sekilde soylemeye alisiyor olabilirler ama kim dedi size esegin kulagina su kacirin*, sessiz harflerin hicbirini telaffuz etmeyin diye. hem bak bunun norveclisi var isveclisi var, onlar niye gecirmemis evrim? adamlar bastira bastira soyluyor r'sini d'sini t'sini. sonra derler tabi agzinda sicak patates varmis gibi konusan adamlarin ulkesi diye. dudaklari oynamadan konusanlar sizi.

    velhasil gramer ve listening olarak 2 ayri sinav yapilsa, gramerinden 10 alan orgencinin listening'den 1 alabilecegi bir dil. anlamasi ve dogru telaffuz etmesi inanilmaz zor bir dil. bu zorluk sadece biz turkler icin de degil, genel olarak bir cok milletin insani icin gecerli olan bir durum. bir sure sonra yeter diyo zaten insan, nasilolsa bu memlekette herkes ingilizce konusuyor, ingilizce bilmeyenler de turkce konusuyor.
  • isveççe ne kadar güzelse o kadar çirkin olan iskandinav dili. ulan cermen dillerinin hepsine canım kurban da bu şey telaffuz edilmeye başladığında çekiç örs ve üzengi kemiklerim birbirine yapışıyor, kulak zarım önce bu dilin esintileriyle donup sözcükleriyle tuzla buz oluyor.

    o d sesleri nasıl çıkıyor lan insan ağzından? hani peltek derim peltek sözcüğündeki o hafif sevimli tınıya yazık, nedir o d ha? r'ler tamamen havada okunuyor hun spiser (o yiyor, dişil) diyecekseniz hün spisaa gibi bir şey oluyor o. oo ama a'lar ingilizce'den bozma bir şekilde okunacak, atlamayalım. han drikker (o içiyor, eril) mi diyeceksiniz, heğn drigahğ gibi bir şey olacak bu da. jeg (ben) dediniz en basidinden, jağy olacak.

    nesi güzel peki bu dilin? bütün iskandinavlar gibi danlar da fiil çekimine inanmıyorlar, çekimlenen fiillere tepki olarak doğmuşlar. jeg snakker (ben konuşuyorum), du snakker (sen konuşuyorsun), de snakker (onlar konuşuyor) sonsuza dek snakker diye devam edebiliriz, ne kadar güzel değil mi? bir de artikel konusunda bir fransızca, bir italyanca, hele hele bir almanca hiç değiller. en var, et var, çok fazla süsü yok. belirtili sözcük olacaksa ne bileyim katten (kedi), belirtisiz olacaksa kat, bir tane rastgele kediyse en kat falan fantastik bayağı.

    ya bunu öğrenmeyin gidin isveççe öğrenin allah aşkına kurban olayım sana svenska'm ne de güzelsin sen. norveççe'ye de şükrettirir danca ayrıca eklemeden geçmeyelim. çirkinsin danca. yazılırken çekilirsin de konuşurken... oof of.

    edit: yau kimse mi demez katt da nedir, kat olmasın o? gerçi kim diyecek siz de haklısınız. neyse kat işte.
  • mads mikkelsen sayesinde öğrendiğim tek bir kelime var. (bkz: tak)
  • sayesinde verem oldum, sinir hastası oldum. bu lanet dili konuşmak istiyorsanız, en kısa yol şudur: önce isveççe veya norveççe öğreniyorsunuz, ikisi de hemen hemen aynı zaten ama norveççe daha yakın dancaya. sonra bu dillerden birinde bir cümle kuruyorsunuz. bu cümleyi söylermiş gibi yapıp her kelimenin ilk sesini veriyor, gerisiniz kusma efektiyle tamamlıyorsunuz. d'ler ve r'ler zinhar söylenmeyecek yalnız, bu önemli. mesela diyelim norveççe veya isveççe d aynen yazıldığı gibi okunan vad heter du (adın ne) diyeceksiniz. veğğvöörrğhüü gibi bir şey deseniz kafi. onlar anlar. bence böyle yani. **
  • yabancıların telafuzda en çok zorlandığı harf d olsan gerek. bir kaç özel durum dışında, d harfini löööö olarak telafuz etmeniz gerekmektedir. bu sesi çıkarmak içinde dilinizi alt damağa hafifçe bastırarak dışarı çıkarmanız ve böğürmeniz gerekmektedir. örnek vermek gerekirse rødgrød med fløde kelime grubunu, rööllgrölll geöülll flöüleee gibi kusma efektiye okumanız gerekmektedir.
    başka bir zorlukta bazı cümlelerde nerdeyse hiç nefes almadan motor gibi ötmeniz gerekmektedir. det lyder godt gibi yazılan birşeyi bir salise içersinde delilogot diye okumanız bekleniyor.
    ha bunları yapamazsanız ne mi oluyor, herkes ingilizce konuştuğunda -herkes yani buna dilencide dahil, sorun yaşamıyorsunuz. löö lüü falan ne gerek canım. (bkz: kusmadan danca dersi verilir)
  • bron/broen'deki martin rohde karakterinin adını söylerken " martin oöoöğyt " demesinden bu dilin telaffuz zorluğu anlaşılabilir.
hesabın var mı? giriş yap