• 1-2 haftadır odam öylesine dağınıktı ki, giyip çıkardıklarım yerlerde, makyaj malzemeleri sehpaya yayılmış, şarj aletleri, 3'lü prizlerin kabloları yerde karışmış falan..
    hafta sonu gaza gelip cillop gibi yaptım her yeri, düzenledim, sildim süpürdüm.

    bugün iş çıkışı eve gelip odanın ışığını yaktığım anda 5-10 saniye anlamsız bakışlar attım etrafa, adapte olamadım, oda resmen bi boş geldi. güldüm kendime.

    masaüstü fevkalade dağınık olan çalışan da benim mesela.. çok güzel bi şey lan. valla bak. kimseye anlatamasam da o benim düzenim. her iş çıkışı derleyip toplarım, her sabah da aynı şeyi yaparım (o da millete ayıp olmasın diye, bana kalsa mutluyum öyle) ama çalışma esnasında mutlaka savaş alanına döner o masa. müdürüm artık gülüyor benim masayı görünce, bu kendi düzenim dediğin şeyin seni daha motive ettiğini gördüğümden beri ben de seviyorum senin masanın bu halini diyor. hatta dağınık görünce bugün çok çalışmış belli diye seviniyorum diyor. onca dağınıklığın arasında daha bi eşyamı bulamamışlığım yoktur mesela, ha sık kaybederim de sonra bulurum. evet.

    insanın ruh halini, karakterini ve beyninin içini ifade ediyor bence dağınıklık. misal iş arkadaşım acayip derli toplu bi kızdır, sabah gelir dosyalarını düzenler, not kağıtlarını inceler, ajandasına tuttuğu notlara gözatar. karakterine gelince aynen paraleldir. her işi saatlidir, planlı programlıdır, bu gece uykum var ama hadi şuraya gideyim demez, yavaş yürür, yavaş konuşur, katı kuralları vardır, dışına pek çıkmaz. geceden ne giyeceğine karar verir, evde kahvaltısını yapar, otobüsüne asla geç kalmaz falan.. okul zamanı günü gününe ders çalışırmış, öyle biri işte.

    ya ben? ben öyle miyim? aynı o masa gibidir kafamın içi. günde 150 kez fikir değiştiririm, kafamın içinde ordan aldığımı oraya koyarım, bugünkü kararım yarına sarkar, merdivenlerden üçer üçer çıkarım, hep acelem var gibi hızlı konuşurum, hızlı yürürüm. sabah kalkarım 3-4 tane kıyafet geçer aklımdan en son 5.sine karar verir giyerim, hatta giydiğim ayakkabıyı merdivenlerden indikten sonra beğenmeyip tekrar yukarı çıkıp değiştirdiğimi bilirim. uykuya hemen dalamam, kafayı yastığa koyduktan sonra 15 dk.da tüm hayat felsefemin dibine vururum. her sınava sabahlayarak, son gün çalışarak girerdim mesela, eve gidip düzenli ders çalışmak ölümdü benim için. sağa sola fırlattığım her eşya farklı bir beni ifade eder.

    kısacası lanet bi insanım ben, yazarken tiksindim valla kendimden.
    her ne kadar dağınıklık beni ifade etse de düzen güzel şey tabi. gerekli.
  • bilgisayar masanızın üstünde 3 adet boş shot bardağı -bir bardan çalınmış-, bir adet boş turşu kavanozu -az önce tüketilmiş-, bir adet boş kocaman kennyli anahtarlık, 4 adet boş eti puf kabı, bir adet bira açacağı, bir adet konserde dağıtılmış ışılgaç, bir adet törpü, 7 adet envai renkte lastik toka, bir rulo tuvalet kağıdı, bir kutu vitamin, bir vazo çiçek, bir adet yarına tamamından vize olan 178 sayfası okunmuş 464 sayfalık ders kitabı, bir adet pembe telefon, 2 çift küpe, 2 makale, bir balık kraker paketi, bi adet cep telefonu, bir adet iptal ettirilmiş kredi kartı -cüzdan çalındığında iptal ettirilmiş ama sonra cüzdan bulunduğunda geri gelmiş nedense buraya konmuş-, bir adet mezuniyet fotoğrafı -monitörün altından çıktı-, yeşil ördek şeklinde bir kukla, bir sargı bezi, patates cipsi kırıkları, çok çeşitli cdler ve kalemler, bir çatal -turşu için sonradan getirildi-, bir italyanca bir ispanyolca sözlük, bir memory stick, bir adet fener -deprem için değil odanın patlayan ampulünü değiştirmeye üşendiğinizden-, bir adet tenis topu -evet yanlış okumadınız- olmasıdır.
  • etrafı toplamaya üşenmek, ıvır zıvır bir sürü eşyayı kategorize edemediğin için koyacak uygun bir yer bulamamak, o yüzden geçici olarak o sırada en yakındaki yere koymak; kitaplığın önündeki boşluğa, masanın üstüne, bilgisayar masasına, mutfak tezgahına, çamaşır makinasının üstüne vs. giydiğin şeyleri 'hmm bu şimdi bir kere giyildi dolaba geri koyulmaz ama yıkanmaz da, daha giyilir bu' diyerek, şifonyerin üstüne yığmak, orada kocaman bir dağ oluşması, sonra sıkılıp onları da dolaba tıkmak, temizlerle kirlilerin karışması, bir yeri kırıldığı için kullanılamayan alet edavatı 'hmm ben bunu tamir edip ne güzel kullanırım' deyip asla tamir etmemek, zamanı geçmiş kağıt broşür, katalog vs gibi şeyleri, hmm belki lazım olur hem içinde güzel fotoğraflar da varmış deyip kitaplığın kenarına sıkıştırmak...filan falan.

    oysa babaannem hiç böyle miydi? 'bana küçük makas lazım babaannee'. 'hmm bak sana anlatayım, yatak odasına gireceksin, sağdaki komodinin ikinci çekmecesini açacaksın, iki tane yan yana kutu göreceksin, sağdaki kutuyu kaldır soldakinin üstüne koy, altında siyah kumaş bir kılıf göreceksin, o kılıfı al ağzını aç, komodinin üstüne getir, şöyle hafifçe eğ, içinde 3 tane farklı makas var, en küçüğünü alacaksın ama dikkat et elini kesme, sonra da kılıfı yerine koy, aynı aldığın gibi, üstüne de kutuyu koy, yoksa çekmece kapanmaz, aman eline dikkat et kesmeyesin elini'.

    neyse efendim, dağınık insanların dağınık olmasının en büyük sebebi, evdeki eşyalara kesin bir yer belirleyememeleridir belki de. o ev toplandıktan sonra da kısa sürede dağılmaktadır. dağınık bir insanın ev toplarkenki görüntüsünden bir kare; ali elinde kimliği belirlenemeyen bir cisimle salonun ortasında durdu, 'bunu şimdi nereye koyacağım ki, alet kutusuna koysam orayla uymaz, hmm şarj aletlerinin ve kabloların olduğu çekmeye koysamm, yok o da olmaz, hah en iyisi şu kalemliğin kenarına sıkıştırayım şimdilik hehehe'.
  • dağınık odada yaşanmışlık vardır. neden her yaşadığınızı alıp yerine koyuyorsunuz ki?
  • yeni klasör 7
  • güzel şey. neden mi? bir şeylere başlamak için kararlar alındığında ilk yapılan şey mevcut dağınıklıklar toparlanır. bu süreçte, alınan kararlar tekrar tekrar düşünülür farkında olmadan iyice sindirilir. dağınıklık ortadan kaldırılınca bir rahatlama gelir. bir şeyleri başarabilmenin verdiği huzuru yaşatır. işte aldığım kararları da böyle yerine getireceğim duygusunu uyandırır. güzel şey işte. ben mesela, ne zaman bir şey yapacak olsam, özellikle çok istekli olmadığım bir şeyse, önce odamı toplarım. bilgisayarda yapacaksam dosyaları* filan düzenlerim önce. neyse ki oldukça dağınık bir insanım da zorluk çekmiyorum toparlayacak bir şeyler bulmada.
  • toplamak icin kisa kisa tanimlar yapmak gerekir.
  • bir insanin zihinsel durumunu, içinde bulundugu fiziki çevreye uyarlamasi.
  • temizlik ve düzen çok nankördür. birgün ilgilenmeyiver hemen seni terkeder tekrar ilgilenmeye başlayana kadar.
    ama dağınıklık kötü gün dostudur. yatağa sarılıp bütün gün uyuduğun zamanlarda bile yanındadır. burnun akar, sana yastığının altından sana peçeteler yaratır.

    kötü gün dostum dağınıklık, ben de seni seviyorum.
  • "...
    evde yokum desem komşudan buluyorlar
    kendi özel dağınıklığımda
    vuruyorlar kapıyı
    hiçbir şey için
    gereğince
    üstelemeden..."
hesabın var mı? giriş yap