• alice in deadland sayesinde birkaç gündür malum yerden edinilebildiğini öğrendiğim, tesadüfen aynı dakikalarda türkçe altyazısının divxplanet'e düştüğünü gördüğüm ve izlemeyi az önce bitirdiğim film.

    öncelikle charles darwin hakkında sonunda belgesel dışında bir şey izlediğim için çok mutluyum. belgesel üstüne belgesel de bir yere kadar canım.*

    evrim teorisinin 150. charles darwin'in doğumunun 200. yılı şerefine çekilen bu film, darwin'in de senin benim gibi iç hesaplaşmaları ve duygusal buhranları olan sıradan bir insan olduğunu çok güzel anlatan bir yapım olmuş. özellikle darwin'in kendi gözleriyle gördüğü, yüzlerce kez test ettiği ve doğruladığı gerçekler ile, toplum tarafından yüzlerce yıldır anlatıla gelmiş, test edilemeyen, test edilmesi teklif dahi edilemeyen hikayeler arasında kaldığı dönem, bu konular hakkında kendi içinde iyi kötü bir hesaplaşma yaşamış veya yaşamakta olan herkes tarafından rahatça anlaşılabilecek şekilde yansıtılmış. her ne kadar drama yönü dokunaklılık açısından biraz ağır olmuş gibi gelse de, filmde evrim teorisi ile ilgili verilen bilgi sayısının çok sınırlı tutulması ve bu yapımın bir film olduğunun unutulmaması, filmin evrim karşıtları tarafından da izlenebilirliğini oldukça artırıyor. hayatında darwin'den veya onun teorilerini savunanlardan hiçbir yazın ve görsele dokunmamış, muhtemelen darwin'i kırmızı derili, boynuzlu, bebek yiyen psikopat-deli-iblis-yaratık türü bir şey zanneden insan evlatları keşke cesaret edip bu filmi izleyebilse ve onu bir insan olarak görebilme şansını yakalayabilse.

    aslında çok basit yahu... darwin kitabını bitirip karısının önüne gittiğinde "ister yak ister bastıralım, ama önce oku" diyor. zaten elinin tersiyle itenler, lanetleyenler, küfürler hakaretler edenler, yalnızca bir kere darwin'in veya haleflerinin penceresinden bakmaya gayret etseler, "önce okusalar" her şey nihayete ermeyecek mi? ancak bunun için muhtemelen, gurur, kibir, önyargı gibi insan duygularının evrim ile yok olmasını beklemek gerekecek...

    --- spoiler ---

    - baba, bana bir hikâye anlatsana.
    + olur. ne ile ilgili olsun?
    - bilmem... her şey ile...
    + her şey mi?
    + peki öyleyse...

    --- spoiler ---
  • piknik sahnesi var. tarifi zor.

    beni bu sahne kadar etkileyen çok az şey var bu dünyada.

    --- spoiler ---

    güneş yukarıda. etrafta çocuklar oynaşıyor, karısı ve arkadaşları yanında. doğal hayatın acımasızlığı üzerine konuşuyorlar.
    konu kapanıyor.

    darwin uzaklara dalıyor.
    bir fare çalılığa giriyor.
    kamera çalılığa yaklaşıyor.
    kamera çalılığa giriyor.
    bir büyükbaş kafatası. neredeyse tüketilmiş.
    göz çukurundan sinekler çıkıyor.
    kamera göz çukuruna giriyor.
    zaman hızlanıyor.
    onbinlerce sinek larvası göz çukurunun içinde kalan az biraz et parçası içinde büyüyor.
    göz çukuruna bir gaga dalıyor.
    birkaç larva yiyor.
    yukarı uçup muhtemelen başka bir kuşun yavrusu olan bir bebeği, dallardan yapılmış beşiğinden düşürüyor. kendisi oraya yumurtlayacak, kendi bebeğini öldürdüğü bebeğin beşiğinde büyütecek.
    bebek toprağa düşüyor.
    bebek bağırıyor.
    zaman hızlanıyor.
    bebek ölüyor.
    bebeğin cesedi çürüyor.
    böcekler, larvalar, yapışkan sülükler.
    hepsi üzerinden geçiyor bebeğin. hepsi besleniyor bebekle.
    bebeğin gözüne giriyorlar.
    bebeğin karnını deşiyorlar.

    darwin uyanıyor.
    yanıbaşındaki dolabın en üstündeki büyükbaş kafataslarına bakıp, üzerindeki örtüyü yukarı çekiyor.

    --- spoiler ---
  • charles darwin'in fikirlerlerinden çok, özel hayatına yer verilen film. dört kişiye izlettim ikisi beğendi, ikisi beğenmedi. benim beğendiğimi de hesaba katarsak beş kişilik bir grupta yüzde altmışlık bir beğeni söz konusu..
    eleştiren arkadaşlar; filmde; özel hayatından ziyade düşüncelerinin daha fazla yer alması gerektiğini söyledi.. ben buna katılmıyorum.

    belgesel filmden daha çok, bir film bu.. kurgusu sağlam. mekanlar, kıyafetler, makyaj gayet başarılı, insanı alıp o döneme fazlasıyla götürüyor..

    bir bilim insanının geliştirdiği fikirler'den başka; fikirlerinin geliştiği yer ve zaman, ailesi, arkadaşları ve bulunduğu çevresi de kati suretle önemlidir. bu yönden bakıldığında film epey besleyici olmuş..
    özellikle charles darwin'in kiliseye bakışı, kızına olan sevgisi ve özlemi, karısına karşı tutumu ve bir dönem yaşadığı buhranlar; hikayesinin en güzel parçaları.. öte yandan zamanın - tüm zamanların - en tehlikeli düşüncesinin içinde filizlenmesi...

    filmin akıcılığını yitirdiği, yavaşladığı yerler oluyor ama bir şekilde charles darwin'in hayatını merak edip, ilgi duyuyorsanız; kendisini sıkmadan izletiyor.

    --- spoiler ---
    bir leşin üstündeki parçalayıcı canlılardan birini yavrusuna götürmek için yiyen kuşun; yanlışlıkla yavrusunu ağaçtan düşürmesi ve akabinde pek çok canlının bu yavrunun ölüsüyle beslenmesi.. leşin çevresindeki otların büyümesi.. bu plan çok hoştu.

    ayrıca, charles darwin'in eserini tamamladıktan sonra karısına vermesi ve yayınlanıp yayınlanmaması konusundaki son kararı onun vermesini istemesi; bilmediğim ve filmden öğrendiğim ilginç bir ayrıntıydı..

    --- spoiler ---
  • amerika'daki darwin dusmanligi oyle boyutlardadir ki, filme amerika'da hala dagitimci firma bulunamamistir:
    http://www.getthebigpicture.net/…s-distributor.html

    ne ironiktir ki, filmin ingiltere ve avustralya'daki dagitimini mel gibson'a ait icon firmasi ustlenmistir. amerika'da filmden kazanacaklari karin "imaj zedelenmesi"nin yaratacagi zarari kapatmayacagini hesapladilar herhalde.
  • hayatımda izlediğim en duygu dolu film.
  • the pierces'ın mükemmele yakın albümü. içinde kötü şarkı bulamadım.
  • darwin'in torununun torununun (great-great-grandson) [randal keynes] yazdığı "annie's box" kitabından yola çıkılarak çekilmiş film.
    bu arada annie, darwin'in ölen bir kızı ve darwin, çocuğun ölümünden kendini sorumlu tutmuştur.

    ayrıca (bkz: william erasmus)
  • turkceye "ben cyrus, zerdu$tun torunu" adi ile cevrilmi$ bir tarihi roman. gore vidal tarafindan yaratilmi$ bir pers rahibi olan cyrus spitama'nin agzindan ce$itli hikayeler icerir.
  • charles darwin'in hayatını ve ilişkilerini anlatan, onu sıradan bir insan gözüyle görebileceğimiz filmin adı. yönetmenliğini jon amiel'in yaptığı filmde charles darwin rolünü paul bettany, eşi emma darwin rolünü ise jennifer connelly oynuyor.

    yaratılışçı kesime yıllardır bir şeytan sureti gibi anlatılmış, tarihin bu en sükse yapmış bilim insanlarından darwin'in hayatını ince ayrıntıları ile sinemada izlemek, - yapımın kalitesine ve objektifliğine göre - gerek onu tanrılaştıranlar için, gerek lanetleyenler için algı açıcı olacaktır. filmin birleşik krallık'ta vizyona giriş tarihi 25 eylül 2009 olarak görünüyor.

    http://www.imdb.com/title/tt0974014/

    trailer:
    http://www.youtube.com/watch?v=l3voa2f_bzm
  • the pierces'in yeni klibi. bu ikili ne yapsa güzel oluyor ya kedi canlarını.

    http://www.youtube.com/watch?v=4x_owtddliw

    --- spoiler ---

    ı can see just who you are
    you are you are the missing part
    the only living boy left in the world
    what's the city done to you?
    you're walking down fifth avenue
    you're looking for salvation in a girl.
    ıf you get what you receive,
    ıt comes down to what you believe
    do you believe you're someone she can love?
    life is like a lonely gun,
    point it at the lonely ones
    will it be fine, or will it be enough?

    you're the creation
    you're the reason
    you're the rising sun and the colors in my mind
    you're the changing of the seasons
    you're the growing old and the passing of the time

    you live
    you learn
    you laugh
    you cry
    and you can never get enough

    you drink
    you dance
    you fight
    you die
    and maybe you believe in love
    maybe you believe in love

    ı know who you want to be
    you want to be good company
    but everything you say gets turned around
    so you decide to be alone
    you disconnect your telephone
    and run off to some place you can't be found
    everybody needs a friend
    who will love you in the end
    can you be somebody they can trust?
    change your mind and change your life
    find yourself a pretty wife
    and be a man
    until you turn to dust

    you're the creation,
    you're the reason
    you're the rising sun and the colors in my mind
    you're the changing of the seasons
    you're the growing old and the passing of the time

    you live
    you learn
    you laugh
    you cry
    and you can never get enough

    you drink
    you dance
    you fight
    you die
    and maybe you believe in love,
    maybe you believe in love

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap