• crom nerde amına kodumun evlatları?!!!
    sen yönetmen şerefsizi! sen nasıl bir dinin mensubu yobaz bi insansın ki cromun varlığından bu kadar rahatsız oldun, film boyunca tek sefer adı geçmedi conanın hayatı boyunca tek saygı duyduğu manevi varlığın?
    bu film, conana, conanı yaratan robert erwin howarda, onun anısına bi hakaretttir. ve onlara hakaret etmekte beis görmeyen yönetmene, yapımcıya hakaret ederken hiç mi hiç rahatsızlık duymuyorum. lan olum hiç mi açıp bi çizgiromanın sayfalarını çevirmediniz? hadi çizgiroman okumayan bi orospu evladı olduğunuzu geçiyorum, hiç mi daha önce çevrilmiş filmleri iki dakka dvdye takıp bakmadınız? nerde görülmüş conanın bi barbarken zırh giydiği? lan olum bi siktirin gidin gözüm gömesin sizi.
    ayrıca o conanın isim haklarını elinde bulundurup bu yapımcılara pazarlayan orospu çocuğu her kimse onun da amına koyayım ben.

    (edit) ha bi de; arnoldlu conanı zamanında beğenmeyenler; izlesinler, izlesinler de utansınlar. taşşanı öpeyim ben arnoldun.

    (edit) unutmuşum; conanla yumruk yumruğa, kılıç kılıca dövüşmeye cesaret edecek bi adam conanın en az iki katı büyüklüğünde olmalıdır, öyle ben büyü yapıcam tanrı olucam ayağına takılan hiç bi karakter conanı kovalamaya onunla dövüşmeye bırak teşebbüsü cesaret bile edemez. lan olum conan dediğin adam maymun tanrıları, dinazor büyüklüğünde yaratıkları yumruklarıyla bayıltır. adamın azını yüzünü siker lan conan. ananızı siksin conan.
  • bu gun sanirim $eytanin tahtina oynadim.

    rahmetli babam conan'in yayincisi iken, unlu siiri turkceye "cevirdi",
    hos kendi agzindan, "oglum o zamanlar ben cok ingilizce bilmezdim, cogunu uydurdum" demisti... guzel de bir siir olmustu bana gore, bu siirin de cunku ingilizce "the road was long and though / the sky was cold and gray" seklinde baslayan bir versyonunu bulamiyorsunuz. baslikta da yok, o zaman ekleyeyim....

    velhasil, bu aksam, siirin son misrasinda oldugu gibi, cehennemin bogazindan inip sanirim $eytanin tahtina oynadik baba, huzur icinde uyu.

    yol uzun ve zorluydu
    gökyüzü soğuk ve gri
    beyaz ay, donmuş ölü bir parça gibi
    bulanık solgun şafakta
    hırsız ve fahişe, kral ve asker
    savaşçı, büyücü, sahtekar ve ozan
    bu yolda benimle geldiler
    rüzgar, bilenmiş bir bıçak kadar keskindi
    ıslak, tuzlu denizlerden eserken
    kuru, siyah iskelet gibi ağaçlar
    fırtınada, hayalete benzerlerdi
    yaşam, köpüklü bir şarap benim için
    yağma, şehvet ve savaşımdan oluşan
    ve ben bu şarabı en keskin
    tortusuna dek içtim
    ben, vahşi kuzey topraklarından
    görkem ve büyü ülkesine gelen savaşçıyım
    çelik, kan ve ateşle kazandım
    insanoğlunun kazanabileceği her şeyi
    oynadığım kumarda
    şeytan’ı kendi oyununda yendim
    görkem, onur pırıltı ün
    ve ölümün gülen kafasıyla alay ettim
    dövüşüp, öldürülecek düşmanlar vardı
    sevilip güvenilecek arkadaşlar
    şehvetle öpülecek dudaklar
    ele geçirilip fırlatılacak zenginlikler
    karanlık geceleri şenlendirecek şarkılar
    sabahlara dek içilecek şarap
    sonunda geçmişe gömülüp
    yitirilecekse ne çıkar?
    ben tüm zenginliklerden payımı aldım
    kazanmak gibi yitirmeyi de tattım
    yaşamda var olanların en iyilerine alıştım
    mezar derin ve hava soğuk
    dünya kokuşmuş küflü beyinle dolu
    ve ben tüm değerlerinize baş kaldırırken
    boş inançlarınıza gülüyorum
    dünya’nın karanlık kavrulmuş yüzeyinde
    eğri yolumuz zorlu topraklardan geçiyor
    fakat biz mutlu, neşeli savaşçılarız
    daha kolay yolları istemeyiz
    düzenbaz ve nefret verici yaşamın yazgısı
    sağ elimdeki kılıcımla çizilir
    ve ölüm benim arkamdan gelir
    ben bu tozlu, sert, uzun yollarda kurudum
    ben artık yaşlı ve güçsüzüm
    oysa ölüm tüm zamanlar boyunca güçlü
    fakat, bedenler ölümü tatmak üzere doğdu
    yaşamı korkmadan ve cesaretle karşıladım
    ölüm yaklaşırken kaçmalı mıyım?
    yaşam, ölümle benim, yorucu yıllar boyunca
    oynadığımız bir oyundu
    selam savaşçı yiğit dostlarım
    köleler, silahşörler ve oynak kızlar
    ayrıldığım yolda gözüm kalmadı
    burada son bulur o yol
    azrail’in kucağında
    selam tanrılar !
    bomboş bir gökyüzünün altında
    yanınızda neşeyle yürüyeceğim
    günahkar ruhların nasıl kıvranıp, inlediğini
    şişko, kurnaz papazlardan dinledim
    yalnızca altın için alıp sattıkları o cennette
    benim gibi acımasız bir barbarın yeri var mı?
    rahipler ve kutsal kitaplarıyla birlikte
    alevlere dalacağım
    cehennemin kızıl boğazından aşağıya
    yürüyecek
    ve şeytanın tahtına oynayacağım !
  • yarrak gibi filmdir. senaristin, yönetmenin, oynayanın ta amına koyayım. direk söyledim bak, korkak alıştırmadım.
  • (bkz: barbar)

    başka bir tanıma ihtiyacı yoktur zaten, öyle entel entel açıklamaya falan da ihtiyaç duymaz. türünün son örneğidir, büyüden hazzetmez, duygusal bağ kurmaz, pragmatist ve hayvandır.

    karı varsa sker, et varsa yer. büyücü varsa parçalar. hem büyücü hem karıysa önce datmin eder, sonra parçalar.
  • "şunu bilinki prensim, okyanusun, atlantisi ve onun görkemli kentlerini yuttuğu çağdan sonra, dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başladı. aryas ın oğullarının doğduğu bu çağda, yeryüzündeki imparatorluklar, gökyüzündeki yıldızlar kadar seyrek, fakat belirgindi. işte o çağlarda cimmerya lı conan geldi, bu ka saçlı şahin bakışlı yiğit bütün imparatorlukları sandallı ayaklarının altında ezmek istiyordu"
    (bir nemedya efsanesi nden)
    way be; hala unutmamışım, gene tüylerim diken diken oldu. "bir cadı doğuyor","ay ışığında demir gölge" favori maceralarımdandır" kanal d sanada lanet olsun...
  • eskrim hayatımın içine sıçan kahraman. o ki kürdan gibi epeyi elime her aldığımda bana " ne ki şimdi bu " dedirten kılıcını, kırılsa bile elinden bırakmaz, arkası duvara dönükken daha iyi dövüşürdü. bana epemi rakibimin böğründe kırıp hükmen yenildiğimde "olsun conan abi görse benimle gurur duyardı" dedirtmişti
  • conan'ın amına koymuş film.

    niyetini ayrı zikrini ayrı şeettimin yapımcıları sikmiş atmış konsepti; adama ağız bozdurur bunlar.

    arkadaş, çocukluğumdan beri conan okurum, misafirliğe giderken en yakın bayide conan aranır bulunurdu uslu oturayım diye, bak conan'ın girişindeki prologue'dan neymiş ne değilmiş öğrendik de ona göre nick aldık.

    conan dediğin, kabadır, savaşçıdır, esmerdir, kaslıdır, iridir, elmacık kemikleri, yüzü falan geniştir. afedersiniz sevişmez siker.

    ulan bu filmle önümüze getirdiniz metroseksüel, ay yüzlü, yumurta götlü fitnessçi bozması oğlanı, filmin başında yaptı etti bi vahşilik hadi cgi'la bilmemneyle kanı dayadınız..

    rimel mi vardı lan onun gözünde ne vardı rimel falan? neydi o ne gördüm bir ara ben??!

    ulan adamı tantra usulüne göre mistik kokularla sikik tütsülerinizle romantik müziklerinizle seviştirdiniz, iki tane fazla abazan kadının ilgisini çekeceksiniz diye herifin götü yumurta gibi göstermek ne ulan? allah belanızı versin nasıl insansınız? o kadınlar erkek götüne meraklıysa gitsin internetten baksın.

    bizim barbar(!) conan'ımızdan ne istediniz oğlum.

    ver 9 8'lik ritmi, ver ayağına çarığı kıçına uzun şalvarı siz kimmeryalı conan değil prince of persia filmi çekmişsiniz salak herifler.

    ek: kimse bana aman da ilk film falan da arnold diye gelmesin, fark ortada. iki tane kum canavarıyla da rakip çıkarılmaz koca conan'a.
  • 1982 de yapilmis en guzel sey. muzik, casting, yapim, tasarim basarisini gectim, kor celigin akip maharetli ellerle dovulup kilic haline gelmesini muteakiben babasinin conan a, cromu ve celigin sirrini naklettigi sahneye dek izle, sonra kapat ne yaparsan yap. hani bi gun cgi canavarli, pankreas gurescisi kilikli bi herifin conan i oynadigi bi film daha cekilecekse eger, once oturup su girizgahi bi izlesinler, sonra da efendi gibi vazgecsinler. hans zimmer bile kurtaramaz replicasini. ( bu vesileyle de basil poledourisin ruhu sad, oteki taraftaki saadetleri daim olsun )

    peder beyin, conan a dinini ve hayattaki nihai gayesini anlattigi sahneyi alacaksin, tum din hocalarina izleteceksin. bundan daha basarili, net ve etkileyici bir misyon, dini bilgi yuklemesi gormedim.

    (su cumleden croma taptigim anlamini cikaran olursa sayet, kendilerini styx nehrinde deve guresine davet ediyorum )
  • conan ın filmi diyince yapımcılar illa orjinal hikayeyi değil de kafalarına göre salladıkları bir şeyleri çekmek istiyorlar.

    bence conan game of thrones tadında bir dizi olmalı. orjinal hikayelerden seçilecek bir senaryo ile conanın köle olarak satılmasından başlayıp krallık günlerine kadar sürecek 5 sezonda korsanlık, yağmacılık, paralı askerlik gibi dönemleri uzun uzun anlatılsa dadından yinmez.
  • ayrica filmin en gerizekali taraflarindan biride su meshur siir-yazi varya, conan seven herkesin ezbere bildigi :

    "şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların atlantis’i
    ve onun görkemli kentlerini yutmasından hemen sonra,
    dünya’da o güne kadar görülmemiş bir çağ başlamıştı.
    aryas’ın oğullarının doğduğu bu çağda,
    dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar,
    gökteki yıldızların mavi pırıltıları kadar dağınık fakat belirgindi.
    işte bu sıralarda kimmeryalı conan geldi.
    çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu kara saçlı, şahin gözlü yiğit,
    tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu."

    filmde hic gecmedi. cok buyuk eksiklik.

    ama ondan daha da sacmasi;

    conan bir kere bile crom adina kufur etmedi lan ??! boyle sacmalik mi olur.
hesabın var mı? giriş yap