• bunu kimse beklemiyordu sanırım. yaptığı her şarkı ortalamanın çok üstünde olan in flames’in clayman sonrası değiştirdiği tarzı dahilinde iki adet orta karar albüm çıkarması, bazı hayranları hayalkırıklığına uğratmıştı. grup melodik yanını bırakıp soilwork’ün uzmanlık alanı olan tüm şarkıyı vurucu bir nakarat üzerine kurma olayına girişmişti. bu nedenle de şarkılar nakaratlar haricinde kesik gitar riff’lerile doluydular ve in flames deyince akla gelen ilk şey olan melodiden pek de nasiplerini almamış gibiydiler. tamam clayman’dan önce de in flames tarz değiştirmişti ama bu değişim daha farklıydı. grup artık sadece melodik death metal olarak özetlenemiyor, sitelerde, dergilerde “modern metal” olarak adlandırılıyordu. şahsen bu müziği dinlediğim yıllar içerisindeki en büyük hayalkırıklığını bana reroute to remain ile yaşatan in flames’ten ümidimi bir an bile kesmemişken gelen soundtrack to your escape, mutlak bir artıydı. kusursuz değildi elbette; sıradan şarkılar da vardı. ama in flames ne yaparsan yapsın içinde bir kalite olacağı da ortadaydı. ve bu tür değişimin ve dünya çapında bir dev olma yolunda atılan adımların bir getirisi olarak, yeni albüm oldukça merakla bekleniyordu. grup ya son iki albümünde yaptığını yapacak, çok satacak ama kendini tekrar edecek, ya da in flames’liğini gösterip sevenlerini büyüleyecekti.

    ve come clarity sonunda ortaya çıktı. gruba olan güvenimi bir gün bile azaltmamamda ne kadar haklı olduğumu bana gösterircesine. şimdi albüme geçelim. in flames, bu yeni tarzında ilk defa tam olarak istediğini yapmış, kanımca bu tarz içerisinde olabilecek en kusursuz işe imza atmış. son iki albümde hep üstüne gittiği ama bazı şarkılar dışında çok da vurucu şekilde yapamadığını düşündüğüm nakarat olayına bu albümle noktayı koymuş. tüm nakaratlar gerçekten de “beni in flames besteledi” diye bağırıyor artık. anders kesinlikle vokal melodisi konusunda çok yol katetmiş ve kanımca nakarat yazma konusunda kariyerinin en başarılı işine imza atmış. son iki albümdeki suni gitar ve davul sound’u da bu albümde resmen cayır cayır yanar hale gelmiş. özellikle gitar soundu olağanüstü.

    şarkılara geçmeden önce, albümün genel olarak bugüne kadarki en olgun in flames albümü olduğunu söylemek mümkün. en iyi değil elbet. the jester race, whoracle varken yeni bir “en iyi in flames albümü”nün gelmesi neredeyse imkansız, ama kanımca come clarity clayman’le ciddi ciddi kapışabilecek, hatta geçebilecek bir albüm. sololar, verse’ler, hepsi çok iyi düşünülmüş ve beste anlamında gerçekten de insanı hayrete düşürecek kadar büyük ilerleme kaydedilmiş. grubun önceki albümlerine bir lafım yok elbet, haşa; ama r2r ve stye’de “denenen” şey bu sefer tam anlamıyla başarılmış.

    şimdi de şarkılardan bahsedelim. albüm jesper’in dimension zero günlerini hatırlatır bir şekilde, gayet isveç death metali bir tadda açılıyor. belli ki dinleyicileri ilk andan şok etmeyi düşünmüşler. işin iyi tarafıysa, yeni ve eski tarzların birbirlerine kusursuz bir biçimde yedirilmiş olması. şarkı olanca süratine ve dinamizmine rağmen, nakaratta da bu enerjisinden hiçbir şey kaybetmiyor ve in flames yeni tarzında artık tam anlamıyla ustalaştığının sinyallerini veriyor. anders “if i ever, if i never” diye içini parçalarken, bizim de içimizden haykırmak, infilak etmek geliyor. “take this life” ile görülüyor ki, in flames’in yaratıclığının tükenmesine daha çok var.

    ikinci sıradaki leeches’a geldiğimizde ilk şarkıya oranla daha basit bir şarkı yapısı görüyoruz; ancak şarkıyı alıp götüren devasa nakarat tüyleri öyle bir ürpertiyor ki, şarkı bitene dek paralize olmuş halde öylece kalıyorsunuz. “it burns” kısmında akla, kanımca grubun clayman sonrası yaptığı en iyi şarkı olan “my sweet shadow”un “burn out”u geliyor. “ikide iki” diye düşünen bünye, üçüncü şarkı reflect the storm'un whoracle-ımsı vokalleri girdiği anda anders’a adeta tapmaya başlıyor. anders belki de uzun zamandır bu kadar hissettirerek ve insanın içini acıtarak söylememişti. resmen süründürüyor. melodik nakarat da girince, yıllardan beri olduğu gibi bir kez daha “büyüksün in flames” diye düşünüyor insan. fazlasıyla clayman ve colony izleri taşıyan “dead end”deki kadın vokaller ve synth’ler, mors principium est’in pure adlı şarkısını akla getirse de, şarkı bu kadın vokallerin üstüne öfkesini boşaltan anders’ın ortalığı yarmasıyla bambaşka boyutlara gidiyor. ortasındaki melodik solo da tadından yenmez cinsten. “scream” de verse’teki gitarlarıyla the jester race’e bile göz kırpan, nakarattan ziyade gaza getirme amaçlı bir şarkı olmuş. buraya kadar her şey güzel. in flames köklerine dönmek gibi bir derdi olmayan, ama yeni tarzında olabilecek en iyi şeyi yapmış bir hal çiziyor. tıpkı tarz değiştirip bambaşka bir yöne giden ama bunu da kusursuz yapan katatonia gibi.

    bu noktaya kadar çok iyi giden işler, come clarity ile birlikte değişiyor. bu şarkı, çok iyi olmayı falan geride bırakan, daha ilk dinlemede bir in flames klasiği olduğu anlaşılan, büyüleyici bir parça. grubun tarihindeki en güzel 10 parça arasına sokabileceğim kadar akıl almaz bir güzellik olan bu şarkıda, her şey olması gerektiği gibi; hatta daha fazlası. akustik gitarlarla ürperen ve şu an bu yazıyı yazarken dahi ürpermeye devam eden tüyler bir daha hiç inmezken, anders’ın “in a dream” derkenki yorumu, dibe batmak isteyenleri gerçekten de batıracak kadar akıl almaz. bu şarkı ile ağlayacak yüzlerce, binlerce kişi olacağına adım gibi eminim. anders’in “satellites and astronauts”ta bir “never” deyişi vardır; insanın içini acıtır adeta. işte artık bir de “dreams” deyişi var. bundan sonra kimse bu kadar hissettirerek “dreams” diyemez sanırım. come clarity’den sonra gelen crawl through knives mecburen biraz beklemek durumunda kalıyor çünkü come clarity’yi ardarda 2-3 kez dinlemeden geçmek olmaz.

    bu şoku daha atlatamadan yine eskilere göz kırpar bir girişle crawl through knives giriyor. bu şarkıyla artık olayın farkına varıyorsunuz ve bir başyapıt dinlediğinizi anlıyorsunuz. in flames tarihinin en önemli (en iyi değil, ama konum itibariyle en önemli) 2-3 albümünden biriyle karşı karşıya olduğunuzu bilmek, yüzünüzde ister istemez bir gülümseme yaratıyor. bu şarkıdaki anders’la birlikte siz de “burning it for me” derken bir patlama ihtiyacı duyuyorsunuz, “with flames we reach heaven tonight” kısmında resmen ağlıyorsunuz. come clarity’den sonraki ikinci “büyüleyici” nakarat da bu şarkıda kanımca. sıpslayer bir giriş riff’ine sahip vacuum, “listen in silence, here our voice” nakaratıyla büyürken, gitaristler de uzun zamandır ilk kez sol el parmaklarını bu kadar etkin kullanıyorlar.
    üst üste kaydedilen vokaller, clayman’dan fırlamış nakaratıyla gülümseten ve mükemmel riff’lerle dolu versus terminus, yine clayman ve sonrasının nefis bir birleşimi olan pacing death’s trail, “it hurts” çığlıklarıyla kulakları delen, in flames’in belki de en “soilwork-vari” şarkısı olan, özellikle nakarat riff’i soilwork’ün rejection role’unu hatırlatan ve ortama colony’ler getiren clean gitar ve solo ikilisini tekrar yaşatan our infinite struggle da birbirinden güzel şarkılar. ciddi anlamda "şu daha güzel" diyemiyorum.

    vanishing light da bunlardan farklı değil elbet. mükemmel bir melodiyle açılan ve görkemli bir giriş yapan bu şarkı da, özellikle 1.01-1.08 arası gitar oyunlarıyla dikkat çeken ve uzaydan gelmiş hissi veren nakaratıyla yürek dağlayan bir şarkı. son sıradaki “your bedtime story is scaring everyone” da bu enerji ve duygu deposu albüme noktayı koyan, sırf hüzünlü bir son olsun diye yapılmamış, gerçekten de hüzünlü bir melodiye sahip (özellikle 1.20-1.27 arası) son derece damar bir şarkı. ve böylece albüm bitiyor.

    bu albüm gerçekten de olağanüstü bir yaratıcılık barındıran ve in flames’in her şeyi hak ettiğini bir kez daha kanıtlayan, çoğu insan için kelimeleri kifayetsiz bırakan bir çalışma. grup sertleştiği, eski zamanlarından tatlar sunduğu için değil. yani sertliğe kapılıp da ilk dinlemelerin heyecanıyla söylenen bir yorum değil bu. grup gerçekten de kendini aşmış ve yeni tarzı içerisinde olabilecek en mükemmel işi yapmış. in flames dünyanın en önemli metal gruplarından biri olma yolunda hızla ilerliyor. bundan tam 7 yıl önce grubu ilk kez duyduğumda, daha ortada clayman bile yokken “in flames çok büyüyecek, dev bir grup olacak” demiştim. haklı çıkmam pek de uzun sürmedi ve in flames düşündüğümden de büyük bir hale gelerek, 500.000’den fazla albüm satan, festivallerin en çok aranılan gruplarından biri olan ve hayran kitlesini hızla arttıran bir gup haline geldi. başta da dediğim gibi. iki albümdür denenen şey bu sefer olmuş. hem de daha 2006 yılına girmediğimiz halde yılın albümü adaylarından birini yaratacak şekilde olmuş.

    bir metal müzik dinleyicisi ve bir müzik sever olaraktan, in flames’e teşekkür ediyorum. bu müziği dinlediğim bunca yıldan sonra bile hala beni “istesem ağlarım” moduna sokacak kadar içten ve hisli bir müzik yaptıkları, onlara olan güvenimi boşa çıkarmadıkları ve 2 gün içerisinde 30 kere dinleyebileceğim bir albüm yaptıkları için. büyüksün... bi saniye play’e basıyorum, 31 oldu... büyüksün in flames.
  • 2006 yılında pantera toparlanacak, the gathering evine gelip sana ve arkadaslarına ozel bi konser verecek, maynard pencerenın onunde seranat yapacak deseler de ulan 2006nın en guzel olayı her halukarda come clarity'dir diyebileceğim bi album bu. piyasa, formul, linkin flames diyenlerin topu cehenneme; biz cennette alevlerin icindeyız*
  • in flames'in once ismini crawl through knives olarak duyurdugu ancak bugun come clarity olarak degi$tirdigi, 3 $ubat 2006'da avrupa'da cikmi$ olan "ta$ gibi" albumu. take this life, leeches, vacuum, crawl through knives gibi in flames tarihinin en iyi bestelerinin bulundugu album.

    01. take this life
    02. leeches
    03. reflect the storm
    04. dead end (misafir vokal. lisa miskovsky)
    05. scream
    06. come clarity
    07. vacuum
    08. pacing death s trail
    09. crawl through knives
    10. versus terminus
    11. our infinite struggle
    12. vanishing light
    13. your bedtime story is scaring everyone

    album hakkinda diger bilgiler:
    davul kayit: daniel bergstrand @ "dug out studio"
    vokal kayit: daniel bergstrand @ "dug out studio"
    gitar ve bas kayıt: anders friden ve björn gelotte @ "the room"
    ek izleme: jesper strömblad, daniel svensson & magnus lander
    klavye & programlama: orjan örnkloo at "dug out studio
    miksaj: pelle henricsson ve eskil lovstrom @ "tontechnik recording"
    montaj: pelle henricsson @ "tontechnik recording"
    dead end parcasindaki konuk vokal: lisa miskovsky http://www.lisamiskovsky.co.uk/
    scream parcasindaki ek vokaller: uppsala poker hc crew
    ilustrasyonlar: derek hess http://www.derekhess.com/
    sanat yonetmeni ve dizayn: sons of nero http://www.sonsofnero.com/
  • in flames'in asla vasat ve ya olmamış diye nitelendirilmeyecek, aşmış deli parçalara sahip albümü...

    hatun vokal kullanılması[tek bir şarkıda olsa da], rifflerde çoğu yerde oryantal bir hava olması [vacuum'de halay çekesi geliyor insanın], inanılmaz gaz ve coşturucu olması ve en önemlisi böylesine sert bir türü böylesine duygulu verebilmesi şarkılara harcanan emeği ve altyapıyı çok net ortaya koyuyor...

    ve iki şarkı var ki;

    (bkz: come clarity)

    ve özellikle

    (bkz: crawl through knives)
  • melodik,duygusal,iyi bir prodüksiyona sahip in flames şaheseri. şüphesiz ki in flames'in kemik bir dinleyici kitlesi var. jester race ile whoracle ile büyümüş bir nesil var. clayman ve sonrası bütün in flames albümlerinde hayal kırıklığına uğramış olsalar da aslında in flames böyle albümler yaparak samimiyetini ortaya koymakta.

    whoracle veya colony gibi başyapıtları vermiş ve yıllarca pek çok kişinin en sevdiği guruplardan birisi olmuş in flames gelişimini come clarity ile bir adım daha ileriye götürüyor ve daha teknik , hiç de melodiden yoksun olmayan, duygusal bir o kadar da enerjik bir yapıya kavuşuyor. müzisyenlikleri de şarkı sözü yazmaları da besteleri de hep daha iyiye gidiyor.

    albüme adını veren şarkıda da görebileceğimiz gibi anders'in vokalleri artık pek çok vokalle boy ölçüşecek durumda.artık daha az efektli ve duyguyu her şarkıda çok iyi yansıtıyor.
    sesini çok az da duysak lisa miskovsky çok yakışmış anders'e.

    oldukça başarılı bir albüm.hele bir de geniş kitlelere ulaşsın bakalım neler olacak.

    in flames we trust
  • insani yarip parcalayan bir sarkidir. sozlerine dikkat edilmesi gerekir. demet akalinin yaz parcalarina benzemez.
  • albümle aynı adı taşıyan şarkı tek kelimeyle albümde zirveye oturmuş bana kalırsa. şarkıda eksik bir yan görmek mümkünsüz. akustik gitar, melodi, andersin clean vokali, insanı derinden vuran solosu, çok güzel çok.
  • in flamesin artık melodik death metal yapamıyacağının kanıtı gibi gözüken ve üzen; yeni in flames'in yeni albümü. claymandan sonra sıçtıkları albümlerden çok daha güzel olduğu aşikar tabi. önceki iki albümlerine kıyasla çok iyi olduğu halde albümün üstünde çok uğraşıldığına inanmıyorum zaten bi kaç kez dikkatli dinledikten sonra anlaşılıo geçişler sololar ritmler biraz yavan ve yarım gibiler. şarkıların bi çoğunu dinlerken başka grupları hatırlamamda ilginçti ((bkz: slayer), c.o.b, (bkz: kreator))
    saygımız sonsuz tabi in flames'e. en azından umutlandırıcı olan bu albümün devamını beklioruz şöle gaz bide konserle.

    (bkz: with in flames we reach heaven tonight)
  • basyapit olma yolunda hizla ilerleyen album. her sarki birbirinden guzel, hicbiri siradan degil. in flames turunun normlarini belirlemeye yeni tarzinda da devem ediyor. doymadim doyamadim sevmelere seni ben.
  • in flames'in yaptigi en guzel $eylerden biri.

    zamaninda "never" kelimesinin soyleni$ine bu kadar takmi$ insanlar olarak (http://sozluk.sourtimes.org/…nd astronauts&kw=never), bu $arkidaki "lines" telaffuzuna nasil saygi duymayalim ki $imdi?

    hemen acip 0:55'den itibaren dinliyoruz ve anliyoruz, ben 1 saatir yapiyorum bunu.

    "can you add color... inside these lines?"
hesabın var mı? giriş yap