• alman menşeili kahve değirmeni üreticisi. alman mühendisliğini dibine kadar tattıran, almanlıktan aldığın tadı başka hiçbir şeyden aldırtmayan bir güzide...

    el değirmeni dedik diye öyle hario'lar gibi 20-30 dolarlık bir şey sanmayın ha, 228 oyroluk bir fiyatla nerdeyse elektrikli bir kahve makinesi + elektrikli yarı pro bir öğütücü almaya yetecek parayı manuel bir değirmene gömecek kadar niş kahve meraklılarına hitap eder. (şahsen benim elimdeki tüm kahve aparatlarını toplasan yarısı ya eder ya etmez)
    neyseki türkiye distribütörü probador colectiva comandante'nin yeterince geçirdiğini düşünerek daha fazla geçirmemiş ve 944 tl fiyattan satışa sunmuş

    dişli takımında çoğu değirmenin aksine seramik değil, yüksek nitrojenli çelik alaşımı kullanıyor ve bunun inanılmaz yüksek bir precision sağladığını iddia ediyorlar (evet iddia, durumumuz yoktu deneyemedik yazar kardeş), zira z dişlilerinin uçlarına ekstra mikro bıçaklar eklenerek inanılmaz keskin bir hale getirilmiş ve böylece hiç zorlanmadan eşit şekilde öğütmesi sağlanmış (seramik dişliler o kadar keskin olmadığı için daha fazla güç uygulamak gerekecek ve bu da hedef boyuttan sapmaları artıracak)

    bunun sonucunda da en baba profesyonel makinelere taş çıkartan bir değirmen çıkmış, nitekim particle size distribution analizlerinde mahlkönig ek43'le kafa kafaya sonuçlar vermekteymiş.

    hazır konusu açılmışken, değirmenler hakkındaki entrymi de güncellemenin zamanı çoktan gelmişti;

    (bkz: #41977401)
  • oliver stone'un salak mı olduğu yoksa salağa mı yattığını anlamanın zor olduğu film. castro'yu konuşturmak için abuk sabuk sorular sormuş olabilir çünkü, ama dediğimiz gibi, cidden salak olma ihtimali de bayağı yüksek;

    stone: (castro ona tıp fakültesini gezdirmektedir) bütün bu öğrenciler burslu mu?
    castro: hayır, küba'daki bütün okullar parasız!
  • gece italyanca sözlüğü karıştırırken "komutan" anlamına geldiğini farkettiğim kelime..ve gelmesinin yüzümde gülümseyiş yarattığı yazar.
  • (bkz: che guevara)
  • filmde tıp fakültesinde okuyan gençlerin parasız eğitim almakta olduklarını öğrenmek içimde tatlı bir meltem duygusu yaratmıştır.
  • comandante güzel bir değirmendır.kahve tiryakisini üzmez.o kadar para verip bunu almak akıl işi değil gibi gözükse de o tasarıma,sağlamlığa değer.akıl işi olmadığından ben de bunu aldım.akıl işi olsaydı almazdım ya neyse.gerçekten verilen paraya değiyor.ayarlaması kolay.türk kahvesinden french presse kadar bir öğütüm aralığı sunuyor.tabii bunu piyasadaki çoğu değirmen sunuyor.aradaki farka gelince homojen bir öğütümle bunu sunması .
    v60 ile demleme yaparken bu fark anlaşılıyor.20 gramlık bir öğütümde orta ayarlarda 1 ya da 2 gram toz çıkıyor.bu da demleme esnasında fark edilmiyor.
  • uzun süredir kullanıcısı olarak şunu diyebilirim; verdiğiniz paranın her kuruşunu hak eden bir değirmendir.

    partikül dağılımı ek43 ile kıyaslanan bir el değirmeninden bahsediyoruz.

    zaten bu başlıkta comandante yorumu takip ediyorsanız , iyi bir demlemenin iyi bir oğütmeden geçtiğini idrak etmişsiniz demektir.
  • fiyatıyla cep yakan el değirmeni. bir gün param olursa ben de bir tane alacağım. burayı okuduğunu biliyorum, bak daha iyi doğumgünü hediyesi bulamazsın.
  • oliver stone'un bu belgeselde salağa yattığını görmek için müneccim olmaya gerek yok. zaten bu kadar keyifli, doğal bir iş ancak böyle çıkardı. yani herifçioğlu bir sanat kültürünün yanında, vietnam'da yaralanmış olmak kadar politik kültüre de sahip ve bir çok kitaplarda okumadığım, bulamadığım anektodu patır patır sordu fidel'e, fidel de muazzam bir akillik ve sevecenlikle yanıt verdi. yani yordam bu olmalı. misal en başında bir kaç deneme çekiminde fidel kasmış, rahat olamamış filan.

    ama oliver bazı yerlerde ilginç cevaplar yakaladı onun üzerine gidebilirdi. faraza, fidel che'ye "çok sabırsız biriydi" falan dedi, veya "afrika'ya değil önce meksika'ya gitti, bolivya'da yeteri kadar destek alamasının nedeni şartların henüz oluşmamış olmasıydı o da bunun sonunun böyle olabiliceğini tahmin ediyordu" gibi hiç rastlamadığım nüanslar verdi.. burdan çok daha şaşırtıcı şeyler çıkardı veya makaslanmış da olabilir. bir de sondaki cubanismo çok kısa lan.
    ama fena değil yine de, puanım 7 kanka.
  • dün aldığım el değirmeni.
    yıllardır 3'ü 1 arada, 2'si 1 arada gibi saçma sapan kahveleri içtikten sonra yaklaşık 1 yıldır kaliteli kahve içme merakım başladı. ilk başta çekilmiş çekirdek alarak filtre kahve demlemeye başladım, sonra çekirdeği alıp kendim çekmeye karar verdim. kahvenin havaya temas edince özelliğini kaybetmesi bilgisi ile birlikte çekirdeği uygun şartlarda saklayarak eski pirinç el değirmenleri ile her seferinde tek demlemelik çekirdek çekerek içmeye başladım. kahvenin taze çekildiğinde verdiği lezzet gerçekten daha başka oluyormuş.

    bu değirmen olayının kahve tadını çok etkilediğini işin ehli olanlar hep söylüyordu. kahve konusunda ilmine güvendiğim bi arkadaş bana bu değirmenin olabilecek en kaliteli el değirmeni olduğunu söyledi. ben de sahibinden'de temiz bir ikinci el bulup aldım hemen.

    şimdi gelelim mevzunun can alıcı noktasına. daha ilk öğüttüğümüz çekirdekte bile kahvenin tadı bu kadar mı fark eder? vay babam vay.
    eski değirmen kahve çekirdeğini öğütmüyormuş. resmen ağzına tükürüyormuş.
    4 farklı çekirdek çektim, hepsinin tadımında inanılmaz fark ettirdi.
    demem o ki bu değirmen hakikaten değirmen olayının ağababasıdır, padişahıdır. temiz bir ikinci el veya paraya kıyıp bi tane sıfırı mutlaka alınmalı, alındıktan sonra ''vay anasını alman neler yapıyor be'' denilerek hayret edilmelidir vesselam...
hesabın var mı? giriş yap