• final hakkında:
    yazılanları okuyunca finaliyle ilgili birçok kişinin aklında soru işaretleri olduğunu gördüm. haliyle bir açıklama ihtiyacı doğdu, o yüzden bundan sonra yazacaklarım ağır spoiler içermektedir uyarmadı demeyin.

    --- ağır spoiler ---

    normal (eski) versiyonun final bölümünün en sonunda c.c. konuştuktan sonra lelouch 2-3 saniyelik görünür, at arabasını kullanan kişidir. ilgili video: *
    ama daha sonra senaristler finale aslında izleyicinin karar vermesi gerektiğini düşünüp arada bırakmayı tercih etmiş ve lelouch'un açıkça göründüğü sahneyi çıkarmışlar. haliyle her iki seçenek de izleyiciye sunulmuş.
    o yüzden bir kısım lelouch öldü diye düşünürken, bir kısım ise özellikle origamiye ve c.c.'nin "lelouch" diye seslenmesine bakıp ölmedi diyor. yani yine senaristlerin istediği şekilde olup her izleyici en çok etkilendiği finalin olduğunu varsayıyor gördüğüm kadarıyla.
    babasını öldüren lelouch ölümsüzlüğü kazandıktan sonra planını suzakuya söyleyip aslında herkesin kendisini öldü zannedeceği, ama aslında hedefini gerçekleştirip sonsuza kadar yaşayacağı bir plan kurmuştu. yani mantık olarak da lelouch'un ölmemesi gerekiyor; ama ölmesini isteyenler görmezden gelebiliyor tabi. *

    ayrıca hoşuma giden kısımlardan biri: lelouch her ne kadar zero maskesini sonradan suzakuya verse de dünyadaki son 2 güç sahibi kişinin, yani zero ve lelouch'un aynı kişi olması, lelouch'un tüm insanları piyon yapıp satranç oynadığını, ama dişine göre rakip bulamayıp yine kendine karşı oynadığını gösteriyor bir nevi. tabi ki müthiş finalin ardından piyonlar sadece 1 tarafın kazanıp diğer tarafın kaybettiğini zannetse de aslında 2 lelouch da kazanmış oluyor. ah ulan ruruşu ne anasının gözü çıktın. * *

    edit: finalde çok fazla detay var. schneizel'ın idam edilmemiş olması başta "aa o zaman bu nunally'i anında yok eder, nasılolsa lelouch da yok artık ortalıkta" diye düşündürse de nunally'nin ougi ile karşılaştığı son sahnede schneizel'ın arka tarafta durması ve gözlerinin hâla kırmızı olması yani geass'ın etkisi altında olması muhtemelen lelouch'un yaşadığının bir başka kanıtı oluyor. çünkü yanlışsam biri düzeltsin geass sahibi kişi ölünce geass etkisinin geçmesi lazım. o yüzden nunally gözünü rahatlıkla açabilmişken, bunun kendi iradesinin değil babasının ölmesinin bir sonucu olduğu, daha sonra abisi tarafından yapılan geass'a uymasıyla anlaşılıyor. yani oraya da dikkat edilmiş.
    herhalde atladıkları tek detay c.c.'nun ismi.

    --- ağır spoiler ---
  • üşenmedim, anime boyunca ingiliz karakterlerin kullanmış olduğu bütün ingilizce repliklerin listesini çıkardım:

    -yöss yoo haynis (yes, your highness)
    -yess may roodo (yes, my lord)
    -orru heyirü birütanya (all hail britannia) veya -orru heyirü ruruuçu (all hail lelouch)
  • --- spoiler ---
    lan o değilde nina isimli karakter bi ara euphemia'nın resimlerine bakıp mastürbasyon yapyordu valla, hatta nunnaly denk gelmişti ama malum kör birşey anlamamıştır. benden kaçmaz olum.

    --- spoiler ---

    ha bide ;

    suzaku... topsun olm !
  • --- spoiler ---
    suzaku kururugi gibi kaypak bir karakteri var, sen japonya başbakanının oğlu ol, britanya gelsin japonyayı ele geçirsin, sen baban savaşıyor diye babanı öldür sonra biritanya adına japonlarla savaş.
    --- spoiler ---

    uyuz oluyorum bu adama, her dövüşünde ölsün istiyorum, nasıl böyle bir modeli iyi karakter olarak göstermişler anlamadım.
  • aşmış anime, evet. bunun için laflar hazırladım;

    efendim hikaye aslında tam olarak luluş'un geas gücünü almasıyla başlıyor. ve gelişiyor ama nasıl gelişme, bir kişiyle başlayan olay politik olaylar, stratejiler ve biraz da mistik olaylarla öyle bir şekilleniyor ki birçok bölümde "oha yok artık amk" falan diyosunuz. böyle subniminal mesajlar falan, uu yani. çok karakterli bi de... karakterler bildiğiniz beyninizi sikiyo. ama felsefesi de var. death note benzerliğini geçtim ben animenin alt metinlerinde v for vendetta'yı hatta george orwell'in 1984'ünü bile buldum, artık nasıl derine indiysem, öyle etkilendim evet.

    karakterlere gelirsek; -baştan söyliyim spoiler içerir-

    luluş: zeka küpü. bir okadar da kibirli tabi. narsitlik abidesi. ama her ünvanını sonuna kadar hak ediyor.

    nunnally : zero'nun yola çıkış amacı, uğruna dünyayı fethetmek istediği kardeşi aynı zamanda da ayak bağı. ayrıca ablası euphie gibi bir fedakar tavırlar bir iyilik meleği halleri.. oldukça etkisiz gözükmekle birlikte psikolojik yıpranma faktörü luluş için.

    suzaku: luluş'un çocukluk arkadaşı, son japonya başbakanının oğlu, aşırı onurlu bir britanyalı. bütün anime deli etti beni. ne istediği belli değil. neyse ki sonlara doğru işe yaradı azıcık.

    euphemia: fazla duygusal. ütopik barışçıl. halkın prensesi modları falan. gerçi sonu kötü oldu, üzüldüm lan, hatta o poliyanna hallerine yer yer gıcık olsam da sonuna baya bildiğin ağladım ben :(

    c.c. : pizza hut temsilcisi mübarek. eh be ne reklamını yaptı. öte yandan luluşun sağ kolu. takmaz tavırları falan iyi.

    v.v. : tam bir got karakter. elimle boğcaktım bi ara.

    kallen : her şey çok daha farklı olmasını istediğim karakter. böyle gözde bi karakteri neden sınırlamış yazarlar anlamakta güçlük çekiyorum.

    cornelia : animenin en düzgün karakterlerinden biri. kararlı, ayağı yere basan savaş alanında başarılı prenses. ama ilk ölüm olayından sonra geri gelmesiyle etkisini yitirdi. hayır madem etkili bi şekilde dönmicekti neden geri getirdiniz amk demeden edemiyor insan.

    schineizel : luluş'u en çok zorlayan karakter. küçükken de satrançta hiç yenememiş zaten. bunun yanı sıra luluş'a en çok benzeyen. aslında düşman olmasa iyi karakter. tam imparator olacak adamdı.

    nina : psikopat. evet evet psikopat başka bi şey düşünemiyorum nina için. şimdi euphy bunun hayatını bir kere kurtardı ya.. allahımm.. 'prensesim! prensesim!' sonra da içinden canavar çıktı zaten. son bölümde ufak bir iyiliği dokundu ama bu iticiliğini hafifletmeye yetmez.

    lloyd asplund : doğal patavatsız. aşırı umursamaz. bi de aseksüel olduğunu düşündürdü bana.

    lakshata : ya da rakshata (ah şu japonlar!) lloyd'un dişi hali. biraz daha aklı başında görünümlü. bilimle eğlenen zeki kadın karakter güzel oturtulmuş.

    diethard: ya bunun da ne tarafta olduğu belli değil! başlarda meslek aşkıyla rating için her şeyi yapan, sevilebilecek düzeyde karaktersizliği olan biriydi sonra gene taraf değiştirdi falan, öldü gitti zaten.

    rolo : sayko havalarından yer yer korkmadım desem yalan olur. bi piçlik yapacağı belliydi sonra da shirley'i öldürdü zaten ama acıdım lan nedenlerini düşününce :/

    toudou : gururdan geberecek. eski asker. akıllı bir adam. japonya japonya'yken son direniş zaferlerinden birinin mimarı. animeye de 'zekalı' bir giriş yapıyor. gururlu duruşunu hiç bozmuyor. bu arada gerçekten de gururdan geberdi bu galiba.

    ougi : anadolu takımı topçusu. şampiyonlar ligi seviyesinde değil. buna da kılım biraz. yeterince kararlı değil. ayrıca 'böyle bir dünyaya çocuk getirmek istemiyorum aldır bunu' diyerek yardı beni dfsdgfdfg

    viletta : aşkı ile ideolojileri arasında kalmış kadın. hafızasını kaybediyo bi ara neydim ne oldum moduna düşüyo, baya da bi saf değiştiriyo ama kendini sevdiriyo bence.

    xingke : güzel dövüşüyo, biraz da karizmatik ama fazla duygusal. hem hani öldü ölecek hastaydı bu? bi ölemedi gitti.

    bi de akademideki tipler var. rivalz hafif şapsallığıyla dikkat çekiyor. shirley ise olmadık yerde olmadık zamanda luluş'a ayak bağı oluyor ama yazık ya kız aşık n'aparsın.

    animede çok karakter var gerçekten. hepsinin de önemli denebilecek, en azından değinilebilecek rolleri var.

    sonra hizmetçileri var luluş'ların. kadının içinden jackie chan çıktı.

    müziklere gelecek olursak açılış-kapanışta iş yok bence. ama genel score müzikler fena değil. kulağı öyle tırmalamıyor ama bir fullmetal alchemisthissi de yaratmıyor. ya da death note.

    çizimleri de bi garip. herkese hitap eden bir çizim anlayışı yok. doğal olarak, erkek karakterlerin fizikleri sizlere fazla kadınsı gelebilir. animenin genelinde, çirkin diye bir kavram yok zaten. herkes bebek yüzlü, herkes seksi falan. koca gözler, sivri çeneleri hele o rengarenk saçlar yok mu? başta baya yadırgadım ama alışmam da uzun sürmedi, hatta her bir karakterin saç renginin kişiliğini yansıttığını düşünüyorum. valla bak dikkatli izleyin ne demek istediğimi anlıycaksınız.

    stratejiler... stratejiler... death note 'taki gibi 2 kişi arasında geçmiyor anime. * çok fazla karakter var. izlerken beynim döndü bir ara. bir de taraf değiştirmeler, öldü sandıklarımızdan dirilenler falan da olunca ilk çok karakterli animem beni biraz zorladı. fullmetal'e çok karakterli derdim bu onu ikiye katlıyor.

    öhm sonuç olarak ben beğendim. evet evet baya beğendim ben bunu.
  • izlediğim tonla anime arasında final bölümü tatmin eden tek anime.death note e7,fma e7-e25 gibi aşmış bölümleri olmasa da,50 bölüm boyunca istikrarını korumuş olması bu animeyi gözümde ayrı bir yere koymuştur.death note,wolf's rain,vs izlemiş olanları ilk 3-5 bölüm bayabilir biraz ama sonra sağlam hız kazanıp muhteşem bir bölümle finali yapmıştır.bi de herkes kallen'e yazmış,ben gönlümü c.c ye verdim*.özellikle karakterlerin işlenişi* ve herşeyin abartmadan verilmesiyle gönlümde taht kurmuş animedir kendileri.mutlaka izlenmeli,izlettirilmeli.
  • benim için tüm animelerin üzerinde olan anime.* bilmiyorum neden bu kadar çok sevdiğimi ya da beni bu kadar çok çeken şeyin ne olduğunu. çizimleri ilk bölümünü izlerken rahatsız bile etmişti beni. sonra yavaş yavaş alıştım, hatta bir ara diğer animelerin çizimleri biraz tuhaf gelmeye başlamıştı. konu olarak içinde klişeler olduğunu kabul ediyorum elbette ama genel olarak bakıldığında farklı bir tablo var ortada. genelde animelerde bir kaç bölüm can sıkar. o bölümlerde genellikle bir konu üzerine yoğunlaşılır, ana karakterin gücünü, hafızasını filan kaybettiği ya da gizli planını uygularken seyirciyi delirttiği bölümlerdir bunlar. code geass'da bu büyük klişe yoktur mesela. buradan sonrasına biraz spoiler alalım şimdi.
    --- spoiler ---

    şu büyük klişemizden devam edersek eğer, akla lelouch'un 2. sezona hafıza kaybıyla başladığı geliyor ancak 1 bölüm bile sürmedi bu can sıkıcı durum. ana karakterimize çabuk kavuştuk. canımız da çok sıkılmadı haliyle. code geass'ı ne kadar çok sevdiğimi kelimelerle anlatamadığıma göre biraz karakterlere değinmek istiyorum.

    lelouch vi britannia bu animeyi sevmemdeki en büyük neden sanırım. hatta izlediğim pek çok dizi, film ve anime karakterleri içinde en tepeye oynar. zekası ve itiraf etmem gerekirse şansı fazlasıyla mevcut bir karakter. dünyanın en kötü anne ve babasına sahip. tüm seri boyunca yaptığı her şey tam istediğim gibi gerçekleşti, tabi ki son bölüm hariç. isterdim ki imparator olmaya devam etsin. o insanlık için öldü* ama insanlar onun ölümüne sevindi diye kaç gün üzüldüm sormayın.

    kururugi suzaku sen benim hayatımda gördüğüm en gereksiz, en şanslı ve en dönek adamsın, keşke sen ölseydin.

    c.c. canımsın. lelouch'u o hayattan çekip çıkardığına ve çoçuklarının babası yaptığına inanıyorum.

    kallen, sen tam bir yellozsun. senden ve bulduğun her fırsatta soyunmandan nefret ediyorum.

    nunnally her şeyi anladın ama çok geç oldu. sana da üzülüyorum aslında ama lelouch'a katil demeyecektin.

    schneizel el britannia seni de sevdim ama lelouch'un düşmanı benim de düşmanımdır. o nedenle ve son bölümde idama giderken ki geass etkisi altındaki boş bakışların nedeniyle seni de kenara alıyoruz. yalnız ismin çok güzel, kedimin adını schneizel koyacağım.
    --- spoiler ---

    her zaman code geass hakkında uzunca yazmak istemiştim ama aklımdakilerin sadece çok az bir kısmını yazmama rağmen kendimi bu kadar boş ve işsiz hissedeceğimi düşünmemiştim. bu arada bir de itirafta bulunmak istiyorum ben, bu başlık altına yazılan her yazıyı inceleyerek okuyorum ve oyluyorum.** ayrıca hakaret ağırlıklı yazılara da anlam veremiyorum. tek tip bir zevk çizelgesi var da ben mi bilmiyorum acaba, eğer bunu beğenirseniz şunu da beğenmek zorundasınız gibi.
  • "death note sevdiysen bunu da seversin" diyenler yuzunden magdurum. death note'la kiyaslayinca baya bir tirt kalıyor gibi bu anime. bakalim basladik insallah guzel devam eder.

    anime bittikten sonra gelen edit: o ne finaldi arkadas... tavsiye ederim arkadaslar.
  • anime tarihinin en güzel finallerinden birine sahip olan animedir. ağlatır, kahreder, küfrettirir. death note ile çok karşılaştırılır ana karakterler nedeniyle ki bunun dışında hiç benzemezler aslında. code geass çizim ve karakter dizaynları açısından death note'un gerisinde kalsa da bana kalırsa bölümlerin izleyiciye yaşattığı duygular açısından fullmetal alchemist: brotherhood ile eş değerdir gözümde.

    --- spoiler ---

    ana karakterin gelişimi açısından code geass da death note'u geçiyor yine. light yagami zaman içinde elde ettiği güç nedeniyle kendini tanrı olmaya adayan bu uğurda kafayı sıyırıp duygusuzlaşan piçin teki olup çıkmıştır. lelouch ise kendini bu güce kaptırmaz. geass onu değil o geass'ı kontrol eder. duygusuz değildir. kız kardeşine deli gibi bağlıdır. euphemia'yı öldürdüğünde, shirley öldüğünde göz yaşı dökmüştür. rolo öldüğünde ona elleriyle bir mezar yapmıştır. ölümsüzlüğü elde edebilecekken c.c.'yu öldürmeyi reddetmiştir. defalarca "duygularım bana engel oluyorsa onları bir kenara atmalıyım." dediyse de ne göz yaşları dinmiştir ne de duygusal kararlar almayı bırakmıştır. dünya barışını sağlayabilmek için tüm dünyayı fethedip, herkesin kendisinden nefret etmesini sağladıktan sonra kendi suikastini düzenleyen bir anti kahramandır lelouch.
    --- spoiler ---

    kısacası son 10 yılın en iyi animesi değildir belki pek çok açıdan bakarsak ancak anime tarihinin en güzel finallerinden birini barındırır ve çok sık karşılaştırıldığı death note'tan daha iyidir.
  • mind fuck teriminin karşılığı olan iki sezonluk 50 bölümlük bir animedir. ve anime tarihine adını altın harflerle yazdırmıştır özellikle ikinci sezonu* ile.

    öyle övmeye, böyle yermeye gerek yok. finalinde, hele hele son 10 bölümünde peşi sıra "hassiktir" çekmezseniz bir şey bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap