• sevgili günlük

    bugün hayatımın dördüncü çalımını attım. bunu sana söylemeyeli o kadar uzun zaman olmuş ki, şu an yazarken bile ellerim titriyor. topu bi sağa çekişim vardı ki görmeliydin. o bileklerimdeki yumuşaklığı hissetmek...savunmanın donup kalışı... sonra bi kaç adım topla koştum. kalbim yerinden fırlayacaktı nerdeyse o an. hemen pas attım. heyecandan rakip takım oyuncusuna pas vermişim. sanırım onlar da bunu pek önemsemedi. yedikleri çalımın etkisinde kalmış olsalar gerek =). umuyorum ki en kısa zamanda tekrar yapacağım bunu. şimdilik bu kadar. adios.

    claudio andres del transito maldonado rivera
  • kendisine johan cruyff'un "futbol basit bir oyundur, zor olan futbolu basit oynamaktır" sözünü şiar edinmişti.

    o yüzden de öyle aurelio ile, alex ile üçgen yapayım, topu alayım dikine devam edeyim, semih'e ara pas atayım gibi atraksiyonlu işlere girmedi. "basit, basit, daha basit" dedi ve lugano'dan aldı, selçuk'a verdi. selçuktan aldı, gökhan'a verdi. tekrar gökhan'dan aldı, edu'ya verdi.

    sonra fark etti ki, bu şekilde bir sürü isimle haşır neşir oluyordu, istediği kadar basit olamıyordu. daha basit oynamalıyım, dedi. lugano'dan alıp, sadece selçuk'a pas vermeye başladı. selçuk da ona geri veriyordu ama olsun, yılmamalıydı, topu tekrar selçuk'a ulaştırmalıydı. maçı izleyen taraftarın ne dediği ya da kanser olup olmadığı önemli değildi, o bir felsefeyle hareket ediyordu.

    yalnız şöyle bir sorunu vardı, johan cruyff'u bir o anlamıştı, o da yanlış anlamıştı.
  • josico ile yanyana oynadıkları zaman loop'a girmesinden korktuğumdur.

    ikisi de hep en yakınındaki adama pas veriyorlar; ya maçın bir anında birbirlerinin en yakınında bulunan adam olurlar da birbirlerine pas vermeye başlarlarsa? hesabı...
  • oynadığı topu bilmem de , o at kuyruğu saçlarla güney amerikalı porno yıldızlarına benziyor bu adam kesinlikle.
    tabi bir de, bir el bel de görmek gerekir.
  • galatasaray'lilarla vakti zamaninda junichi inamoto hakkinda dalga gecen biz fenerbahce'lilere allahin uygun gordugu ceza..

    bi de roportaj vermis utanmadan, gercek maldonado bu degil diye..

    daha mi kotusun lan yoksa allahsiz?!
  • bu adami en guzeli cem yilmaz yorumlamistir 26 kasim 2008 tarihli konuk oldugu not defteri programinda.

    "ya tribunden kolay oynayin demek ama bir kere bir vesile ile futbol sahasina ciktim. inanilmaz bir psikoloji. (sagi gosterir) bu tarafa 30 metre kimse yok, (solu gosterir) bu tarafa 30 metre kimse yok, maldonado gibi kaliyosun."

    yillardir aradigim yorummus bu.
  • hani alex ve hagi kıyaslamalarında "hagi'nin uefa kupası ve süper kupası var" klişesi var ya, onu ne zaman duysam ya da görsem, aklıma maldonado gelir, efkarlanırım.

    bu gözlerin çubuklu forma altında izlediği en iyi orta saha uzak ara stephen appiah'tır. fakat hayat amına koyayım, acıması yok. appiah'ın denizli'de son dakikada kaybedilmiş şampiyonluk macerası ve sonrasında gelen gözyaşları varken, maldonado'nun şampiyonlar ligi çeyrek finalinde stamford bridge'de chelsea'ye karşı 90 dakika oynamışlığı var.

    tarih appiah'ı denizlispor maçı sonrası ağlarken arkasından gelen bir amcanın "kalk appiah kalk allah'ın dediği olur" diye hatırlayacakken, maldonado'yu öyle hatırlayacak. "fenerbahçe tarihinin unutulmaz maçları" dendiğinde karşımızda maldonado olacak.

    hayat acımasız. maldonado da kadir gecesi doğmuş, yapacak bir şey yok.
  • bu adam gitti, ismi halen gitmedi. turkiye'de mahalle maclarinda hali sahada kotu oyuncuya bu adamin ismiyle sesleniliyor halen. isminde mal gecmesi de bunda etkili tabi.

    bu adamin ekurisi josico da bundan kotuydu (bkz: jose joaquin moreno verdu)

    karsilastirmalari bile var (bkz: maldonado vs josico)
  • fenerbahçe'nin chelsea'yi yendiği gün %100 pas isabetiyle oynamıştı.
    iki pas vermişti ve ikisi de volkan'ın ayakları ile buluşmuştu.
    en iyi oyunuydu bu kendisinin. saygıyla anıyoruz.
  • johan cruyff'un "top bizdeyken onlar gol atamaz" sözü onda bazı şeyleri harekete geçirmişti. hakikaten de bu düz mantıkla ulaşabileceği bir sonuçtu.

    o da maçlarda tüm iyi niyetiyle topu aldı, hiç riske girmedi. lugano'ya verdi, selçuk'a verdi, edu'ya verdi, en büyük macerası roberto carlos'a 20 metre uzağa pas atmaktı.

    böyle yapınca da istediğini aldı. o istatistiklerde hep öndeydi, en çok topla buluşma, en çok topla oynama, en çok başarılı pas, en fazla pas atan oydu ama sanki bir şeyler eksikti, kimseyi memnun edemiyordu. "olsun" dedi, o 21. yüzyılda anlaşılamayacak bir iş yapıyordu.

    bu yüzden yılmadı. bu istatistiklerini korumaya devam etti. bu diyarlardan ayrılırken, başı dikti. neden başının dik olduğunu kimse anlamadı.

    bir kaç ay sonra johan cruyff maldonado'dan haberdar olunca, alkole başladı, sigarayı günde 3 pakete çıkardı. o güne kadar kendisini futbol teorisyeni olarak görüyordu, söyledikleri yanlışlanamaz sanıyordu ama maldonado'yla tanışmamıştı. o büyük gün gelmişti.
hesabın var mı? giriş yap