• genelde doktor tavsiyesiyle alınan ve -eğer psikiyatrınız leblebi gibi antidepresan yazmıyorsa- ilk fırsatta da yine doktorunuz tarafından kullanımı kesilen bir ilaç. tıpkı tüm diğer antidepresanlar gibi yani.

    "çok zayıfsınız, boktan 2 hapa mahkumsunuz amcıklar" yaklaşımı cahilliktir, öküzlüktür.

    "sen problemlerini önce kafanda bitiricen", "iradesizsin lan biraz delikanlı ol" dediğiniz adam eğer bu dediklerinizi yapabilse zaten yapardı; antidepresan kullanacak halde olmazdı. böyle şeyler söylemenin ne kadar kolay olduğu da siz ya da çok yakınınız benzer psikolojik sıkıntılar yaşayınca anlaşılıyor.

    not: iradesiz olsanız da olmasanız da antidepresan kullansanız da kullanmasanız geberip gideceksiniz ve hayvan olmadığınız için leşiniz değil naaşınız olacak onu da eşiniz dostunuz kaldıracak. içlerinden küfrettiğiniz 3-5 orospu çocuğu çıkabilir bilmiyorum ama en azından kibar orospu çocuklarıymış. bazı gerizekalıların sizin canlınıza saygıları yokken onların sizin ölünüze saygıları varmış.

    edit: ayarı alınca entry'sini uçurmuş üstteki sikkafa yazar dostumuz; selam ederim.
  • canlı denek konsolidasyon sunar..
    günlük 20 mg dozaj

    birinci ay deneyimleri:

    -uykuda düzen.. saat 11'de uykum gelmeye başlıyor çoğu zaman da 8'de şıp diye kalkıyorum, eskiden uyku problemlerim var idi.. ayrıca her gece birbirinden güzel rüyalar görüyorum.. sanırım ilacın en iyi yanı bu, eskiden gece aşırı karabasan basan ben, en son cumartesi gecesi teraslı göl manzaralı eve taşınıyordum..

    - umursamazlık.. bi böyle yaparız, ederiz durumları.. müdürüm yarına 1 haftalık çalışmamın sonucuna bakıcak ama sanırım ben daha hiç başlamadım.. ya da az bi başlamış olabilirim tam bilmiyorum.. yarın kızarsa "yarına yaparım" derim galiba..

    - iştah.. sanırım iştahım açıldı.. bazen de çok az yiyorum.. gün içinde daha çok abur cubur yiyip öğlen ve akşam yememeye başladım.. ilk iki hafta bir mide bulantısı yapıyordu, sadece peynir ekmek yiyebiliyordum; ama geçti şimdi.. ağzımın tadı çok kötü yanlız, zevk almıyorum hiç bir şeyden..

    -huzursuz bacak: sanırım bendeki en büyük etkisi o.. gün boyu bacaklarımı sallamaktan bana gına geldi.. içim bayıldı.. ama durduramıyorum..

    - öle bi mutluluk, huzur hali yok.. o bi yalanmış.. sadece eskiden çok üzüleceğim şeylere üzülmüyor, çok kafaya takacağım şeyleri ise pek düşünmüyorum.. böle bi rahatlama.. sağı solu kırıp döktüğüm sinir krizleri artık yok, o iyi oldu.. ama bunun doğru olmadığını bilip huzursuzlanabiliyorum çünkü ilaç olmasa çok siniril olacağım ben.. belki de tam etkisini göstermedi ilaç.. hala duygularım var.. örneğin erkek arkadaşım beni öptüğünde böle içim sıkışıyor, midemde kelebekler uçuşuyor (ay ne kült oldu), öyle aptal aptal sırıtıyorum.. demek ki hala hislerim var.. ha tabi onlar yok olmasın, güzel şeyler neticede*

    - bu da ilacın etkisi midir bilmiyorum ama izlediğim filmler bana çok dandik geliyor.. black swan: evet kız güzel oynamış ama ne tırt bi senaryo, the adjustment bureau: o ne boş beleş bi film.. böyle gidiyor.. belki bu benim elitist burjuva hislerimin tavana vurmasıyla ilgili olabilir..

    son olarak bunların hepsinde kaynak götüm, ilaç etkisinde yazıorum resmen.. ekstradan iyi bi ilaç kullanıcısı değilim; ilaç üzerine 4 bardak long island ice tea içtiğim oldu, ilacı içemediğim için ertesi gün 2 tane içtiğim de.. zaten bi mutluluk da vermiyor, bir mucize yok..
  • öncelikle (bkz: #22443230) ve (bkz: #22799619)

    üçücü ay deneyimleri:

    - uyku: yani eh işte.. sabahları 8.30 gibi uyanıyorum.. ilk ay hatırlıyorum da akşam 11 dedim mi uykum gelirdi.. eski performansıma döndüm artık, istersem 2'ye 3'e kadar uyanık durabiliorum.. sabahları kalkamıorum bi tek.. 8.30-9:00 işte..

    - terleme.. ter değil de acaip bi sıcak basma hissi.. sürekli menapoz gibi.. ayağımdaki çorap fazla geliyor.. işe gelirken mont giymiyorum.. havalar daha o kadar sıcak değil.. ofiste sıcak basıyor.. yataktan bi kalkıyorum sırılsıklam..

    - dalgınlık: sanırım azaldı.. geçen ay, evde arkadaşımın olduğunu unutup salondan gelen sesler üzerine eve hırsız girdi zannedip çok korkmuştum, uçuk çıkarmıştım.. şu an böyle skandallar yaşamıyorum.. sadece bir kere kredi kartımı kaybettim.. ama o da çantadan düşmüş sanırım.. olur öyle..

    - iştahım yok da, kilo aldım.. antidepresanlar kilo aldırıyor yani kaçarı yok..

    - huzursuz bacak: gerçekten büyük problem.. akşam eve gittiğimde bu yüzden çok yorulmuş buluyorum kendimi.. arkadaşlarım sürekli bacağımı tutuyorlar, farkında olmadan öyle sallıyorum çünkü..

    - hayal alemi olayı biraz geçti.. farkındayım bir çok şeyin..

    - kötü haber: cinsel hayat diye bir şey yok.. şirinler kıvamındayım.. allahtan sevgilim yok..

    yani 3. ay bitiminde şu ilacın bana sağladığı şey maksimum rahatlık.. buna değinmek istiyorum.. işe neredeyse her gün geç kalıyorum, 10 dk. olsun, yarım saat olsun, mutlaka geç geliyorum.. eskiden makyajsız evden adım atmayan ben, rimelimin yerini hatırlamıyorum; ayrıca saçlarımı toplamaya çok alıştım da maşamın yerini unuttum..

    insanlara davranışım da çok rahat.. hiç bir şeye kızmıyorum.. çok nadir sinirlenir oldum.. şu üç ayda, sadece bir kere bağırdım, düşünüyorum aslında ağır sözler yemiştim..
    pek üzülmüyorum bir şeylere.. eskiden bi hata yapınca içim burulurdu, böyle tam nefes borumun üzerinde kalbimin yanında bir düğüm oluşurdu; olmuyor ya artık öyle bi his..

    çok kolay yalan söyleyebiliyorum.. mesela iş görüşmesine gidecektim, hastayım diye izin aldım, böyle adamın gözlerinin içine baka baka.. hiç de koymadı.. yüzüm dahi kızarmadı..

    evde bulaşıklar ortada.. yatağımı bir aydır kapatmadım.. lenslerimi en son ne zaman çıkardığımı hatırlamıyorum..
    şu andan itibaren 3 gün geceli gündüzlü çalışsam ancak yetiştirebileceğim bir işim var ve ben bugün tek bir hesap dahi incelemedim, entry falan girdim..

    bir de sanırım kredi kartı borcum çok fazla.. öderim diye düşünüyorum, umarım..

    son olarak olur olmadık işler yapıyorum.. beni tanıyanlar, normal bigünde böyle işler yapmayacağımı biliyorlar.. ergen gibi mesajlaşabiliyorum elimden telefonu düşürmeden, hiç tanımadığım kişilerle çok rahat konuşabiliyorum, gerek sokakta barda gerek sözlükte.. pat diye karşımdaki adamın yüzüne onu üzeceğini bildiğim şeyleri sıralayabiliyor bam tellerine basabiliyorum, eskiden çok dikkat ederdim birini üzmemeye.. beni ben yapan bazı özelliklerden rahatlaşarak uzaklaşıyorum da o endişelendiriyor beni..
  • çoğu bünyelerde 5.-6. ayda darlanma yapabilir. "ulan ne bu, her sabah bunu yutmaya mecbur muyum ben?" şeklinde isyanlar olabilir. zaten ağlayamayan bünyelere, kazık yutmuş hissi verebilir. armut gibi gezersiniz.

    ama korkmayın. eğer başta işe yaradıysa, ilk 2. aydan sonra bir gün tam bir, gün yarım; daha sonra her gün yarım, son iki ayda da gün aşırı yarım alındıktan sonra, 6. ayın sonunda bırakma aşamasında.solgar'ın 15 yıldır avrupa'da depresyon tedavisinde kullanılan st john s wort adlı hapı olayı yumuşatacaktır. hem de solgarın bu ürünü bir ottur gunahı yoktur.

    bırakma döneminde sakın kendinizi salıp hüzünden hüzüne koşmayın. güçlü olun. kendine acımanın kimseye yararı yoktur. böyle yaparak çevrenizdekileri de kaçırırsınız. zaten sabah kalkınca 2 seçeneğiniz vardır. iyi olmayı seçin. zorlayın. atalet abi geldiyse. bir şeye ilk adım atarak kovun onu. sonuçta ataletten ve bu hüzünden kurtulmak için beklenilen ilham asla durduk yere gelmemiştir. ilk adımı atın. koşmaya gidin. millete bulaşacağınıza karateye yazılın. hayat güçlüleri sever ve güçlü olmayı seçin. kazanın.
    e doktorunuza da danışın tabş arada. onun da paraya ihtiyacı var di mi?
    cipram kullanan ve bırakanlara selam eder, bu vesileyle bayramlarını kutlarım. hadi bakalım.
  • evden cikmak üzere hazirlanirken durduk yere bana horon teptirmis ilac. ben karadenizli bile degilim ki!

    hadi hayirlisi...
  • canı sıkılan içince, evi mağaraya döndüren ilaç. yaz gelse de uyansa millet diye bekliyoruz. çamaşır, bulaşık iyice girdi göte.
  • dexter morgan'ın "i would give everything to feel nothing again," sözüne verilmiş cevap.
  • - depresyonda mısın?
    - ne sandın cipraaam?
  • öncelikle (bkz: #22443230)

    ikinci ay deneyimleri:

    - uyku: yok abi, ben gayet uyumayı seven bi insanım.. artık cart curt uykum gelmiyor ama artık 8.30'daki işime her gün 8.30'da uyanıp gidiyorum.. uykumu düzene soktu sanmıştım meğersem yalanmış.

    - terleme: bunu havaların ısınmasına bağlıyordum, değilmiş.. incecik şeylerle yattığımda bile sabaha ter basmış uyanıyorum.. böle sıcak ve nemli..

    - dalgınlık: acaip dalgınım.. sabah arabayı otoparkın kaçıncı katına parkettiğimi bulamadım, 6 ya inip 5 e geri çıktım.. arabanın anahtarını evde 10 dakika falan aradım abartısız..

    - iştah: işte şey, aslında sürekli açım, ama çoğu zaman yemiyorum.. dün bütün gün kahvaltıda bir dilim ekmek, 4 zeytin, bir bardak süt ile akşam yemeğinde 2 elma yedim.. ha yine de kilo alıyorum günden güne..

    - sakinlik: şöyle hissediyorum, içimde böyle fırtınalar esiyor, boranlar kopuyor, içim ezim ezim eziliyor; ama annem dahi yüzüme baksa dizilerde oyanayan mankenler gibi tepkisiz gözlerle hislerimi anlayamıyor.. 6 aydır görüşmediğim arkadaşım, ilacı kullandığımı bilmediğinden, cumartesi günü boyunca "sen olgunlaşmışsın, bi durgunlaşmışsın" diyip durdu.. gülünce çok gülüyorum, ama içim acısa da çok sakin bi yüze sahibim.. gözlerime baktığımda boşluk görüyorum mesela-ki eskiden anlamlı baktığım söylenirdi.. cumartesi günü bebekte denize yarım saat gözlerimi ayırmadan bakmış olabilirim.. öyle ölümüne bir sakinlik..

    - alkol kullanımı: hemen baştan uyarayım siz böyle şeyler yapmayın.. ama ben bu ilacı kullandığımdan beri, alkol dayanıklılığım daha arttı.. tam tersi olması gerekirken.. cuma akşamı 3 duble rakı, 2 long island, 1 bira ile sadece başım dönüyordu ki daha önce bu kombo ile çay bardağından tekila içen harun triplerine girmem gerekirdi..

    - sinir: trafikte çok sinirleniyorum, öyle böyle değil, küfrediyorum sürekli.. ama eskiden nedensiz öfke krizlerim olurdu artık onlar yok.. hatta çok sinirlendiğim bi olay karşısında sadece tek bir mesaj atmak dfışında tepki vermediğim oldu; pek benlik bi durum değil..

    - hayal alemi.. işte son tespitim bu, öyle dikkatsiz, öyle bulutların arasında, öyle ayağım yere basmaz dolaşıyorum ki, böyle bi hayal aleminde gibiyim.. hiç bir şey hatırlamıyorum; evde bir şey buluyorum, bunu bana biri vermişti ama kim hatırlayamıyorum, üzülmüyorum, ağlamıyorum, gülmüyorum, saatlerce tek bir noktaya bakıyorum.. bunun gibi olmaz şeyler..

    neyse, 2. ay bitti biter, ben ilacın bana yararını görmediğimi düşünüyorum.. özellikle şu dalgınlık ve unutkanlık işi sinirime fena dokunuyor.. bırakırım belki..
  • garip etkileri olan ilaç. mesela hiç de sakin bir karakter olmayan mermaid ilacı kullanmaya başladıktan bir ay kadar sonra bir alışveriş merkezindeki dükkanın girişindeki aliminyuma ayağını çarpmış, normalde içeri girip "bu ne kardeşim, ucu kalkmış kapı eşiğinizin, tamir ettirin şunu vs" şeklinde dükkan sahibinin canına okuması gerekirken, yüzünde boş bir ifadeyle, hiç bir şey olmamış gibi yürüyüp gitmiş, ayağının yarıldığını ve kanamakta olduğunu 15 dakika kadar sonra idrak etmiş, ve hatta sözkonusu 30 ağustos günü nöbetçi eczane arayıp tetanoz aşısı olmak durumunda kalmıştır. tahminimce etkisi altındayken size küfür eden birine dönüp "ama hayat ne kadar güzel, kardeşlik, dostluk" falan diye nutuk atabilirsiniz. dikkat edin. kendinizi savunma mekanizmanız sıfıra iniyor. sonra muhtelif olayları düşünüp "ben niye ağzına sıçmadım bu lavuğun" deme ihtimali var ki, insanın içinde bir yara bırakıyor.
hesabın var mı? giriş yap