• kadınların telefon numaralarını bir şekilde bulup onlara ısrarla mesaj gönderen hayvanevlatlarının varlığını biliyoruz. bunun taciz olduğunu da biliyoruz. neyse ki yargıtay da biliyor:

    "dosya kapsamına göre; katılanın okula gitmek için her gün kullandığı otobüs firmasında muavin olarak çalışan sanığın, katılanın cep telefonu numarasını, isim ve soyismini çalıştığı firmanın veri tabanından temin ederek katılana facebook adlı sosyal paylaşım sitesi aracılığla arkadaşlık teklifi görderdiği, katılanın ise bu teklifi reddetmesi nedeniyle katılana whatsapp uygulaması aracılığıyla mesaj atması sonrasında katılanın bu kez de uygulama ile sanığı engellemesi üzerine sanığın cep telefonundan 'amk ben sana insan gibi msj attım sen engelledin simdi numarani dagitmam mi senin' ve 'neyse siliyorum simdi numarani o göğüslerini gösteriyorsun ya millete yapma onu özgecan gibi almasinlar seni aşağıya' şeklinde mesaj attığı iddia ve kabul edilen olayda, sanığın sübut bulan eylemlerinin verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme, cinsel taciz, tehdit ve hakaret suçlarını oluşturduğuna ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmemiştir."

    yargıtay 12. ceza dairesi 2018/8349 e. 2019/8344 k.

    *
    sevgili kızlar, eğer böyle dallamalara rastlarsanız, etrafınızda "ya ne var canım engelle geç, kur yapıyor işte kendince allallaaaa..." diyenleri dinlemeyin. bu "ne var canım'lar" oldukça bu işler bitmez.

    neden bitmez? kadınların telefon numarasını bulup onlara mesaj atmayı kendine hak gören dallamalar ve bunu romantik bir şey sanan gerizekalılar yüzünden.

    o kadar çoklar ki.
  • aslında anlaması hiç zor değil. ama ne kadar demogoji o kadar serbestiyet diye herhalde içinden çıkılamaz bir bulamaç haline getirilmek tercih ediliyor.

    ilkokul çocuğuna anlatır gibi anlatmayı deneyelim:

    cinsel taciz; karşındakinin sana rağmen sana bir şey yapmasıdır.
    sana rağmen; senin istememene rağmendir.
    sana yapmasıdır.
    seni hedef almasıdır.

    ayrıntının hiç önemi yok. sen istemiyorsan ve sana yapılıyorsa ve sen istemediğini belirtmene rağmen yapılıyorsa o tacizdir. cinsel içerikliyse, cinselliği hedef alıyorsa cinsel tacizdir.

    eğer sen sana sik fotoğrafı gösterilmesinden rahatsız değilsen taciz değildir. rahatsızsan tacizdir.
    eğer sen sana am fotoğrafı gösterilmesinden rahatsız değilsen taciz değildir. rahatsızsan tacizdir.
    eğer sen iş yerindeki herhangi birinin gözlerini sana dikip bakmasından rahatsız değilsen taciz değildir. rahatsızsan tacizdir.
    eğer sen sokakta yürürken sana laf atılmasından, ellenmekten rahatsız değilsen taciz değildir. rahatsızsan tacizdir.
    eğer sen seninle konuşan adamın gözlerini senin memelerine dikmesinden rahatsız değilsen taciz değildir. rahatsızsan tacizdir.

    taciz listesi olan, şunlar taciz şunlar değil denecek şeyler bütünü değil ki herkes allah ne verdiyse konuşup duruyor?? senin algınla, tamamen seninle ilgili bir şey. bir şeyin taciz olup olmadığını tamamen sen belirlersin. dolayısıyla "aa o taciz değil ki, bu taciz değil ki" diyen herkes bok yemektedir esasında.

    tacizin ardından ise ilk yapılması gereken şey elbette teşhirdir. yurdum mahkemelerine güvenip ona koşmak cesurluk, teşhir korkaklıktır gibi bir ayrım yapılamaz.

    cinsel tacizi teşhir etmek yurdumda öyle bir cesarettir ki, kaç gündür şu sözlük ortamında gördüğümüz gibi ahlakının, cesaretinin, kadınlığının, tahrik derecenin, karakterinin didik didik edilmesini göze almaktır. başka bilumum tacizin önünü açmaktır.

    herhangi bir tacizde kurbanın karakterini, geçmişini, seksüalitesini sorgulamak ise çirkinlikten bir adım öteye geçemez.
  • dün gece başıma gelen olay.. yeeteeer diye bağırmak istiyorum artık, hepsinin kafasını kırana kadar betona geçirmek istiyorum. geçireyim ki acı ne demek anlasınlar.. bu hayvanların yaşamaya bile hakkı yok. dün gece yine yaşadım. daha önceki tacizlere bir yenisi daha eklendi. hem de taksim-bostancı dolmuşlarında. nezihtir ya hani bostancı tarafı.. hem de üstü başı son derece düzgün, para uzatırken son derece kibar konuşan 30-35 yaşlarında bir adam tarafından. ikinci oluyor bu aynı dolmuşta. daha önceki de işten çıkmış evine dönen takım elbiseli 40'lı yaşlarda bir adam. artık hiçbirinize güvenmiyorum, hepiniz midemi bulandırıyorsunuz. şu an bile bunları yazarken ellerimi titretiyorsanız eğer, en büyük acıları yaşamanızı dilerim. acıdan kıvranmanızı dilerim. dün gece uykularıma giren iğrenç adam. belki bunları okuyorsun bile.. eğer okuyorsan umarım başına çok büyük felaketler gelir. beni dolmuşun içinde sinirden kaskatı yapan, hemen dibimde şeyini sıvazlayıp duran bir taraftan da dizlerime bakıp duran, hatta ilerletip kalçama dokunmaya çalışan orospu çocuğu.. işte o an çok güçlü olmayı ve suratının ortasına dirseğimi indirmeyi hayal ediyordum ben. dolmuştan inip eve titrek bacaklarla gitmeme neden olan, bütün gece sinirden ağlatan, uyutmayan hayvan.. senin gibilerin de, senin gibileri yetiştiren anne-babanın da allah belasını versin. ta başından beri anlamadığımı mı sanıyorsun, gerizekalı mıyım ben görmüyorum ne yaptığını? diğer yanımda oturan hanımefendiye belli ettiğimde mi utandın da çekildin kenara.. iğrençsiniz, hepiniz iğrençsiniz..
    seneler önce tramvayda ayakta dikilirken hemen yanıbaşımda elini bol pantolonunun içine sokan iğrenç adam.. ve çevresinde hiçbir şey olmuyormuş gibi gözlerini kaçırmaya çalışan diğer bütün erkekler.. siz de en az o tacizciler kadar suçlusunuz. o kadar eziksiniz, o kadar zavallısınız ki, acıyorum hepinize.
    dilerim bana çocukluğumdan beri yaşattığınız tüm bu tacizlerin bedelini ödersiniz. ve dilerim bir gün ben de bu tacizler sırasında avazım çıktığı kadar bağırmayı, hatta o an elimde ne varsa geçirmeyi öğrenirim ve bir yerlerinizi kanatana kadar da durmam.
  • teyzem arıyor evden acilen çıkması lazım 3 yaşındaki kuzenimle kalmalıyım. beşiktaştan otobüse biniyorum karşıya geçmem gerek. iş çıkış saati, otobüs çok kalabalık, herkes sıkış sıkış ve kıpırdamadan ayakta durmaya çalışıyor. orta kapıya yakın bi yerdeyim. kış ayı. çok soğuk. üstümde bi kaban, atkı var. köprüde trafik sıkışıyor. milim milim gidiyoruz artık. bunalmış bi halde trafiğin açılmasını bekliyorum.
    birden sağ bacağımda bişiler hissediyorum. ama öyle kalabalık, öyle sıkışık ki emin olamıyorum ne olduğundan. eğilip bakabilecek kadar yer bile yok.
    başımı sağa zorlukla çeviriyorum. genç bir çocuk, benden biraz büyük belki.
    yüzündeki o iğrenç ifadeyi görüorum, iyice yaklaşıyor bana. vücudunu kalabalıktan da yararlanarak tamamen sağ bacağıma yaslıyor.
    nutkum tutuluyor, donakalıyorum.
    bunu yapıyor olamaz.
    kıpırdayamıyorum, nefesim kesiliyor konuşamıyorum
    tanımıyorum onu, kötü biri mi? bunu neden yapıyor? nasıl? neden?
    ama?
    sadece titriorum hala konuşamıyorum, şoktayım.
    gözlerimden sessizce yaşlar iniyor.
    sağa bakıyorum güçlükle, gözlerimdeki yaşları görünce ağzı anlayamadığım bi şekilde bükülüyor. dalga geçme, acıma?
    bilmiyorum
    bi adam sol taraftan tutuyor kolumdan sertce çekiyor beni.
    kardeşim siz böyle gelin diyor.
    çocuk hemen iniyor otobüsten.
    eve gidiorum.
    3 yaşındaki küçük kıza sarılıp ağlıyorum. gözlerimi siliyor.
    o kabanı bi daha asla giymiyorum.
  • bi erkek olarak kadinin taciz sirasindaki hissiyatini, fikriyatini tam olarak anlayabilcegimi sanmiyorum. ama az cok empati yapmami saglayan söyle bi olay yasadim, nedense tacizi hatirlatti, magdur gibi hissettirdi:

    otobüste koreli bi arkadasla okuldan dönüyoruz. koltuk sikintisindan o en arkada bense cam dibindeki yanlama koltuklardan birindeyim. dersler falan mevzu bahis. ben bi seyler anlatiyorum, ama bu sirada oturumum itibariyle ona degil ileriye bakiyorum, eleman beni profilden görücek bi konumda. neyse konusmanin ortalarinda bunun burnunu karistirdigini fark ettim, ama dönüp bakmadim, anlatmaya devam ettim. derken bu pezevenk "ahaha olur mu öyle" gibilerinden abes bi tepki verip omzumu tuttu. resmen elini paltoma sildi. ne yapicagimi bilemedim. kafami cevirip omzuma bakmak icin yanip tutusuyorum ama eleman mahcup duruma düsmesin diye de yapamiyorum. burasi tam da kadinlarin hem magdur olup hem ses cikaramama durumuna denk geliyor. evet, magdur benim, dönüp "nabiyon lan ibne, kendi üstüne silsene sümügünü" demem lazim ama o mizacta bi insan degilim. demek ki kadin olsam ve otobüste fortlansam sesimi cikaramiycam, en iyi ihtimalle ilk durakte inicem. aklim hala omzumda ama bi tepki veremiyorum. tutup omzumu onun üstüne sürtüp temizliycek yasta da degilim artik. sadece susup sineye cekiyorum. sonra otobüsten inene kadar kendimi tuttum ve inerken hemen omzuma baktim. ama bi sey göremedim, kurudu mu neyse artik.

    her ne kadar cinsel tacizle bir tutulamazsa da olayin halet-i ruhiyesi, giris gelisme kompzisyonu asagi yukari böyle olsa gerek. simdi bu tecrübemden kadinlara verebilecegim tek ögüt tae kwon do falan ögrenmeleri, döner tekmelerini saglam tutmalaridir. öptüm byes
  • türkiye'deki kadınların %90'ının maruz kaldığı hayvanlık hali.

    bir erkek olarak erkek beyninin nasıl çalıştığını, dinamiklerini gayet iyi biliyorum.
    bu nedenledir ki insan ister istemez etrafındaki sevdiği kadınlara daha fazla sahip çıkma eğilimine gidiyor.

    tabii bu durum çok yüksek ihtimalle asla ama asla kadınlar tarafından anlaşılmıyor, muhtemelen anlaşılmayacak.

    ben bir kadına asla ama asla 'bir erkeğe güvenme, gerçekten tanımadan asla ama asla arkadaşın olarak belleme' desem anlamayacak, zannedecek ki kıskancım yahut güvenim az.

    hayır amına koyayım, değil işte.

    ben biliyorum karşı tarafın ne zıkkım olduğunu... işte bu nedenledir ki gereksiz yılışıklığa, gereksiz samimiyete gıcık oluyorum. bu tarz insanları bir kaşık suda boğasım geliyor... kaçasım geliyor.

    çünkü biliyorum ki siz nasıl bir insan olursanız olun karşınızdaki erkek sizi bir noktadan sonra sadece bir delik olarak algılamaya başlıyor; siz bir deliksiniz.
    onun bakış açısı böyle olacak, ne olursa olsun!

    ancak bunu kadına asla izah edemiyorsunuz; illa ki gidiyor sizin ilk görüşte nasıl bir orospu çocuğu olduğunu anladığınız adamı arkadaş belliyor. siz biliyorsunuz ki o herif kadının olmadığı daha erkek kokulu bir ortamda gerçek kimliğini ifşa edecek; tam bir orospu çocuğu gibi davranacak, biliyorsunuz. çünkü çok gördünüz etrafınızda bunlardan.

    ama anlatamıyorsunuz, anlatamayacaksınız, anlamayacaklar. sonra da gelip "taciiiz taciiiz" diye ağlarlar.

    güvenme, yakın olma... boşa konuşuyorum biliyorum.

    bu algıyı kıramayacağımı da biliyorum zira muhtemelen kadın, erkeği kadın gibi görüyor. etrafındaki kadınlara nasıl bakıyorsa arkadaş bellediği erkeğe de öyle bakıyor. ancak erkek öyle değil. erkek bütün gücünü cinsel organından ve cinselliğinden alan bir varlık. ve dahası toplum da bunu destekliyor.

    neyse... topluma giremeyeceğim.

    diyeceğim odur ki erkekten dost olmaz sayın kadın. yakın etmeyeceksin kendine mesafeni bileceksin.

    yine de anlamayacaksın biliyorum... beni geri kafalı göreceksin farkındayım.

    ancak burası türkiye... keşke sen de bunun farkına varsan da o etrafındaki yaratıkları uzaklaştırsan...

    edit: bana inanmayanlar çıkabilir. inanmıyorsanız "bu adam öyle biri değil!" dediğiniz kişiyi test edin. bir kereliğine çeşitli imalar içeren mesaj atın, ne bileyim davranışınızı biraz değiştirin bakın neler olacak!
  • gencim.

    yaz tatillerimi kuyruklarda gecirerek degerlendiriyorum. firinla ilgili odemelerin kuyruklari bu. o zamanlar, simdi oldugu gibi odemeler "bir tikla" halledilmiyor. heralde firin pek iyi durumda degil o donem. her odemeyi mumkun olan en son gunde yapiyoruz. elektrik gibi faturalarda sorun degil, herkesin son odeme gunu farkli. ama sigorta, bagkur ya tasit pulu oyle mi? herkesin son odeme gunu ayni. sabahin korunde gidip kuyruklara giriyorum abartisiz yuzlerce kisi ile birlikte. gunun ilerleyen saatlerinde binler oluyoruz. muthis kalabalik, muthis bir bekleme hali. o kafamla o kuyruklarda hayati sorguluyorum. teoriler uretiyorum: misal, bir odemeyi atlayacagiz ve bundan sonra her odemeyi son gun degil bir sonraki gun yani ilk gun yapacagiz. boylece kimsecikler olmayacak giselerin onunde. nasil?

    yine odeme gunlerinden biri. is bankasi uskudar subesindeyim. icerisi tiklim tiklim. (o zamanki) subeyi avucumun ici gibi biliyorum. tecrubeliyim. kapinin hemen arkasinda bir kalorifer petegi var, orayi goremez bir insan ilk bakista. hemen oraya gidip oturuyorum petegin uzerine. biliyorum saatlerce bekleyecegim cunku. ayakta durmak istemiyorum onca zaman. oturuyor da sayilmam aslinda. kalorifer petegi bir koltuga gorece yuksek oldugu icin ayakta durmakla oturmak arasindayim.

    banka gittikce kalabaliklasiyor. zaman gecmek bilmiyor. dusuncelere daliyorum. beklemeye son verecek super teoriler uretiyorum ekonomiye dair. bankadayim ama bankada degilim. siranin bana gelmesine de cok oldugu icin dusler alemindeyim.

    hemen onumde ayakta duran, yirmili yaslarin sonlarinda gibi gorunen, adamin ne ara oraya geldigini farketmiyorum bile. profilden goruyorum onu. fakrli yonlere yonelmis durumdayiz. o tam da bacaklarimin arasinda konuslanmis gibi. otursa sol dizime oturacak yani. kalabalik yuzunden bana o kadar da yakin durmasini sorgulamiyorum.

    o kadar yakin ki bana, ve oyle konuslanmis ki, bir sure sonra, serbest salinimdaki sag eli yanlislikla kasiklarima degiyor! sanirim tam da o ara/vesileyle 'pardon' diyerek lafa giriyor zaten.

    normalde iletisim kurmayacagim biri gibi gorunuyor ve konusuyor. soylediklerini gecistirerek muhabbeti baslamadan bitirme niyetindeyim. nereli oldugumu soruyor, istanbul'u bir yanit olarak kabul etmiyor, atalarimin nereden geldigini ogrenip benim de orali olduguma kanaat getiriyor.

    eli, yine serbest, yanlis yerlere degiyor ile degmiyor arasinda saliniyor. bu arada bana konusuyor. ne hareketlerini ne de soylediklerini nasil yorumlamam gerektigini kestiremiyorum. askerde, imalarla, benim atalarimin geldigi sehirin insanlarinin, onun atalarinin geldigi sehrin insanlarini becerdigini soyluyor sanirim. memleketciligin boylesine de ne o gunden once rastlamistim ne de o gunden sonra rastlamak mumkun oldu.

    bunu bir cinsel taciz olarak yorumlayamiyorum henuz. hem, cinsel tacizin nedense kadinlara yonelik bir eylem oldugunu dusunuyorum. hem de, kisisel olarak tecrube etmesem de, erkek cocuk uzerinde "amcana pipini göster oğlum" zihniyetinin hakim oldugu, el sakasinin normal oldugu, kisisel alanin ise mumkun degil var olmadigi bir toplumda buyumekteyim.

    ben bunlari dusunedurayim, o el serbest salinimdan serbest avuclamaya dogru meyletmeye basliyor. ceketimin cebinde walkman var. walkman'i kasiklarimin uzerine getiriyorum (walkman'in simdiki muzik calarlar gibi kucuk olmamasinin tek faydasi da bu olay vesilesiyle ortaya cikti sanirim). artik yanlislikla beni avuclamaktaysa, walkman buna engel olur, diyorum.

    ama hayir.

    o an kalkiyorum oturdugum yerden disari cikiyorum saskin bir halde. bir iki derin nefes aldiktan sonra adamin hemen arkamda oldugunu farkediyorum. benim ardimdan o da disariya cikmis. artik endiselenmeye basliyorum. bana, imali bir sekilde, 'buralarda rahat bir tuvalet var mi?' diye soruyor.

    - bilmiyorum.

    seri adimlarla uzaklasiyorum arkama bakmadan.
  • valla kucukkene, boyle yaş 5-6 belki 7. o zamanlar cocuklar özgürdü. tek baslarina mahalleye cikip oyunlar oynayabiliyordu. teknoloji sikmemişti cocuklarin hayatini ve sokaklar bugune kiyasla daha az tehlikeliydi. biz de surekli sokaklardaydik.

    bi kere lunapark denen yere gitmistim. hayal meyal hatirliyorum. yer de izmir bu arada. adamin biri gelmişti. muhabbet etmişti biraz. nerde oturuyorsun falan. aa ben de orda oturuyorum falan. sonra bi ara lunaparktan ciktim eve donecem. bu yavşak da benle beraber yuruyorken bildigin götümü ellemişti. o zamanlar ufagiz mevzuyu tam kavrayamiyoruz ama bi pislik oldugu da belli yine de. tam olarak ne tepki verdim animsamiyorum ama herif yanlis anlama, arkadasiz ondan falan demisti onu animsiyorum.

    mevzunun oldugu yer fuardi. lan ben erkeğim ha. düşün!! 3-5 sene sonra mevzuyu tam olarak kavramiştim.

    bu siktigimin bağnaz ulkesinde erkek cocuklar taciz goruyor lan. kız cocuklara neler yapilmiyordur. kiz cocuklar hangi o.ç. larinin hayallerini suslemiyordur.

    dahasi kadinlar ne bicim taciz goruyor kim bilir. bizlere soyleyemedikleri neler neler oluyor kim bilir. içlerine attiklari.

    ondan sonra bu ulkenin ahlakini, namusunu, adetini sev derler. siktir lan! dunyada mevcut tum ulkeler icinde en ahlaksiz, cibsel yonden bastirilmis duygular ve toplumculuk sayesinde en sapkin ve sapik 5-10 ulkeden biridir burasi. en ahlakli gecinen en sapiktir bu ulkede. unutmayin bunu.

    edit: konusmayin, yazmayin abi diyenler var. ulan 600 sendir insanlar yazmamis, konusmamis anlatmamis. bu yuzden almis basini gitmis taciz, tecavuz. herkes de abi anadolu cok ahlakli demis bu yuzden. ulan ahlaksizligin dunyada temsili olcaz nerdeyse.

    konusulmali, yazilmali, cizilmeli.
  • başlık altında 'cinsel saldırı' ile bol bol karıştırılmış maalesef. cinsel taciz dediğimiz şey, sözle yapılandır. buna mesajla rahatsız etme, sokakta laf atma dahildir. eğer işin içine temas giriyorsa, işin boyutu değişir ve eylem; saldırıya dönüşür. yani, otobüste size dokunan adamların yaptığı, cinsel saldırıdır, hükmü de farklıdır. lütfen bu ayrımı yapabilelim artık.

    sözlükte, abuk subuk başlıklara, entirilere denk gelmekten yıldığım için, bizzat olayı yaşamış ve davayı kazanmış biri olarak, hikayemi ilk ve son kez paylaşacağım. ne yapılıp ne yapılmaması gerekir, olaylar nasıl sonuçlanır, avukat lazım mıdır, bunların cevaplarını vermeye çalışacağım. 'kadının beyanı esastır'ı götünden anlayıp işkembeikübradan atanlar da belki bu vesileyle, işlerin nasıl yürüdüğünü idrak ederler:

    lise ikiden üniversite sona kadar aynı kişiyle birlikteydim. ondan önce sevgilim olmamıştı. bence bu, çok büyük bir tecrübesizlik barındırıyor kendi içinde. zira, ömrü hayatında başka adam tanımadığın için, başkasıyla ilişki kurduğunda başına neyin gelebileceğini ve eğer gelirse de nasıl davranabileceğini bilmiyorsun. ben, ilişkide hır gür nedir, iletişimsizlik nedir, psikolojik şiddet nedir bilen biri değildim. internette, orada burada okuyoruz da lan yaşamamışsın ki ne bileceksin?

    ilişkim bittikten aylar sonra biriyle tanıştım. beni heyecanlandırdı ne yalan söyleyeyim. tamamen farklı bir insan, farklı bir deneyim demek neticede. başlarda çok ilgiliydi, denize neyin girerdik, verandada saatlerce oturup konuşurduk. sonra adama bi haller geldi. başlarda ufak ufak laf sokmaya başladı, sonra aşağılamalar, en son insan içinde bağırıp beni yalnız bırakmalar derken "hadi kardo ben kaçar" deyip yanından gittim. zaten, görüşmediğimiz zamanlarda eski kırığıyla konuşuyormuş, "cnm sn çk ii bi insnsn ama bnm ble bi durumm var okey" dedi bana. aldattığı için anlayış bekledi herhalde. o mesajlarından sonra bir dolu küfür ettim, numarasını sildim, daha da konuşmadık.

    olaydan tam bir sene sonra, gecenin köründe bana bir mesaj geldi whatsapp'tan. yabancı bir numara var, bende kayıtlı değil, fotoğrafına bi baktım o. bir paragraf uzunluğunda sinkaflı cümleler, tehditler yazmış. seni şöyle yaparım böyle yaparım, anladınız. yav sen aldattığın kadının telefonunu neden bir senedir rehberinde tutuyorsun bu bir, durduk yere ne sikime mesaj atıyorsun bu da iki. ne yaptım? hiçbir cevap yazmadan ekran görüntüsü aldım. verebileceğim birkaç tavsiye; mesajları silmeyin, ekran görüntüsü alın ve kesinlikle laf dalaşına girmeyin.

    sabah olunca babamın yanına gittim. baba dedim, böyle böyle bir durum var. sana mesajı göstermeyeceğim, adamı bulup öldürürsün şimdi, gerek yok. tamam dedi, gel adliyeye gidiyoruz. adliyede, olayı anlatan bir dilekçe yazıyorsunuz, ekran görüntüsünün çıktısını teslim ediyorsunuz, sonra sizi bir odaya alıyorlar, dilekçeyi bilgisayara geçiriyorlar. size de belge neyin veriyorlar, ben x, y'den şikayetçiyim bilmem ne deyu.

    olay bittikten sonra çalışmak için başka şehre taşındım. bir gün otobüsle işe gidiyordum ki telefonum çaldı. yine, mesai kavramından bihaber bir müşteri arıyor sanıp sinirle açtım:

    + kimsiniz?
    - tnetennba, ben x.
    + kim??
    - x, x. beni dava etmişsin, mahkeme celbi geldi. sen ne biçim bir insansın, ruh hastasısın, iğrençsin, bunun nesi cinsel taciz, sen kimsin, özür dilemiycem senden ama şikayetini geri alır mısın :((((

    sesi götüne kaçmış olduğundan adamı tanıyamadım. de gidinin deeee piii... neyse, konuştu konuştu, yine bir ton hakaret etti. kapatmadan önce "beni yine rahatsız ediyorsun, tekrar aradığına dair bir ekran görüntüsü alıp dilekçeye ekleteceğim." deyip suratına kapattım. yaptım da ajdjdkfkff.

    2016 eylül'de şikayetçi oldum, 2017 mayıs'ta davamız vardı, mahkemeye gelmedi. ben gittim. çünkü utanacağım bir şey yok. avukat tutmadım, zira bakanlık sizin yerinize avukat atıyor, hatta onlar da ayrı şikayetçi oluyorlar.

    adam gitmiş babasını, hiç görmediğim, adlarını duymadığım insanları tanık göstermiş. bir de tee beni aldattığını söylediğinde ettiğim küfürleri dosyaya ekletmiş. ulan arada bir koca sene var, mesajların altında dahi 2015 yazıyor, allah'ın malı seni.

    hülasa, mahkemenin tüm giderlerini ödedi, beş yıl denetimli serbestlik aldı. başka herhangi bir olaydan suçlanırsa hapisle yargılanacak. artık, elinin altında telefonu var diye bir insanı rahatsız etmemeyi, ederse de götünden nasıl kan alınacağını öğrenmiştir deyu ümit ediyorum. yıllardır rahatım, iyi ki şikayet etmişim, başıma benzer olay gelirse yine şikayetçi olurum. yalnız, olay gerçekleştiği andan itibaren 6 ay süreniz var. yani, vay efendim beni 2010'da taciz ettiler, şimdi adliyeye gideyim vs diyemezsiniz, zaman aşımına uğrar.

    kadınlar "ay aman şimdi uğraşmayayım" dediğiniz müddetçe başınıza bu olaylar gelmeye devam edecektir. siz de elinizi taşın altına koyun. uğraşın.

    edit: son paragrafta yazdığım cümleler, yanlış anlaşılmaya çok müsait olduğundan ne demeye çalıştığımı kısaca açıklamak istiyorum. bazı erkekler, şikayetçi olduğunuzu öğrenir öğrenmez kaçıyor. taciz etmek için sabah akşam uğraşıp sizi yıldırmaya, korkutmaya çalışıyorlarsa ya onları ifşa edin ya da gidip şikayetçi olun. adliyeye gittiğim günden beri bu şahıs konusunda kafam rahat, beni bir kez bile rahatsız edemedi dört yıldır. zira etmeye çalışırsa tekrar şikayetçi olacağımı biliyor. artık, başkalarını da taciz etme konusunda da iki kez düşünüyordur herhalde. onun göt korkusu yetiyordur.
  • utanılmasa zevkler ve renkler farklıdır noktasında tartışılması teklif edilecek aşağılık insan davranışı. olayın kendisinin dram olduğu kafalara bir türlü giremediği için, utanmayıp bir de dramatize edildiği iddia ediliyor. darptan daha kötü olup da fiziki bile olmayan bir sürü acı var, travma var, ama illa tadarak öğrenmek gerek çünkü empati kurmak çok zor.
hesabın var mı? giriş yap