• en ergen ruhumla daha hala ilk albümünü bayıla bayıla dinlediğim nadide gruptur.
  • çilek bağımlısı, her türlü çilek yeme etkinliğinden delice zevk alan insan.
  • orhan gencebayı sevmek için tek neden isteyenlere dinletilebilecek eser.
  • rock kisvesi altında popun allahını yapan denyoların yanında çöldeki vaha gibi kalıyorlar şu halleriyle bile.. delikanlı çocuklar, onu bunu bilmem..
  • 2000lerde müzik piyasasında olanların, özellikle bir şekilde ankara'ya yolu düşmüş olanların yakından tanıdığı gruptur. muhteşem bir vokalistleri vardı. hem iyi müzisyen hem süper insandı.

    gençliğimizin önemli unsurlarından biriydi çilekeş. bu tarz grupların yeni yeni çıkmaya başladığı, bizim jenerasyonun kendi tarzını ortaya koymaya başladığı yıllardı. çilekeş'in duman'ın, tnk'nın konserlerine giderdik hem de doğru dürüst hiç kimse bilmiyorken, gerçekten çekirdek kitleyle beraber bu grupları dinlemek büyük fırsattı.

    devamı gelmedi. şimdi geriye bakınca insan sadece üzülüyor. muhteşem yıllardı, kıymetini bilemedik.
  • öyle sanıyorum ki kariyerlerinin en kötü konserini dün itibariyle eskişehir'in 222 park'ında (?) verdiler. hani kendilerinden kaynaklanan bir durum söz konusu değildi. tamamen 222 park'ın konsere dair yapmamış/yapamamış olduğu tanıtım ve eskişehir'lilerin çilekeş konseri yerine miss night vol. 5857'ye akın etmiş olmaları. nys, kimse gelmeyince -organizasyon sorumluları olsa gerek- gelen bir avuç kişiyi iki saat kadar beklettiler. gerçi bir avuç dediğime bakmayın, kara mizah'ı söylerken sayma teşebbüsünde bulunduk ve utandık. biz utandık yahu. 29 kişi vardı koskoca mekanda. sekiz kişi sahnenin önünde, ayakta vaziyette fotoğraf makinelerini ve arada headbanglerini konuşturmaktaydılar. yine üşenmedik; bunların en az dördü, büyük ihtimalle, lise öğrencisiydi. ayrıyeten geri kalanların içerisinde ise kül grubu ve misafirlerinin de oluşunu saymıyorum...
    ...
    ve böyle saçmalamaya devam edebilirim. edebilirim çünkü çilekeş gibi yüce bir grup, hani evde arkadaş ortamına felan çalsa kafadan yüz kişi ağırlar. ama bu saçmalıkların hiç birine aldırış etmeyip en gaz halleriyle sundular performanslarını. ben ise oturdum ve izledim. ne kadar kötü olsa da sanki böyle sadece bana çalıyorlarmış gibi bir hisse kapılmıştım. tamam, kabul, pek eğlenceli değildi. zira çilekeş gibi gruplar seyirciden aldığı tepkiyle uçup gider gökyüzünden çalarlar. onlar dün sadece sahnedelerdi. coşmadım.. fakat alabildiğim kadar zevk almaya çalıştım...

    ama ağrıma gitti lahn napim... çilekeş yahu bu çilekeş işte! el üstünde tutulmaları gerek!
  • kendileriyle ilk tanıştığım günden bu yana severek dinlediğim grup. benim için akrep şarkıları, şu ana kadar yapılmış en iyi türkçe rock şarkı özelliğini korumaktadır.

    grup özellikle nu-metal'in parladığı 2000'lerin başında ankara eski limon bar'daki cover çalışmalarıyla adını duyurmaya başladı. aynı mekanda metropolis ve manga gibi daha sonra albüm yapacak olan gruplar da sahne alıyordu. çilekeş o dönemlerde korn, deftones ve rage against the machine gibi bu türün önemli isimlerinden şarkılar çalıyordu. grubun solisti görkem karabudak'ın bundan yaklaşık 17 sene önce, bugün hala ulaşabileceğimiz turkrock forumlarında "anger is a gift" takma adıyla hesap almış olmasına şaşırmamak gerek (hatta şu an görünmüyor ama görkem'im forumdaki kullanıcı imzası, zeki müren göndermeli "zeki feels da funk blast"tı). yine bu sitede grubun başlığı altında birçok mesaj vardı ama ilk başlık silinmiş ve 2009'da yeni bir başlık açılmış. o zamandan sonra da yazılmış kayda değer bir şey yok. sanırım bunun sebebi ilk başlığın chilekesh adıyla açılmış olmasındandı.

    evet, grup ilk olarak chilekesh adıyla kuruldu ve ankara'da kendi dinleyici kitlesini oluşturdu. davulda cumhur avcil, basta sedat oğuzsoy, gitarda ali güçlü şimşek ve gitar/vokalde görkem karabudak vardı. ilk büyük başarıları fanta'nın sponsorluğunda 2003 yılında düzenlenen genç yetenekler aramızda yarışmasında, y.o.k. şarkılarıyla müzik dalında birinci olmalarıydı. grup o yıl düzenlenen fanta gençlik festivali'nin (hey gidi) iç anadolu ayağında teoman ve şebnem ferah'la aynı sahneyi paylaşmış ve o zamanın parasıyla on milyarlık ödülün sahibi olmuştur

    2005 yılının haziran ayında ilk albümleri y.o.k. volkan başaran prodüktörlüğünde çıktı. fakat öncelikle bir sene geriye gitmek ve pentagram'dan tanıdığımız tarkan gözübüyük'ün prodüktörlüğünde çıkan dünya yalan söylüyor albümünü hatırlamamız gerekir. mor ve ötesi'nin bu albümü hem çok sevildi hem de albüm şatışlarından ciddi bir ticari başarı yakaladı. öyle ki bu albümün türkçe rock tarihi açısından yeni nesil için bir dönüm noktası olduğunu söylesek yanlış olmaz çünkü takip eden yıllarda yapımcılar rock müziğe daha fazla bütçe ayırmaya başladılar (tıpkı şu an rap müziğe olduğu gibi). 2005 de ülkemizde rock müzik açısından oldukça verimli bir yıldı. sadece bu yıl, y.o.k.'un yanı sıra seni kendime sakladım, can kırıkları, hafif müzik, dorian, seksendört, sakin olmam lazım, insanlar, avaz ve redd albümleri dinleyicilerle buluşmuştur. bu albümler arasında y.o.k. öne çıkmayı başarmış ve grup artık oldukça tanınır olmuştur. yarışma kazanan şarkıları y.o.k. zaten oldukça başarılı iken, delay pedal efektli notalarla başlayan ve harika riff'leri olan kendimden geriye, eski limon günlerini hatırlatan, orada çıkan bir kavgada ölen arkadaşlarına adadıkları ve fuat ergin'in konuk sanatçı olduğu nu-metal soslu gözaltı, deftones esintileri taşıyan ve aylin aslım'ın vokaliyle daha da güçlenen yetmiyor gibi şarkılar, o zaman ergenliğini yaşayan, aşk acısı çeken ve müzikle kendini ifade etmek isteyen birçok gencin arşivinde, mp3 çalarında ve msn'deki ne dinliyorum sekmesinde yer bulmuştur. albümün kapak tasırımı bürak gürpınar'a aittir ve kendisi "bu albümün içinde ben de bulunmalıyım" diyerek kürar'ın son kısmındaki davulları çalmıştır.

    ilk albümün başarısı gruba birçok yerde konser verme fırsatı sunmuştur. üç büyük ilin yanı sıra bugünkü rock grupları için gitmesi belki de çok mümkün olmayan ısparta'da, denizli'de, samsun'da, trabzon'da, çorum'da konserler vermişledir. bunun yanı sıra one love festival, masstival, barışarock, saklıfest gibi festivallerde boy göstermişler, atv'de (evet), cine5'de, dream tv'de, kral tv'de canlı performans sergilemişlerdir. 2005 yılında honduras'da da konser vermişlerdir. (ilk albümün çıkmasından kısa bir süre sonra bas gitarist sedat oğuzsoy gruptan ayrılmış, yerine gökhan şahinkaya dahil olmuştur. videoların çoğunda gökhan bulunmaktadır)

    canlı performanslarında kendi şarkılarının yanı sıra, aylin aslım'dan senin gibi, ankara'da aynı sahneyi paylaştıkları metropolis'ten gel gör beni, ronny jordan'ın enstrümental şarkısı goin' uptown ve maalesef canlı hiçbir kaydını bulamadığım mazhar alanson'dan bu ne biçim hikaye böyle şarkılarını kendi yorumlarıyla çalmışlardır. ayrıca deftones'dan digital bath ve yüxexes'te akustik olarak lou reed'den perfect day yorumları da mevcuttur (bu iki şarkının kaydı da internette ne yazık ki bulunamıyor, perfect day yorumunu dream tv belki bir gün yayınlar).

    çilekeş 2008 yılına kadar büyük bir dinleyici kitlesi oluşturmuş, blue jean gibi zamanın popüler müzik ve moda dergilerinde kendine çokça yer bulmuş, posterleri gençlerin odalarını süslemiştir. ali güçlü şimşek'in giydiği gazelle ayakkabıları, görkem'in renkli kemerleri ve yazılı t-shirt'leri tarzlarını sağlamlaştırmıştır. grubun ilk albüm sonrası verdiği bir ropörtaj şuradan okunabilir (tarih 2011 görünüyor ama aslında 2005).

    2008 yılına doğru grup yeni albüm çalışmalarına başlamış ve konserlerde yeni albümden bir ses yap isimli şarkıyı çalmaya başlamışlardır. az bilinen bir bilgidir ki bu şarkı aslında fenerbahçe'nin takım böyle tutulur adlı belgeselinde zaten yer almaktadır. daha sonra hit dalaşı isimli şarkı da konser repertuarına eklenmiştir. tarihler nisan 2008'i gösterdiğinde katil dans isimli ikinci albüm tarkan gözübüyük prodüktörlüğünde piyasaya çıkmış ve çıkış şarkısı akrep olmuştur. ilk albümle karşılaştırıldığında gerek sözleriyle, gerek gitar riff'leriyle, gerekse bas vuruşlarıyla çok daha olgun ve oturaklı bir albüm ortaya çıkmıştır. ilk dikkat çeken şey kesinlikle fender jazzmaster'dır. ilk albüm şarkıları gibson les paul voodoo ve ibanez rg7321 ile çalınmışken, bu albümün şarkılarında jazzmaster kullanılmıştır. ek olarak ali güçlü ve cumhur bıyık bırakarak albümde sergiledikleri duruşu dış görünüşlerine de yansıtmışlardır.

    katil dans, ilk albümdeki duygusal havadan uzak, daha politik ve daha sert bir albümdür. nedendir ki albüm kapağı, ilk albümün fonu değiştirilerek oluşturulmuştur. bu bağlamda çilekeş'in mevcut dinleyici kitlesini yanıltmıştır desek yanlış olmaz. ilk albümdeki "aşk", "terk edilme", "yalnız kalma" temasını arayan dinleyiciler bu albümü sevmemiştir. şarkıların görece daha uzun olması, daha fazla gitar efekti kullanılması, her deniz ve katil dans gibi siyasi göndermelerle bezeli olan yeni şarkılar, eski kitlede beğeni yaratmamıştır. grup gelen "ilk albüm gibi değil" yorumalırına hit dalaşı klibiyle cevap vermiştir. klipte görülen monopoly tahtasına "imzayı at köle ol", "konser çekimi 350 öde", "y.o.k. gibi 10 tane şarkı yap, kolay yolu seç", "parçalar çok uzun, iki kare geri git" gibi mesajlar yazılmıştır. kısaca çilekeş "biz böyle müzik yapmak istiyoruz" demiş (iyi ki demiş) ve oldukça sağlam bir duruş sergilemiştir. fakat bunun dinleyici ve konser sayısında azalmaya neden olduğu da yadsınamaz bir gerçektir.

    katil dans dinlemeye başladığım ilk andan itibaren beni benden almış bir albümdür. iki albüm arasındaki değişmeye benim yorumum "olgunlaşma"dır. ali güçlü'nün varlığı albümü çok üst seviyelere çıkarmıştır benim gözümde. katil dans başlığında bir yazarın dediği gibi "gitaristin -tek kelime ile- rock albümünde vokal geleneği gerçeğini yerle bir ettiği" bir albümdür. özellikle akrep'in şöyle bir canlı kaydı var ki bıkmadan usanmadan dinlerim. (bkz: cayır cayır) grubu eleştirdiğim tek nokta, yeni albüm konserlerinde, ilk albümde kullanılan les paul ve ibanez'in terk edilmesi, kendimden geriye gibi başarılı şarkıların da "jazzmasster"la çalınmaya başlamasıdır. bu durumun sene 2011'e geldiğinde şöyle facialara yol açtığı rahatlıkla görülmektedir.

    katil dans'tan sonra çilekeş dinleyici sayısını giderek kaybetmeye başlamış, konser sayıları da azalmıştır. ilk albümden sonra verdikleri konser kayıtları bugün youtube'da çok rahat bulunurken, ikinci albümden sonra yaptıkları konserlerin kayıtları oldukça azdır.

    2010 yazında neredeyse her şeyi kendileri üstlendikleri üçüncü albümleri histeri çalışmaları çıkmıştır. bu albümle ilgili müzik yazarı mehmet tez şöyle yazmıştır: "bence şahane bir albüm katil dans ama yeterli ilgiyi görmedi. seyircinin sürekli eski şarkıları araması ve bu değişimi kabul etmemesi sıkıntı yarattı. şimdi histeri çalışmaları çilekeş’in neredeyse herkese rağmen ve inat çıkardığı bir ipleri koparma albümü olmuş. ilk albümdeki gibi devam etseler manga kadar ünlü olurlardı. bence katil dans'tan daha da iyi. teşbihte kusur olmaz, radiohead gibi bir yoldalar. müzikal açıdan değil, felsefe olarak." yazar ayrıca grubun albümü kendi deyimleriyle "5 para"ya ( o zamanın 5 lirası) satışa çıkarmasını ve aynı zamanda internet sitelerinden ücretsiz sunmasını "ticari intihar" olarak nitelendirmiştir.

    histeri çalışmaları, katil dans'tan daha yoğun ve daha progressive bir albümdür bana göre. içinde hezarfen, takla ve kara mizah gibi harika şarkıları barındırır (maalesef spotify'da yok). fakat ikinci albüme burun kıvıran kitle, bu albümü yine sevmemiş ve çilekeş ciddi bir dinleyici kaybı yaşamıştır. albümün çıkmasından sonra gökhan şahinkaya'nın gruptan ayrılmasıyla görkem bas da çalmaya başlamış, bu da canlı performansta büyük bir düşüşe sebep olmuştur. grup yine konserlere çıkmaya devam etmiştir ama bu konserlere gelen kitle pek kalabalık bir kitle olmamıştır.

    grubun çıkardığı son şarkı, nilüfer'in 13 düet albümünde yer alan değişir dünya yorumudur. o albümün en öne çıkan şarkısı olduğu düşüncem hâlâ değişmemiştir. bu şarkıdan sonra grup resmi olmasa da dağılmış ve tekrar çilekeş adı altında bir albüm çıkarmamıştır. bugün sadece spotify'da kendimden geriye ve y.o.k. şarkılarının iki milyondan fazla dinlenme aldığını göz önüne alırsak, dinleyiciler hâlâ ilk albümü tercih etmektedirler (ben değil).

    bundan sonrasını biraz özet niteliğinde yazmak istiyorum çünkü çilekeş başlığından biraz sapmış olacağım. ama "bu adamlar çilekeş'ten sonra ne yaptılar/ne yapıyorlar?" sorusunu merak edenler varsa cevap bulabilirler.

    görkem karabudak ve gökhan şahinkaya kısa süreliğine korhan futacı ve kara orkestra'da sırasıyla klavye ve bas çaldı. daha sonra ali güçlü şimşek ve görkem karabudak, eski adıyla popcorn, yeni adıyla kreş grubunda davul çalan emrah atay'la birlikte bubituzak isimli bir grup kurdu ve albüm çıkardı. ali güçlü bu sefer hem gitar hem vokaldeydi. (kendisi çilekeş'ten önce bursa'da yaşarken suspect isimli bir grubun solistliğini yapmaktaydı) görkem ise bas ve klavye çalıyordu. ali güçlü şimşek bu esnada gaye su akyol'la tanıştı ve ona albüm ve konserlerinde eşlik etmeye başladı. bu ikili daha sonra dunganga records isimli bir plak şirketi kurdu ve gaye su akyol'un ikinci albümü hologram imparatorluğu, bubituzak'ın ikinci albümü boyutlar bu plak şirketi tarafından piyasaya çıktı. akabinde bubituzak ekibi gaye su akyol'a eşlik etmeye başladı. sonra aralarına gökhan şahinkaya da katıldı. hâlâ da gaye su akyol'un albüm ve konserlerinde çalıyorlar: ali güçlü gitarda, emrah davulda, görkem klavye ve gitarda, gökhan ise bas gitarda.

    ali güçlü'nün şu aralar lalalar isimli bir projesi de var. şarkıları çeşitli mecralarda bulunabilir.

    görkem ise ayrıca mastering yapıyor. tugçe şenoğul'un gölgelerine albümünün, noisual'ın delusional ep'sinin ve the raws'un bat bat bat albümlerinin mastering'leri kendisine ait.

    cumhur avcil ise çilekeş'ten sonra irish müzik yapan bir grupla istanbul'da kısa süre boy gösterdikten sonra lovesick isimli bir davul solo albümü yayınladı. spotify'da bulunabilir. daha sonra antalya'ya taşındı, evlendi. ikiz çocukları var. şu an klinik psikologluk yapıyor.

    iş bu entry grup elemanlarıyla hiçbir alakası olmayan ama grubun şarkılarını hâlâ beğenerek dinleyen "şahsım" tarafından yazılmıştır. (bkz: el emeği göz nuru)

    son olarak grup üyelerine seslenmek istiyorum: çilekeş'i geri getirin lan allahsızlar!
  • 2006'da bir karşı festival olarak ortaya çıkan barışarock'a; 2009'da da bunun tam zıttında yer alan rock'n coke'a katılabilen rock grubudur.. bu kadar birbirine zıt duran iki festivalde birden sahne almak da ilginç doğrusu.. rock'n coke'ta çıkmanı anlarım, paranı kazanırsın, keyfine bakarsın, adam gibi sahnede konser verirsin.. barışarock'ta çıkmanı da anlarım, içinde bulunduğun düzene aykırı bir duruş sergiliyorsundur, bunlarla ilgili şarkılar yapıyorsundur, taşın altına eline sokmak istiyorsundur.. ama her ikisine birden katılmanı o kadar iyi şarkıların olmasına rağmen samimiyetsizlik olarak algılarım.. "talep gördüğümde paramı kazanırım, talep görmediğimde de ona tu kaka yaparım" düşüncesidir bu.. (ikisinden birisine katılan grupları tenzih ederim.. -onların da çok sikinde..-)
  • ergenliğime damgasını vurmuş grup idi. hey gidi. müzikal açıdan çok iyi yerdelerdi, şimdi neler yapar neler ederler bilmem. y.o.k. albümünden ilham almış ve öyle msn adresi almıştım, çilekeşonline diye bir fan forumları vardı, onda geçti zaten ergenliğim. hey gidi. hey gidi.
  • manga'nin yüzüne gözüne bulastirdigi isin alninin akiyla ve büyük bir basari ile üstesinden gelen, saygi duyulasi grup.
hesabın var mı? giriş yap