• --- spoiler ---
    yanlış hatırlamıyorsam filmde; afganistan' ı komünist rusya' dan kurtarmak için harcanan paranın 500 milyon dolar olduğundan bahsedilmekteydi. usa; bu parayla afgan mücahitleri eğitip, silahlandırarak, ruslara karşı savaşmalarını sağladı ve afganistan' ın özgürlüğünü(!) kazanmasına yardımcı oldu.
    --- spoiler ---

    rus işgali sona erdikten sonra nüfusunun %50' si 14 yaşın altında olan ülkeye okul yapmak içinse, 1 milyon dolar bulamayan usa' nın başına neler geldiğine çok değil, yakın geçmişte zaten hepimiz tanık olduk.
    eee sevgili usa, rusya' yla girdiğin sidik yarışında attığın bumerang sana geri dönmüşse, senindir artık o. elinde mi kalır, bir tarafına mı sokarsın senin bileceğin iş.
  • büyük olasılıkla chivas regal'ın sponsor olduğu mike nichols filmi.

    sinema konusunda uzman sayılmam. o yüzden iyi film nedir, ne değildir bilemem. ancak, filmde bahsedildiği kadar amerikan propagandası olduğunu düşünmüyorum. en azından, 11 eylül sonrası abd'nin pakistan ve suudi arabistan'la anlaşıp 15 yıl önce -yine aynı devletlerle işbirliği yaparak- kurtardığı afganistan'da bugün işgalci konumunda olduğunu düşünürsek, propaganda nitelendirmesi yapmak epey zor. 80'li yıllarda amerikalıların desteğiyle ruslara karşı savaşan afgan gençlerinin bir kısmı muhtemelen bugün silahlarını amerikan askerlerine doğrultmuş vaziyetteler. olsa olsa bir günah çıkarma var filmde. bir taraftan da öz eleştiri yapılmış gibi geldi bana: " biz, çıkar odaklı davranıp sadece yürüttüğümüz büyük savaşı kazanmak için başkalarına yardım ettik. bu savaşı kazandıktan sonra da onları umursamadık. asıl amacımız, afganlara yardım etmek değil, rusları yok etmekti. bugün de ektiğimizi biçiyoruz."

    --- spoiler ---
    filmin sonunda gördüğümüz charlie wilson'a ait "...and then we fucked up the end game" sözü de bu öz eleştirinin somut bir özeti olsa gerek. abd, oyunun sonunda gerçekten batırdı. ama, bu duruma nasıl geldiğini anlatmak için bir film daha çekmeye gerek yok. son 10 yılda meydana gelen gelişmeleri iyi-kötü bilen herkes olayların akışından da haberdardır.
    --- spoiler ---
  • insanların vayy be amerika ne iyi ne buyuk bir ulke mi demesini bekliyorlar hala anlamadım, seyrederken mutlaka bir iki iş daha edinilmesi gerek, toz alın, pc deki işlerinizi halledin yada ütü yapın.
  • gayet eglenceli film.
    hoffman'in neredeyse oscar'lik gust tiplemesi mi istersin congressman'lerin lakirdilarinin detayina kadar inen gercekci bir hava mi istersin, gayet ozenle tasarlandigi ve cekildigi belli.
    hele hele kurgu ve montaj pek sahane olmus, patlayan helikopter sahnesinden o helikopterleri patlattiran kongre uyesinin asistaninin kirita kirita yurume sahnesine gecisini alkisladik yani.

    filmin yonetmeni oliver stone veya michael moore degil. zaten olmasina gerek de yok.
    ama hani son sahnesine falan dahi bakmadan bu filmin amerikan propagandasi oldugunu iddia edenleri ise tebrik etmek lazim, heralde kurtlar vadisi irak'tan baska her film icin ayni seyi soylediler.
    bir filmin amerikan propagandasi olmamasi icin, daha dogmamis irakli bebekleri kendi elleriyle kesip kanlarindan sutlac yapan kalles amerikan askerlerini gostermesi lazim ki "abi bu amerikanyalilar bole pis bole kapitalik iste yav" derken suratlarina tukureyim, vicdanima masaj yapayim.
    bunu yapamiyosan benim gozumde amerikan usagisin haci, otesi yok.
  • julia roberts bu film sebebiyle kendisi hakkında söylenen "julia geri döndü" "julia şaşırttı" sözlerini abartılı bulduğunu belirtip;

    "mezardan dönmedim ya!" diyerek kendisinden daha da hoşlanmama sebebiyet vermiştir.
  • anlattığı dönem ile kostümlerin pek alakalı olmadığı film.
  • keser döner sap döner gün gelir hesap döner ana fikrini charlie wilson ve dahil abd gözünden izlediğimiz vasat film. ya da acıma yetime, döner kor götüne de olabilir. şimdi tam emin olamadım.
  • en iyi esprilerinin cogunu fragmana dizmis film. bunlarin arasinda bence acik ara en parlagini hemen buraya da alalim:

    charlie wilson: you mean to tell me that the u.s. strategy in afghanistan is to have the afghans keep walking into machine gun fire 'til the russians run out of bullets?
    gust avrakotos: that's harold holt's strategy, not u.s. strategy.
    charlie wilson: what is u.s. strategy?
    gust avrakotos: most strictly speaking, we don't have one. but we're working on it.
    charlie wilson: who's 'we'?
    gust avrakotos: me and three other guys.

    acikcasi ben o kadar fazla bir amerikan propagandasi gormedim bu filmde. aksine, disaridan super organize sanilabilecek cia'in aslinda rastgele isletilen bir kurum olarak gosterilmesi, kongrenin ne yaptiginin farkinda olmadan oraya buraya butce arttirmasi, amerikan sisteminin ne kadar curuk ve temelsiz olduguna isaret ediyor. "we fucked up the endgame"e daha fazla deginilmesi belki politik acidan daha dogru olabilirdi, ama bir siyasal taslamanin girmek istemeyecegi derin sulara da cekebilirdi filmi.
  • hani bazen sözlükte bi entry okursunuz da "lan adam dalgasına mı yazmış yoksa ciddi mi, ironi mi bu gerçek mi" diye sorarsınız ya, işte öyle bi film. bütün film boyunca "lan bu amerikan propagandası mı, amerikan eleştirisi mi" diyerek seyrettim.. ve hala da tam anlamış değilim.

    eğer o mülteci kamp görüntüleri, sakat kalmış insanlar, ölüm kusan rus helikopterleri sahnelerini atarsanız rahatlıkla kalan her sahneyi amerika'nın anlamsız komünizm nefreti, cehaleti falan konulu başka bi filmde kullanabilirdiniz çünkü. ama yok, bu vahşet sahneleri var, demek ki diğer sahneler ironi değil gerçek. e ama.. çok çocukça lan. televizyonun başından kalkıp "komünist piçler" diyerek yatağına giden bi charlie wilson görüntüsü.. manası ne ki..

    neyse, filmi film olarak değerlendirmek gerekirse, ortada gerçek bi film bile olmadığını söylemek gerek. ama zaten bunu hedeflememiş, az biraz gayrı ciddi bi üslupla tarihi anlatmaya soyunmuş o kadar. yoksa başta bi şey olacak, o şey karakterleri değiştirecek, gelişme yaşanacak, ve finale ulaşılacak tarzı şablon bi hikaye anlatımı yok zaten filmde. eh, o zaman boşverebiliriz filmi film olarak eleştirmeyi.

    charlie wilson'ın ofisini çok beğendim bu arada, dekorunu değil muhteviyatını tabii ki ehehe.. bi de o dindar teksaslı'nın kızı aklımı aldı, sonrasında filme konsantre olmam bi on dakika sürdü wilson'ın evindeki halini gördükten sonra. gömlekli, altı çıplak, topuklu, düzgün bacaklı, bal dudaklı.. ne diyordum ben nerde kalmıştım.. ha tamam film diyorduk. güzel karıydı.. eaahhhh.. aklım dönüp dolaşıp karıya gidiyor. kestik.
  • julia roberts' ın bilmem kaç çocuk doğurmasına rağmen hala taş gibi, philip seymour hoffman' ın süper bir oyuncu ve tom hanks' ın patates çuvalına benzeyen bir adam olduğundan başka bir şey vermeyen film.

    dünya ahvaline az buçuk kafa yoran izleyicinin gitmemesi; bu filme harcayacağı para ve vakit yerine gidip dürüm filan yemesi gereken görüntü silsilesi. son birkaç dakikaya kadar (azdan cia' ya birkaç laf sokma, kenardan kongre üyelerinin nasıl çalıştığı ve fıstık stajyerleri, köşeden de politikanın aslında dansöz göbeğinde yürüyen bir şey olmasının gösterilmesi dışında) boğazına kadar amerikan propagandasına batmış, lagara lugara ilerleyen yapım. lütfedip stinger' lerden bahsetmişler, zahmet olmuş.

    dünyadan bihaber amerikan seyircisine ultra taraflı bir yakın tarih dersinden ibaret seyirlik.
hesabın var mı? giriş yap