• caz tarihini değiştirdi diyebileceğimiz ender müzisyenlerden biridir,birçok kişiye göre de tüm zamanların bu müziği yorumlayan en iyi saksafoncusudur. enstürumanında olağanüstü hızlı pasajlar çalmasına rağmen, yarı hızla dinlendiğinde de tüm notaların bir anlam ifade ettiği rahatlıkla her muzik kulagı olan insan tarafından hissedilebilir hatta insan ruhsuz deilse çok rahat anlayabilir.bird, dizzy gillespie ve bud powell gibi çağdaşlarıyla beraber bebop'ın kurucularından biri olarak bilinir.bird,doğaçlamalarında swing'de olduğu gibi yalnızca melodiye yakın değil, olağanüstü sezgilerini de kullanan bir müzisyendir.melodilerini parcanın uzerine kuran bir sanatcıydı ve akor üzerine yapılan dogaçlamanında en usta ismiydi.bestelediği standartlarda (anthropology, ornithology, scrapple from the apple, ko ko, now's the time ve parker's mood vb.) eski parçaların armonic yapısından esinlenmi$ fakat bunları hali hazırda olan motiflerle kullanmak yerine daha modernize bir yapıyla hastası olan dinleyicilerine tattırmı$tır.bu derece usta bir insan uyu$turucu bagımlılıgı ve risk almayı seven kafa yapısı ile 1955'de 34 ya$ında iken hayata veda etti...45'likleri ile avunur deli gönlüm....
  • parker'dan sonra cazı bırakın, modern müzik bile eskisi gibi olmadı. o her şeydi ve her şeyi o değiştirdi. tek başına mı? sayılır, dizzy'nin de hakkını vermek gerekiyor esasında. ancak bebop devrimiyle beraber afroamerikanların "beyaz eğlendirme zorunluluğu" da rafa kalkıyor; caz, afroamerikanlar otobüslerde en arkaya alınsa bile mavi notalar aracılığıyla yayılıyor, kendini belli ediyordu.

    oh, ne zamandır yazmıyordum. şimdi izninizle robert reisner'ın yakın zamanda okuduğum bird, the legend of charlie parker adlı kitabından parker hakkında daha az bilinenleri aktarmaya çalışacağım.

    - ahmed basheer'e göre bird son aylarında müslüman cemaatlerle hayli içli dışlı olmuş, birlikte çaldığı bireylere kurandan ayetler okuyor, hadislerden örnekler veriyormuş. müslüman adının "salut hakim" olduğu ve -tıpkı coltrane'in son dönemlerinde olduğu gibi- spiritualizme epey sardığını belirtiyor basheer.

    - bird hakikaten yaşlı görünüyormuş, sağda-solda "otopside doktor 60'larında olduğunu not etmiş" denir ancak arkadaşlarına göre parker 16 yaşındayken de 40 görünüyormuş ve o dönem eroine henüz pek bulaşmamış.

    - o dönemin cazcılarında sıkça görünen eroin alışkanlığı bird'de de mevcutmuş; ancak aynı anda alkol ve eroin tüketip peşine sahneye çıkabilecek kadar güçlü olan tek kişi bird'müş. (tabi, bu denli uyuşturucuya rağmen çok sağlam bir uyarıcı olan dexedrine kullanarak kendini dirilttiğini de belirtelim.) bununla birlikte çevresindeki genç müzisyenlere madde kullanımından uzak durmasını söylüyormuş.

    - parker'ın new york bellevue hastanesi, psikiyatri kliniğine yatış sebebi sanıldığı gibi alkol/madde bağımlılığı değil; tentürdiyot içerek intihar girişiminde bulunması. eşi chan parker'la yaşadığı sıkıntılı süreçler bir hayli depresif hissetmesine neden oluyormuş.

    - birkaç kez vokal de yapmış, hem de tüm program boyunca. hiç de fena söylemediğini belirtiyor teddy kotick.

    - parker kariyerinin başlarında "müthiş deha, muazzam yetenek vs. vs." değilmiş. hatta tam tersi, oldukça kötü bir saksofoncu olduğu için bahşiş üzerine çalışıyormuş. günde 8-10 saat çalışa çalışa bu hale gelmiş. zaten "esaslı" kariyeri aşağı yukarı sekiz yıl sürüyor; bunu da temelde eğitmen/cazın bilim-adamıdizzy gillespie'ye borçlu olduğunu sıklıkla belirtiyormuş.

    [devam edecek]
  • charlie parker, caz tarihini değiştirdi diyebileceğimiz ender müzisyenlerden biri, birçok kişiye göre de tüm zamanların bu müziği yorumlayan en iyi saksafoncusudur. enstürumanında olağanüstü hızlı pasajlar çalmasına rağmen, yarı hızla dinlendiğinde de tüm notaların bir anlam ifade ettiği rahatlıkla anlaşılabilir. bird, dizzy gillespie ve bud powell gibi çağdaşlarıyla beraber bebop'ın kurucularından sayılmaktadır. aslına bakılırsa bird,doğaçlamalarında swing'de olduğu gibi yalnızca melodiye yakın değil, olağanüstü sezgilerini de kullanan bir müzisyendir. melodilerini parçanın yapısı üzerine kuran sanatçı, akor üzerine doğaçlamanın da en büyük ustalarından biridir. bestelediği standartlarda (anthropology, ornithology, scrapple from the apple, ko ko, now's the time ve parker's mood vb.) eski parçaların armonik yapısından esinlenmiş fakat bunları kendisine göre modernize etmiştir. parker'ın olağanüstü tekniği, orijinal soundu ve armonik yapısı son derece kompleks pasajlar yaratmadaki ustalığı, genç müzisyenler tarafından her zaman örnek alınmıştır.

    parker, 1920 yılında kansas city'de doğdu. esas enstrümanı olan alto saksafona geçmeden önce bir süre bariton saksafon çaldı. kansas city'deki müzik piyasasının son derece hareketli olması yüzünden o yıllarda çok iyi bir müzisyen olmamasına rağmen (kafasındaki melodik fikirler parmaklarının çalabildiğinden daha hızlı gelişiyordu) 14 yaşında okuldan ayrıldı. "jam session"larda birkaç kez rencide olduktan sonra bütün bir yazını tekniğini ve temel müzik bilgilerini geliştirmeye ayırdı. 1937 yılında jay mcshann orkestrasında çalmaya başlağında dahi usta bir yorumcu olmak için henüz zamana ihtiyacı vardı.

    önceleri lester young ve buster smith'in etkisinde kalan parker 1939 yılında ilk defa new york'a geldi. her gece art tatum'u dinleyebilmek amacıyla bir süre bulaşıkçılık yaptı. ilk stüdyo kaydını 1940 yılında jay mcshann ile yapan parker "lady be good" ve "honeysuckle rose" adlı parçalarda attığı sololarla dikkat çekti. bu orkestrayla yaptığı diğer kayıt ve radyo programları, kendisini daha önce duymamış müzisyenler tarafından ilgiyle karşılandı. 1940 senesinde dizzy gillespie ile tanışan ve çalan parker, 1942'de kısa bir süre noble sissle grubuyla, 1943'de earl hines'ın maalesef ki hiç kaydı bulunmayan bop grubuyla ve 1944'de billy eckstine'nın orkestrasıyla çalıştı. bu orkestrayla ilk kayıtlarını yapmadan önce gruptan ayrıldı. hines ve eckstine orkestralarında beraber çalışan parker ve gillespie daha sonraları bu birlikteliği sürdürdüler ve özellikle 1944 yılın sonlarında iyi bir ikili oluşturdular.

    charlie parker 1944 yılında tiny grimes'in grubuyla stüdyoya girmesine rağmen caz dünyasını asıl hayrete düşüren 1945'de dizzy gillespie ile olan birlikteliği oldu. glenn miller ve benny goodman'ın müziğine alışkın olan dinleyiciler bu virtüoz ikilinin "groovin' high", "dizzy atmosphere", "shaw 'nuff", "salt peanuts" ve "hot house" gibi parçalarda çaldıkları süratli ünisonların ardısıra attıkları ateşli ve alışılmışın dışında soloları yadırgadılar. 1943 - 1944 yılları arasında bebop gelişmesini tamamlayarak müzik piyasasındaki yerini tam olarak aldı.

    charlie parker'ın gençlik yıllarından itibaren uyuşturucu bağımlısı olması maalesef ki onu idolize eden ve onun gibi çalmaya çalışan müzisyenleri uyuşturucuya itmiştir. diz ve bird, los angeles seyahatlerinde soğukluk ve düşmanlıkla karşılaşınca (onları yakından izleyen genç müzisyenler hariç) new york'a dönmeye karar verdiler. fakat parker düşüncesizce biletini bozdurunca sonunda los angeles'ta kaldı. birkaç kayıt ve sahne performansından sonra uyuşturucu bulamaması yüzünden bunu kompanse etmek amacıyla aşırı derecede alkol alması onu ruhsal bir çöküntüye sürükledi ve altı ay süresince camarillo state hastanesinde tedavi gördü. 1947'de hastaneden çıkan parker kısa bir süre sonra new york'a döndü ve böylece müzik hayatının en önemli devrelerinden biri başlamış oldu. 1947 - 1951 yılları arasında miles davis, duke jordan, tommy potter ve max roach'tan oluşan beşliye liderlik yapan parker, savoy ve dial firmalarıyla kayıt yaptıkları bu yıllarda kariyerinin doruk noktasındaydı. 1949 ve 1950'de avrupa'yı ziyaret eden parker yaylı çalgılarla bir kayıt yapma düşünü gerçekleştirmek amacıyla 1949 yılından itibaren verve firmasıyla çalışmalarını sürdürdü.

    fakat charlie parker uyuşturucu bağımlılığı ve risk almaya uygun karakteri yüzünden ateşle oynamaya başladı. 1951 yılında lisansı iptal edilen parker'ın caz klüplerinde çalması zorlaşmış ve giderek daha güvenilmez biri haline gelmişti. ilham geldiği zamanlarda hala çok iyi çalabilmesine rağmen (1953 massey hall'da gillespie ile verdiği konser gibi) parker yokuşaşağı gidiyordu. 1954 yılında iki kez intihara teşebbüs etti ve bir süre bellevue'de zaman geçirdi. bütün hayatı boyunca herşeyi aşırıya kaçırması yüzünden sağlığı bozulan parker 1955'de 34 yaşında öldü.
  • miles davis'in otobiyografisinden aktarılabilecek bir başka bölüm de, ünlü müzisyenin uyuşturucu ve alkol bağımlılığı yanında fahişe düşkünlüğünü vurgular. bu ikisi bir gece bardan çıkarlar ve evlerine gitmek üzere birlikte taksi tutarlar. charlie parker o esnada geceyi beraber geçirmek üzere kendine bir hatun ayarlar. bunlar taksiye ortalarına kadını oturtacak biçimde yerleşip yola koyulurlar. miles birden yan tarafında bir hareketlilik hisseder ve ne olduğunu görmek üzere o yana bakar. hatunun, pantolonunu indirmiş olan charlie parker'a oral seks yaptığını görür ve rahatsız olup başını diğer yana çevirir, çevreyi izlemeye başlar. bird onun huzursuzlandığını anlar ve "ne o, rahatsız mı oldun?" diye sorar. miles davis "öhm, yani şeyyy... evet!" gibi bir yanıt verir. charlie parker aniden şoföre durmasını durmasını söyler ve şoför arabayı kenara çektikten sonra kapıyı açar ve genç trompetçiye "siktir git o zaman!", der.
  • jazz müziğinde ekol olan çalış tarzı kendisi için şu sözlerin söylenmesine sebep olmuştur;
    charlie parker' dan daha iyi çalanlar her zaman olmuştur; bundan sonra da olacak.. ancak bir daha hiç kimse onun çaldığı gibi çalamayacak!!!
  • cortazar bir öyküsünde konu etmişti parker'ı galiba johnny carter'dı karakterin ismi.
    (bkz: cortazar)
    şöyle düşünmek en güzeli galiba, kimi adamlar yaşıyorlar ancak insan olarak varoldukları sürede diğerlerinin anlayışsızlığı, ciddiyeti ve tanrısal iletişimsizlik içerisinde boğuluyorlar. (bkz: charles bukowski) (bkz: kafka)
    (bkz: jimi hendrix) (bkz: lorca) ...
  • now is the time adlı klasik eserini, ırkçılığa karşı çıkmak için bestelemiş saksafoncudur. hayatında çok az şeye zaman bulmuştur kanımca. örneğin notaları yazmak için hiç zaman ayırmamış, notaya dökme işini dizzy'ye bırakmıştır. öldüğünde 35 yaşındadır, ancak doktor onu 53 yaşında zannetmiştir, diye bir rivayet anlatıla gelmiştir. çok hızlı yaşamış, çok çabuk çökmüştür.
    miles davis onun için; "...hayatımda ilk defa, dizzy ile charlie parker'ı izlediğimde şok olmuştum. onların müzik seviyesine bir kere çok yaklaştım, ancak hiç yetişemedim..." demiştir.
  • whiplash'de andrew ile fletcher arasında geçen bir diyaloga konu olan, parçayı yanlış ritimde çaldığı için jo jones tarafından kafasına zil fırlatılan bird lakaplı caz sanatçısıdır.

    fletcher: charlie parker'ın nasıl charlie parker olduğunu anlatmıştım.

    andrew: evet, jo jones kafasına zil fırlatmış.

    fletcher: aynen öyle. parker genç bir çocukmuş, saksafonda da çok iyiymiş. caz yarışmasında çalmaya hak kazanmış. ama sıçıp batırmış. bu yüzden jones, kafasını koparıyormuş neredeyse. sahneden inince herkes ona gülmüş. o gece ağlayarak uyumuş ama ertesi sabah ne yapmış peki? alıştırma yapmış. aklında tek bir gayeyle alıştırma yapıp durmuş. bir daha asla kimseyi kendine güldürmeyecekmiş. bir sene sonra reno'ya geri dönmüş. sahneye çıkmış ve dünyanın duyduğu en iyi soloyu çalmış.

    jones'un şöyle dediğini düşünsene "iyiydi charlie, aferin." charlie de şöyle diyecekti o zaman: "eh be, epey iyi iş çıkarmışım." hikaye bitti. bird lakabı yok. bu benim için tam bir trajedi olurdu işte.
  • delinin teki. akıllı adam öyle çalmaz. hadi öyle çaldın bari hemen ölme de biraz daha dinleyelim.
    yani tempo için şunu söyleyebilirim, koşmaya başladınız biraz nefesiniz kesildi, işte o an hızını iki katına çıkarıp devam ediyor sanki. öyle ulaşılmaz noktada* bir deli.
    bir de uyuşturucu batağına düşmemiş olsa.. gerçi belki de o zaman parker olmayacaktı... bilemedim.
  • sahnede caldigi nota basina para alan adam...
hesabın var mı? giriş yap