• ahmet ve arkadaşının okulun kantinine ilk girişlerinde selamlaştıkları bir arkadaşları şöyle der:

    -ya her sabah saat 7'de uyanıyordum, şimdi okul açıldı ya, top atsan uyanamıyorum.

    öğrenci her yerde öğrenci..
  • sırf, ahmet ile zehra'nın okulda birbiriyle karşılaşmama çabaları içindeyken tesadüfen cam kapıda burun buruna geldikleri sahne için defalarca izleyebileceğim en güzel türk filmlerinden biri.
    ayrıca , ıtır esen 'in dört yapraklı yonca arasında olmaması muhakak ki daha özel bir yerde olmasını sağlıyor bize!
  • senaryosunu sadık şendilin yazdığı yönetmenliğini kartal tibetin yaptığı 1977 yapımı türk filmi. başrollerde ıtır esen, ekrem bora, ahmet sezerel ve münir özkul.

    --- spoiler ---
    hasan kişisi* davut ağanın* çiftliğinin kahyasıdır. oğulları ali ve ahmetle* mutlu mesut bir hayat yaşamaktadır. büyük oğlu ali köyün güzellerinden zeynebi sevmektedir. davut ağanın kardeşinin de zeynep de gönlü vardır. giderler isterler. olur alırlar düğün hazılıklarına başlarlar. bunu o an askerliğini yapmakta olan ali duyar. dellenip askerden kaçar. trene atladığı gibi köye gelir. kızı kaçırır. davut ağa ve ekibi zeynep ve alini peşine düşerler. derken davut ağanın kardeşi ile ali düello sonucu birbirlerini vurular. bu olayların akabinde hasan oğlu ahmet ile istanbul yollarına düşer. derken bir yerlerde iş bulur ve başlar çalışmaya derken tahmini 15 yıl sonrasına gideriz.

    geçen 15 yılda davut ağanın kızı zehra* büyümüş,serpilmiş ve de istanbul tatbiki güzel sanatlar akademisinde okumaktadır. ahmet ile zehra’nın yolları üniversitede kesişir. kantinde zehrayı gören ahmet kendisine vurulur. evet işte bu kız diyerek peşine düşer. okulda dolaşma ayağına atölyede başlayan, halk oyunları klubunde devam eden elektriklenmeler neticesinde ahmet’in arkadaşı rüküşünde* gayretleriyle gençler tanışırlar. büyük bir aşka yelken açmaktadır zehra ile ahmet. derken yağmurlu bir akşam ahmet motoruyla zehrayı eve bırakırken kaza yaparlar. kaza sonrası gençler hastaneye kaldırılırlar. ahmet kanıyla zehra’ya can vermektedir. hastaneye ilk gelen davut ağa kızının başında beklerken hasan içeri girer. davut ağa hasanı görür.

    -kızım senin oğlunun kanıyla yaşayacaksa hiç yaşamasın

    der ve içinde takribi bir ünite kan bulunan şişeyi yere fırlatır. gençler iyileşir evlerine dönerler. evde ise babalarından ayrılmaları yönünde telkinler onları beklemektedir. derken ayrılalım bari derler. ama aynı okulda okumalarından dolayı devamlı karşılaşırlar. ayrılık iki genci yıpratmıştır. karşı koydukları sevgi onlar karşı koydukça büyümektedir aslında. beraberliklerinin devam ettiğini öğrenen davut ağa zehrayı kuzeniyle evlendirmek için köye götürür. köyde davut ağa yeğenin yanına gelir. yeğeni ıtır esenin belalısı eriş akman canlandırmaktadır. bunu duyan ahmet, peşinden babası köye gider. ahmet kızı dağa kaldırır. davut ağa ve ekibi peşlerinde hasan gençleri aramaya başlarlar. derken arama kovalama derken gençler oralarda bulunan nehre atlarlar. babaları da peşlerinden atlar. finalde ise nehrin bir yakasında davutun kollarında ahmet diğer yakada hasanın kollarında zehra. ve mutlu son.
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    filmden bir not okul geçen sahnelerin birinde ayşegül aldinç gözüküyormuş.
    --- spoiler ---

    günümüz aşklarıyla eski aşklar arasındaki farkı o kadar güzel ortaya koyuyor ki. günümüz değer yargılarıyla o zamankiler arasındaki fark birden ortaya çıkıyor.
  • kesinlikle ahmet sezerel ve ıtır esen ikilisinin dışında, başka oyuncular olsaydı, bu denli dokunaklı, bu denli gerçekçi bir film olmazdı. aynı şeyi münir özkul ve ekrem bora için de söylemek yerinde olacaktır. bilmiyorum, bu filme televizyonda kaç kere denk gelip de, filmi izledim. hatta evden çıkmak zorunda olduğum bir günde, cennetin çocukları'nın oynadığını görmüştüm televizyonda; dışarı çıkmayarak bu filmi izledim. ondan önce defalarca izlemiş olmama rağmen, zerre kadar da pişmanlık duymadım. film müzikleri dinlemeyi seven birisi olarak; şunu da eklemek isterim ki bu filmin müziği, aşmış film müzikleri sıralamasında kesinlikle kendini üst sıralara taşımayı bilen bir müziktir. bir filmin içeriği ile müziği ancak bu kadar birbiriyle uyum içinde olur; tıpkı adile naşit ile münir özkul'un birbirleriyle olan uyumu gibidir. filmi izlerken bu müziği duymak, münir özkul izlerken adile naşit'i görmek kadar, insanın içini masumiyet ve huzur doldurur. çok farklı bir atmosferi var filmin. özellikle film, sonu ile de alkışı haketmekle kalmaz gözyaşlarının sel olup akması deyimini de anlamamızı sağlar.
    işte unutulmaz bir filmin, unutulmaz bir son sahnesi daha;

    (zehra ile ahmet babalarından kaçmaktadırlar. bir köprünün üzerinde babalarına yakalanırlar; babaları tüfeklerini çocuklarına doğrultur ve diyalog başlar; eşsiz müzik eşliğinde.)

    + hasan : ahmett!
    - ahmet: baba!
    + hasan: bırak o kızı, gel buraya.
    -ahmet: bırakmam baba; yalvarırım gelme baba, gelme.
    +davut ağa: zehra
    -zehra: baba, bırakın bizi, bırakın gidelim; seviyoruz birbirimizi; ayrılamayız.
    +davut ağa: bırakmak mı? seni kendi ellerimle öldürürüm daha iyi.
    +hasan: oğlum dön, yalvarırım dön; beni evlat katili etme.
    -ahmet: baba, anlamıyor musun? bizi ancak ölüm ayırır.
    +hasan: o zaman ölümle ayırırım.
    +davut ağa: zehra son defa söylüyorum, yoksa vururum seni yemin ediyorum vururum.

    ( aşağıdaki nehre ve birbirlerinin gözlerine bakar iki aşık babalar da bu sırada iyice kızmış ve çaresiz bir şekilde verecekleri kararı beklemektedirler. zehra ile ahmet el ele nehre atlarlar. ardından da hasan ile davut ağa tüfeklerini yere bırakarak nehre atlarlar çocuklarını kurtarmak için)
    (evlat acısıyla bağırarak iki baba da,)

    +hasan: oğlumm!
    +davut ağa: zehraaaa!

    (hasan davut ağanın kızını nehirden kenara çeker, davut ağa da hasanın oğlunu, birbirleriyle meraklı ve heyecanlı bir şekilde konuşurlar çocukları kucaklarında.)

    +hasan: kurtar oğlumu, yalvarırım kurtar... (zehra’yı kenara çekerken)
    +davut ağa: kurtar kızımı, allah aşkına bırakma... (ahmet’i kenara çekerken)
    +davut ağa: (hasan’a sorar) kızım, kızım nasıl yaşıyor mu? (ahmet kucağında)
    +hasan: bilmiyorum.
    +davut ağa; allah rızası için bak; bir şeyler yap hasan, kulun kölen olayım, kurtar kızımı.
    +hasan; zehra, zehra, (zehra kucağında)
    +hasan: ahmet yavrum. davut cevap ver; öldü mü, oğlum öldü mü?
    +davut ağa: yaşıyor, yaşıyor hasan. (ahmet gözlerini açar ve oyunculuk tarihinde eşine az rastlanır bir bakış atar davut ağayı görünce)
    +hasan; allahım, çok şükür, oğlumu bana bağışladın.
    +davut ağa: ya kızım, kızım? cevap ver.
    +hasan (kıza bakar): zehra, yavrum, evladım bak bana; aç gözlerini.
    +hasan ağa; yaşıyor davut; yaşıyor, vallahi yaşıyor. (zehra gözlerini açar)

    (ve sahne köprünün üzerinde sevdalıların, babalarının yanından koşarak birbirilerine sarılmalarıyla son bulur. bize de sırılsıklam aşıkları izlemenin verdiği keyifle, bu dramatik aşk hikayesine tanık etmenin mutluluğu ve şansı kalır.)
  • müziği ve deredeki final sahnesiyle akıllarda kalacak bir film. bir de ahmet (ahmet sezerel) ile zehra'nın (itır esen) at arabasıyla köyden kaçarken itır esen'in üstünü değiştirmesi ve bu sahnede iç çamaşırı ile kalması itir esen'e aşık olan kişiler için unutulamayacak bir sahnedir*
  • müzikleri filmden güzel olan yapım. ne zaman dinlesem, istem dışı gözlerim dolar. müziklerinin büyük bir bölümü filmin son sahnelerinde çalmaktadır.

    http://www.youtube.com/watch?v=bmpjxrufmo4
    http://www.youtube.com/…4mzzcpibfo0&feature=related
  • yazılan yorumlardan da anlaşılacağı üzere herkesin bilmediği, bilmesini de istemediğim filmlerden biridir.
    kartal tibet'in iyi ki oyunculuğu bırakıp, yönetmen olmuş dedirttiği filmlerdendir.
    bir ekrem bora düşününün; tam o heybetli ağa.zaten onu ilk kez ağa rolünde gördüğüm sahneler de bu filmdedir.
    münir özkül katıksız ırgat olduğu gibi gülen gözler filmi ile aynı dönem çekildiği için ikisi birbirini tamamlar niteliktedir.
    ayrıca dönemi çok iyi yansıttığı, ünversite gençliğini ilk defa üniversite içinde gösterdiği, abartısı olmadığı, gereksiz uzatmalara yer verilmediği için ıtır esen'in duruluyla devleştiği, ahmet sezerel'in saflığı ve bakışları ile büyülediği haliyle eriş akman'ın bile bu ikilinin aşkı arasında çaresiz kalışı filmi film yapan kısmıdır.
    anlaşıldığı üzere dış ve gerçek çekimler olması ve klişelerin bir çoğuna yer verilmediği için ayrı güzeldir.yani hani o bizim sinemamızı ve şartlarımızı hollywood'dan ayıran keskin çizgiyi iliklerinize kadar hissettirir.
    bir de tamamının melih kibar'ın müzikleriyle örüldüğünü düşünün...

    --- spoiler ---

    motor da giderken alınan kağıt helva
    arkadaşlarla ortam içilen bira
    okul bahçesinde alınan ayrılma kararın ve o masum çocukluk halleri
    zehranın kıyafetleri

    --- spoiler ---

    hani siz selvi boylum al yazmalım efsanedir diyorsunuz ya(yanlış anlaşılmasın onu da çok severim)...benim efsanem budur!
  • ekrem bora'nın münir özkul'a kapımın köpeği deyişi bence lugatımızda önemli bir yer etmelidir.
  • fellek fellek müziklerini aradığım türk filmi.. melih kibar'ın bu filmden aldığı herhangi bir ödül varmı bilmiyorum ama benim ve diğer entrylerden anlaşılacağı üzere daha bir çok insanın gönlünde haklı bir yere sahip kendisi
  • münir özkul'un oynadığı ender adile naşit'siz filmlerdendir. ayrıca ekram bora da pek heybetlidir filmde.
hesabın var mı? giriş yap