• cebu aslında cebu city'i bulunduran adanın adı. bu adada oslob, moalboal gibi görülmesi gereken dalış yapılabilecek güzel yerler var. cebu city ise yavaş yavaş manila'ya dönüşmeye başlamıs, trafik, kirlilik, suc gırla. sokakta yürürken telefonu cepten çıkarmamak, küpe takmamak ve gösterişli giyinmemek gerekiyor yoksa sokaktaki çocuklardan birinin kapıp gitmesi an meselesi. sehirde görülecek bir sey de yok zaten. sadece ucuz alisveris icin avmlere gidilebilir. onun disinda bir gun bile harcamadan cennet adalara yol almak gerek. su an bunu cebudaki otelden yazıyorum ve disari çıkıp yapacak bisi yok, sokakta bile yürünemeyecek bi sehir yapmışlar. masaj yaptırmaya gideyim bari.
  • bir hafta kadar önce gittiğim şehir. şehrin karşısındaki adanın dünya tarihinin en önemli şahıslarından birinin mezarı olduğunu belirtmek lazım. ferdinand macellan bahsettiğim kişi. macellan uzun bir büyük okyanus yolculuğu sonrası bu adaya gelmiş. adada, bugünün cebu şehrinin tam ortasında yer alan meydana (tabii zamanlar meydan değilmiş) tahtadan haç dikmiş. sonra yerli bir kavmin liderini ve eşini hirisitiyan yapmış, ve onlara bir çocuk isa heykeli hediye etmiş. sonra hiristiyan olan kavim lideri, karşı adadaki kavimle olan savaşlarında macellan'dan yardım isteyince, macellan da tamam demiş. ancak karşı adada ki kavmin lideri olan lapu lapu macellan'ı öldürmüş. bugün ironik bir şekilde hacın dikildiği yer de, lapu lapu'nun macellan'ı öldürdüğü noktada da bir anıt var. haç filipinlerin bugünkü dini olan katoliklik'in yayılmasını sembolize ediyor, lapu lapu anıtı ise, filipinlerin bir yabancı işgalini ilk defa (ve aslına bakarsanız son defa) püskürttüğü anı. tabii katoliklik'i filipinlere getirenler ile, filipinleri işgal etmeye çalışan yabancıların aynı kişiler olması gibi bir detay var.

    cebu şehri civarında yaşayan kavmin liderine verilen heykele ne olduğuna gelince, taa 1560larda, isponyallar yeniden bu adaya gelip, bugünün cebu şehrinde bir kale kurmuşlar. sonra yerli kavimlerden biri ile savaşıp köylerini yakmışlar. köyün yanan evlerinden birinde söz konusu heykel bulunmuş, efsaneye göre hasar görmemiş bir halde. ve o heykel adına bir katetral inşaa edilmiş. aziz oğlan çocuğu (santa nino) kathetrali. filipinlerin en eski kilisesi bu bina.

    yapılan kalenin etrafındaki meydan da şehrin en önemli meydanı olmuş yıllarca, ve sürekli isim değiştirmiş. önce plaze armas (ordu meydanı) sonra plaza mayor (belediye meydanı), abdliler filipinleri kendi kolonileri yapınca, her ne kadar amerikan sömürgesi de olsalar, özgürleşmiş sayıldıkları için plaza liberty (özgürlük meydanı), en son bağımsız olunca, ındependence plaze (bağımsızlık meydanı) olmuş.

    şehrin denize yakın bölümü nisbeten düşük gelirli insanların yaşadığı bölge. evsiz insanların kaldığı çadırlarını bu bölgede her yerde görmek mümkün. evlerin de birçoğu derme çatma. ama kişisel fikrim, bu bölgenin şehrin en renkli bölgesi olduğu yönünde. denizden uzaklaştıkça, daha yüksek gelirli insanların amerikan takliti olan mahallelerine geliyorsunuz. bu iki bölge arasındaki tezatı en fazla, limanın hemen yanındaki karbon marketi ile, limandan epey bir uzakta olan ayala alışveriş merkezini gezerek görebilirsiniz. gerçi karbon marketinin klasik bir turist mekanı olmadığını ve bazı kişileri rahatsız edebilecek derecede hijyenden uzak olduğunu belirteyim, yine de filipinlerin kendine özgü kültürünü görmek isteyenlerin burayı görmesi şart sanırım.

    şehre renk katan ögelerden birisi jeepney denen araçlar, bunlar farklı renklere boyanmış, ikinci dünya savaşının amerikan jeeplerinden esinlenerek tasarlanmış bizim dolmuşlarla benzer işleve sahip araçlar. bizim dolmuşlardan farklı olarak amerikan askeri araçlarındaki gibi aracın sağ ve sol kenarlarına dayanmış iki tane dümdüze sıra var sadece oturacak, iki sıranın ortası boşluk.

    havanın, benim gittiğim kasım ayında bile, türkiye'deki ağustos sıcakları düzeyinde sıcak olduğunu belirteyim. gitmeden önce, amerika kaynaklı bir sitede biraz suçlar gibi bir dille filipinlilerin güneşi sevmedikleri yazmıştı. eeee adamlar o güneşin altında yürüyüp iş yapmak zorunda olunca sevmiyorlar doğal olarak, bu nedenle de şehirde bir hayli şemsiye kullanan insan var güneşten korunmak için.

    şehrin hemen ilerisinde, sahil tatil beldesi sayılacak mactan adası var, şu macellan'ın öldürüldüğü ada. ama yine amerikan tatil sitesinde, bu adadaki sahillerden çok daha güzel sahillerin 60 90 dakika mesafede bulunduğunu okudum.

    şehrin görülebilecek mekanlarından birisi tops. aslında tam anlamı ile şehirde değil, şehrin arkasındaki tepelerde ve oradan şehri ve şehrin arkasındaki okyanus ile civardaki adaları görmek mümkün. görüntüyü engellemeyecek ama hafif bulandıracak bir sis de olursa akşam manzarası muazzam oluyor.
  • cok hos otellerin ve beyaz kum plajlarin bulundugu fakat otelden disari ciktiginizda manzaranin tamamen degisip,fakirligin elle tutulup
    gozle gorulebilir hale geldigi filipinler adasi.
    insanlarin cana yakinligi,servisin iyiligi,fiyatlarin uygunlugu ve turkler'den vize istemeyen bir ulkeye ait olmasi cebu'yu bir
    tatil alternatifi olarak cok cazip kiliyor .
  • filipinlerde bir şehir.
  • tanim; filipinler'de bir ada.

    cebu'dan yeni donmus biri olarak izlenimlerimi aktarayim. cebu denilen yer aslinda kocaman bir ada. havaalaninin oldugu yer ise cebu city denilen bir sehir. tatilimde cebu city, bohol, alona beach, oslob da bulundum.

    cebu city; ucus saatinize bagli olarak bu kaotik sehirde bir gece olsa da konaklamaniz gerekebilir. sefaletin dip yaptigi yerlerden biri. gunduz cok problemli olmasa da, geceleri dikkatli olmakta fayda var. yurumek yerine taxi ye binerseniz, her an biri cikip gotumu kesecek hissiyatindan bir nebze kurtulabilirsiniz. gece hayati icin; mango avenue, liv, octagon, trademark club lara gittim. fiyatlar cok makul, whisky sise actirmak 800php den basliyor.

    bohol, alona beach; muhtesem plajlar, mercan kayaliklari, envai cesit balik ve kaplumbaga gorebileceginiz yer. ben padı sertifikam oldugu icin 4 gun boyunca dalis yaptim ve muhtesem bir su alti dunyasi gordum. bu kalitede mercan kayaliklari sadece cairns, australia'da gormustum. dalis fiyatlari cok makul, tek dalis 1000-1500php arasi.

    oslob; whale shark lar ile yuzup, dalabileceginiz bir yer, ertesi gun ucusum oldugundan dalis yapamadim ama whale sharklar ile yuzdum. cevrede muhtesem selaleler var, motor kiralayip 180km yol yaptim bir gun icinde. motor kirasi gunluk 400-500php

    ozetle; amaciniz dalis, doga, whale shark ile yuzmek ise kesinlikle cok makul fiyata yasayabileceginiz bir ada. mumkun olan en kisa surede cebu city'den kendinizi disari atin ve essiz dogasini yasayin.
  • trafikten baska bir bok olmayan yer. bu kawasan falls turunu yapmak isterseniz, sadece ulasim arabayla 3 saat suruyor.
  • hem essiz dogasiyla hem de yardimsever insaniyla beklentilerimin cok uzerinde cikan harika ada. filipinlerin 2100 adasi arasinda maniladan sonra en gelismis olani. yalnizca dort gun kaldim ancak bir daha gelecegime eminim. yalniz mumkunse havanin daha serin oldugu bir zamanda.

    gitmeyi dusunen varsa notlarim:

    hava:sicaktan ve nemden nefesiniz kesilebilir. ben asya ulkelerindeki sigara yasagini biraz da havaya bagliyorum, zaten zor nefes aliniyor bari sokakta sigara icmeyin diyo devlet. cebuya yine asya taraflarinda bir ulkeden gectigim icin asiri sicaga biraz alismistim, yine de yigit ozgurun izmir karikaturunde parkta oturmus cok sicak diye aglayan cocuk gibi yere oturup aglamak istedim.

    fiyatlar: sandigimiz kadar ucuz degil. sigara 120 peso civarlarinda(12tl), 33luk bira 80 peso(8tl), su 50 peso(5tl). ama hizmet cok ucuz, osmena peak'e tirmanirken bir guide tuttuk, 40larinda ufacik bir koy kadiniydi, onlar icin daglara tirmanmak asfaltta yurumekten daha kolay oyle alismislar ki kadin 3 saat boyunca bizimle parmak arasi terlikle hiking yapti norvecli gibi. bizde spor ayakkabi vardi tabii ki. kadin bizden 3 saatlik guide hizmeti icin sadece 100 peso istedi. 10 tl yani, kisi basi 5 tl. hem de o kadar riskli bir tepe icin. tabii ki dort bes kati tip verdik. genelde herkese tip verdim ve yuzlerindeki mutluluk oyle guzel ki verdiginiz 10 tl tip icin. gezi yorumlarinda bazi kisiler pazarlik yapin fln demis ama yapmayin lutfen, bu insanlarin tek geliri bu turistler. o kadar dusuk maaslarla yasiyorlar ki aylik ortalama maas 750 peso gibi bir sey. ozellikle avrupadan, 1 dolarin 50 peso ettigi yerden gelip de hala pazarlik yapmaya calisanlara sinir oldum. zaten param yok deseniz bile yardim ediyorlar. fiyatlar konusunda bu dengesizligin sebebi uretim noksanligi olsa gerek. adamlarin bir uretimi yok, satabilecekleri tek sey kendi hizmetleri. gel 150 pesoya tum gun bana masaj yap desen severek gelirler ama ayni zamanda bu para sadece 3 tane cikolata degerinde. urun fiyatlari pahali ama onlar da disardan aliyor sonucta. neyse donus icin havalanina giderken tum parami ona buna dagittiktan sonra beklenmedik yukseklikte bir havaalani vergisiyle karsilastim(750peso) ve tekrar dolar bozdurmak zorunda kaldim. sizin de aklinizda olsun bu rakami yaninizda bulundurun.

    doga: dogasini anlatmaya fotograflar, videolar, kitaplar yetmez. her gordugunuz yeri, her agaci, her canliyi fotograflamak istiyorsunuz. her yeri inanilmaz guzel, selaleleri, tepeleri, yollari.. evet yollari da cok guzel cunku bir yaninizda masmavi tertemiz okyanus diger yaninizda yemyesil daglar ve gayet duzgun bir asfalt, sehrin her yeri dokuluyo ama yollari duble yol, akp ile bir bagi mi var acaba dedim. bu dedigim yol sehrin ana yolu, adanin basindan sonuna kadar bir elips seklinde harika manzarali bir yolu var. cok fazla ara yol olmadigi icin tum sehir ve kasabalar bu yolun esiginde. evler de, marketler de, hosteller de. ben boljoonda noordzee hostelde kaldim. deniz gunes olarak bir beklentim yoktu, o sicakta guneslenip kofteye donemezdim ama motorda kofte oldum o ayri. ayrica su da hava kadar sicak oldugu icin okyanusun serin sularinda yuzeyim gibi bir durum yok malesef. selaleler serin ama. neyse otelim 20li yaslarinda avrupali backpackerlarla doluydu, ortami harikaydi. ama sehre cok uzak, gerci cok buyuk bir ada oldugu icin her yer her yere cok uzak, sehirden kaldigim bolge otobusle 4 saat suruyordu. ama o cok sirin hostelde yasadiklarim, tanistigim insanlar, super manzaralar ve lezzetli yemekler icin yola degdi. ayrica izlemesi acaip keyifli bir yol zaten. dogaya geri donersem on metrekarede 10 ayri agac turunun yetismesi beni resmen buyuledi. cesit cesit yemyesil agaclarla dolu yollari belgesel izler gibi izledim. yalniz bocekler de bi o kadar cesitli, sari kabarik tuglu safiye soyman gibi tirtillar fln var. ayrica onemli not, gunes 6da batiyor, her seyinizi buna gore planlayin. sehirde pek fazla bi aydinlatma yok, yollar kapkaranlik, gunes batti mi dukkanlarin ve hostellerin isigindan baska bir seyiniz yok.

    ulasim: sehirde bir yere ulasmak icin tek yapmaniz gereken south bus terminale ulasmak. ben havalanindan sm cibu city otobusune, ondan sonra da jeepney e binerek ulastim. terminalde gideceginiz yonun otobusune biniyorsunuz ve bu kadar. zaten gideceginiz yer ana yolun hemen uzerinde oluyor, dedigim gibi tum sehir yolun kenarina kurulmus. jeepney dedigim ne? ikinci dunya savasinda buyuk ulkeler filipinleri üs olarak kullandiktan sonra giderken jeeplerini birakmislar. filipinolar da bunlarin icini bosaltip iki yanini acarak toplu ulasim araci yapmislar. binis ucreti 7 peso, icerisi cok cok dar, bir metrelik bir yer, iki buklum girip sikis tepis oturuyorsunuz. adamlar minicik olduklarindan her seyleri minik, jeepneyde otururken bile boynumu 45 derece egdim. neyse cok yukunuz yoksa bir kere jeepneye binin derim, sehri ve kulturu tanimak icin guzel bir yontem. en guzeli de ineceginiz yere geldiginizde bozuk parayla tavana vurarak sofore uc kere sesli bir sekilde opucuk atiyorsunuz, arac oyle duruyor. south bus terminalin diger adi bato, batoda iki tip otobus var: klimali, klimasiz. tarife gideceginiz yere gore 20-200 peso arasinda degisiyor. klimali olan %50daha pahali ama kesinlikle ona binin. motorbike ve uc tekerlekli bisiklet cok yaygin, sehir merkezi disindaki yerlerde bir bu dedigim bato otobusleri var diger herkes motor kullaniyor. gunluk 600 pesoya kiralayabiliyorsunuz, yapin bence, o sicakta o harika yolda pufur pufur gidersiniz.

    insanlar: tek kelimeyle harikalar. birbirlerine karsi da cok iyiler ama yabancilari el ustunde tutuyorlar, onlar icin onemli bir gelir oldugumuz icin her yerde prensesler gibi davranildim. hem hosuma gitti hem de cok uzuldum, kendilerini bizden asagi goruyorlardi, otobuse biniyorum hemen ayaga kalkip bana yer veriyorlar. kadinim diye degil, kadinlar da yer veriyor. surekli cok guzelsiniz, ulkemize geldiginiz icin tesekkur ederiz fln sanki starmisim gibi davrandilar. ve bu beni hic mutlu etmedi. neyse yediden yetmisyediye hepsi gayet iyi ingilizce biliyor, okulda derslerini ingilizce ogreniyorlarmis zaten. daglara gidiyorum hayatinda teknoloji bilmeyen 4 yasinda bebeler, 70 yasinda cadirda yatan amcalar fln hepsi gayet guzel ingilizce biliyor. yolda seni gorunce el salliyorlar ve welcome madame fln diyorlar. ve bir sey sordugumda o kadar yardimci oluyorlar ki, bir yer soruyorum adam elleriyle goturuyor beni, tesekkur olarak para vermek istiyorum almiyor(israr edince aliyor tabii). zaten adamlar kendini hizmet sektorune adamis, hizmetlerinden baska satacak bir seyleri yok ama onu da satmaya calismiyorlar, sana yardim ettim para ver bana gibi bi sey asla yok ama siz verin yine de. kesinlikle hic kaziklanmaya calisilmadim. yani paralari yok ama para dertleri de yok, hepsinin iyi kotu yiyecek bir seyleri var, muzikle cok icli dislilar, genelde yabanci pop dinliyorlar, joy fln max fm tadinda yani. ve bunlarin da sesleri guzel, zaten gordugum kadariyla bu asyalilar muzik isinde iyiler. teknolojileri cok az, her seyin fotografini cekmeye calisirken hafizam bitti ve koca sehirde bir teknoloji marketi bulamadim yeni bir hafiza karti icin. zaten yerli halk henuz akilli telefona tam gecmemis 3310 tarzi kullaniyorlar. yalniz internet cok satiliyor, her dukkanda smart ve globe(yerel gsm ler) afisleri var, bizim marketlerdeki coca cola afisleri gibi. internet ucuz ayrica, bes gunluk 5 gb prepaid smart hatti 20 tlye aldim. dagda bile cekiyordu. bu isi nasil becermisler anlamadim.

    bunlar disinda sehrin havasina bayildim, 90lardan kalma bir tatil kasabasi gibi. sanirim merkez haric hicbir yerde 70lerden sonra yapilmis bir yapi gormedim. minicik kapili minicik evler ve marketler nostaljik bir hava yasatti. meksika mi desem boyle eski mutlu bir marimar dizisinde gibiydim. halki o sicaga ragmen terlemiyor, kokmuyor. kadinlar hep uzun kot ve tisortleler. yani o sicakta ben ciplak gezerdim. kendileri giymiyolar ama giyene de bakmiyorlar, gayet plaj elbisesiyle gezmeme ragmen hic bi olumsuz tavir gormedim. tek basima daglarda mal mal gezen bi kadinim sonucta beni oldurup atsalar kimse bulmaz bile. ama garip bir sekilde hep guvende hissettim. baska neyden bahsetsem hmm. pis de degiller. adamlar o kadar cok temizlikcilik yapmis ki kendileri de bir yeri kirletmiyorlar sanirim. yani cok hijyenikler fln demiyorum ama pis degiller genel olarak, duzenliler. gece hayati gibi bir kultur yok, neyle vakit geciriyorlar anlamadim. ne bilgisayarlari ne internetleri var, oyle oturup sarki soyleyip takiliyorlar. hayvanlari var kedi kopek horoz fln onlarla takiliyorlar. ayrica kedi ve kopekler bile minik. her seyleri minik ya. cok, cok tatlilar.

    cok etkilendim, hic beklemiyordum. ayni rotada bangkok, hong kong, singapur gibi daha turistik destinayşimlarim da vardi ama ben en cok cebuyu sevdim. beni etkilemesinin sebebi sanirim bu doksanlar havasiydi.

    bir de sibu diye okunuyor cebu.
  • filipinlerde mahkümlarının bol bol dans edip youtube'a video gönderdikleri bir hapishanesi olan şehir

    http://www.youtube.com/watch?v=lavvvmctshq
  • (bkz: cpdrc)
  • 5 sene yaşadığım, türkler'in buraya gelmiş-görmüş olsalar bile hakkında bol bol saçmaladığını gördüğüm şehir. verilen bilgilerin neredeyse tamamı palavra, ya eksik ya yanlış.
hesabın var mı? giriş yap